Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/723 E. 2023/653 K. 18.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/723 Esas
KARAR NO : 2023/653
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/10/2021
KARAR TARİHİ : 18/07/2023
Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden tanzim edilen faturalardan kaynaklı cari hesap bakiyesinden kalan davalı alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine Ankara … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı yanın borca ve yetkiye itirazı ile İzmir … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile davalı aleyhine takibe geçildiğini, davalının yine haksız ve mesnetsiz itirazı ile takibin durdurulduğunu, davalının icra takibine yaptığı itirazının iptali ile takibin devamına, alacak miktarının likit olması ve kötü niyetli, olarak icra takibine itiraz edilmesi nedeni ile davalının asıl alacağın % 20 sinden aşağı olamamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafa dava dilekçesinin tebliğ edildiği, ancak davaya cevap vermedikleri görülmüştür.
DELİLLER: İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası, İrsaliyeli Fatura suretleri, ticari defter ve kayıtlar, bilirkişi raporları delil olarak değerlendirilmiştir.
Bilirkişiden alınan 28/09/2022 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre; “…-Davalının yasal defter ve dayanağı belgeleri dahilinde davacı tarafından düzenlenen hizmet faturalarının davacı lehine yasal defterlerde kayıtlı olduğu, yine bu faturaların ilgili vergi dairesine beyanı yönünde verilen Ba-Bs formlarının her iki taraf yönünden de birbirini teyit ettiği, davalının yasal defterlerine göre davacı yana takip tarihi itibarıyla herhangi bir borcunun olmadığı, ancak davalı tarafından sunulan cari hesap ekstresi kapsamında davalının davacıya takip tarihi itibarıyla 34.220.TL borçlu görüldüğü,
-Davalının davacı yana var ise takip tarihi itibarıyla borcunun net bir biçimde ortaya konulabilmesi için davalının davacı yana (nakit, makbuz, çek, havale, vs.) yapmış olduğu ödemeleri gösterir tüm yazılı belgeleri ibraz etmesi halinde davalının davacı yana olan borç/alacak durumunun belirlenebileceği görüşüne varılmış olup takdir sayın Mahkemenindir…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Ankara … ATM’ye yazılan talimat sonucunda … Tal. Sayılı dosyasınan alınan 05/04/023 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre; “…Davacıya ait ticari defter kayıtlarına göre, 30.04.2021 tarihi itibari ile davacının davalıdan bakiye 52.418,16 TL alacaklı olduğu, dava dilekçesinde, 20.04.2021 tarihinde elden 1.500,00 TL alındığının beyan edildiği ancak bu ödemenin defterlerde kayıtlı olmadığı,
Bu tutar da dikkate alındığında, davacının takip tarihi itibari ile (52.418,16 – 1.500,00) 50.918,16 TL alacaklı olacağı,
İcra takibinde talep edilen tutarın da 50.918,16 TL olduğu,…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
2-Davacı vekili dava dilekçesinde davacı ile davalı şirket arasında süren ticari ilişki nedeniyle davacının 50.918,16-TL bakiye alacağının bulunduğu, taraflar arasında beton pompası işletmesinden kaynaklanan ticari ilişki bulunduğunu, davalının 125.414,73-TL ödeme yapması gerektiği halde yalnızca 74.496,57-TL ödeme yaptığını, 50.918,16-TL bakiye borcunun bulunduğunu ileri sürerek davanın kabulünü ve dava değerinin %20’sinden az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı şirkete usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, cevap süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.
3-Dosyaya sunulan bila tarihli “BETON POMPASI İŞLETME SÖZLEŞMESİ” başlıklı sözleşmenin incelenmesinde sözleşme konusunu oluşturan makinenin kullanıcı işçisi ile birlikte kiralanıp kiralanmadığı açıkça yazılmamış olmakla birlikte sözleşme metnnde “yemek” ve “konaklama” giderlerinden bahsedildiği, sözleşme kapsamına göre beton pompası makinesinin kullanıcısı olan işçiyle birlikte kiralandığı ve sözleşmenin hizmet yönünün esaslı bir unsur oluşturduğu, makinenin davalının şantiyesinde çalışmakla birlikte davacının işçisinin kullanımında olduğu da gözetilerek uyuşmazlığın mahkememiz görev alanına girdiği değerlendirilmiştir.
4-Dava konusu alacak faturaya dayanmakta olup, dosyaya sunulan bilgi ve belgelere göre davacı ile davalı arasında imzalanan beton pompası işletme sözleşmesi kapsamında düzenlendiği anlaşılan faturalar nedeniyle taraflar arasında açık hesap şeklinde süren ticari ilişki oluştuğu görülmüştür.
5-Kural olarak alacaklı, alacağın kaynağını oluşturan fatura içeriğinde yer alan mal veya hizmetin davalı borçluya verildiğini ispat külfeti altındadır. Alacaklı bu husustaki ispatı imzalı fatura veya sevk irsaliyesi ile sağlayabileceği gibi mal veya hizmetin borçluya verildiğini ispat eden diğer yazılı, görsel delillerle ispat edebilebilir. Yine kendi ticari defterlerinde lehine olan kayıtların davalı ticari defterleri ile doğrulanması veya davalının ticari defterlerini ibraz etmemiş olması halinde de alacağın varlığı ispat olunabilir. Zira Yargıtay’ın artık istikrar kazanmış uygulamasına göre bir tacirin ticari defterlerine bir faturayı kaydetmiş olması, fatura içeriği mal veya hizmetin kendisine sağlandığının ispatı olarak kabul edilmektedir.
Mahkememizin 10/05/2022 tarihli celsesinin 1 nolu ara kararı ile her iki taraf vekiline ticari defter ve belgelerin ibrazı hususunda süre verilmiş, her iki taraf vekili de ticari defterlerin yerinde incelenmesini talep etmiştir.
Davacıya ve davalı şirkete ait ticari defterler SMMM bilirkişiler aracılığı ile ayrı ayrı incelenerek rapor alınmıştır.
6-Davalı şirkete ait ticari defterlerin incelenmesi neticesinde düzenlenen 28/09/2022 tarihli bilirkişi raporunda davalı ticari defterlerinde toplam bedelleri 123.003,03-TL olan 4 adet davacı faturasının davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, buna karşılık 1.510,00-TL, 3.000,00-TL ve 84.273,03-TL bedelli olmak üzere 3 seferde toplam 88.783,03-TL davalı ödemesinin bulunduğu, davalı ticari defterlerine göre davalının 34.220,00-TL borçlu göründüğü yönünde rapor düzenlenmiştir.
Davacıya ait ticari defter ve kayıtlarının SMMM Bilirkişi aracılığı ile yapılan incelemesi neticesinde düzenlenen 05/04/2023 bilirkişi raporunda davacı tarafça düzenlenen toplam bedelleri 125.414,73-TL olan 4 adet fatura nedeniyle alacak kaydı bulunduğu, davalının gerçekleştirdiği 7 farklı ödeme nedeniyle toplam 72.996,57-TL davalı ödemesinin yer aldığı ve davacının bakiye 52.418,16-TL alacak kaydı yer aldığı, ticari defterlerde işlenmemiş olan 1.500,00-TL elden ödemenin dava dilekçesinde ikrar edilmiş olduğu ve davacının ticari defter kayıtlarına göre bu miktarın mahsubu sonrasında 50.918,16-TL alacaklı göründüğü yönünde rapor düzenlenmiştir.
7-Ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin yasal düzenleme 6100 sayılı HMK’nın 222.maddesinde yer almaktadır.
“1-Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
2-Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
3-İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.”
Madde metninde de açıklandığı üzere ticari defterlerin bir tarafın kendi lehine delil olarak kabul edilmesi için öncelikle usulüne uygun tutulmuş, açılış ve kapanış onaylarının süresinde yaptırılmış olması gerekmektedir. Bunun yanında ticari ilişkinin karşı tarafının aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterindeki kayıtların bu deftere aykırı olmaması veya karşı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir.
8-Somut olayda davacı tarafça düzenlenen 4 adet faturanın her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu görülmüştür. Her ne kadar davacı ticari defterlerinde 4 fatura nedeniyle 125.414,73-TL, davalı ticari defterlerinde ise 123.003,03-TL davacı lehine alacak kaydı işlendiği görülmüş ise de bu farklılığın davalının ticari defterlerinde 30/04/2021 tarihinde kayıt altına alınmış fatura 26.046,36-TL, aynı tarihli davacı kayıtlarında ise bu faturanın 28.458,06-TL olarak kaydedilmiş olmasından kaynaklandığı, davalı ticari defterlerinde kaydedilen faturada %8 KDV uygulanmak suretiyle kayıt yapıldığı, dava dilekçesi ekinde yer alan 28.458,06-TL tutarlı faturanın KDV hariç bedelinin 24.117,00-TL olduğu, %8 KDV eklenmesi halinde bedelin davalı ticari defterlerinde yer alan 26.046,36-TL bedele ulaşıldığı, aynı KDV’sin rakama %18 KDV eklendiğinde ise 28.458,06-TL miktara ulaşıldığı ve bu miktarın da davacı defterinde kayıtlı olan fatura bedelini gösterdiği, bu itibarla taraflar arasında KDV oranının uygulanmasına yönelik ihtilaftan dolayı bakiye farklılığı ortaya çıktığı ancak netice itibariyle faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olduğu değerlendirilmiştir. Kaldı ki, davalı tarafça vergi dairesine bildirilen BA form kayıtlarında 4 adet faturaya istinaden KDV hariç 106.283,00-TL hizmet alımı beyanında bulunulduğu, bu beyana %18 KDV oranı eklendiğinde ise 125.413,94-TL bedele ulaşıldığı, kusurat farkı nedeniyle arada 0,6-TL fark var ise de bunun yuvarlama farkından kaynaklandığı anlaşıldığından davalının BA form beyanı ile de davacı tarafça düzenlenen faturaları beyan etmekle hizmet alımını kabul etmiş olduğu değerlendirilmiştir.
