Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/488 E. 2022/692 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/488 Esas
KARAR NO : 2022/692

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/07/2021
KARAR TARİHİ : 20/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … sevk idaresindeki … plakalı Volvo marka araçtan 20/03/2019 günü saat :10:10 sıralarında… Mah Şair ……Bulvarı eski itfaiye önünde kırmızı ışıkta durduğu esnada aracın altından yola sıvı madde dökülmüş ve diğer araçların da üzerinden geçmesiyle kaplama üzerine yayılmış ola sıvı nedeniyle motosikletle olay yerinde geçmekte olan müvekkili hakimiyetini kaybederek tek taraflı yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, olaydan hemen sonra tutulan kaza tespit tutanaklarında bu hususa yer verilmediğini, olayın asıl soruşturma dosyasında ortaya çıktığını,İzmir C.Başsavcılığının … soruşturma numaralı soruşturma dosyasında alınan 25/09/2019 tarihli bilirkişi raporu ile davalı …’ın sevk idaresindeki araçtan yağ döküldüğünü, kazanın oluşumunda davalının asili kusurlu olduğu tespit edildiğini, davalının cezalandırılması için kamu davasının açıldığını, İzmir 43. Asliye Ceza Mahkemesinin …esas sayılı dosyasında görülen yargılamada İstanbul Adli Tıp Kurumundan 20/11/2020 ve 27/05/2021 tarihli raporlar alındığını, bu raporlarda kazanın meydana gelmesinde davalı …’ın asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasında motor sürücüsü konumunda olduğunu, kaza sonrası gelen ambulans ile önce Bozyaka Devlet Hastanesine götürüldüğünü, müvekkiline burada ilk müdahalenin yapıldığını, müvekkilinin omuriliğinde kırık olduğu tespit edilerek operasyon için Atatürk Araştırma Hastanesine sevk edildiğini, müvekkilinin hastanede omuriliğinde olan kırık nedeniyle operasyon geçirdiğini, ancak operasyon sonrasında kırık olan bölgelerde yeniden çökmeler olabileceğini, çökme olmaması için müvekkilinin ağır işlerde çalışamayacağını, bölgenin sık sık ağrıya sebebiyet vermesi nedeniyle uzun süre ayakta kalamayacağını, müvekkilinin geçirdiği trafik kazasından sonra üç buçuk ay boyunca çalışmadığını ve bu süreçte tedavisinin devam ettiğini, müvekkilinin kazadan önce et kuryesi olarak çalıştığını, ve aylık gelirinin 3.000.00-TL geliri bulunduğunu, şuan ise part time bulaşıkçılık yaptığını, gelirinin 1.000.00-TL olduğunu belirterek müvekkilinin kaza nedeniyle bedensel bütünlüğünün bozulması ile oluşan sürekli iş gücü kaybının tazmini amacıyla fazlaya ilişkin hakları sakla kalmak kaydıyla bilirkişi vasıtası ile tespit edilecek bedel üzerinden sonradan arttırılmak üzere temerrüd tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılara şimdilik 1.000.00-TL sürekli iş gücü kaybı tazminatı talebimizin kabulüne, yargılama giderleri ile avukatlı ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde beyan ettiği üzere; davacı maddi tazminat yönünden ihtiyari ara buluculuk yoluyla mali mesuliyet poliçesi kapsamında sorumlu davalı sigorta şirketi ile anlaşma sağladığını, davacının iş göremezlik ve maddi tazminata konu tüm taleplerini tahsil ettiğini ve sigorta şirketinin ve sigortalısı olan müvekkiline ibra ettiğini, anlaşma metninin makbuz olmayıp ilam niteliğinde belge olduğunu, müvekkili ve sigorta şirketini kayıtsız şartsız ve rücuu kabil olmamak üzere ibra eden davacının işbu davasının dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, davacı, … plakalı çalıştığı işyerine ait motor ile seyir halinde iken; müvekkilinin arabasından aktığı belirtilen motor yağının üzerinden geçmek sureti ile kayarak düştüğünü ve bu sebeple de yaralandığını ve işe gidemediğini iddia ettiğini, bu sebeple oluşan zarardan müvekkili sorumlu tutulduğunu, ancak davacının yaşamış olduğu kaza ile müvekkilin arabasından aktığı belirtilen yağ arasındaki illiyet bağının kopmuş olduğunu, olayların birbirinden bağımsız hale geldiğini, davacı, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen yağın akmasından yaklaşık yarım saat sonra ilgili yerden geçtiğini, davacı o yoldan geçmeden önce aynı yerden 10’dan fazla motosikletli, yine 10’dan fazlası koşmak üzere 100’den fazla yaya, bisikletler, bebek arabaları ve araçların geçtiğini, yağın üzerinden bir sürü kişinin ve aracın geçmesi ile yoldaki yağın yayıldığını ve kayganlığını kaybettiğini, öncelikle davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, Mahkeme aksi kanaatte ise davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep etmiştir,
Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı araç, müvekkili şirket tarafından tanzim edilen, 19.04.2018-2019 vadeli ……. poliçe no’lu zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalandığını, kaza tespit tutanağı ve diğer delillerin taraflara tebliğ edilmediğini, öncelikle davacı yanın iddia ettiği kazanın meydana geldiğini ve zarar görenin de bu kazaya karıştığını ispat etmesi gerektiğini, arabulucuk anlaşma metni’nde davacı ile anlaşma sağlandığın ve tutanak altında alındığını, davacının iddia ettiğinin aksine bu ne bir kısmi ödemedir, ne de ktk 111’e göre değerlendirilebilir. davacı arabuluculuk anlaşması ile, talebini kesin olarak hüküm altına aldığını, anlaşma metninin ilam niteliğinde belge olduğunu ve makbuz olmadığını, hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk kanunu’nda düzenlenen özel bir dava şartı olduğundan, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşılan konularda dava açılması durumunda, dava şartı yokluğundan davanın usûlden reddinin gerektiğini, anlaşma metninin usûl hukuku bakımından en önemli sonucu, anlaşmaya varılan hususlarda dava açılamaması veya arabuluculuk sürecinde anlaşmaya varılmasından önce dava açılmışsa bu sözleşmenin, dava şartı yokluğu sebebiyle davayı sona erdici etkisinin bulunduğunu, anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamayacağını, aleyhimizde açılmış olan haksız ve mesnetsiz davanın usulden, dava şartı yokluğu, yetkisizlik nedeniyle reddi ile yetkili istanbul … asliye ticaret mahkemesi’ne gönderilmesine; esasına girildiği takdirde, davaya konu talebin zamanaşımına uğraması, ödemede bulunarak sorumluluğunu yerine getirip davacı yan tarafından feragat edilmesi, müvekkil şirketin sorumluluğu bulunmaması nedeniyle, sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmaması nedeniyle, meydana geldiği iddia edilen zararın kaza ile illiyeti bulunmaması nedeniyle reddine, mahkeme masraf ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazasına dayalı açılan kalıcı işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı sigorta vekili arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşılan konularda dava açılamayacağından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesini talep ettiğinden mahkememizce öncelikle dava şartları yönünden inceleme yapılması gerekmiştir.
Arabuluculuk Kanunu’nun 18. maddesinde, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamayacağının düzenlendiği, arabuluculuk anlaşma belgesinin ilâm niteliğinde belge sayılacağı, dava açma yasağının, dava şartlarından olan hukuki yarar bulunması (HMK m. 114/1, h) şartının özel bir görünümü, özel bir dava şartı olduğundan, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşılan konularda dava açılması durumunda, dava şartı yokluğundan davanın usûlden reddi gerektiği, dava açma yasağının istisnalarının bulunduğu, anlaşma belgesine karşı ileri sürülebilecek irade fesadı halleri olduğu, bu durumda anlaşmaya varılan hususlarla ilgili olarak bu sözleşmenin iptalinin TBK (m. 30 vd., m. 39) hükümleri çerçevesinde talep edilerek dava açılabileceği, anlaşma belgesinin ehliyetsizlik, emredici hukuk kurallarına, kamu düzenine, ahlaka, kişilik haklarına ve şekle aykırılık gibi sebeplerle mutlak butlanla sakatlanmasının da düşünülebileceği, butlanın tespitinin mahkemeden istenebileceği, anlaşma belgesinin sahte olması, anlaşmanın geçersizliği, anlaşma hükümlerinin yorumlanmasına ihtiyaç bulunması, icra edilebilir bir anlaşma bulunmaması gibi durumlarda dava açılması ve bu hususların mahkemece incelenip karara bağlanmasının mümkün olduğu değerlendirilmelidir.
Taraflar arasında düzenlenen 25/02/2021 tarihli “Arabuluculuk Huzurunda Müzakere Edilerek Taraflar Arasındaki Uyuşmazlığı Sona Erdiren Anlaşma Belgesi’nin” incelenmesinde; davacı ve davalının yapılan müzakere sonucunda … adlı kazazedenin 20.03.2019 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası sebebiyle açılmış veya açılacak olan geçici ve kalıcı işgöremezlik, tedavi, geçici ve kalıcı bakım giderleri ve ilgili kaza kapsamında isteyebileceği tüm maddi tazminat hakları bakımından fazlaya ilişkin hakları da dahil olmak üzere tarafların belirtilen tüm bu hususlarda anlaşmış olduklarının tespit edildiği ve tarafların 60.000,00TL tazminat bedeli ile 8.600,00TL vekalet ücretinin ödeneceğinin kararlaştırıldığı ve anlaşma belgesinin taraflarca imzalandığı anlaşılmıştır.
Taraflarca düzenlenen 25/02/2021 tarihli “Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Son Oturum Tutanağı’nda” arabuluculuk sonucunun “ANLAŞMA SAĞLANMIŞTIR” şeklinde düzenlendiği ve taraflarca imzalandığı anlaşılmaktadır.
Arabuluculuk son tutanağı sahteliği ispatlanıncaya kadar geçerli belgelerdendir. Davacı tarafın, Arabuluculuk son tutanağının sahteliği konusunda iddiası olmadığı gibi, fiil ehliyetsizliği, kısıtlılık halleri dışında irade fesadına dayalı iddiaların ancak somut ve kesin delillerle ortaya konulması gerekmektedir. Buna göre arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşılan konularda dava açılamayacağından, mahkememizce ihtiyari arabuluculukta anlaşma sağlandığı görüldüğünden dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın HMK’ nun 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcının (80,70 TL) başlangıçta yatan peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 21,40TL’ nin davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan ve harcanan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraflar kendilerini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT madde 7/2 ve 13/1 uyarınca hesap ve takdir edilen 160.00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Yargılama sonucunda ve re’sen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse re’sen yapılacak gider de mahsup edilmek ve 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
Dair, her ne kadar mahkememizce karar celsesinde istinaf kanun yolu açık bırakılmış ise de; dava değeri nazara alındığında KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/10/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır