Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/129 E. 2022/186 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/433
KARAR NO : 2022/119

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/04/2017
KARAR TARİHİ : 16/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili, dava dilekçesi ve duruşmalarda özetle; Davacı şirketin dünyanın çeşitli ülkelerinden Amerika’ya Organik Ürünler ithal eden ve Amerika’da bu ürünlerin pazarlamasını yapan, geniş bir müşteri kitlesine sahip bir şirket olduğunu, davacının “Milletlerarası Mal Satım Mevzuatı” çerçevesinde, 20/08/2015 tarihinde 40 konteyner, 28/09/2015 tarihinde 25 konteyner ve 19/10/2015 tarihinde de 15 konteyner olmak üzere toplam 80 konteyner 2015 mahsulü Organik İzmir İnciri alımına ait satınalma taahhütleri ile davalı şirketle hukuki ilişki tesis ettiğini, işbu anlaşma gereğince, teslim edilecek 80 konteyner kuru incirin 41 konteyneri teslim edilmiş olup, 39 konteynerinin müvekkile ulaştırılmadığını, delil olarak sunulan maillerde davalı şirketin gecikme için üzgün oldukları ve davacı …’nin en önemli müşterilerinden biri olduğunu, teslimatı en kısa zamanda gerçekleştireceklerini, ileride bu tür sorunlar yaşamayacaklarını taahhüt ettiklerini, yine aynı yazışmalarda incir hasatında beklenmedik olaylar nedeni ile (mücbir sebep) incir yerine stoklarında hazır bulunan kayısı göndermeyi teklif etmiş, ancak bu talep müvekkil tarafından kabul edilmediğini, davalı yan mal teslim taahhüdünü yerine getirmeyince, davacı Ankara … Noterliği aracılığıyla 17/08/2016 tarih ve … sayılı ihtarname ile davalı teslim hususunda uyarıldığı ve edimin ifası için 10 günlük süre verildiğini, müvekkil şirket tarafından gönderilen ihtarnameye karşılık İncirliova … Noterliği’nin 23/08/2016 tarih ve … no’lu cevabi ihtarnamesi ile, 28/08/2015 tarihli 40 konteynerlik satınalma teklifinin kabul edildiği ve edimin ifa edildiği, ancak 28/09/2015 ve 19/10/2105 tarihli satınalma tekliflerinin kabullerinde olmadığı, bu nedenle söz konusu sevkiyatın yapılmayacağı ve bu teklifler açısından temerrüdün de oluşmadığını bildirdiğini, bunun üzerine davalı şirkete Ankara … Noterliği’nin 27/10/2016 tarih ve … no’lu ihtarnamesi ile temerrüt nedeni ile sözleşmeden dönüldüğü, davalının müvekkil şirketi zor duruma düşüren bu davranışı ile Milletler Arası Mal Satışına ilişkin mevzuat kapsamında müvekkilin uğradığı zararın davalıdan tazmini yönüne gidileceğinin ihtar edildiğini, davalı yanın Milletlerarası Mal Satışına ilişkin Sözleşmeler hakkındaki Birleşmiş Milletler Antlaşmasının (CISG) 33. Maddesi gereğince; müvekkil şirket ile hukuki ilişki içine girdiğini, davacının Türkiye Temsilcisi … tarafından, davacının düşmüş olduğu sıkıntıların ve müşterileri karşısındaki itibar kaybının davalıya iletildiği ve söz konusu teslimatın derhal yapılması gerekliliğinin davalıya iletildiğini, davalının yetkilisi … tarafından müvekkil şirkete gönderilen 04/11/2015 tarihli mail ile satınalma teklifini açıkça ikrar etmiş olduğu, 02/11/2015 tarihli mail ile ise gecikmenin telafisi amacıyla sevkiyat programı gönderdiğini, böylece tüm sevkiyatı göndermeyi vaad ettiğini, Milletlerarası Mal Satışına ilişkin Sözleşmeler hakkındaki Birleşmiş Milletler Antlaşmasının (CISG)” 18. Maddesi gereğince; davalı şirketin 80 konteyner incir sevkiyatı için sözleşmeyi kabul ettiği ve incir satımına ilişkin yükümlülüğünün doğduğunun açık olduğu, bu nedenle sevkiyatını yapmadığı 39 konteyner için temerrüt nedeni ile davacının uğradığı mahrum kalınan kârı (kazanç mahrumiyeti) ödemekle yükümlü olduğunu, davalı şirketin bakiye 39 konteyneri teslim etmedeki temerrüdü nedeni ile, davacı şirketin müşterileri karşısında itibarının zedelenmesine ve bu sektörde oluşturduğu pazarı kaybetmesine yol açtığı gibi, münhasıran bu incirlerin piyasaya arz edilmesi için gereken ambalaj üretimi, dağıtım ücreti ve benzeri masraflar için de davacının zarara uğramasına neden olduğunu, beyanla, davalının tamamlamadığı sevkiyatlar nedeni ile davacı şirketin uğramış olduğu mahrum kalınan kâr için fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere şimdilik 10.000 USD tazminatın temerrüt tarihi olan 18/08/2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının Amerikan Dolarına uyguladığı en yüksek faiz oranında işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
