Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/825 E. 2022/882 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/825 Esas
KARAR NO : 2022/882
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/11/2021
KARAR TARİHİ : 15/12/2022
YAZIM TARİHİ : 15/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle; müvekkili şirketin Manisa İli Merkez sınırları dahilinde … sicil no.lu IV (a) grubu bentonit işletme ruhsat sahasındaki maden ocağının ruhsat sahibi olduğunu, müvekkilinin maden sahasından çıkarmış olduğu bentonit madenini ihraç kayıtlı olarak 26.12.2020 tarihli 143.580 TL ve 01.12.2020 tarihli 727.800 TL bedelli faturalar ile 7.200 ton bentoniti davalıya teslim etmiş olup, davalının ise teslim aldığı ürünleri yurt dışına ihraç etmekte olduğunu, müvekkil tarafından fatura tarihlerinde malların eksiksiz olarak teslim edildiğini, davalının ise dava dışı … ünvanlı firmaya 28.12.2020 tarihli 167.400 EURO bedelli fatura ile ihraç ettiğini, davalı iş bu ihracatı … beyanname no.lu ALİAĞA GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ 29.12.2020 tarihli gümrük beyannamesi ile ihraç ettiğini, dökme gemiyle taşınan 7.200 ton bentonit ise ortalama 7 ile 10 gün arasında varış limanına ulaşılarak malların teslim alındığını, ancak davalı yanın bentonit madeninde büyük taşların olduğu iddiası ile 07.05.2021 tarihinde 463.430 TL bedelli Müvekkil aleyhine reklamasyon faturası düzenlemiş, anılan faturanın Karşıyaka 5. Noterliği … Yevmiye numaralı 22.06.2021 tarihli ihtarnameyle davalıya iade edilerek 07.05.2021 tarihli 463.430 TL bedelli faturaya istinaden müvekkiline ödemediği bedelin ise ödenmesi ihtar edilmiş olduğunu, taleplerinin bölünebilir olması sebebiyle iş bu davayı fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla 25.000 TL kısmi olarak ettiklerini, açıklanan sebeplerle şimdilik fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla 25.000 TL alacağın temerrüt tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Vekili Cevap Dilekçesinde Özetle; davacının talebinin açıkça belirlenebilir olduğundan kısmi davaya konu edilemeyeceğini, davacı tarafından öne sürülen dava konusu miktarın tek bir reklamasyon faturasından doğduğunu, net bir tutar olduğunu, bunun yanında, davacı harcı yüksek ödememek için tamamen kötü niyetli olarak kısmi dava açma yoluna başvurduğunu, davacı açısından kısmi dava açmadaki yarar hukuki bir yarar değil, ekonomik bir yarar oluşturmakta olduğunu, taraflar arasında imzalanan bentonit satış sözleşmesine aykırı olarak ayıplı mal teslim eden davacı ile müvekkil arasında borç alacak ilişkisi bulunmadığını belirtir mutabakat mektubu imzalandığını, malların ayıplı olduğunu, ürünlerin ayıplı olduğu tespit edildiğinden müvekkil şirket tarafından reklamasyon faturasının kesildiğini, söz konusu ayıplı malı iade etmeyerek telafi edici bir fatura kesen müvekkilinin ayıplardan ötürü bu işlemi gerçekleştirmiş olup bu durumda herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamakta, ayıplı ve sözleşme şartlarına aykırı bentonit madenini müvekkile teslim eden davacı firmanın kanuni sorumluluğu bulunmak olduğunu, müvekkili tarafından reklamasyon faturası kesilmesinin ardından imzalanan mutabakat ile taraflar arasında herhangi bir borç/alacak ilişkisi bulunmadığının açıkça ortaya konulmuş olduğunu, bu sebeplerle, bentonit madenini müvekkiline ayıplı bir şekilde teslim eden davacı firmanın tam sorumluluğu bulunduğundan müvekkil şirketten herhangi bir alacağının olmadığına dair bir mutabakat mektubu da imzalanmış olduğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişi heyetinden alınan 05/09/2022 havale tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre; “Reklamasyon faturasına konu ürünlerin ayıplı olup/olmadığı mali inceleme ile değerlendirilememekte olup, ürünün ayıplı olduğu ve ayıp ihbarının süresinde yapıldığı kanaatine varılması durumunda Davacı … Madencilik A.Ş’nin Davalı … Gümrük Müşavirliği A.Ş’den alacaklı olmayacağı sonucuna varılması, Ürünün ayıplı olmadığı kanaatine varılması durumunda ise; Davacı … Madencilik A.Ş’nin Davalı … Gümrük Müşavirliği A.Ş’den 463.430,00 TL alacaklı kaldığı sonucuna varılması, mümkün olup, nihai takdir ve değerlendirme Sayın Mahkeme’ye aittir.” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Eser sözleşmesinde davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Esere konu iş ise davacının maden sahasından çıkarttığı bentonit ürünüdür.
Davacı/yüklenici bentonit ürünü davalıya teslim etmesine karşılık bedelinin ödenmediğini iddia etmekte, davalı taraf ise teslim edilen ürünlerde ayıbın mevcut olduğunu ayıp sebebiyle “reklamasyon gelirleri” adı altında 463.430,00 TL bedelli faturanın düzenlemesi sonucu borcunun bulunmadığını savunmaktadır.
Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Eser sözleşmesinde kural olarak davacı yüklenici, sözleşme ve yasaya uygun gerçekleştirdiği imalât miktarını, davalı ise yaptığı ödemeleri kanıtlamakla yükümlüdür.
Somut olayda, taraflara arasında bentonit ürününe ilişkin eser sözleşmesinin bulunduğı, davacı taraf ticari defterlerine göre davalının 463.430,00 TL borcunun olduğu, davalı ticari defterlerine göre ise “reklamasyon gelirleri” adı altında düzenlenen fatura sebebiyle borcun bulunmadığı sabittir. Davalı “reklamasyon gelirleri” adı altında düzenlediği fatura tarihi itibari ile taraflar arasında mutabakatın imzalandığını savunmuş davacı ise mutabakatta yer alan imzayı öncelikle inkar etmiş akabinde 26/05/2022 tarihli celse imza inkarından vazgeçerek mutabakatın muhtemelen irade fesadı ile imzalatıldığını iddia etmiştir. İrade fesadına ilişkin TBK’ nın 39. Maddesi incelendiğinde iradesi fesada uğratılan tarafın sözleşme ile bağlı olmadığını 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde ileri sürmesi gerekmektedir. Davalı tarafından ayıp iddiasına ilişkin faturanın ve taraflar arasında artık imzası inkar edilmeyen mutabakat metninin tarihinin 07/05/2021 olduğu, davacı tarafın irade fesadına yönelik savunmasının ise bir yıllık hak düşürücü süreden sonra ileri sürüldüğü görülmekle iş bu savunmaya itibar edilmemiştir. Kaldı ki davacı vekili irade fesadına yönelik savunmasını kesin olarak ileri sürmemiş muhtemel olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle, taraflar arasındaki 25/08/2020 tarihli sözleşme nedeniyle davacı tarafından davalıya teslim edilen ürünlerden davacı ticari defterlerine göre 463.430,00 TL alacak bakiyesi mevcut ise de, alacak bakiyesinin çıktığı tarihten sonra mahkememizce kabul edilen mutabakat metninin imzalanmış olması sonucunda 463.430,00 TL bedelli ürünün ayıplı olduğu davacının kabulünde bulunduğundan bu bedelin tahsilinin talep edilmesi mümkün görülmediğinden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Sübut bulmayan davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcının (80,70 TL) başlangıçta yatan peşin harçtan mahsubuna, artan harcın davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yatırılan ve harcanan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-6325 sayılı HUAK uyarınca, suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davacıdan alınarak Hazine’ ye irat kaydına,
6-Yargılama sonucunda ve re’sen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse re’sen yapılacak gider de mahsup edilmek ve 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesine hitaben mahkememize verilecek istinaf dilekçesi ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/12/2022

Katip
e-imzalıdır

Hakim
e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”