Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/472 E. 2021/1124 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/472 Esas
KARAR NO : 2021/1124

DAVA : Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/07/2021
KARAR TARİHİ : 14/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA :Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin dava dışı …Tic Ltd Şti ile davalı banka arasında imzalanan 04/12/2007 tarihli genel kredi sözleşmesine dava dışı … ile birlikte müteselsil kefil olarak imza attığını, davalı banka bu sözleşmeden kaynaklı olarak dava dışı …Tic Ltd Şti, … ve müvekkilim aleyhine İzmir…. İcra Müdürlüğü’nün … numaralı dosyasıyla toplamda 15.239,21-TL üzerinden icra takibi başlattığını, başlatılan bu icra takibinin haksız nitelikte olduğunu, bu nedenle müvekkilinin İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün ….numaralı dosyasında borçlu olmadığının tespitine, müvekkilli aleyhine kötü niyetli olarak takip başlatan davalının takibe konu alacağın yüzde yirmisi oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekilinin mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil bankanın Balçova Şubesi ile …TİC. LTD. ŞTİ. arasında 04.12.2007 tarihinde Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, Müvekkil banka ile …Tic. Ltd. Şti. arasında yapılan sözleşmede … ve …’nın müteselsil borçlu ve müteselsil kefil olarak yer aldığını, Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklan Müvekkil banka alacağının yapılan tüm ihtarlara rağmen süresi içerisinde ödenmemesi sebebiyle borcun muaccel hale geldiğini ve alacağın tahsili amacıyla İzmir ….. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile borçlu aleyhine 7 Örnek icra takibine başlandığını, borçlulardan … ve …TİC. LTD. ŞTİ.’nin takibe itiraz etmediğini ve takibin her iki borçlu bakımından kesinleştiğini, davacının usulüne uygun olmayan ve hukuki dayanaktan yoksun tedbir talebinin reddi ile Davanın usul ve esastan reddi ile Davacı/borçlu aleyhine %20’dan aşağı olmamak üzere icra-inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Taraflar arasındaki uyuşmazlık ön inceleme duruşmasında; “Davacı ile davalı tarafın İzmir …İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takibe dayanak kredi sözleşmesi ve kefalet sözleşmesi gereğince davacının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı sorumluluğu bulunuyor ise miktarı hususlarında uyuşamadıkları görüldü.” şeklinde belirlenmiştir.
Davalı ile dava dışı … Seyahat … Ltd. Şti arasında 04/12/2007 tarihli kredi sözleşmesi tanzim edildiği, davacı …’nın aynı tarihte 100.000,00 TL miktar ile borca kefil olduğu söz konusu kefaletten kaynaklı olarak davacı ile birlikte diğer kefil ve kredi borçlusu aleyhine İzmir …..İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile 21/10/2019 tarihinde icra takibi başlatıldığı hesap kat ihtarının 12/06/2019 tarihinde tanzim edildiği anlaşılmıştır.
Kefalet tarihi olan 04/12/2007 tarihinden hesap kat ihtarnamesinin tanzim edildiği 12/06/2019 tarihine kadar 10 yıldan fazla sürenin geçmiş olduğu bu zaman sürecinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun yürürlüğe girdiği anlaşılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta öncelikle çözümlenmesi gereken husus davacı kefilin 04/12/2007 tarihli kefalet sözleşmesinden dolayı sorumluluğunun devam edip etmediği hususudur.
Taraflar arasındaki kefalet sözleşmesinin Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunun yürürlükte olduğu dönemde gerçekleştiği, ancak 01/07/2012 tarihinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun Yürürlüğe girdiği TBK ‘nun uygulama şekli hakkındaki 6101 sayılı Kanunun 1. maddesinin son cümlesinde “… Ancak TBK’nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiili ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt sona erme ve tasfiye TBK’nun hükümlerine tabidir. ” denildiği, bu durumda somut olayda borcun sona ermesi ile ilgili olarak 6098 sayılı TBK’nun hükümlerinin uygulanması gerektiğinin açık olduğu, TBK ‘nun 598/4 maddesinde ” Kefalet 10 yıldan fazla bir süre için verilmiş olsa bile uzatılmış veya yeni bir kefalet verilmiş olmadıkça kefil ancak 10 yıllık süre doluncaya kadar takip edilebilir. ” şeklinde düzenleme yapıldığı, davacının müteselsil kefil olduğu sözleşmenin 04/12/2007 olduğu TBK ‘nun 598/3 maddesi uyarınca sözleşmenin kurulduğu tarihten 10 yıl sonraki tarih olan 04/12/2017 tarihinde kefaletin sona ereceğinin kabul edeceğinin gerektiği davalı banka tarafından hesap kat ihtarının 12/06/2019 tarihinde tanzim edildiği ve icra takibinin 21/10/2019 tarihinde başlatıldığı hususları dikkate alındığında icra takip tarihi itibari ile davacının kefaletten kaynaklanan sorumluluğunun sona erdiği kanunda belirtilen sürenin hak düşürücü süre olduğu dikkate alınarak her ne kadar davalı ve davacı belirtilen süreyi zamanaşımı süresi olarak nitelendirmiş iseler de hukuki tasnif hakime ait olduğundan kanunda belirtilen 10 yıllık sürenin hak düşürücü süre olması nedeniyle yukarıda da belirtildiği üzere icra takibine dayanak yapılan kredi sözleşmesinden dolayı davalının kefaletten doğan sorumluluğunun sona ermiş olması nedeniyle açılan menfi tespit davasının kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir ( Emsal Kararlar: Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 22/06/2021 tarih, …esas , ….. karar sayılı ilamı, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 2018/1761 esas, 2021/670 karar sayılı ilamı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 08/07/2020 tarih, 2019/167 esas, …. karar sayılı ilamı ve 25/01/2017 tarih, 2016/5079 esas, 2017/462 karar sayılı ilamları.).
Davacı taraf her ne kadar kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuş ise de davalı banka takip başlatmakta kötü niyetli bulunmadığından davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile ;
Davacının İzmir …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2- Şartları oluşmadığından davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Karar tarihinde Yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 1.040,99-TL harçtan peşin alınan 260,25-TL’nin mahsubu ile bakiye 780,74-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Arabuluculuk Kanunu Madde 18/A fıkra 13,14 gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 328,05-TL ilk harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 5.100,00 -TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7- Davacı tarafından yapılan 38,50-TL tebliğat ve posta ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.14/12/2021

Katip …..
e-imza

Hakim …
e-imza