Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/88 E. 2021/703 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/88 Esas
KARAR NO : 2021/703

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/02/2021
KARAR TARİHİ : 16/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA :Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı-borçlu arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı tarafça ödenmesi gereken 35.588,12-TL’nin tahsili için her ne kadar genel haciz yoluyla icra takibi yoluna başvurulmuşsa da davalı tarafça yapılan haksız itiraz sonucunda iş bu davayı açma zorunluluklarının meydana geldiğini, davalı ile müvekkili arasındaki yıllardır süregelen ticari ilişki kapsamında davalının müvekkiline 35.588,12-TL borcu olmasına rağmen söz konusu borcun ödenmediğini, bu doğrultuda, davalı tarafa gönderilen faturaların içeriğine herhangi bir itirazda da bulunulmadığından müvekkilinin alacağının kesinleştiğini, TTK 21/2. Maddesi gereğince fatura alan kişinin aldığı tarihten itibaren sekiz gün içerisinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayıldığını, dolayısıyla faturaya karşı itiraz süresinin 8 gün olup davalı tarafın, taraflarınca kesilen faturalara karşı herhangi bir itirazda bulunmadığını, bunun üzerine cari hesap bedelini ödemeyen davalıya karşı İzmir …. İcra Müdürlüğü …E. Dosyasıyla genel haciz yoluyla takibe girişilmişse de söz konusu takibe karşı hiçbir haklı sebebi olmayan davalı tarafça itirazda bulunularak takibin durdurulmasına sebebiyet verdiğini, akabinde, davalı tarafça yapılan bu itiraza karşı dava açmadan önce arabuluculuk kurumuna başvurulmuşsa da olumlu sonuç alınamadığından yasal süresi içerisinde işbu davayı açma zorunluluğu doğduğunu belirterek; davanın kabulü ile, İzmir 2. İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı dosyasına yapılan haksız itirazın iptaline, söz konusu takibin devamına; haksız itiraz sebebiyle alacak miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere davalı aleyhine icra inkâr tazminatına, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkili ile davacı tarafın 2016 yılından beri süregelen ticari ilişkileri olduğunu, bu doğrultuda müvekkili üzerine düşen ödeme yükümlülüklerini daima eksiksiz yerine getirdiğini, müvekkilinin, muhasebe departmanının hatalı işlemi nedeniyle faturaya itiraz için belirlenen 8 günlük süreyi geçirdiklerini, ancak tek başına bu hususun fatura içeriğinin kabulü anlamına gelmediği gibi faturanın kesinleşmesini de sağlamadığını, kabul manasına gelmemekle birlikte; davacının, müvekkilline fatura edebileceği bir işin varlığının söz konusu olması halinde mevcut fatura bedeli kadar iş yapılıp yapılmadığı, işin süresinde ve ayıptan ari yapılıp yapılmadığının tespiti ile taraflar arasındaki alacak-borç miktarının bu hususun belirlenmesi gerektiğini, davacının öncelikle müvekkili ile ticari ilişkisini, mevcut sözleşme şartlarını, mevcut sözleşme şartlarına uygun ifayı/faturanın verilmesine neden olan işin yapılmış olduğunu, fatura bedeli kadar iş yapıldığını, yapılan işin eksiksiz ve tam olarak müvekkile teslim ettiğini, yükümlülüklerini yerine getirdiğini ispatlamalı, faturayı dayanaklandırması gerektiğini, belirterek; davacının, müvekkili şirket aleyhine başlattığı icra takibine yönelik borca ve tüm ferilerine itirazlarını tekrar ederek; davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Asliye Ticaret Mahkemeleri, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevlidir.
Ticarî davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin a), b), c), d), e) ve f) bentlerinde sayılan davalar” ticari dava olarak adlandırılmıştır.
TTK’nun 4. maddesine göre; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticarî nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticarî dava olarak sayılan dava türleri mutlak ticarî davalar, tarafları tacir olan ve tarafların ticarî işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari davalardır. Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticarî işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesini değiştiren 6335 sayılı Kanun ile Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp, görev ilişkisi haline getirilmiştir. Görev ilişkisi mahkemece re’sen davanın her aşamasında nazara alınan ve kamu düzeninden sayılan bir dava şartıdır.
Mahkememizin uyuşmazlıkta görevli olup olmadığının tespiti için tarafların tacir olup olmadıkları hususu araştırılmış olup ticaret odaları ve vergi dairelerine yazılan müzekkere cevaplarına göre davacı tarafın bilanço usulüne göre defter tuttuğu ve tacir olduğu davalı …’ in ise işletme hesabına göre defter tuttuğu, ticaret sicil müdürlüğünde de kaydının bulunmadığı, 213 sayılı Vergi Usul Kanunun 177. maddesinin 1. fıkrasının a ve b bentlerindeki limitleri aşmadığı bu nedenle tacir olmadığı anlaşılmıştır. Mahkememiz nezdinde açılmış olan dava mutlak ticari dava olmayıp, her iki tarafında tacir olmadığı anlaşıldığından uyuşmazlığı çözmekte mahkememizin görevli olmadığı Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu sonuç ve kanaatine varıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davalıya karşı açmış olduğu dava da HMK.114/1-c,115/2 madddesi gereği göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
2-HMK’nun 20.maddesi uyarınca bu karara karşı süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren mahkememize başvurularak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Bu karara karşı süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden 2 hafta içinde kararı veren mahkememize başvurularak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli Mahkemede nazara alınmasına,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalı vekilinin yokluğunda tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.
16/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır