Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/500 E. 2022/687 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/500 Esas
KARAR NO : 2022/687

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/07/2021
KARAR TARİHİ : 18/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; 15.09.2019 tarihinde müvekkile ait ……plaka sayılı araca ……. plaka sayılı aracın çarpmasıyla maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği,…… plaka sayılı araç sürücüsü kazada % 100 oranında kusurlu olup, araç davalı sigorta şirketine ZMMS trafik sigortası ile sigortalı olup, poliçe limiti oranında olduğu,davalı sigorta şirketine 09.05.2021 tarihinde yapılan başvuru neticesi ödeme yapılmadığı, arabuluculuk müesesinden de sonuç alınamadığının, müvekkil aracındaki değer kaybı bedelinin bilirkişi tarafından belirlenebileceği, bu nedenlerle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL değer kaybı bedelinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta şirket vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirket nezdinde …….plaka sayılı araç 31.03.2018-2019 tarih aralığında ……. poliçe numarasıyla ZMMS trafik sigortası ile sigortalı olup, 36.000,00 TL poliçe oranında ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olabileceğinin, aracın km.si 165.000 km.üzerinde olduğundan araçta değer kaybı meydana gelemeyeceği, aksi kanaatte olunursa araçtaki değer kaybı bedelinin gerekli kriterlere göre hesap edilmesi gerektiği, yasal faiz talep edilebileceği, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan değer kaybı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı haksız fiil tarihinde …… plakalı aracın işleteni olup, davalı dava dışı kişinin sürücüsü olduğu …….. plakalı aracın aracın zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketidir.
KTK’ nın 97. Maddesi gereği başvuru şartı incelendiğinde dava dilekçesinin ekinde yer alan 09/05/2021 tarihli dilekçeye göre davacı tarafından davalı sigorta şirketine başvuruda bulunulduğu görülmüştür.
Davalı tarafın zamanaşımı def’i değerlendirildiğinde;
Kazanın 15/06/2019 tarihinde, arabuluculuk başvuru tarihinin 11/06/2021, son tutanağın 12/07/2021, davanın ise aynı tarihte yani 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde ikame edildiği anlaşıldığından işin esasına geçilmiştir.
Davalı tarafın yetki itirazı değerlendirildiğinde;
6100 sayılı HMK.’nın genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesininin 1. fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. “, Yine aynı Yasa’nın 16. maddesinde ise, “Haksız fiilden doğan davalrda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü yer almaktadır Ancak, HMK.’da kesin yetki halleri açıkça sayılmış olup, haksız fiile ilişkin davalardaki yetki, kesin yetki olmayıp, bir seçimlik yetkidir.Diğer taraftan 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesi ile ZMSS Genel Şartlarının C.7.maddesinde ise “Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentanın bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.” ifadesine yer verilmiştir. Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman şeçme hakkı davalılara geçer.
Somut olayda, rizikonun, yani kazanın İzmir ilinde gerçekleştiği, davacının yerleşim yerinin de İzmir olduğu ve davalı sigorta şirketinin İzmir ilinde Ege Bölge Müdürlüğünün bulunduğu görüldüğünden, HMK’ nın 16. Maddesi ve yukarıda değinilen yasal düzenlemeler uyarınca davacının davasını İzmir ilinde açarak yetkili mahkemeyi doğru olarak seçmiş olduğu anlaşıldığından, davalının yetki itirazına mahkememizce itibar edilmemiştir.
Davalının sorumluluğu değerlendirildiğinde;
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesine göre “işletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”. Kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A.3 maddesinde de “sigortacı poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde genel şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta teminat limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür.” şeklinde sigorta şirketin sorumluluğunun kapsamı ifade edilmiştir. Bu düzenlemelerden anlaşılacağı üzere Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası motorlu bir aracın kara yolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Kazaya karışan …… plakalı araç 29.11.2018-2019 tarihleri arasında zorunlu mali sorumluluk trafik sigortası ile davalıya sigortalıdır. Kaza 15/06/2019 tarihinde meydana gelmiş olup, risk periyodu içerisinde olduğundan davacının talep ettiği değer kaybı bedelinden dava dışı araç sürücüsünün kusuru oranında sigorta şirketi sorumlu olacaktır.
TBK’ nın 50. maddesi uyarınca davacı zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Bu sebeple davacı bilirkişi deliline dayanmış olup mahkememizce bilirkişiden kusur ve değer kaybı bedelinin belirlenmesi için rapor aldırılmıştır.
Bilirkişiden alınan 14/03/2022 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre; “Sürücü…….. sevk ve idaresindeki …..plaka sayılı aracı ile meydana gelen kazanın oluşumunda trafik kural ihlalleri zararlı sonuç üzerinde etken olup, bu davranışları ile, 2918 sayılı KTK’nın 57/1-a”Kavşağa yaklaşan sürücüler kavşaktaki şartlara uyacak şekilde yavaşlamak, dikkatli olmak, geçiş hakkı olan araçların önce geçmesine imkan vermek zorundadırlar.”kurallarını ihlal ettiği kanaatine, Sürücü……. sevk ve idaresidneki …… plaka sayılı aracı ile meydana gelen trafik kazasında 2918 sayılı Karayolu Trafik Kanununu ve diğer trafik düzenlemelerini ihlal eden bir davranışının bulunmadığı kanaatine, … plaka sayılı aracın 2.el satışı esnasında 1.000,00 TL değer kaybı meydana gelebileceği için kanaatine hususunda görüş bildirildiği” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Mahkememize sunulan raporda yer alan kusura ilişkin açıklamalar açıkça itiraza uğramayan kaza tespit tutanağı ile uyumlu olup, davalı tarafından yaptırılan ekspertiz raporunda belirlenen kusur ile de çelişmediğinden dava dışı ….. plakalı araç sürücünün davaya konu trafik kazasında tam kusurlu, davacının ise kusursuz olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Taraflarca bilirkişi tarafından yapılan hesaplamaya itiraz edilmiş ise de; trafik kazası sebebiyle davacının malik olduğu araçta oluşan değer kaybının aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları ile önceki hasarları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki farka göre değerlendirme yapıldığından itirazlar mahkememizce kabul edilmemiştir.
Davacı vekili bedel arttırım dilekçesi ile; toplam 1.000,00 TL değer kaybı tazminatının avans faiziyle tahsilini talep etmiştir.
Tüm bu nedenler ile;15/06/2019 tarihli çift taraflı trafik kazasında ….. plakalı aracın sigorta şirketi dava dışı sürücünün kusuru oranında sorumlu olacağından, dava dışı sürücünün tam kusurlu olduğu ve davacının maliki olduğu araçta mahkememizce aldırılan bilirkişi raporuna göre 1.000,00 TL değer kaybının bulunduğu sabit olduğundan davanın kabulüne, kabul edilen maddi tazminat kalemine davalı sigorta şirketi başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü sonunda temerrüte düşeceğinden bu tarihten itibaren davacı tacir olmadığından böyle bir iddiada ileri sürülmediğinden ve davacının maliki olduğu aracın vasfının hususi olması nazara alınarak yasal faiz işletilmesine (İzmir BAM. 11. HD. 2019/1831 Esas, 2022/524 Karar) karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE, 1.000,00 TL maddi tazminatın; davalıdan (poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olarak) 27/05/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 68,31 TL karar ve ilam harcının yatan peşin harç ve tamamlama harcından mahsubuna,
3-Yargılama sırasında davacı tarafından yatırılan ve harcanan 68,31 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 73,40 TL posta ve diğer giderler ve 600,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 801,01 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir edilen 1.000,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-6325 sayılı HUAK uyarınca, suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davalıdan alınarak Hazine’ ye irat kaydına,
6-Yargılama sonucunda ve re’sen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse re’sen yapılacak gider de mahsup edilmek ve 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/10/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim…
¸e-imzalıdır