Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/549 E. 2022/782 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/549 Esas
KARAR NO : 2022/782

DAVA : Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 11/08/2021
KARAR TARİHİ : 10/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 17/05/2019 tarihinde, müvekkili adına kayıtlı bulunan … plakalı araç ile … plakalı araçlar maddi hasarlı trafik kazasına karıştıklarını, kazanın gerçekleşmesinde asli kusurlu olan … plakalı aracın kaza tarihinde davalı şirket (eski ünvanı ile … Sigorta A.Ş.) tarafından… no.lu ZMMS ile sigortalı olduğunu, kazadan sonra davalı sigorta şirketine yapılan başvuru üzerine … no.lu hasar dosyası açılmış olduğunu ve ekspertiz incelemesi yaptırılmış ise de, hasar bedeli müvekkile ödenmediğini, her ne kadar kazanın üzerinden 2 yıllık süre geçmiş gibi görünse de; pandemi nedeniyle, 7226 sayılı kanunın Geçici 1. maddesi uyarınca, adli süreler 13/03/2020 – 15/06/2020 tarihleri arasında toplam 94 gün durdurulmuş olmakla, davanın zamanaşımı süresi dolmadan ikame edildiğini, 17/05/2019 tarihli trafik kazasındaki kusur oranlarının belirlenmesi ve müvekkiline ait … plakalı aracın hasar onarım bedelinin de belirlenmesi ile, taleplerini artırılmak şartıyla şimdilik asgari 2.000TL. sigorta tazminatı alacağının, ekspertiz raporunun tanzim tarihinden işletilecek yasal faizi ile davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usul bakımından müracaat şartının davacı tarafça yerine getirilmediğini, davacı tarafça belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, davada zamanaşımı süresinin dolmuş olup davanın zamanaşımı itirazları dikkate alınarak reddi gerekmekte iken davanın kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, herhangi bir kabul beyanı anlamına gelmemek şartıyla, kusur oranı bakımından Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi nezdinde bilirkişi tetkikatı yaptırılmasına ve müvekkil şirketin sorumluluğunun, poliçe teminatı ve sigortalısının kusur oranı ile sınırlı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere gerçek hasarın tespiti için bilirkişi raporu aldırılmasına karar verilmesini, haksız ve yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişiden alınan 10/08/2022 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre; “… 17.05.2021 tarihinde meydana gelen kazanın oluşumunda; davalı tarafa ait … plaka sayılı araç sürücüsü …’in “ETKEN OLDUĞU”, Davacı tarafa ait … plaka sayılı araç sürücüsü …’ın kazanın oluşumunda “ETKEN OLDUĞU”, Dava konusu … plaka sayılı araçta yedek parça ve işçilik olmak üzere toplam 5.074,00.-TL (KDV Dahil) hasar meydana geldiği, Bahse konu … plaka sayılı aracın kazadan önceki ikinci el piyasa rayiç değerinin 6.500,00.-TL ve sovtaj (hurda) değerinin 2.200,00.-TL olduğu, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 18.05.2016 tarih, 2016/3196 Esas, 2016/6047 Karar Nolu kararında; “…..dairemiz uygulamasına göre hasar bedeli, araç rayicinin %50’sini aştığından aracın tamirinin ekonomik olmadığı açıktır. Bu durumda, bilirkişiden ek rapor alınıp, araç pert total kabul edilerek aracın sovtaj bedeli de belirlenmek sureti ile hasarsız piyasa rayici ile sovtaj bedeli arasındaki farkın hasar miktarı olarak belirlenmesi gerekir. Bu nedenle, eksik incelemeye dayalı verilen hükmün bozulması gerekmiştir” hükmünü içerdiği, bu bağlamda; kaza sonrası oluşan hasar miktarının, araç rayicinin %50’sini aştığından tamirinin ekonomik olmadığı, aracın ağır hasarlı olduğu, mevcut hali ile pert – total edilmesinin teknik ve ekonomik açıdan uygun olacağı, buna göre; Araç Piyasa Değerinin 6.500,00.-TL Aracın Sovtaj (Hurda) Değerinin 2.200,00.-TL Toplam Gerçek Hasarın 4.300,00.-TL olduğu, davaya konu kazadaki kusur durumunun Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, bu kusur oranına göre davalı … Sigorta A.Ş.’nin, sorumlu olabileceği hasar tazminat tutarının Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu görüşüne varılmıştır.” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Dava, haksız fiil nedeniyle hasar onarım bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/a maddesi “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yine 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 18/A maddesi;
“MADDE 18/A- (Ek:6/12/2018-7155/23 md.)
(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir…” hükmünü amirdir.
Bu düzenlemeye göre 01/01/2019 tarihinden sonra konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında açılan ticari davalarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Dava açılmadan önce uyuşmazlıkla ilgili arabulucuya başvurup anlaşılamaması halinde son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunludur. Arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilecektir.
Somut olayda, taraflar arasındaki uyuşmazlığın haksız fiil nedeniyle kazaya karşılan aracın zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesini düzenleyen davalıdan araç hasar bedelinin tahsili istemine ilişkin olduğundan eldeki davanın ticari dava olması nedeniyle zorunlu arabulucuğa tabi olduğunda kuşku bulunmayıp, dava tarihinin 11/08/2021, arabulucuya başvurunun 13/08/2021, son tutanağın düzenlendiği tarihin ise 19/08/2021 olduğu, davanın ilk olarak mahkememizde ikame edildiği görülmekle davacı vekilinin dava tarihinden sonra arabulucuya başvuruda bulunduğu sabit olduğundan ve eldeki davada dava açılmadan önce arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın düzenlenmiş olması dava şartı olduğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK’ nın 114/2 ve 115/2. Maddeleri gereği USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcının (80,70 TL) başlangıçta yatan peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan ve harcanan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT 7/2 ve 13. Maddeleri uyarınca hesap ve takdir edilen 320,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Yargılama sonucunda ve re’sen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse re’sen yapılacak gider de mahsup edilmek ve 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/11/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”