Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1056 E. 2023/348 K. 25.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/1056 Esas
KARAR NO : 2023/348
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/06/2022
KARAR TARİHİ : 25/04/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müteveffa …. ile müvekkili banka arasında tüketici kredisi sözleşmesi düzenlendiğini, bu sözleşme kapsamında 30.09.2019 tarihinde toplam borcun 30.09.2019 tarihi itibariyle 46.658,70 TL’ye ulaştığını, müteveffanın davalı tarafça hayat sigortası ile sigortalandığını, müvekkili banka yönünden dain-i mürtehin şerhi konulduğunu, müteveffanın ölümü üzerine müvekkili banka tarafından davalı şirkete başvurulduğunu, ancak davalı tarafından müteveffanın hastalığını gizlendiği gerekçesiyle ödeme yapılmadığını belirterek, 46.658,70 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılar murisi sigortalının vefat tarihi itibariyle … ve … numaralı 25/07/2018 ve 09/10/2015 tanzim tarihli poliçesinin bulunduğunu, davacılar murisi …., … Bankası A.Ş’den kullanmış olduğu kredi sonrasında müvekkili şirket ile banka arasında yapılmış olan Grup Hayat Sigorta Sözleşmesi kapsamında sigorta kapsamına dahil edildiğini, söz konusu hayat sigortası ile bankadan kredi kullanan kişilerin isteğe bağlı olarak sigorta kapsamına alınmakta ve bu kişilerin herhangi bir nedenle vefatları halinde sözleşmede belirlenen sigorta bedeli sözleşmede belirtilen şartlar uyarınca hak sahiplerine ödenmekte olduğunu yani sigorta süresi içinde sigortalının vefatı halinde teminat tutarı ile sınırlı olmak üzere kredi borcunun 1.dereceden lehdar ve dain-i mürtehin bankaya varsa teminatın kalan kısmının sözleşmede belirtilmiş ise 2.sıradaki lehtarlara, lehtar belirtilmemişse kanuni mirasçılara ödendiğini, sigortalının 23/06/2019 tarihinde vefat etmesi üzerine … ve … poliçe numaralı tazminat dosyasına ilişkin müvekkil şirkete iletilen tüm evraklarının incelendiğini, inceleme neticesinde sigortalının sigorta başlangıç tarihi öncesinden gelen kansar hastalığı olduğu hastalık tanısının sigorta tanzim tarihli öncesinden konulduğu tespit edildiğini, bu kapsamda sigortalının kapsama alınmadan kanser hastalığı olduğunu ve beyan yükümlülüğünü ihlal ettiğinin sabit olduğunu, sigortalının poliçe başlangıç tarihi öncesinden gelen, sigorta kurulma aşamasında müvekkili şirkete beyan etmediği kanser hastalığı sigorta teminatı kapsamı dışında olduğundan tazminat dosyası reddedildiğini, müvekkil şirketin ret kararı usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek şirketimizin hayat sigortası kapsamında ödeme yükümlülüğü bulunmadığından işbu davanın reddine, şirketimiz aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat talebine ilişkindir.
Açılan dava öncelikle Mahkememizin 2022/498 esasına kaydedilmiş olup, 13/06/2022 tarihinde;
“Davanın HMK’nun 114(1) -c),115(2) ,138(1) maddeleri gereğince dava şartlığı yokluğundan Usulden Reddine, Davaya bakmakta görevli Mahkemenin İzmir Tüketici Mahkemesi olduğuna” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Mahkememizce verilen karar davacı … Bankası A.Ş. Vekili tarafından istinaf edilmiş olup, İzmir BAM …HD. … esas … karar sayılı ilamı ile”Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13.06.2022 tarih … Esas … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,”şeklinde kesin karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, meydana gelen ve sigorta şirketince karşılanması gereken zarar miktarı, zararın ispatı, zamanaşımı ve teminatın kapsamı hususlarına ilişkindir.
Dosya kapsamına göre; muris ….’ın bir adet ihtiyaç kredisine ilişkin davacı ile sözleşmesi yaptığı ve bu sözleşmelere bağlı davalı ile de hayat sigortası sözleşmesi imzaladığı, sigortalının 23/06/2019 tarihinde vefat ettiği, bakiye kredi borcunun davalı sigorta şirketinden davacı tarafça 02/07/2019 tarihi itibari ile talep edildiği anlaşılmıştır.
Sigorta sözleşmesi 6102 sayılı TTK’nın 1401. maddesinde tanımlanmıştır. Hükme göre sigorta sözleşmesi, “sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi halinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir”. Bu hükme göre, sigortacı, belli bir prim karşılığında sigorta ettirenin malını yahut bedensel zararlarını doğabilecek rizikolara karşı sigorta etmeyi kabul etmektedir. Bütün sigorta sözleşmelerinde temel unsur rizikodur. Sigorta hukuku anlamında riziko, gerçekleşip gerçekleşmeyeceği önceden bilinmeyen veya gerçekleşeceği kesin olsa dahi ne zaman meydana geleceği bilinmeyen olaydır. Somut olayda, imzalanan sigorta sözleşmesi kapsamında 6102 sayılı TTK’nın 1409. maddesi hükmüne göre sigortacı, sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumlu olacaktır.
Ne var ki, sigortacının sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumluluğu belirli bir süre ile sınırlandırılmıştır. 6102 sayılı TTK’nın 1427. maddesi ”… (2) Sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her hâlde 1446 ncı maddeye göre yapılacak ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olur. Can sigortaları için bu süre onbeş gündür. Sigortacıya yüklenemeyen bir kusurdan dolayı inceleme gecikmiş ise süre işlemez. … (4) Borç muaccel olunca, sigortacı ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düşer.” hükmünü; 1420. maddesi ise ”(1) Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482 nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. (2) Diğer kanunlardaki hükümler saklıdır.” hükmünü havidir. Bununla birlikte rizikonun gerçekleşmesi halinde hak sahiplerinin yükümlülüklerini düzenleyen Hayat Sigortaları Genel Şartlarının (B) maddesinde “hak sahipleri rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği tarihten itibaren durumu 5 gün içinde sigortacıya bildirmek zorundadır” denilmektedir. Aynı şartların C.13 maddesinde alacağın 2 yıllık zamanaşımı süresine tabi olacağı belirtilmiştir.
Somut olayda, muris …. 23/06/2019 tarihinde vefat etmiştir. Hayat Sigortaları Genel Şatlarının (B) maddesine göre hak sahipleri rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği günden itibaren durumu 5 gün içerisinde davalı sigorta şirketine bildirmesi gerekmektedir. Davacı banka 02/07/2019 tarihinde davalı sigorta şirketine başvuruda bulunduğundan iş bu tarih itibari ile rizikoyu öğrendiği sabittir. 6102 sayılı TTK’nın 1427 maddesine göre bildirimden 15 gün sonra yani 27/07/2019 tarihinde sigorta bedeli muaccel olacaktır. Bu tarihten itibaren 2 yıl içerisinde yani en geç 27/07/2021 tarihine kadar davanın açılması gerekmektedir. Ayrıca 7226 sayılı kanun ve arabuluculuk süreci boyunca duran süreler de hesaba katıldığında davanın 10/06/2022 tarihinde zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle, mahkememizce süresinde zamanaşımı defi ileri sürüldüğünden davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın zamanaşımı sebebiyle REDDİNE,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcının (179,90 TL) başlangıçta yatan peşin harçtan mahsubuna, artan harcın davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yatırılan ve harcanan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-6325 sayılı HUAK uyarınca, suçüstü ödeneğinden karşılanan 680,00 TL arabuluculuk giderinin davacıdan alınarak Hazine’ ye irat kaydına,
6-Yargılama sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ilgili dairesine hitaben mahkememize verilecek istinaf dilekçesi ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/04/2023
Katip…
e-imzalı

Hakim…
e-imzalı