Davacı vekilinin 24/09/2019 tarihli dilekçesi ile ıslah talebinde bulunduğu, fazlaya ilişkin kısım için ek dava hakkı saklı kalmak kaydı ile 10.000 Amerikan Doları  talepli olarak açılan davanın talep sonucunu, 667.204,00 Amerikan Doları artırarak 677.204,00 Amerikan Dolarına ıslah ettiklerini, davanın ıslahı dikkate alınarak karara bağlanmasını, müddeabihin ve ıslah miktarının tamamına dava tarihinden itibaren 3095 SK Md 4/a gereğince; Devlet Bankalarının Amerikan Dolarına uyguladığı en yüksek faiz oranın uygulanmasını, dava değeri itibarıyla, 5235 SK 5nci Maddesi gereği yargılamaya “Heyet Yargılaması” olarak devam edilmesini, dava masrafları ile vekâlet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ve duruşmalarda özetle; taraflar arasında iddia edildiğinin aksine bir sözleşme olmadığını, davacının tanık olarak gösterdiği … isimli çalışanının 10/08/2014 tarihli e-mail ile davalı şirkete imzalanıp mühürlenmesi ve geri gönderilmesi için yazılı bir mukavele gönderdiği, ancak davalının yazılı bir taahhüt altına girmemek için bu sözleşmeyi imzalamadığını ve geri göndermediğini, yine 14/07/2015 tarihli e-mail ile yine sözleşme istenmiş, ancak müvekkilin yine imzalamadığını, bu maillerden de anlaşılacağı üzere davacının ısrarına rağmen müvekkilin yazılı bir sözleşme yapmadığını, bunun sebebinin yükümlülükten kaçmak olmadığı, kıtalar arası ticarette incir gibi hassas bir ürünün istenilen kalite ve zamanda yetiştirilebilmesinin çok farklı değişkenlere bağlı olması olduğunu, iklim, işçilik, hastalık, böceklenme kıtalararası deniz yolu ile sevkiyat gibi öngörülmesi mümkün olmayan birçok faktör inciri sıklıkla etkileyebilmekte olduğundan dolayı böyle bir yükümlülüğe girmediklerini, satın alma siparişlerinden sadece 28/08/2015 tarihli 40 konteynerlik siparişin eylemli olarak kabul edilmiş ve gönderilmiş olduğunu, davacı şirketin iyi niyetli olmadığını, 2015 yaz aylarında yapılan siparişler için 2016 yılı Ağustos ayında, bir yıl sonra ihtarname gönderilmesinin uluslararası ticaretin hızına ve hayatın akışına uymadığını, tek başına satın alma teklifi niteliğindeki Purchase Order’ların bir sözleşme olarak kabul edilemeyeceğini, davacı şirket yetkilisi …’in 05/05/2016 tarihli e-postalarda dava konusu olan satın alma tekliflerine ilişkin olarak dünya kuru meyve ihracatçılarının Anheim’daki teşhir fuarında davalı şirketten … ile görüştüğünü, ve Mayıs 2016’dan itibaren incir sevkiyatı istemediğini ve yeni mahsul incirler istediğini Beyan ettiği, yeni mahsulün ise her yıl Eylül sonu Ekim başında İhracatçılar Birliğinin kararından sonra yüklendiğini, ancak böyle demesine rağmen, 2 ay sonra Ağustos 2016’da ihtarname gönderdiğini ve 10 gün içinde hazırlanamayacağını bildiği halde hasat ortasında ürün talep ettiğini ve bir sonraki ihtarname ile de akdi feshettiğini bildirdiğini, kesinlikle kabul etmemekle beraber, davacının uğradığını iddia ettiği kazanç mahrumiyeti iddiasının fahiş olduğunu, iddia ve beyan edilerek davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLER :Davacı iddiasını ispata yönelik olarak; 20/08/2015 tarihli 40 konteyner, 28/09/2015 tarihli 25 konteyner ve 19/10/2015 tarihli 15 konteyner olmak üzere toplam 80 konteyner 2015 mahsulü kuru incir alımına ilişkin gönderilen üç adet Satın Alma Taahhüdleri, müvekkilin davalı şirketle yapmış olduğu elektronik posta yazışmaları, Ankara … Noterliği’nin 17 Ağustos 2016 tarih ve … sayılı temerrüt İhtarnamesi, İncirliova … Noterliği’nin … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesi, Ankara … Noterliği’nin 27 Ekim 2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi, İncirliova … Noterliği’nin 31/10/2016 tarih ve … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesi, müvekkil şirketin İzmir İnciri ürününün tanıtım reklam sayfası çıktısı ve fiyat listesi, müvekkil davacı şirketin mali kayıtları üzerinde yaptırılan Bağımsız Denetim Resmi Raporu, müvekkil şirketin ticari defterlerine ilişkin Apostille Şerhli kayıtlar, uğranılan kazanç kaybına ilişkin müvekkil şirket hesaplama tabloları, davalı şirketin ticari defter ve ticaret sicili kayıtları, bilirkişi incelemesi, tanık, yemin ve sair delillere dayandığı görülmüştür.
