Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/927 E. 2022/393 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/927
KARAR NO : 2022/393

DAVA : Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/12/2021
KARAR TARİHİ : 24/05/2022

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; 10.08.2021 tarihinde İzmir İli, Konak ilçesinde, sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, maliki müvekkili olan … plakalı araca çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, bu kaza sonucu müvekkilinin maliki olduğu aracın yüksek maddi hasara uğradığını, kazada asli ve tam kusurlu tarafın … plakalı araç sürücüsü olduğunu, anılı araç kaza tarihini kapsar şekilde davalı sigorta şirketi tarafından “…” numaralı poliçe ile ZMMS ile sigortalı olduğunu, anılı trafik kazası sonucu meydana gelen zararın tespiti maksadıyla davalı sigorta şirketi nezdinde açılan “… numaralı hasar dosyası kapsamında müvekkiline bir miktar hasar ödemesi yapılsa da yapılan ödemenin gerçek zararı karşılamadığını, kaza sonrasında müvekkilinin maliki olduğu orijinal aracın piyasa değerinde, yapılan tamirat ve bu kaydın …’ de gözükecek olması nedeniyle ciddi düşüş olduğunu, bu değer kaybı nedeniyle müvekkilinin aracını gerçek piyasa fiyatından daha düşük bir bedele satmak durumunda kalacağını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50,00 TL bakiye hasar ve 50,00 TL değer kaybı olmak üzere 100,00 TL tazminatın davalıdan temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, ıslah dilekçesi ile; 630,00- TL bakiye hasar bedeli, 3.000,00-TL değer kaybı olmak üzere toplam 3.630,00-TL maddi tazminatın davalıdan 16.09.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde; yapılan incelemelerde mağdur aracın sağ ön kapı, sağ arka kapı, sağ arka çamurluk ve arka tampon kısımlarının hasarlı olduğu tespit edildiğini ve parçaların onarılması hususunda servis ile mutabık kalındığını, bunun üzerine hasar onarım bedeli yönünden 3.500,00 TL hasar onarım bedeli ödemesi yapıldığını, müvekkili şirketin poliçeden doğan sorumluluğunu yerine getirmiş olduğundan ilgili davanın reddi gerektiğini, başvuran tarafından servise yapılmış ekstra bir ödeme bulunmamaktayken bakiyenin çıkmasının kabulünün mümkün olmadığını, harici olarak alınan ekspertiz raporları ile gerçek zararının daha fazla olduğu iddiası somut bir veriye dayandırılamadığını, davacının öncelikli olarak iş bu davayı açmakta hukuki yararının olduğunu somut veriler ile ispat etmesi gerektiğini, başvuranın zararının müvekkili sigorta şirketi tarafından karşılandığını ve bu tür sigortalardaki asıl amacın meydana gelen zararı karşılamak olduğundan başvuranın, müvekkili şirketten bakiye tazminat talep etme hakkı bulunmadığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun, kaza tarihi itibari ile benzer hasarlardaki onarım uygulamasına göre, eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki parça bedelleri ile sınırlı olduğunu, bu nedenlerle hasar onarım bedeli ödemesi yapılarak araçtaki gerçek zararın taraflarınca karşılanmış olduğundan ilgili davanın reddine, başvuran taraf tamirhaneye ek bir bedel ödediğini ispat edememiş olduğundan talebin reddine, başvuran tarafın talebi ile gerçek zarar arasında fahiş fark olduğundan davanın reddine, gerçek zarar karşılanmış olduğundan davanın reddi ile Hasar bedeli yönünden inceleme yapılmasına yer olmadığına dair karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Trafik kaza tutanağı, araç ruhsatları, sigorta poliçesi, hasar dosyası, fatura suretleri, bilirkişi raporu delil olarak değerlendirilmiştir.
Tarafların kusur durumları ile davacı aracında oluşan hasar ve değer kaybının tespit edilmesi için bilirkişi heyetinden alınan raporun sonuç kısmına göre; “… İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dava dosyasında;
Davalı sigortalı araç sürücüsü …’ın (…) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nu 67/b maddesini ihlal ettiğinden kazanın oluşumuna etken olduğu,
… plaka sayılı araç yolun kenarında park halinde bulunurken, kazanın oluşumuna etken olmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır.
… plaka sayılı Nissan Micra otomobilde meydana gelen gerçek zararın KDV dahil 4.130,00 TL olduğu, taraflar arasında hasar onarım bedeli konulu bir kısım ödemenin yapıldığı konusunda husumet bulunmamakla birlikte ödenen bedel konusunda dava dosyasına herhangi bir belge sunulmamış olduğu, nihai kararın takdiri Sn. Mahkemeye ait olmakla kısmi ödeme 3.500,00 TL. olarak irdelenmiş olup, davalı Sigorta Şirketi’nin (bu olayda nihai kararı takdiri Sn. Mahkemeye ait olmakla … plaka sayılı araç park halinde olduğundan %100) 4.130,00 TL – 3.500,00 TL. = 630,00 TL. olarak hesaplanan bakiye hasar onarım bedelinden sorumlu olduğu görüş kanaatine varılmıştır.
Somut olayda davalı sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında (bu olayda … plaka sayılı araç park halinde olup,%100) Yargıtay içtihatlarına göre belirlenen 3.000,00 TL. olarak tespit edilen değer kaybı bedelinden sorumlu olduğu görüş kanaatine varılmıştır.
Dava dosyasında, dava dilekçesi ekinde davalı sigorta şirketine 02.09.2021 tarihinde başvuru yapıldığı, olayın 03.09.2021 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu, tebliğ tarihinden itibaren 8 işgününün hitamı olan 16.09.2021 tarihinden itibaren davalı sigorta şirketinin temerrüde düşeceği ve yasal faiz ödemek zorunda olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava, davacının maliki olduğu … plaka sayılı araç ile davalı sigorta şirketinin KZMMS sigortacısı olduğu dava dışı …’a ait … plaka sayılı araç arasında meydana gelen 10/08/2021 tarihli trafik kazası sonucu davacıya ait araçta meydana gelen hasarın onarım bedelinin ve değer kaybı zararının karşılanması talepli maddi tazminat davasıdır.
Davalı tarafça cevap dilekçesinde davacıya ödeme yapıldığı, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun sona erdiği, davacının yaptığı fazladan bir ödeme bulunmadığını, hesaplamanın yedek parça fiyatlarına iskonto uygulanarak ve Kdv hariç bedeller üzerinden yapılması gerektiğini, aracın modeli ve yaşı itibariyle değer kaybı oluşmayacağını, avans faizi talep edilemeyeceğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
2-Trafik kazaları sonucu uğranan zararın tazmini hususunda temel dayanak haksız fiil sorumluluğudur.
3-2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun;
91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”;
85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”;
85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-3. maddesinde: “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır. ” düzenlemesi ile sorumluluk sınırları gösterilmiştir.
4-Yukarıda açıklanan ve alıntılanan hükümler doğrultusunda Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın; motorlu bir aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
5-Sigortacının sorumluluğu, yukarıda izah edilen sorumluluk esasları dahilinde işletilen aracın işleteninin veya işletenin kusurundan sorumlu olduğu sürücünün kusurlarından kaynaklanan zararlarla sınırlıdır. Bu noktada aracın işleteninin veya sürücüsünün kusur durumunun incelenmesi gerekmektedir.
6-Haksız fiil sorumluluğu, “Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri” başlığı altında, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
49. maddesi “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”
50. maddesi, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.”
7-Haksız fiil, bir kimsenin hukuka aykırı ve kusurlu bir davranışı ile başka bir kimsenin zarara uğramasına yol açmasıdır. Yargısal içtihatlar ve doktrine göre haksız fiilin unsurları;-Fiil, davranış,
-Fiilin hukuka aykırı olması
-Zararın meydana gelmesi,
-Kusur,
-Fiil ve zarar arasında illiyet bağı bulunması, olarak sıralanmaktadır.
Yine TBK’nın 50. maddesi ile “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.” hükmü düzenlemesi uyarınca zarar gören zararı ile zarar verenin kusurlu olduğunu ispatla mükellef kılınmıştır.
8-Sorumluluğun meydana gelişinde tarafların öncelikle kusur durumlarının belirlenmesi gerekmektedir.
Bilindiği üzere kusurun oran ve ağırlığının takdiri münhasıran hakimin yetkisindedir. Bilirkişi tarafından yapılan işlem tarafların ihlal etmiş oldukları trafik kurallarının tespitini sağlamaktan ibaret olup kazanın gerçekleşmesinde hangi tarafın kusurunun daha ağır nitelikte olduğu ve tazminat ağırlığının belirlenmesindeki kusur dağılımın takdiri hâkim tarafından yapılması gerekmektedir.
Dosyaya sunulan 24/02/2022 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu kazanın gerçekleşmesinde davalının sigortacısı olduğu araç sürücüsü …’ın KTK’nın 67/b maddesini ihlal ederek kazanın oluşumunda etken olduğu, davacı ara sürücüsünün ise kazaya bir etkisinin bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce yapılan inceleme ve değerlendirmede dava konusu kazanın davalının sigortacısı olduğu araç sürücüsünün geriye manevra yaptığı sırada davacıya ait araca çarpması neticesinde meydana geldiği, davacıya ait aracın park halinde olması nedeniyle zararın %100 oranında davalı sigortacının sorumluluğunda olduğu değerlendirilmiştir.
9-Kusur durumlarının tespiti sonrasında ise haksız fiil tazminatının şartlarından olan zarar unsurunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
Zarar yönünden yapılan incelemede dosyaya sunulan 24/02/2022 tarihli bilirkişi raporunda davacıya ait aracın onarım bedelinin KDV dahil 4.130,00-TL olacağı ve araçta 3.000,00-TL değer kaybı oluşacağı yönünde görüş bildirilmiştir.
Davalı tarafça bilirkişi raporuna karşı araç hasarının KDV hariç fiyatlar üzerinden hesaplanması gerektiğini, onarım faturası sunulmadığından KDV dahil ödeme yapılmadığını, bu nedenle hasar bedeli miktarının hatalı belirlendiğini, davacıya ait aracın Km bilgisi ve araç sınıfı itibariyle değer kaybı oluşmayacağını ileri sürerek itirazda bulunmuştur.
Mahkememizce yapılan incelemede, davacının gerçek zararının tespitinin serbest piyasa rayiçlerinde aracın onarımını yaptırabileceği miktar üzerinden yapılabileceği, davacının aracın onarımını yaptırmamış olmasının zararın miktarına bir etkisinin bulunmadığı, zira hasarın gerçekleşmesiyle birlikte onarım bedeli miktarınca Kdv dahil zararın oluştuğu, davacıdan ayrıca bu hususta bir fatura ibrazı beklenemeyeceği gözetilerek hasar bedeli yönünden yapılan itiraz kabul edilmemiştir.
Değer kaybı yönünden ise, her ne kadar aracın kullanım yaşı ve KM bilgisi itibariyle meydana gelen hasarın yeni ve üst sınıf araçlara göre daha düşük miktarda kalacağı değerlendirilmiş ise de ülkemizdeki araç fiyatlarının yüksekliği ve eski model araçların dahi ikinci el piyasasında yoğun talep gördüğü hususları birlikte dikkate alındığında araçta oluşan hasar ve onarım sonrası belirli bir miktar değer kaybı yaşanacağı, aracın hasar alan bölgesi ve onarımı itibariyle bilirkiş tarafından takdir edilen 3.000,00-TL değer kaybının benzer nitelikteki kaza ve aynı sınıf araçlarla uyumlu olduğu gözetilerek bu yöndeki itirazlara da itibar edilmemiş, bilirkişi raporu ile tespit edilen miktarlar hükme esas alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
10-Davacı tarafından davalı sigorta şirketine dava öncesi değer kaybı yönünden yazılı başvuruda bulunulduğu, davacı başvurusunun davalıya 02/09/2021 tarihinde gönderildiği, davalı sigorta şirketine 03/09/2021 tarihinde teslim edildiği, 8 iş günü sürenin bitimi sonrası 16/09/2021 tarihinde temerrüt oluştuğu, hasar zararı yönünden ise davalı şirketin 15/09/2021 tarihli 3.500,00TL tutarlı ödemesi ile kısmi ödemede bulunduğu, hasarın kalan kısmi yönünden kısmi ödeme ile birlikte temerrüt gerçekleştğinin kabulü gerektiği gözetilerek tazminata 15/09/2021 tarihinden itibaren faiz işletilmiştir.
Faiz türü yönünden davacı tarafça avans faizi talep edilmiş ise de kazaya karışan her iki aracın da ruhsat kaydında hususi nitelikte oldukları, araçların ticari amaçlı kullanıldığına dair dosyaya yansıyan bir delil bulunmadığı, bu itibarla sorumluluğun yasal faiz üzerinden olacağı değerlendirilmekle faiz türü olarak yasal faiz belirlenmiştir.
11-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13. Fıkrası uyarınca arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden olup 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin davalı sigorta şirketinden alınarak hazineye gelir kaydına karar verilmiştir.
Davacı tarafça arabuluculuk görüşmelerinde vekil olarak yer alınmasından dolayı A.A.Ü.T. 16/2. Maddesi uyarınca arabuluculuk vekalet ücretine hükmolunması talep edilmiş ise de bahsi geçen düzenlemede açık bir şekilde “akdi avukatlık ücretinin” düzenlendiği, akdi avukatlık ücreti ile tarafın kendisi ile vekili arasındaki ücrete ilişkin asgari ücretin belirlenmiş olduğu, bu ücretin karşı tarafa yükletileceğine dair bir değerlendirme yapılamayacağı gözetilerek arabuluculuk vekalet ücreti takdir edilmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE; 630,00-TL hasar onarım bedeli ve 3.000,00-TL değer kaybı zararının poliçe limitlerini aşmamak kaydı ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, hasar onarım bedeli yönünden 15/09/2021 tarihinden itibaren, değer kaybı zararı yönünden 16/09/2021 tarihinden itibaren yasal faizi işletilmesine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 247,96-TL harçtan peşin olarak alınan 59,30-TL ile ıslah harcı olarak alınan 80,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 107,96‬-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına takdir edilen 3.630,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30-TL ile ıslah harcı olarak yatırılan 80,70-TL toplamı 140,00-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça sarf edilen 59,30-TL başvuru harcı, 48,40-TL posta ve tebligat ücreti ve 1.100,00-TL bilirkişi ücreti olarak sarf edilen toplam 1.207,7‬0-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve resen ilgili taraflara iadesine,
7-Dava şartı arabuluculuk kapsamında hazine tarafından karşılandığı anlaşılan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına, bu hususta harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda miktar itibariyle karar kesinlik sınırı altında kaldığından, kanun yoluna başvurulamayacağı ve kararın kesin olduğu açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/05/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”