Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/925 E. 2022/573 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/925 E.
KARAR NO : 2022/573 K.

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/12/2021
KARAR TARİHİ: 13/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA : Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı ile arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan 1.131,28 TL’lik fatura alacağına ilişkin ödeme alamaması sebebiyle İzmir 24. İcra Müdürlüğünün ………. E. sayılı dosyası ile davalı-borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığını, Davalı-borçlu tarafından 03.08.2021 tarihinde borca ve faize itiraz edildiğini, icra takibinin durduğunu, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ederek, takibin durmasına sebep olan davalı/borçlunun İzmir 24. İcra Müdürlüğünün ……E. sayılı dosyasına yaptığı itirazının iptali ile takibin devamına, itirazın haksız ve kötü niyetle yapılması sebebiyle İİK 67/2 maddesi uyarınca alacağın %20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı tarafın cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
GEREKÇE : Asliye Ticaret Mahkemeleri, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevlidir.
Ticarî davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin a, b, c, d, e ve f bentlerinde sayılan davalar” ticari dava olarak adlandırılmıştır.
TTK’nun 4. maddesine göre; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticarî nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticarî dava olarak sayılan dava türleri mutlak ticarî davalar, tarafları tacir olan ve tarafların ticarî işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari davalardır. Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticarî işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
Somut olayda; Davalının tacir olup olmadığı ve uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olup olmadığının tespiti için Ticaret Sicil Müdürlüğü ve Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılmıştır. Gelen müzekkere cevaplarından davalının tacir olmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca Vergi Dairesi’nden gelen cevabi yazıda davalının işletme hesabına göre defter tuttuğu, yine yıllık gelir vergisi beyannameleri nazara alındığında iş hacminin tacir sınırını geçmediği görülmektedir. Eldeki dava Türk Ticaret Kanunu’nda belirtilen mutlak ticari dava niteliğinde de değildir. Davacı tacir olmadığından, davalılardan birinin tacir olması davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesini gerektirmez. TTK’nun 5. maddesine göre davanın mutlak ticari davalardan olması veya her iki tarafın tacir ve açılan davanın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunması halinde açılan davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevi içinde olacağı, açılan davanın ise ticari davalardan olmadığı, dolayısıyla davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu sonucuna varılmıştır. Öte yandan; HMK’nın 115/1. maddesi “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar, dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” hükmünü içermektedir. Diğer yandan 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesindeki göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu hükmü mahkemesince re’sen gözetilmelidir. Bu durumda mahkememizce, HMK’nın 114/1-c, 115/2. maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davalıya karşı açmış olduğu dava da HMK.114/1-c,115/2 madddesi gereği Göreve İlişkin Dava Şartı Yokluğu Nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
2-HMK’nun 20. maddesi uyarınca bu karara karşı süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren mahkememize başvurularak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İZMİR Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Bu karara karşı süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden 2 hafta içinde kararı veren mahkememize başvurularak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli Mahkemede nazara alınmasına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, fakat davalının yokluğunda verilen işbu karar tebliğden itibaren 2 Hafta İçerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Yolu açık olmak üzere açıkça okundu, usulen anlatıldı. 13/09/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza