Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/710 E. 2023/610 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/710 Esas
KARAR NO : 2023/610
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/04/2021
KARAR TARİHİ : 11/07/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkilin ticari ilişkiden doğan alacağını tahsil amacıyla Davalı borçluya karşı Torbalı İcra Dairesi’nin … E. Sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatılmışsa da borçlu tarafından takibe itiraz edilerek, takibin durdurulduğunu, Takibin durdurulması sonrasında itirazın iptali yoluna gidebilmek için dava şartı olan arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak arabuluculuktan sonucunda anlaşılamadığını, Davacı müvekkil ile karşı yan arasında olan ticari iş sonucu müvekkili tarafından karşı tarafa 16.09.2019 tarihli, … sıra no’lu fatura düzenlendiğini, Müvekkili tarafından faturaya konu malzemeler eksiksiz olarak karşı tarafa teslim edilmiş olmasına karşın, karşı tarafça müvekkile sadece 5.000,00 TL. ödeme yapıldığını, bakiye alacağın aradan geçen zamanda ödenmemesi nedeni ile, 26.01.2021 tarihinde Torbalı İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyası ile bakiye alacak ve bakiye alacağa işlemiş reeskont faiz ile birlikte alacağın tahsili amacıyla taraflarınca icra takibi başlatıldığını, ancak davalı borçlunun haksız ve kötüniyetli itirazı sonucu takip durdurulduğunu, davalı tarafından yapılan bu haksız ve dayanaksız itiraz ile takip sürüncemede bırakılmak istenildiğini, müvekkil şirketin, davalının haksız itirazı sonucu mağduriyeti ve zararı daha da arttığından itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi ve müvekkilin zararının giderilmesi amacıyla takip bedelinin % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde: ” Dava dilekçesinde faturaya konu malzemelerin eksiksiz teslim edildiğinden bahsedilmişse de bu faturaya ilişkin taraflarca akdedilen hiç bir sözleşme sunulmamıştır. Fatura ekinde sunulan irsaliyede ise hem müvekkilin kaşesi yoktur hemde “…” isminde bir şahıs müvekkil bünyesinde çalışmamıştır bu sebepledir ki irsaliye müvekkil gıyabında düzenlenmiştir. İrsaliyeye açıkça itiraz ediyoruz. Bundan dolayı faturalar da her zaman ve herkes tarafından düzenlenebilen evraklardan olduğu için alacağın ispatı için yeterli delil değildir. davacı tarafından düzenlenen fatura gıyaben düzenlenmiş olup, faturada belirtilen mallardan herhangi biri de müvekkile teslim edilmemiştir. Tüm bunların yanında, tek taraflı olarak düzenlenen faturalar alacağın/akdin varlığını da ispat etmeye yeterli değildir. Davacı ile müvekkil arasında yapılmış herhangi bir cari hesap sözleşmesi olmadığı gibi davacı tarafın iddia ettiği bir ödeme de hiç yapılmamıştır. 2021 yılı için senetle ispat zorunluluğuna ve senede karşı tanıkla ispat yasağına ilişkin parasal sınır 4.880 TL olmasından ötürü anılan ödemenin tanıkla ispatı da mümkün değildir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu Madde 200’de şöyle denilmektedir. “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.” denilmektedir. Ayrıca, buna ilişkin Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında da akdi ilişkinin tanıkla ispatlanamayacağı belirtilmektedir.Davacı yan, icra takibinde 1.363,66 TL işlemiz faiz talep etmiş, dava dilekçesinde de faiz talebini yinelemiştir. Ancak, davacının tarafımızdan herhangi bir asıl alacağı bulunmadığı gibi, buna bağlı işlemiz faiz de bulunmamaktadır. Kabul anlamına gelmemekle birlikte, fatura alacağı bulunsa dahi temerrüt şartı gerçekleşmediğinden faiz alacağı talebinin reddi gerekmektedir. Yargıtay kararları da bu yönde olup, birkaç tanesini iş bu cevap dilekçesinde sayın mahkemenize sunuyoruz. davacının haksız faiz taleplerinin de reddi gerekmektedir. Yukarıda izah olunan ve sayın mahkemenizce re’sen dikkate alınacak sebeplerle; Borçlu olmadığımızın tespiti ile, davacının haksız davasının reddine, mevcut bir alacağı bulunmayan davacının, haksız ve kötüniyetli olarak icra takibi başlatması sebebiyle, dava konusu miktarın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini ” talep etmiştir.
