Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/860 E. 2023/543 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/860 Esas
KARAR NO : 2023/543
DAVA : Kooperatif Üyeliğinin Tesbiti
DAVA TARİHİ : 23/03/2016
KARAR TARİHİ : 15/06/2023
Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; Davacının davalı kooperatifin yönetim kurulunun 21.11.2012 tarihli … ve … sayılı kararları ile … no.lu ortak olarak kooperatifin ortaklığına kabul edildiğini, davacının, kooperatif yönetimi ile yapılan ortaklık sözleşmesinde belirtildiği üzere peşin-sabit ödemeli ortak olarak ortaklığa kabul edildiğini, kendisine tahsis edilen 6. kat 611 no.lu 2+1 daire için 265.000,00-TL , 6. kat 612 no.lu 1+1 daire için 215.000,00-TL ortaklık bedelini peşin ve nakit olarak makbuz karşılığında ödediğini, sözleşmede davacının inşaat finansmanı, ortak gider aidat ve harcamalardan sorumlu olmadığını, sözleşmede davacının inşaat finansmanı, ortak gider aidat ve harcamalardan sorumlu olmadığının ve bağımsız bölümlerinin anahtar teslimi yapılacak olduğunun, inşaatlara 01.06.2013 tarihinde başlanacağının ve kat irtifak tapularının 01.06.2013 tarihinde verileceğinin ve inşaatın başlamasından itibaren bağımsız bölümlerin 18 ay içinde teslim edileceğinin kabul ve taahhüt edildiğini, davacıya kat irtifakı devrinin yapılmadığını, inşaatlara taahhüt edilen tarihte başlanmadığını, kooperatifin toplantılarına çağrılmadığını, kooperatif evraklarının eski başkan tarafından kaçırıldığını öğrendiğini, kooperatife yapılan yazılı başvuruya dahi cevap verilmediğini, davacının ortaklığıyla ve ortaklık sözleşmesiyle ilgili kooperatif tarafından hiçbir işlem yapılmadığını, kooperatif ortağı olarak görünmediğini öğrendiğini, bu nedenlerle davalı kooperatifin peşin ve sabit ödemeli ortağı olduğunun tespitine ve ortaklığın tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davacının sabit ödemeli ortak olmadığını, 1163 Sayılı Kanun’un 23. Maddesinde belirtilen eşitlik ilkesi karşısında ve Yargıtay kararları ile sabit ödemeli ortaklık koşullarının belirlendiğini, bir kişinin sabit ödemeli ortak olabilmesi için ortak olma koşullarının ödeme miktar ve koşularının, hak ve yükümlülüklerinin kooperatif genel kurul kararı ile belirlenmesi ve karar altına alınması gerektiğini, sonrasında ise genel kurul kararı ile belirlenmesi ve karar altına alınması gerektiğini, sonrasında ise genel kurul kararına dayalı olarak kooperatif yönetim kurulu tarafından kişinin ortaklığına karar verilmesi gerektiğini, bu kararın noterden onaylı ve karar defterinde alınmış bir karar olması gerektiğini, yönetim kurulu kararının karar nisabına uygun olması gerektiğini, davacının sabit ödemeli olarak kabul edilmesi konusunda hiçbir şekilde genel kurul kararı bulunmadığını, karar defterine yasa ve usule uygun olarak alınmış bir karar bulunmadığını, dosyaya ibraz edilen karar defterinde kayıtlı olarak alınmış bir karar bulunmadığını, dosyaya ibraz edilen karar olmayan ve eksik imsalı kararın sahte ve geçersiz olduğunu, davacının kooperatife hiçbir ödeme yapmadığını, Dosyaya sunulan bağımsız bölüm tahsisini de gösteren belgenin gerçeğe aykırı hayali bir düzenleme olduğunu, belirten bağımsız bölüm numaralarının hayali olduğnuu, belgenin düzenlendiği zaman onaylanmış bir projenin ve ona uygun bir bağımsız bölüm numarasının bulunmadığını, davalı kooperatifin eski başkanı … ile davacı arasında iş ilişkisi bulunduğunu, …’ın davacıdan aldığı malzemelerin bedellerini ödeyemeyince, henüz arası alınıp bedeli ödenmemiş, o tarihte imarı olmayan ve henüz çok az gerçek üyesi olan kooperatiften ortaklık adı altında hayali iki adet daire satışı yaptığını, tahsis belgesi düzenlediğini, sahtecilik ve dolandırıcılık işlemlerini yaparık bir süre sonra ortadan kaybolduğunu, eski başkan İzmir’i terk ederken kooperatif karar defterini de yanına alarak gittiğini, kesinleşmiş cezalarından dolayı halen kayıp olduğunu, kooperatifin yeni yönetim kurulunun bu davanın açılmasından sonra yaptığı araştırmalarla bu dolandırıcılık ve sahtecilik olayını öğrendiğini, eski başkanın durumu çok iyi bilen davacı ile işbirliği yaparak davalı kooperatifi borçlandırmak istediklerini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, kooperatif üyeliğinin iptali davası olup, Mahkememizden verilen 17/05/2018 tarih ve … Esas … sayılı kararı Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk dairesinin 30/09/2021 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamıyla; “…Dava; davacının davalı kooperatife sabit/peşin iki pay ile ortak olduğunun tespiti istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Kooperatifler Kanununun 23. Maddesine göre ortakların hak ve vecibelerde eşit oldukları, 42/5. Maddesine göre genel kurulun görevleri arasında Genel Kurula tanınmış olan konular hakkında karar vermek, aynı maddesinin 6.bendine göre gayrimenkul alımında ve satımında takip edilecek usul ile alınacak gayrimenkulün niteliğini, yerine ve azami fiyatını, satılacak gayrimenkulün asgari fiyatını belirlemek sayılmıştır. Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre, genel kurul kararı olmadıkça sabit fiyatlı ortak alınması mümkün değildir. Kooperatif ana sözleşmesinin 45. Maddesine göre yönetim kurulu toplantısı en az yarıdan fazla üyenin katılmasıyla yapılmalı, kararlar toplantıda bulunanların oy çokluğu ile verilmelidir. Davalı kooperatifin 07/07/2012 yılında yapılan 2011 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında yönetim kurulu üyeliğine 3 yıllığına …, …, …’ın seçildiği anlaşılmaktadır. Yine ana sözleşmenin 10. ve 11. Maddesinde ortaklığa kabulün şartları belirtilmiştir.
Davacı, somut olayda davalı kooperatifin yönetim kurulunun 21.11.2012 tarihli 2012/09 ve … sayılı kararları ile … Nolu ortak olarak davalı kooperatife peşin/sabit ortak olarak kabul edildiğini ileri sürmüş, ancak bu yönde alınan bir yönetim kurulu kararı dosyaya sunmamış, davalı kooperatif vekili de yönetim kurulu karar defterinin eski yönetim kurulu başkanı … tarafından kaçırıldığı yönünde savunma yapmış, yargılama sırasında alınan 05/03/2018 havale tarihli bilirkişi raporuna göre, 07/07/2012 tarihli 2011 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında sabit fiyatla daire satışı için genel kurulca yönetim kuruluna yetki verilmediğinin ve satıştan dolayı ortağın kooperatif borçlarından sorumlu tutulmayacağı yönünde karar alınmadığının, davacının sabit/peşin ödemeli ortak olmaksızın sadece ortaklık kaydının yapıldığı ihtimaline binaen 2012-2013-2014-2015 yıllarına ait Olağan Genel Kurul Toplantı tutanaklarında hazirun cetvellerinde davacının adına rastlanmadığının ve davacının kooperatif üyeliğine kabulünü tamamlar nitelikte işlem yapıldığına dair bir delile rastlanmadığının bildirildiği, davacının sunduğu ödeme makbuzu başlıklı tarihsiz fotokopi belgenin davalı kooperatif hesaplarına işlenmediği, davalı vekilince kooperatif tarafından kooperatifin eski yöneticileri hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulduğu, … soruşturma sayılı dosyanın yürütüldüğünün, İzmir … Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile davacı ve davalı kooperatifin eski yöneticileri arasındaki ilişkilerin açıklandığının iddia edildiğinin bildirildiği görülmüştür. Dava konusu olayda, davacının peşin/sabit ödemeli ortak olduğuna değil, iki bağımsız bölüm için ortak olduğunun tespitine karar verildiği, davacı yanca reddedilen talep yönünden istinaf yoluna başvurulmadığından, bu hususun davalı kooperatif için usuli kazanılmış hak teşkil ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, sonuca eksik inceleme ve araştırma ile gidilmiştir.