Davacı tarafça gerek kendi ticari defterlerinde kayıtlı bulunan gerekse davalı ticari defterlerinde kayıtlı olan faturalarla alacak talebinin dayanağı fatura içeriği hizmetin davalıya sağlandığını ispat etmiştir. Buna karşılık davalı tarafın kendi ticari defterlerinde yer alan toplam 88.783,03-TL tutarlı ödemelerin yalnızca 72.996,57-TL’sinin davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu görülmüştür. Davalının kendi ticari defterlerinde kayıtlı olan ödemelerin davacı açısından sonuç doğurabilmesi için bu ödemeleri tevsik edici belgelerin ibraz edilmesi veya ödemelerin davacı defterlerinde de kayıtlı olması gerekmektedir. Davalı tarafça dosyaya herhangi bir ödeme belgesi sunulmamıştır. Mahkememizin13/06/2023 tarihli celsesinde davalı vekiline, davacının ticari defterlerinde kaydedilmemiş ancak davalı ticari defterlerinde kayıtlı olan ödemeleri ispatlar belgelerin sunulması hususunda kesin süre verilmiş ise de davalı tarafça süresi içerisinde belge sunulmadığı görülmüştür.
9-Yukarıda ayrıntıları izah edilen tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin birlikte değerlendirilmesinde, davacının kendi ticari defterlerinde kayıtlı olan 4 adet faturanın davalı ticari defterlerinde de kayıtlı bulunduğu, davacının davalıya 125.414,73-TL bedelli hizmet sağladığını bu suretle ispat ettiği, buna karşın davalı tarafın ticari defterlerinde yer alan 88.783,03-TL bedelli ödemenin ancak 72.996,57-TL’sini davacı ticari defter kayıtları ile ve 1.500,00-TL’sini dava dilekçesinde yer alan beyan ile ispat edebildiği, bakiye ödeme kaydını gösterir somut bir bilgi ve belge sunulmadığı, bu haliyle davalının ancak 74.496,57-TL ödemeyi ispat edebildiği ve faturalar nedeniyle bakiye 50.918,16-TL borçlu olduğu anlaşılmakla bu miktar üzerinden başlatılan icra takibine yapılan itirazın yerinde olmadığı değerlendirilmiş ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı tarafça takipte işlemiş faiz talebinde bulunulmakla birlikte itirazın iptali davasında yalnızca asıl alacak dava konusu edilmiştir. İşlemiş faiz yönünden davalı itirazının iptaline yönelik dava ikame edilmediğinden davanın tam kabulü ile birlikte itirazın kısmen iptaline, takibin asıl alacak üzerinden reeskont avans faizi uygulanması suretiyle devamına karar verilmiştir.
10-Davacı alacağı faturaya dayanmaktadır. Davacının faturaya dayalı alacağının davalı tarafça miktarı belirlenebilir olduğu, bu itibarla likit nitelikte sayılması gerektiği değerlendirilmiş, kabul edilen dava değerinin %20’si oranında inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
11-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13. Fıkrası uyarınca arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden olup, İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun sarf kararı ile 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin hazine tarafından karşılandığı anlaşıldığından bu tutarın yargılama giderlerine dahil edilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE, İzmir …İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına yapılan davalı itirazının kısmen iptali ile takibin 50.918,16-TL asıl alacak üzerinden devamına, alacak miktarına takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine,
2-Alacak likit nitelikte görülmekle kabul edilen dava değerinin %20’si oranında hesaplanan 10.183,63-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.478,21-TL harçtan peşin olarak alınan 869,56-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.608,65‬-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına takdir edilen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 869,56-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça sarf edilen 59,30-TL başvuru harcı ile 142,45-TL posta ve tebligat ücreti, 1.600,00-TL bilirkişi ücreti olarak sarf edilen toplam 1.801,75‬-TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve resen ilgili taraflara iadesine,
8-Dava şartı arabuluculuk kapsamında hazine tarafından karşılandığı anlaşılan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına, bu hususta harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair, davacı vekilinin e-duruşma yoluyla yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı takdirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/07/2023
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”