Dava, satım sözleşmesi nedeniyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davaya konu Torbalı İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyasında davacı tarafından davalı aleyhine 16/09/2019 tarihli fatura dayanak gösterilerek faiz ile birlikte toplam 8.535,36 TL’nin talep edildiği ödeme emrinin borçlu/davalıya tebliğ edildiği, borçlunun süresinde yaptığı itiraz üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Dava, 1 yıllık hakdüşürücü süre içerisinde açıldığından işin esasına geçilmiştir.
Taraflar arasındaki satım sözleşmesinde davacı satıcı, davalı satın alandır. Satıcı davacı ürünü teslim ettiğini, davalı alıcı ise teslim edilen ürünlerin bedelini ödediğini ispatla yükümlüdür.
Mahkememizin 19/04/2022 tarihli celsesi 1 nolu ara kararı gereğince, Bilirkişiden alınan 13/03/2023 havale tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre; “incelenen taraf ticari defterlerine göre takibe konu edilen faturanın davalı ve davacı ticari defterlerine kaydedildiği, davalının 2021 yılında yıl sonu bakiye düzeltme açıklaması ile borcunun bulunmadığı, davacının fatura için 2019 yılında 7.000,00 TL tahsilat yaptığı, davacının 5.171,70 TL davalı yandan alacaklı olduğu .” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Somut olayda, davacı 16/09/2019 tarihli faturadan doğan alacağını ürünlerin teslim edilmesine karşılık tahsil edemediğini, davalı taraf ise ticari ilişkiyi inkar ederek, sevk irsaliyesinde teslim alan kısmında ismi belirtilen kişinin şirket çalışanı olmadığını savunmuştur. HMK’ nun 222. Maddesine göre taraf ticari defterlerinin birlikte incelenmesi halinde incelenen ticari defterler bir biri ile uyumlu ise kesin delil olarak değerlendirileceğinden ve mahkememize sunulan bilirkişi raporuna göre takibe konu edilen faturanın taraf ticari defterlerine kaydediliği, davacının 7.000,00 TL ödeme aldığı, bakiye bedel yönünden davalının ödeme yaptığına ilişkin delil sunmadığı görülmekle, davalı faturaya konu ürünleri teslim ettiğini kesin delil ile ispat etmiş olmakla, faturaya itiraz edilmemiş olması fatura içeriğinin kabulü anlamına gelmekle iş bu 8 günlük süre ihtar içermediğinden ve TBK’ nun 117. Maddesinde düzenlenen temerrüt halini ortadan kaldırmayacağından, davacının davalıya ihtarı bulunmadığından asıl alacak üzerinden davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; davalı/borçlunun Torbalı İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın KISMEN iptali ile takibin 5.171,70TL asıl alacak üzerinden devamına,
2-Davalının sorumlu olduğu 5.171,70 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatı olan 1.032,34-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacının kötü niyeti ispat edilemediğinden kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4-Alınması gereken 353,27 TL karar ve ilam harcının yatan 145,77 TL peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 207,50 TL’ nin davalıdan alınarak Hazine’ ye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan ve mahsup edilen 145,77 TL ve 59,30 TL başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Yargılama sırasında davacı tarafından yatırılan ve harcanan 316,50 TL posta ve diğer giderler, ile 700,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 1.016,50 TL yargılama giderinin kabul red oranı nazara alınarak 615,91 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir edilen 5.171,70 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. Uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesap ve takdir edilen 3.363,66 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
9-6325 sayılı HUAK uyarınca, suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin her iki tarafta oturuma katıldığından kabul red oranı nazara alınarak 520,20 TL’ sinin davacıdan, bakiye kalan 799,80 TL’ nin ise davalıdan alınarak Hazine’ ye irat kaydına,
10-Yargılama sonucunda ve re’sen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse re’sen yapılacak gider de mahsup edilmek ve 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/07/2023
Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı