Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1004 E. 2023/209 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/1004 Esas
KARAR NO : 2023/209

DAVA : Sigorta (Hayat Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 07/12/2022
KARAR TARİHİ : 14/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka tarafından …’e kullandırılan ihtiyaç kredisinin, …’ün vefat etmesi nedeniyle … ve … numaralı poliçesi kapsamında davalı sigorta şirketinden tahsili ile müvekkil bankaya ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça müvekkili şirket aleyhine açılan davada; bankadan kredi kullanan …’ ün vefat etmesi nedeniyle kredi borcunun müvekkili şirket nezdindeki … ve … numaralı poliçeleri kapsamında ödenmesinin talep edildiğini, bu kapsamda müvekkili şirketin, tazminat değerlendirmesine esas teşkil eden rizikoyla ilgili belgelerin ulaşması akabinde, yasal süre içerisinde tazminat dosyasını sonuçlandırmış ve 29.01.2018 tarihinde tazminat ret bildirimini oluşturmuş olduğunu, davacı tarafça açılan işbu dava alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren iki yıllık süre içerisinde açılmadığını, davanın kabulü anlamına gelmemekle birlikte, dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olup davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat talebine ilişkindir.
Uyuşmazlık, meydana gelen ve sigorta şirketince karşılanması gereken zarar miktarı, zararın ispatı, zamanaşımı ve teminatın kapsamı hususlarına ilişkindir.
Dosya kapsamına göre; muris …’ün iki adet ihtiyaç kredisine ilişkin davacı ile sözleşmesi yaptığı ve bu sözleşmelere bağlı davalı ile de hayat sigortası sözleşmesi imzaladığı, sigortalının 23/08/2017 tarihinde vefat ettiği, bakiye kredi borcunun davalı sigorta şirketinden davacı tarafça 02/01/2018 tarihi itibari ile talep edildiği, talebin reddedildiği anlaşılmıştır.
Sigorta sözleşmesi 6102 sayılı TTK’nın 1401. maddesinde tanımlanmıştır. Hükme göre sigorta sözleşmesi, “sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi halinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir”. Bu hükme göre, sigortacı, belli bir prim karşılığında sigorta ettirenin malını yahut bedensel zararlarını doğabilecek rizikolara karşı sigorta etmeyi kabul etmektedir. Bütün sigorta sözleşmelerinde temel unsur rizikodur. Sigorta hukuku anlamında riziko, gerçekleşip gerçekleşmeyeceği önceden bilinmeyen veya gerçekleşeceği kesin olsa dahi ne zaman meydana geleceği bilinmeyen olaydır. Somut olayda, imzalanan sigorta sözleşmesi kapsamında 6102 sayılı TTK’nın 1409. maddesi hükmüne göre sigortacı, sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumlu olacaktır.
Ne var ki, sigortacının sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumluluğu belirli bir süre ile sınırlandırılmıştır. 6102 sayılı TTK’nın 1427. maddesi ”… (2) Sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her hâlde 1446 ncı maddeye göre yapılacak ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olur. … sigortaları için bu süre onbeş gündür. Sigortacıya yüklenemeyen bir kusurdan dolayı inceleme gecikmiş ise süre işlemez. … (4) Borç muaccel olunca, sigortacı ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düşer.” hükmünü; 1420. maddesi ise ”(1) Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482 nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. (2) Diğer kanunlardaki hükümler saklıdır.” hükmünü havidir. Bununla birlikte rizikonun gerçekleşmesi halinde hak sahiplerinin yükümlülüklerini düzenleyen Hayat Sigortaları Genel Şartlarının (B) maddesinde “hak sahipleri rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği tarihten itibaren durumu 5 gün içinde sigortacıya bildirmek zorundadır” denilmektedir. Aynı şartların C.13 maddesinde alacağın 2 yıllık zamanaşımı süresine tabi olacağı belirtilmiştir.
Somut olayda, muris … 23/08/2017 tarihinde vefat etmiştir. Hayat Sigortaları Genel Şatlarının (B) maddesine göre hak sahipleri rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği günden itibaren durumu 5 gün içerisinde davalı sigorta şirketine bildirmesi gerekmektedir. Davacı banka 02/01/2018 tarihinde davalı sigorta şirketine başvuruda bulunduğundan iş bu tarih itibari ile rizikoyu öğrendiği sabittir. 6102 sayılı TTK’nın 1427 maddesine göre bildirimden 15 gün sonra yani 17/01/2018 tarihinde sigorta bedeli muaccel olacaktır. Bu tarihten itibaren 2 yıl içerisinde yani en geç 17/01/2020 tarihine kadar davanın açılması gerekmektedir. Oysa davanın 07/12/202022 tarihinde zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle, Mahkememizce davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın zamanaşımı sebebiyle REDDİNE,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcının (179,90 TL) başlangıçta yatan peşin harçtan mahsubuna, artan harcın davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yatırılan ve harcanan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-6325 sayılı HUAK uyarınca, suçüstü ödeneğinden karşılanan 3.120,00 TL arabuluculuk giderinin davacıdan alınarak Hazine’ ye irat kaydına,
6-Yargılama sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ilgili dairesine hitaben mahkememize verilecek istinaf dilekçesi ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/03/2023
Katip ……
e-imzalıdır

Hakim ……
e-imzalıdır