Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/756 E. 2021/863 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/756 Esas
KARAR NO : 2021/863

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 17/08/2021
KARAR TARİHİ : 20/10/2021

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesi ile; davalı tarafından müvekkili şirkete sunulan gümrüksüz açık saha kiralama hizmetine ilişkin olarak uygulanan ücreti tarifesinin Türk Parası kıymetini koruma hakkında 32 sayılı karara ilişkin tebliğe aykırı olması nedeniyle yeniden belirlenmesi amacıyla ikame edildiğini, davacı tarafından müvekkili şirkete sunulan kiralama hizmetine ilişkin olarak uygulanan ücret tarifesi Türk parası kıymetini koruma hakkında 32 sayılı karara ilişkin tebliğe aykırılık teşkil etmektedir, müvekkili şirket ile davalı arasında … Köyü … caddesi No:….Aliağa İzmir’de bulunan Gümrüksüz Açık Sahanın Kiralanmasına ilişkin Temmuz 2019’dan bu yana 31.07.2019 tarihli kira sözleşmesi gereğince kiralama ilişkisi bulunmamakta olduğunu, davalı tarafın müvekkili şirketi ile aralarındaki kira ilişkine istinaden ancak açıkça yasaya aykırı bir şekilde faturalar düzenlendiğini, müvekkili şirketin söz konusu faturalara konu hesaplama oranlarına öncelikle e-mail ile daha sonra da Kartal …. Noterliği’nin 24.03.2021 tarihli …. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile itiraz ettiğini, müvekkili şirket tarafından iş bu davanın konusunu oluşturan hususlar hakkında arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, arabuluculuk sürecinde tarafların anlaşma sağlayamadığını, bu sebeple iş bu davanın açıldığını beyan ederek müvekkili şirket ile davalı taraf arasındaki antrepo kira ilişkisi bedelinin 32 sayılı karara ilişkin tebliğe uygun bir şekilde yeniden belirlenmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE;
1-Dava, kira bedeli tespit davasıdır.
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Sulh Hukuk Mahkemelerinin Görevi” başlıklı 4. Maddesinde; “ (1) Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın;
a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları,
b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları,
c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları,
ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları görürler” amir hükmüne yer verilmiştir.
3-Görüldüğü üzere, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’ndan (HUMK) farklı olarak bu düzenlemede miktar ayrımı yapılmaksızın tahliye, alacak, tazminat, kiracılık sıfatının tespiti gibi tüm kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri sulh hukuk mahkemesi olarak gösterilmiştir.
4-Kira sözleşmesi, tam iki tarafa borç yükleyen rızaî bir sözleşme olup sözleşmenin kurulması için kiraya veren ile kiracının sözleşmenin esaslı noktaları üzerinde anlaşmaları, irade beyanlarının karşılıklı ve birbirine uygun olması gerekir. Sözleşmede bir şeyin kullanılmasını devretmeyi üstlenen kişiye kiraya veren, buna karşılık bir bedel ödemeyi üstlenen kişiye de kiracı denir. Kiraya veren, kiralanan şeyin maliki olabileceği gibi o şey üzerinde sınırlı bir aynî hak sahibi veya kiracı da olabilir.
5-Somut olayda her ne kadar İzmir …Sulh Hukuk Mahkemesi’nin ….tarihli kararında dava konusu kira sözleşmesinin içerisinde başkaca unsurların da bulunduğu, talep edilen uyarlamaların bunlara ilişkin olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş ise de mahkememizce bu görüş yerinde bulunmamıştır.
6-Dava konusu kira ilişkisinin düzenlendiği 31/07/2019 tarihli sözleşmenin incelenmesinde sözleşme konusu olarak belirli adresteki gümrüksüz açık sahanın kiralanması olduğu, sözleşmenin 3. Maddesinde kira miktarının belirlenmesinde getirilen ölçütlerin yer aldığı, diğer hükümlerde ise sorumluluk ve diğer hususların düzenlendiği, sözleşme kapsamında kira sözleşmesi dışında taraflara farklı bir yükümlülük yükleyen, örneğin sözleşmenin hizmet sözleşmesi yönünün ağırlık kazanmasını sağlayacak başkaca bir hüküm bulunmadığı görülmüştür.
7-Bir diğer taraftan dava dilekçesinde ve talep dilekçesinde açık bir şekilde talebin Amerikan Doları üzerinden belirlenen kira bedelinin Türk Lirası olarak belirlenmesi şeklinde olduğu görülmüştür.
8-Dava konusu kira ilişkisinde kira bedelinin belirlenmesinde maktu bir ücret belirlenmemiş olup, davacı kiracı tarafından kiraya konu alana yükleme ve boşaltma yapmış olduğu emtianın ağırlığı kıstas alınarak değişken bir kira bedeli belirlemesi yapıldığı anlaşılmaktadır.
9-İzmir 13.Sulh Hukuk Mahkemesi’nce kira yanında başkaca unsurların da sözleşme konusu olduğu gerekçe gösterilmiş ise de kira bedelinin tespitinde alana yapılan yükleme ve boşaltmaların ton bazında ağırlıklarının esas alınmış olması tek başına sözleşmenin konusunu bu hizmetlerden biri haline getirmemektedir. Gümrüksüz alana yükleme ve boşaltma yapılması işlemlerinde hizmetin ücretlendirilmesine ilişkin maddeler sözleşmede yer almakta ise de sözleşmenin ağırlıklı yönünün kira olduğu, kiralanan taşınmaza eşyaların indirilmesi veya geri çıkarılması sırasına kullanılacak hizmetlerden dolayı alınacak ücretlerin kira sözleşmesinde düzenlenmiş olmasının tek başına sözleşmenin konusunu değiştirmeyeceği, somut olayın özellikleri, sözleşmenin içeriği ve yapılan iş gözetildiğinde taraflar arasındaki ilişkinin ağırlıklı olarak kira ilişkisi olduğu değerlendirilmiştir.
10-Açıklanan nedenlerle uyuşmazlık konusu sözleşmenin kira ilişkisi yönünün daha yoğun olduğu, bu itibarla sözleşme içeriğinde kiralanan alana yapılacak yükleme ve boşaltmalarda uygulanacak ücretlendirmenin de sözleşmeyle düzenlenmiş olmasının davayı ticari dava haline getirmeyeceği değerlendirmekle mahkememizin görevsizliğine, sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğuna dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN, HMK 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevsiz olması nedeniyle dava şartı yokluğundan HMK 115/2 maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, İZMİR SULH HUKUK MAHKEMESİNİN GÖREVLİ OLDUĞUNA,
2-HMK’nun 20.maddesi uyarınca bu karara karşı süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleşmesinden sonra, kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararı ile kararın kesinleşmesinden sonra, İzmir 13.Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından da görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verildiğinden dosyanın yargı yeri belirlenmesi için İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı taktirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği hatırlatılarak, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu karar verildi.01/11/2021

Katip …
e-imza

Hakim ….
e-imza
¸