Davalı vekili savunmasını ve iddialarını ispat yönünde; taraflara arasındaki 2010 yılından bu yana Purchase Order ‘lar, taraf şirketler arasındaki e-posta yazışmaları Türkçe noter onaylı tercümeler, banka ve yükleme kayıtları, ticari defter ve kayıtlar, bilirkişi raporu, Ankara … Noterliğinin 17 Ağustos 2016 tarih ve … sy ihtarnamesi, İncirliova …Noterliğinin 23 Ağustos 2016 tarih … sayılı cevabi ihtarnamesi, Ankara …Noterliğinin 27 Ekim 2016 tarih ve … sayılı ihtarnamesi, İncirliova …Noterliğinin 31 Ekim 2016 tarih ve … sayılı cevabi ihtarnamesi, tanık beyanları, müvekkil şirkete ait adres giriş fotoğrafları ve posta memurunun hatalı olarak girdiği 6 no lu giriş fotografları, müvekkil şirketin TAM adresini gösterir Ticaret Sicil Müdürlüğünden alınmış Sicil Tasdiknamesi ve İzmir Ticaret Odası sicil kayıt ve faaliyet belgesi, keşif ve yemin, uzman görüşü de dahil karşı tarafın ileri sürebileceği delillere karşı ileri süreceğimiz deliller saklı kalmak kaydı ile her türlü yasal delile dayandığı görülmüştür.
Tarafların dosyaya celbini talep ettiği bilgi ve belgelerin dosyaya teminine müteakiben, uyuşmazlığın çözümü özel ve teknik bilgi gerektirdiğinden, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda, dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli rapor aldırılması hususunda, dava dosyasının konusunda uzman gıda mühendisi … ve SMMM …’den oluşan bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya ibraz edilen 11/01/2019 tarihli raporda özetle; iki taraf arasında önceden beri süregelen bir ticari bir ilişkinin olduğunu, davacı tarafın talebine rağmen, davalı tarafça herhangi bir sözleşmenin imzalanmadığını, aradaki ticaretin satın alma siparişleri aracılığı ile yürütüldüğünü, davalı defter incelemelerinde davacının davalıya 2016 yılı sonu itibari ile 267.140,87 TL borçlu göründüğünü, davacı şirketin hazırladığı katkı payı hesaplanmasına ait bilgileri ..&… şirketinin denetlediği, bu denetimdeki içerikten münferiden davacı şirketin yöneticilerinin sorumlu olduğu, yeterliliğinden de münferiden şirketin sorumlu olduğunun özellikle belirtildiğini, davacının sunmuş olduğu deliller arasında yer alan maliyet hesaplamalarının eksik bilgi içerdiği ve katkı payı hesaplamasının sadece üretim maliyetlerine göre hesaplanması nedeni ile kâr marjının olduğundan yüksek göründüğünü, deliller arasında yasal kayıtlara ait bilgiler olmadığından …’nin, şirket yöneticilerinin sorumluluğunda olduğunu bildirdiği belgeler üzerinden inceleme yapıldığını ve eksik bilgiler nedeni ile gerçek kâr marjına ulaşılamadığını, buradaki eksikliğin EBIT’e kadar olan hesaplamanın yapılmamasından kaynaklandığını, üretim maliyetleri ile satış fiyatı arasındaki farkın kâr marjı olduğu şeklinde bir hesaplama yapılarak, üretimde kullanılan amortismanların dahi hesaplanmadığını, satış, pazarlama, faiz ve yönetim giderlerinden oluşan payın dikkate alınmadığı bir yöntem ile yapılan hesaplama sonucunda olması gerekenden yüksek bir kâr marjı hesaplanmış göründüğünü, gönderilen belgeler arasında yer alan ürün miktar bilgilerinin 2013 yılına ait olduğunun görüldüğünü, bu belgenin maliyet hesabında kullanılmadığını ancak 2015-2016 dönemine ait aynı bilgilerin kâr marjının doğru hesaplanması için gerekli olduğunu, hesaplamada ..&…’nin sorgulamasından davacının istenilen spectlere uygun olmayan ürün gelmesi halinde bunun bir sonraki sevkiyatta tamamlanması konusunda davalı ile anlaştıklarını bildirmesinin, fire olmamasını gerektirirken sevkiyatlarda 1500 kutu olan ürünün, hesaplamada 1396 kutu olarak alınması ve bunun açıklamasının konteynerin net ve brüt ağırlığı ile açıklanmasının ağırlık açısından olabilecekmiş gibi görünmesine karşılık, kutu olarak azalmasının anlaşılabilir yanının olmadığını, “Purchase Order” ın bir sözleşme niteliği taşımadığını, sipariş emri anlamına geldiğini, ihracatçıların bu sipariş emrine karşılık “proforma fatura” düzenleyerek kabul ve karışıklığı önlemesinin uygun bir çözüm olabileceğini, istenilen özelliklere uygun ürünlerin TSE 541’i kapsadığının görüldüğünü, ancak taraflar arasında yapılan 24/08/2013 tarihli protokole göre belirlenen ürün özellikleri Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliğine uygun olması gereken diğer yan yönetmeliklerde belirtilen değerlerden daha üst seviyede olduğunun görülmüş olduğunu, istenen ürünün ülkemizde alışılagelmiş işleme tekniklerinden farklı olup, daha pahalı bir yöntem olan şoklama yönteminin kullanılması ile işlenmiş ürün istenmekte olduğu ve nakliye sırasında -17F yani -27,29C’da ABD’ne iletilmesinin istendiğini, protokole bağlanmış olan üretim tekniği ile kimyasal işlem olmadan yapılan üretim süreçleri ile organik olarak adlandırılan işlemlerle hazırlanmış olması gerektiğini, istenen ürünün bu detayda protokole bağlanmış olması nedeni ile 2015 yılındaki beklenen hasat düzeyine de ulaşılamamış olmasından dolayı davalının istenen özelliklerde ürünü toplayamamış olmasının mantıklı olduğunu, aksi takdirde ticaret ile uğraştığından kendisinin de satış yapmak istemesinin normal olduğunu rapor ve beyan ettikleri görülmüştür.
Davalının meteorolojik savunmaları, davacının son olarak sunduğu yazılı belgeler ve itirazlarının irdelenmek suretiyle 2015 yılı mali verilerinin de değerlendirilmek suretiyle bilirkişi heyetine resen bir Ziraat Mühendisi de eklenerek davacının mahrum kaldığı kârın bulunup bulunmadığı, varsa miktarı konusunda ek rapor aldırılmasına karar verildiği, dava dosyasının konusunda uzman ziraat mühendisi …, gıda mühendisi … ve SMMM …’den oluşan bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya ibraz edilen 09/09/2019 tarihli ek raporda özetle;
Davalı tarafından sevk edilen 2015 yılı incirlerinin sevk tarihleri dikkate alındığında davacı tarafından yol ve işleme süreleri dikkate alındığında 2016 yılı satışları içinde yer alması gerektiği, davalının 2015 yılında davacı vekilinin talebi doğrultusunda yapılan tüm ihracat sevkleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda toplam 618.903 Kg. Organik Naturel İncir sevk ettiği, bunun 73.000 Kg.’lık bölümünün sevk tarihleri dikkate alındığında 2014 yılı rekoltesi ile ilgili olduğu, bu incirlerin içinde davacıya sevk edilen olmadığı, tamamının 3. Taraf şirketlere gönderildiği, bunun da davalının tek müşterisinin davacı olmadığının anlaşıldığı ve 2014 yılı ile ilgili bir anlaşmazlığın olmadığı, 2015 yılında
… İncir rekoltesine ait sevklerinin toplamda 545,903 Kg. olduğu ve bunun da 483,75 oranındaki bölümü olan 457.200 Kg.’lık bölümünü davacıya sevk ettiği, geri kalan sevkiyatlardan 11.000 Kg’lık bölümün davacının istediği boy haricinde olduğu, 414,23’lük bölümü ifade eden 77.703 KG.’lık son bölümün de yine diğer müşterilerine gönderildiği, sevk tarihlerine bakıldığında diğer müşterilerine gönderilen ürünlerin hasılat döneminin ilk dönemine denk geldiği, bunun anlamının da yeterli ürün toplama konusunda sıkıntı duyacağı endişesi ile sevkiyatını davacıya yönlendirdiği, çünkü davacıya yaptığı sevkiyatta gerek ambalajlama işini kendisinin yapmaması ve dökme olarak yollaması gerekse davacıya verdiği satış fiyatının diğer müşterilerinden daha yüksek olmasının bunda etkili olduğu, yani davacıya hem daha düşük maliyetli ürün yolladığı, hem de daha yüksek fiyatla satış yaptığı bunun da diğer müşterilerinden daha fazla ürünü davacıya satmasında etkili olduğu, Türkiye’nin geleneksel ihraç ürünlerinin başında gelen kuru incir hem alıcıların taleplerinin karşılanması hem de işletmelerde kuru incirlerin daha iyi işlenmesine ihtiyaç duyulduğunu, kuru İncirde aflatoksin sorununun minimize edilmesinin, üreticilerin ürünlerini yeterli düzeyde kurutmaları, seçip ayıklamaları ve işletmelerde aflatoksin kontrollerinin daha düzgün ve sağlıklı yapılabilmesi için belirli bir süreye ihtiyaç duyulduğunu, söz konusu davada 2015 yılı dosyadaki meteorolojik incelemeler sonucu 7/8/10/11 Ağustos ile 21/23/24 Eylül tarihlerinde yağışların olduğu, buna bağlı ortalama nemin arttığının belirlendiği, bu doğal şartların kuru incirin kurutulması aşamasının yoğunlaştığı tarihlere isabet etmesi, ürün kalitesinin bozulmasına, aflatoksin sorununun yaşanmasına sebebiyet verebileceği, tüm bu durumların ürünün azalmasına neden olacağından ürün temin edilirken sıkıntılar yaşanabileceğini rapor ve beyan ettikleri görülmüştür.
Dosyada sunulan davacı kayıtları ve davalı şirketin defterleri de incelenmek suretiyle, rapora itirazlar, dosyadaki metorolojik verilerde dikkate alınmak suretiyle, davalının davacıya satmış olduğu, aynı nitelikteki ürünlerin, başka şirketlere ve başka şahıslara satıp satmadığı, aynı nitelikteki ürünün rekoltesinin 2015 yılında, ne kadar olacağının da ayrıca değerlendirilmesi, tüm kayıtlar incelenmek suretiyle 39 konteynerin gönderilememesi nedeniyle davacının uğramış olduğu zararın olup olmadığı, ayrıca zarar var ise; net olarak belirlenmesi hususunda dava dosyasının SMMM … ve ziraat mühendisi …’dan oluşan bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya ibraz edilen 18/06/2020 tarihli raporda özetle; davalının yasal defterleri ile fatura ve GEB’leri incelendiğinde; 20.08.2015 ile Nisan 2016 sonuna kadar davacıya; Ezme Kuru İncir” 18.000 kg konteyner, “Organik Kesme İncir” 401.869 kg 22 konteyner ve dava konusu edilen “Naturel Organik İncir No:4 ve No:5” ebatlarında 758.977 kg 41 konteyner ihraç edildiği, 20.08.2015 ile Nisan 2016 sonuna kadar dava dışı yurt içi ve yurt dışı müşterilerine; “organik natural kuru incir” açıklaması ve No:4 ve No:5 ölçülerinde yurt içi müşterilerine toplam 31.221,70 kg satış faturası düzenlendiği, “organik natural kuru incir” açıklaması ve No:4 ve No:5 ölçülerinde yurt dışı müşterilerine 2016 yılında satış yapmadığı 2015 yılında da toplam 81.703 kg satış faturası düzenlendiği, 20.08.2015 ile 30.04.2016 arasında, Davalı yanca davacıya diğer ürünler hariç 758.977 kg No:4 ve No:5 ürün satışı yapmış iken dava dışı hem yurt içi hemde yurt dışı müşterilerine toplam 112.924,70kg No:4 ve No:5 ürün satışı yaptığı, Davalı yanca 112.974,70kg/19.05=6 konteyner ürünün dava dışına değil davacıya satışının yapılmış olmasında dahi davacının kendisine verilmediğini iddia ettiği kalan 39 konteyner ürünü sağlanamayacağı, hukuki yorum zararın varlığı yada yokluğunun nihai kararı mahkemeye ait olmak üzere eğer zararın varlığına karar verilecek olursa davacının 39 konteyner’i alamamaktan dolayı davacının yurt dışı menşeli firma olduğu ve kendi denetçileri tarafından denetlendiği de gözetildiğinde dosyada mevcut veriler ışığında yaklaşık olarak zararının, 101,88 $ satış tutarından hammadde ve faaliyet giderleri düşüldükten sonra davacının eline geçebilecek karın (101,88*%5,44=) 5,54$ olabileceği, 39 konteynere denk gelecek kar tutarın (5,54$ * 1396 kutu *39 konteyner=)301.743,46$ olabileceğinin hesap edildiğini, teknik incelemeler bölümünde ayrıntısı verildiği üzere tüm bu bilgiler ışığında Naturel Organik Kuru İncir üretimi için 2015 yılında üretim oranlarının düştüğü ve teknik açıdan yaptığım değerlemede kaliteli ürün bulmakta zorluklar yaşanabileceği kanaati oluştuğunu, davacı ile davalının yükümlülükleri ve davalının taahhütleri hukuki yorum gerektirdiğinden takdiri mahkemeye ait olduğunu rapor ve beyan ettiği görülmüştür.
Taraf vekillerinin rapora karşı itirazları irdelenmek ve karşılanmak üzere ek rapor düzenlemeleri için dosyanın yeniden SMMM … ve ziraat mühendisi …’dan oluşan bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya ibraz edilen 10/12/2020 tarihli ek raporda özetle; kök rapora ilişkin değişiklik içerecek bir belge sunulmadığı, tespit ve değerlendirmelerin tüm ayrıntısı kök raporda yer almakta olup, sadece ek raporda davacının talebi doğrultusunda 2015 yılı davacı şirket kârlılık oranına göre kâr mahrumiyet hesabı yapılmış olduğu, iş bu hesaba göre 39 konteynerden kaynaklı kâr kaybının 163.876,44-USD olduğunu rapor ve beyan ettikleri görülmüştür.
Mahkememizce görevlendirilen 2 ayrı bilirkişi heyeti tarafından dava dosyasına sunulan rapor ve ek raporlar arasında çelişki bulunduğundan, her iki heyet raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi, dosya kapsamına uygun denetime ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınması hususunda dava dosyasının Ziraat Mühendisi … ve Yeminli Mali Müşavir …’dan oluşan bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya ibraz edilen 25/06/2021 tarihli raporda özetle;
Davacı ve davalı uzun süreli ticari ilişkiler içerisinde bulunduklarından, daha önceleri böyle bir sorunla karşılaştıklarına yönelik dava dosyasında herhangi bir bilgi bulunmadığından, her iki taraf birbirleri ile ticari ilişki içerisinde bulunarak kar elde etmek istemeleri iktisadi ve teknik icaplara uygun bir durum olduğunu, dolayısıyla yıllardır ticari alış verişte bulundukları için, her şeyi yazılı bir sözleşmeye dökmediklerini, daha önceki yıllarda olduğu gibi 2015 yılında da, tarafların birbirlerine birtakım mailler, purchase orderler göndererek birbirleri ile her zamanki gibi ticari ürün alıp satmak istemelerinin olağan bir durum olduğu, söz konusu mailler ve purchase ordere göre davacının belirli vasıfta 80 konteyner kuru incir almak istediğinin, davalının da talep edilen vasıfta 80 konteyner kuru incir satmak istediğinin açık ve net şekilde anlaşıldığı, bu konudaki değerlendirmelerin, dava dosyasında bulunan belgelerin (mail, purchase order gibi) değerlendirilmesi ile sınırlı olduğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Anlaşması (CISG) ve diğer ilgili mevzuatta yer alan hukuki değerlendirmelerdeki takdir mercii mahkemede olduğu, bu konuda daha önce düzenlenen bilirkişi raporlarında aksi bir görüş de bulunmamakta olduğu, Dr. … ve … tarafından düzenlenen 11.01.2019 Tarihli Bilirkişi Raporundaki değerlendirmenin takdirinin de mahkemeye bırakıldığını,
Davacının zararını 677.204,64 USD olarak tespit eden Dr…., … ve … tarafından düzenlenen 09.09.2019 Tarihli Bilirkişi Raporu’ndaki hesaplama …’nin ikinci defa verdiği belgeler içerisinde yer alan Gelir Tablosu ve Sadece Gelir Tablosu başlıklı bilgilere dayanarak hesaplandığının tespit edildiğini, ancak dava dosyasında ibraz edilen gelir tablosu ve sadece gelir tablosu belgelerinin dikkate alınıp, neden davacının ..&… şirketine yaptırdığı 18.06.2015 tarihli “Konsolide Mali Bilanço Hakkında Bağımsız Muhasebecinin Raporunun” dikkate alınmadığının nedeninin de açıklanmadığını, mümkün olduğunca yapılan tespitlerin, şüpheye yer vermeyecek biçimde açık, net ve objektif olarak tespit edilmesi gerektiğini, 2015 yılına ait gelir tablosunda; kuru incirden (toplam hasılat içindeki payı 3.251.480/43.207.201*100=%7,52) % 21,01 net kar, kuru incir dışındaki hasılatından (toplamhasılat içindeki payı 39.955.721/43.207.201*100=%92,48) ise %0,60 net kar elde ettiğini, yani daha açık bir ifade ile kuru incirden % 21,01 net kar elde ederken, toplam hasılatının çok büyük kısmını elde ettiği diğer ürünlerden % 0,60 net kar elde etmesi gerek ulusal, gerekse uluslararası ticaretteki iktisadi ve teknik icaplarla örtüşmediğini, davacı tarafından sunulan 2015 yılı gelir tablosunun objektiflikten uzak olduğu, davacının ..&… şirketine yaptırdığı 18.06.2015 tarihli Konsolide Mali Bilanço Hakkında Bağımsız Muhasebecinin Raporu’ndaki verilerin dikkate alınmasının daha uygun olacağı, dolayısıyla Dr.
…, … ve … tarafından düzenlenen 09.09.2019 Tarihli Bilirkişi Raporu’nda %21,01 net karlılık oranına göre hesaplanan 677.204,64 USD zararın dikkate alınmaması gerektiği, … ve … tarafından düzenlenen 18.06.2020 Tarihli Bilirkişi Raporu’da davacının zararının, davacının bağımsız denetim firması olan ..&… şirketinin 20.09.2017 tarihinde davacı vekiline gönderdiği “Kar Marjı Analizi” yazısının EK-A”’sında yer alan sandık başına satış fiyatı 101,88 USD olmasından hareket edilerek hesaplama yapıldığını, buna göre 39 konteyneri alamamaktan dolayı davacının yurt dışı menşeli firma olduğu ve kendi denetçileri tarafından denetlendiği de gözetildiğinde dosyada mevcut veriler ışığında yaklaşık olarak zararının 101,88 $ satış tutarından hammadde ve faaliyet giderleri düşüldükten sonra davacının eline geçebilecek kârın (101,88*%5,44)=5,54 $ olabileceği 39 konteynere denk gelecek kâr tutarın (5,54 $*1396 kutu*39 konteyner)=301.743,46 $ olabileceğinin hesap edildiğini, yine … ve … tarafından düzenlenen 10.12.2020 Tarihli Bilirkişi Ek Raporu’da; daha önce düzenledikleri rapordaki %5,44 faaliyet kârının 2016 yılına ilişkin olduğu, 101,88 USD satış tutarından hammadde ve faaliyet giderleri düşüldükten sonra davacının 2015 yılında eline geçebilecek karın (101,88*%2,95)=3,01 $ olabileceği, 39 konteynere denk gelecek kar tutarında (3,01$*1396 kutu *39 konteyner)=163.876,44 USD olarak hesap edildiğinin görüldüğü, dolayısıyla bu konuda kabul edilebilecek objektif belge olan denetim firması ..&… şirketinin 20.09.2017 tarihinde davacı vekiline gönderdiği “Kar Marjı Analizi” yazısı dikkate alınarak … ve … tarafından düzenlenen 10.12.2020 Tarihli Bilirkişi Ek Raporu’daki gibi hesaplandığı şekilde, davacının zararının 163.876,44 USD olarak dikkate alınması gerektiği,
Daha önceki bilirkişilerce düzenlenen raporlara paralel şekilde, Söz konusu davada dosyada mevcut 2015 yılı meteorolojik veriler incelendiğinde; 7-8-10-11 Ağustos 2015 ve 21-23-24 Eylül 2015 tarihlerinde yağışların olduğu, buna bağlı ortalama nemin arttığı belirlendiği, bu doğal şartların kuru incirin kurutulması aşamasındaki tarihlere denk geldiğinden, ürün kalitesinin bozulmasına, aflatoksin sorununun yaşanmasına sebebiyet verebileceği, tüm bu durumların ürünün azalmasına neden olacağından, ürün temin edilirken sıkıntılar yaşanabileceği,
Davacı tarafından talep edilen kuru incir kalitesine uygun şekilde davalının kuru incir tedarik edip edemeyeceği konusunda, sadece doğrudan …. ve … tarafından düzenlenen 11.01.2019 Tarihli Bilirkişi Raporunda hüküm bulunduğu, diğer bilirkişi raporlarında bu konuda doğrudan bir hüküm bulunmadığı, kanaatlerince taraflar arasında daha önceki zamanlarda yapılan alım ve satım işlemlerinden, davalı tarafından istenen kalitede ürün bulunabildiği ve davacıya ihraç edildiği görülmekte, ancak uyuşmazlık konusu olayda, davacı tarafından istenen kalitede ve çok büyük miktarda (39 konteyner) kuru incir talebinin, davalı tarafından iç piyasadan yapılamayarak davacıya ihraç edilemediği,
Daha önceden düzenlenen bilirkişi raporları ile de genel olarak uyumlu şekilde, organik natural kuru incir açıklaması ve no 4 ve no 5 ölçülerindeki kaliteye uygun şekilde davalının davacı dışı müşterilerine yaklaşık 6 konteyner satış yaptığı, söz konusu 6 konteyner incirin tamamını davacıya gönderse bile geriye (39-6=) 33 konteyner kuru incirin davacıya gönderilemesinin mümkün olmadığı, tarım ürünlerinde tedarikinde coğrafi koşulların ürün miktarında ve kalitesinde hayati öneme sahip olduğunun bilinmesi gerektiğini rapor ve beyan ettikleri görülmüştür.
Mahkememizin 03/02/2021 tarihli 1 nolu ara kararında, dava dosyasının SMMM, ziraat mühendisi ve nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişiden oluşacak heyete tevdi ile rapor aldırılmasına karar verilmiş ise de, mahkeme kalemince dava dosyasının nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişi olmayan SMMM ve ziraat mühendisi bilirkişiye tevdi ile raporun aldırıldığı, taraf vekillerinin itirazları, dosyaya temin edilen raporun mahiyeti ve tespitler de dikkate alınarak, mahkememizin önceki ara kararı gereği bilirkişi heyetine nitelikli hesaplama uzmanı …’ın da dahil edilerek dosyanın bu suretle oluşan üçlü bilirkişi heyetine tevdi ile, taraf vekillerinin itirazları iddia ve savunmaları da dikkate alınarak dosya kapsamına uygun denetime ve hüküm kurmaya elverişli nitelikte ek rapor aldırılmasına karar verildiği, dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya ibraz edilen 20/01/2022 tarihli ek raporda özetle; sayın Mahkemece 28.09.2015 ve 19.10.2015 Tarihli Satış Sözleşmelerinin kurulmadığı kabul edilirse, davacının tazminini isteyebileceği bir zararının bulunmadığı, sayın Mahkemece 28.09.2015 ve 19.10.2015 Tarihli Satış Sözleşmelerinin kurulduğu kabul edilirse davacının, davalının mal teslim etme borcunda temerrüde düşmesi nedeniyle Viyana Sözleşmesi hükümlerine göre uğradığı zararının tazminini talep edebileceği, fakat ilgili dönemdeki piyasadan mal tedarik edilmesi konusundaki olumuz hava koşulları dikkate alındığında, davalının bu sözleşmeye konu olan malların sadece 6 konteynerini gönderebilmesinin mümkün olduğu, ilgili dönemdeki diğer 33 konteyner malın piyasadan tedarik edilerek tesliminin imkânsız, davalının elinde olmayan kusuru dışındaki sebeplerle mümkün olamadığı sonucuna ulaşılmış olup, bu ihtimalde davacının tazminini isteyebileceği zararının 163.876,44 USD x (6 / 39) = 25.211,76-USD olabileceğini rapor ve beyan ettikleri görülmüştür.
Her ne kadar davacı vekili tarafından dava konusu döneme ilişkin ihraç edilen ürün miktarının tespiti hususunda Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’ne müzekkere yazılması talep edilmiş ise de, davacı vekilinin itiraz dilekçesinde iş bu verilere yer verdiği, bu nedenle bu hususta dava dosyası kapsamı itibarı ile müzekkere yazılmasına ilişkin talebin reddine karar verildiği görülmüştür.
DEĞERLENDİRME :Dava; ticari alım satımdan kaynaklanan alacak istemine ilişkin olduğu, yapılan yargılama, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında, davacı ile davalı arasında, 40 adet konteynerlik kuru incirden oluşan mal alımına ilişkin sözleşmenin kurulup kurulmadığı, kurulmuş ise, iş bu sözleşme kapsamında, davalının davacıya satış ve teslimini üstlendiği, sözleşmede kararlaştırılan ürünü, davacıya teslim edip etmediği, ne miktarda ürün tesliminde bulunduğu, teslimi yapılmayan 39 konteyner kuru incirin, davalı tarafça temini ile, davacıya satış ve tesliminde iradesi dışında oluşan imkansızlık bulunup bulunmadığı, ürün satış ve teslim edilmemesi nedeniyle, davacının zararının oluşup oluşmadığı oluşmuş ise ne miktarda zarar oluştuğu, oluşan bu zararın, davalıdan talep edilip edilemeyeceği noktasında toplandığı, mahkememizce tarafların toplanmasını istediği belge ve kayıtlar ile, dosyaya sundukları deliller çerçevesinde, davacı taraf ve davalı tarafça sunulan ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak rapor düzenlenmesi hususunda üç ayrı bilirkişi heyetinden rapor alındığı, dosyaya temin edilen iş bu rapor içerikleri ile taraf beyanları ve tüm dosya içeriğine göre;
Mahkememizce öncelikle, taraflar arasında, davalı tarafça, davacıya teslim edilmediği iddia olunan 39 konteyner içerisindeki kuru incir alımına dair, taraflar arasında satış sözleşmesi yapılıp yapılmadığı hususu değerlendirilmiş olup, tarafların ticari defter ve kayıtları, e-mail kayıtları ve tüm dosya kapsamı içeriğine göre; davacı tarafça sipariş edilen 40 konteynerden oluşan kuru incir ürününün, davalı tarafça, davacıya tesliminden sonra, davacı tarafın 40 konteynerlik ek ürün için siparişte bulunduğu, bu sipariş üzerine, davalı tarafın sipariş edilen ürünün temini ve gönderilmesi hususunda girişimlerde bulunduğu, temin edilen “incir ezmesi” niteliğindeki bir adet konteynerden oluşan ürünün, davacıya satış ve tesliminin yapıldığı, kalan 39 konteynerden oluşacak ürünün satış ve teslimi hususunda yaşanan gecikmelere ilişkin, taraflar arasında e-mail kayıtlarından yansıyan görüşmeler yapıldığı, iş bu kayıtlar ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafından siparişi yapılan 40 konteynerden oluşan kuru incir siparişine ilişkin, Viyana Konvensiyonu’nun 18. maddesi ve TBK 1. maddesi hükmü uyarınca, davacı tarafın açık iradesi, davalı tarafın örtülü iradesi ile taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce, taraflar arasında akdedilen 40 konteynerlik kuru incir satışına ilişkin iş bu sözleşme kapsamında; davalı tarafın edimini yerine getirip getirmediği, yerine getirmemesinde fiili imkansızlık bulunup bulunmadığı konusunda, yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu, davalının sözleşme kapsamında, davacıya satış ve teslimini taahhüt ettiği ürünün, tesliminin taahhüt edildiği döneme ilişkin 2015 yılında, ürünün temin edileceği bölgedeki iklim ve yağış miktarı nedeniyle, davacının sipariş ettiği, ürün nevinde ve rekolte düşüklüğü yaşandığı, her ne kadar davacı tarafça Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçı Birliği verilerine göre, anılan sezonda incir üretim miktarında rekolte düşüklüğü yaşanmadığı, aksine artış olduğuna dair itiraz ve beyanlarda bulunmuş ise de, anılan dönemde yaşan iklim ve yağışların etkisi, incir üretimi miktarında rekolte düşüklüğüne sebebiyet vermemiş ise de, iş bu etkinin taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan nevideki ürün miktarında düşmeye sebebiyet verdiği, bu nedenle davalının ürün temininde güçlük çektiği, ifanın imkansızlığının doğduğu ancak davacının taraflar arasındaki sözleşme kapsamında, belirtilen nevideki 6 konteynerlik ürünü temin etmesine rağmen, davacıya satış ve teslimi yerine, dava dışı üçüncü şahıslara satış ve teslimini yaptığı, bu nedenle davalının 6 konteynerlik ürün miktarı yönünden, sözleşmenin ifasında fiili imkansızlık bulunmadığı, ancak teslimi yapılmayan 33 konteynerlik ürün yönünden fiili imkansızlık doğduğu, Viyana Satış Sözleşmesi’nin 79. Maddesine göre, davalının edimini ifa etmesinin, denetimi dışında nedenlerden ileri gelmesi halinde, ifa edememesinden dolayı sorumlu tutulamayacağı kanaatine varılmıştır.
Davalı tarafça, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında, ifa imkansızlığı bulunmayan 6 adet konteynerlik ürünün, davacıya satış ve tesliminin yapılmamasından dolayı, davacı tarafın oluşan zarar miktarının tespitinde, davacı şirketin, denetim firması tarafından düzenlenen ve davacı tarafça dosyaya sunulan “kâr marjı analizi” ne ilişkin belgedeki kayıtların, davacı tarafın oluşan zarar miktarının tespitinde, esas alınabilecek veri niteliğinde bulunduğu, keza davacı tarafça sunulan diğer kayıt ve belgelerdeki ürünün satışından elde edilecek kâr payına ilişkin verilerin, piyasa gerçekleri ve hayatın olağan akışına uymadığı, iş bu veriler esas alınarak yapılan bilirkişi incelemesi ve raporundaki tespit ve değerlendirmeler dikkate alınarak, davalı tarafça satış ve teslimi taahhüt edilip de, davacıya teslimini yapmadığı 6 konteyner kuru incir ürününden dolayı, davacının 25.211,76-USD zararının oluştuğu, iş bu zarar miktarının, davalının sorumluluğunda olduğu kanaatine varılmakla, davanın iş bu miktar alacak yönünden kabulü ile aşağıda yazılı hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi HMK 294/4 mad. gereğince bir ay içinde açıklandığı üzere;
Davanın kısmen kabulü ile
25.211,76-USD alacağın dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarınca amerikan dolarına açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek mevduat faiz oranı uygulanmak suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine
Fazlaya ilişkin talebin reddine
Harçlar Kanunu 1. Sayılı tarife uyarınca, kabul edilen miktar üzerinden 9.789,93-TL nispi karar ve ilam harcı alınması gerektiğinde, davacı tarafça peşin yatırılan 65.407,21-TL harçtan iş bu miktarın mahsubu ile bakiye 55.617,27-TL harcın karar kesinleştiğinde, talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafça peşin olarak yatırılan ve davalı tarafça karşılanması gereken 9.789,93-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Avukatlık asgari ücret tarifesine göre hesap edilen 17.565,04-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Avukatlık asgari ücret tarifesine göre hesap edilen 125.492,06-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafça yapılan 31,40-TL başvuru harcı, 110,70-TL tebligat ve posta gideri, 5.009,30-TL Bilirkişi ücreti dahil olmak üzere toplam 5.151,40-TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 192,76-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacı tarafça peşin yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davalı tarafça yapılan 3.690,70-TL Bilirkişi ücreti olan yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 3.552,59-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafça peşin yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.16/02/2022

Başkan …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Katip …
(e-imzalıdır)