Bu nedenlerle; öncelikle davalı kooperatifin banka hesapları, defter ve kayıtları üzerinde, davacının ortak olduğunun tespit edilmesi gereklidir. Mahkemece bu konuda gerekli araştırma yapılarak, mali müşavir bilirkişinin de olduğu uzman yeni bir bilirkişi kurulundan ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp, soruşturma ve ceza dosyası celp edilerek incelenerek, gerektiğinde sonucu beklenerek, ana sözleşmenin 10. ve 11. maddelerinde belirtilen ortaklığa kabul şartlarının davacı tarafça yerine getirilip getirilmediği değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK nın 353/1-a/6. Maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir…” gerekçesi ile kaldırılmıştır.
Mahkememizin … Esas sayılı dosyasına kaydı yapılan dosyanın yapılan yargılaması sonunda;
Bilirkişi heyetinden alınan 21/10/2022 tarihli rapora göre; “…Dava, kooperatif ortaklığının tespitine ilişkin olup, delillerin nihai takdiri Sayın Mahkemenize ait olmak üzere, inceleme bölümünde ayrıntılı olarak açıklandığı şekilde,
1- Davacı tarafın ibraz ettiği belgelere dayanarak, davacı …’nın, davalı kooperatife ortak olduğunun kabul edilmesi mümkün ise de, davalı taraf, sözü edilen belgelerin,
Yönetim Kurulu Başkanı … ile davacı … arasındaki şahsi borç/alacak ilişkisi nedeniyle sonradan ve haricen düzenlendiğini iddia etmektedir.
2- Davacının ibraz ettiği ortaklık belgelerinin sonradan ve haricen düzenlenmesi mümkün olup, bu belgelere itibar edilebilmesi için diğer kayıt ve belgelerle doğrulanması gerekmektedir.
Ancak mevcut defter, kayıt ve belgeler, …’nın ortaklığını desteklememektedir.
3- Yukarıda açıklanan şartlarda, davacı … adına 2 adet ortaklık tesis edilip, edilmediğinin hukuki yorumu Sayın Mahkemenize aittir…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce istinaf kaldırma kararı çerçevesinde yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde, davalı kooperatife ait ticari defter ve kayıtlar, banka hesap hareketleri ve taraflarca sunulan diğer bilgi ve belgeler mahkememizce istinaf kaldırma kararında işaret edilen hususlarda inceleme yapılması için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, dosyaya sunulan bilirkişi heyet raporuna göre davacının davalı kooperatif nezdinde ortaklığa kabul edildiğine dair kooperatif nezdinde tutulmuş bir kayıt bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiştir. Davacı tarafça davacının 21/12/2012 tarihli … ve … sayılı yönetim kurulu kararları ile davacının ortaklığa kabul edildiği ileri sürülmüş ise de bu tarihten sonra gerçekleştirilen genel kurul kararlarında davacının adı geçmediği gibi hazirun cetvellerinde de yer almadığı, 2015 yılına dek 3 yıllık sürede davacının kooperatif faaliyetlerine katılmadığı, davacının kooperatif ortaklığı iddiasına yönelik ilk resmi kaydın Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne hitaben yazılan 15/05/2015 tarihli dilekçesiyle gerçekleştirildiği, dilekçe ile talep edilen evrakların ilgili kamu kuruluşundan teslim alınmadığının bildirildiği görülmüştür. Buna göre davalı kooperatifin tespit edilen ticari defterleri, genel kurul tutanak ve kararları ile banka hesap hareketlerinin incelenmesinde davacının yaptığını ileri sürdüğü ödemelerin kooperatif kayıtlarında yer almadığı görülmüştür. Davacının ortaklık iddiasının kooperatif açısından sonuç doğurabilmesi için gerçekleştirilen iş ve işlemlerin kooperatif ortaklarının denetimine açık bir şekilde kooperatif kayıtlarına işlenmesi gerekmektedir. Aksi durumda kooperatif yöneticilerinin her zaman düzenleyebilecekleri adi nitelikli belgelerle kooperatifi borç ve yükümlülük altına sokmaları mümkündür. Bir diğer taraftan kooperatif kooperatif yöneticilerine duydukları güvenle ortaklık ilişkisi kurmak isteyen tarafların haklarının da korunması gerektiği gözetildiğinde üyeliğin tespiti noktasında üye olduğunu ileri süren taraflarla kooperatif hakları arasında hassas bir denge bulunmaktadır. Böyle bir halde ortaklık ilişkisi kurulduğunu iddia eden tarafın öncelikle ödemiş olduğu aidat veya giriş bedelinin kooperatif hesaplarına geçtiğine dair banka dekontu gibi kesin bir delil göstermesi, şayet bu mevcut değil ise dahi ödemenin kooperatif kayıtlarına işlenmesini sağlamak, sağlanmamış ise dahi yapılan ödemenin akıbetini araştırmak külfeti altında olduğunun kabulü gerekmektedir. Bunların yanında ortaklığın kurulduğu ileri sürülen dönem sonrasında kooperatif faaliyetlerine katılarak üyeliğinin akıbetini sorgulaması, genel kurulda hazirun cetvelinde yer alıp almadığını araştırarak sonuca göre üyelik sıfatının kazanılması için gerekli girişimlerin yapılması beklenilmektedir. Somut uyuşmazlıkta davacının üyelikle ilgili olarak dayanağı kooperatif yönetim kurulu başkan ve üyesi tarafından imzalanmış belgeler ise de bu belgelerin kooperatif kayıtlarına işlenmediği, davacının 2012, 2013, 2014 ve 2015 tarihli genel kurullarına katılmadığı, bu genel kurullar hazirun cetvelinde adına rastlanılmadığı gibi 16/06/2015 tarihine kadar kooperatife üyelik hususunda bir başvurunun da bulunmadığı, davacının davalı kooperatife üye olduğuna dair kooperatif defterleriyle doğrulanan bir kayıt bulunmadığı, davacının peşin ödemeli üyelik kaydına rağmen 3 takvim yılında kooperatif kayıtlarına üyeliğinin işlenip işlenmediğini araştırmaması, en geç ilk takvim yılı sona erdiğinde kendisinin genel kurula davet edilmemesiyle kooperatif üyeliğiyle ilgili olumsuz bir durum olduğunun bilinebileceği, buna karşın 2015 yılı ortalarına kadar davacının üyelikle ilgili bir girişimde bulunmadığı, bu haliyle davacının kooperatif ortaklığı konusunda sunduğu belgelerin her zaman düzenlenebilecek nitelikte belgeler olduğu ve üyeliği ispata yeterli olmadığı değerlendirildiğinden davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafça imzalanan belgelerde kooperatif başkanı … ve yönetim kurulu üyesi …’nin birlikte imzalarının yer aldığı, …’nin sonraki dönemde de kooperatif yönetiminde görev aldığı ileri sürülmüş ise de, belge üzerinde yer alan imzaların kim veya kimlere ait olduğundan ziyade üyeliğe ilişkin kayıtların kooperatif kayıtlarına işlenip işlenmediği, davacının kooperatif üyeliğini doğrulayan şekilde kooperatif faaliyetlerine katılıp katılmadığı hususlarının irdelenerek ortaklığın mevcudiyetinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Somut olayda davacının ortaklığını doğrulayan hiçbir kooperatif kaydı ve banka hesap hareketi bulunmadığı gibi davacının kooperatif faaliyetlerine iştirakini gösteren bir delil de bulunmadığı, bu haliyle davacının ortaklık iddiasını davalı kooperatif yönünden bağlayıcı delillerle ispat edemediği değerlendirildiğinden imzaların aidiyetine yönelik ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Ceza yargılaması dosyasının incelenmesinde kooperatif eski başkanı …’ın dava dışı mağdur …’a karşı mahkememiz dosyasıyla benzer nitelikte bir üyelik iddiasıyla nitelikli dolandırıcılık suçu işlediğinden bahisle yargılandığı, kooperatif eski başkanı …’ın 4 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldığı görülmüştür. Yargılama dosyasının incelenmesinde mahkememizde görülmekte olan dava sonucunu etkileyecek nitelikte bir konunun bulunmadığı, ceza yargılamasında tespit edilen maddi vakıaların mahkememiz davasına konu uyuşmazlıkla benzer nitelik içermesine rağmen doğrudan etkilemediği gözetilerek yargılama sonucunun kesinleşmesi beklenilmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL harcın, peşin olarak alınan 29,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 150,7‬0-TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına takdir edilen 9.200,00-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
4-Davacının sarf ettiği yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça sarf edilen 200,00-TL bilirkişi ücretinden ibaret yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve resen ilgili taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı takdirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/06/2023
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”