Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1009 E. 2023/536 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/1009 Esas
KARAR NO : 2023/536
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/12/2022
KARAR TARİHİ : 15/06/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin firma bahçe oturma takımı ticareti yapmakta olduğunu, davalı ile müvekkili arasında mal alışverişinden ve eksiksiz teslim edilen ürünlerden doğan ticari ilişkinden dolayı 06.09.2022 tarihli … Numaralı ve 25.542,00-TL tutarında fütura düzenlendiğini, davalı şirkete müvekkili tarafından iş bu faturanın tebliğ edildiğini, davalı şirket faturaya karşı yasal süresi içinde herhangi bir itiraz da bulunmadığını, davalı şirketin müvekkilinden aldığı ürünlere karşı faturada belirtilmiş olan tutarı müvekkilinin talep etmesine rağmen ödemediğini, iş bu hususun müvekkili ile davalı firma muhasebesi arasındaki yazışmalarla sabit olduğunu, müvekkili tarafından borcun tahsili amacıyla İzmir … İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyası üzerinden borçlu davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine de borçlu şirket tarafından haksız olarak itiraz edildiğini, davalının itirazlarının tamamen haksız ve kanuna aykırı olduğunu, davalı şirketin müvekkiline olan borcuna rağmen tamamen kötü niyetli ve haksız olarak itiraz ettiğini, müvekkili ile davalı şirket in hukuk uyuşmazlıklarından doğan davalarda zorunlu arabuluculuk kapsamında … numaralı arabuluculuk dosyası üzerinden arabuluculuk sürecinde de anlaşamadıklarını belirterek davalının İzmir …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu kötü niyetli ve haksız itirazın iptaline ve takibin devamına, haksız itirazı nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaleten davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın dava dilekçesinde bahçe oturma takımı ticareti yaptıklarını ve mal alışverişinden ve eksiksiz teslim edilen ürünlerden dolayı 25.542,00-TL fatura düzenlendiğini, işbu faturaya istinaden itirazda bulunulmadığını ve faturanın davalı müvekkili tarafından ödenmediğini iddia ettiklerini müvekkili … Pazarlama Firmasının davacı firmadan “bahçe mobilya oturma takımı” satışına ilişkin görüşmeler yaptığını ve işbu görüşmeler neticesinde davacı firmanın numune olarak bir adet oturma takımını müvekkili firmaya gönderdiğini, müvekkilinin adresine gönderilen numuneyi inceledikten sonra oturma takımının istedikleri kalitede ve özelliklerde olmadığı hususunda davacı firma ile iletişime geçtiklerini, diğer bir yandan davacı firma tarafından numune masa takımına istinaden 25.542,00-TL bedelli fatura düzenlenmişse de; müvekkili firma anılı masa takımını kabul etmediği gerekçesi ile iade fatura düzenlendiğini, davacı tarafın İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ilamsız takibinde bulunduklarını, tarafımızca borca itiraz edildiğin ve iş bu itirazla takibin durduğunu, müvekkili firmanın davacı firma karşısında cari hesaba ilişkin herhangi bir borcunun bulunmadığını, belirterek fazlaya dair haklarımız saklı kalmak üzere, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun bulunan davanın reddine, davacının %20’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretlerinin de davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; satım sözleşmesinden kaynaklanan faturadan ötürü başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davaya konu İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında davacı tarafından davalı aleyhine1 adet fatura dayanak gösterilerek faiz ile birlikte toplam 25.611,27- TL’nin talep edildiği ödeme emrinin borçlu/davalıya tebliğ edildiği, borçlunun süresinde yaptığı itiraz üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Dava, 1 yıllık hakdüşürücü süre içerisinde açıldığından işin esasına geçilmiştir.
Mahkememizin 16/03/2022 tarihli celsesi 1 nolu ara karar gereğince; davacı tarafın ticari defterleri incelenerek taraflar arasındaki alacak borç ilişkisinin ve varsa kayıtlı olan faturaların ayrıca gösterilmesinin istenilmesi ile 6102 sayılı TTK hükümleri, 5362 nolu Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 3. maddesi, 21.07.2007 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 18.06.2007 tarihli 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile esnaf ve tacir ayrımına ilişkin karar, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu 177. maddesinde belirtilen hadlerden, 1. ve 3. bendindeki konularda faaliyette bulunanlarda yarısını,2. bendeki faaliyetlerde bulunanların bu tutarın tamamını aşanların tacir olacağı düzenlendiği de dikkate alınarak davacının basit usule mi tabi olduğu, esnaf veya tacir olup olmadığının belirlenmesinin Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak; Bilirkişinden alınan raporun sonuç kısmına göre;” taraflar arasında 2022 yılında mobilya emtiası alımına yönelik faturaya bağlı ticari faaliyet bulunduğu, davacı tarafın 06/09/2022 tarihli satış faturasına karşılık davalının 13/10/2022 tarihinde iade fatura düzenlediği, ancak emtiaların fiilen teslim ve iadesine ilişkin belge sunulmadığı,
Davacı tarafın gelir-gider şeklinde tutulan 2022 yılı işletme defterinin elektronik beyan sistemi üzerinden incelenmesinde her iki faturanın da gelir ve gider olarak kaydedildiği, aralardaki 2-TL ( iki Türk Lirası) farktan dolayı davacının davalıya 2 TL borçlu göründüğü,
Davacı tarafın 2020-2021 yılı Gelir Vergisi beyanlarındaki hasılat ve alışları dikkate alındığında 2013 sayılı VUK’nun 177. Maddesinde düzenlenen hadleri aşmadığı dolayısıyla gerçek usulde işletme defteri tutan esnaf olduğu, dava tarihi itibariyle tacir sıfatını taşımadığı kanaatine varılmıştır” şeklinde rapor sunduğu görülmüştür.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir.
Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580. maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen, uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nın 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu açıklamalara göre, somut olayda mahkememizce yapılan araştırma ve sunulan bilirkişi raporuna göre davacının tacir olmadığı esnaf olduğu tespit edilmiş olduğundan, uyuşmazlığın TTK’nın 4/1. maddesinde bentlerden doğmadığından yargılamanın bahsedilen temel hukuki ilişki kapsamında genel mahkemeler olan asliye hukuk mahkemesinin görevi kapsamında bulunan satım sözleşmesine ilişkin olduğu görülmekle mahkememizce görevsizlik kararır verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davada HMK’ nun 114/1-c maddesinde düzenlenen göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 115/2. maddesi gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip süresinde müracaat halinde yetkili ve görevli İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ ne gönderilmesine,
3- HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonda davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece hüküm altın alınmasına, görevsizlik kararından sonra davaya başka mahkemede devam edilememesi halinde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden de bu durumun tespiti ile yargılama giderlerine ilişkin karar verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda, tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ilgili dairesine hitaben mahkememize verilecek istinaf dilekçesi ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/06/2023
Katip….
e-imzalı
Hakim…
e-imzalı