Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/460 E. 2023/574 K. 04.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/460 Esas
KARAR NO : 2023/574
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 23/07/2019
KARAR TARİHİ : 04/07/2023
Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; 24/02/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu müvekkilinin aracında oluşan hasarın bedelinin, hasarlı parçaların tutarının, aracın tamirinin ekonomik olup olmayacağının, aracın perte çıkıp çıkmadığının, perte çıkmış ise sovtaj bedelinin, tamir süresinin, değer kaybının, onarım ve işçilik giderlerinin, amortisman kaybının, aracın rent a car aracı olması nedeniyle kusur tespiti yapılmamış ve hasarın giderilmemiş olması nedeniyle aracın kiraya verilememesi nedeniyle oluşan kazanç kaybının ve tüm maddi hasarların HMK 107 maddesi gereği tespiti, kaza tespit tutanağında tarafların kusur tespiti yapılmadığı için karşı tarafın kazadaki kusurunun tespiti, HMK 107 maddesi gereği arttırılmak kaydıyla tespit edilecek hasarın, değer kaybının, onarım ve işçilik giderlerinin amortisman kaybının, aracın rent a car aracı olması nedeniyle kusur tespiti yapılmamış ve hasarın giderilememiş olması nedeniyle aracın kiraya verilememesi nedeniyle oluşan kazanç kaybının … açısından kar kaybı hariç olmak üzere ve tespit edilen tüm maddi zararların davalılardan …, …, …, … A.Ş. Den müştereken ve müteselsilen olmak üzere … A.Ş. Açısından temerrüt tarihinden itibaren diğer davalılar açısından ise olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, yine Menderes SHM nin … D.İş tespit dosya masraflarının ve harçlarının faizleriyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, değer arttırım dilekçesi ile; toplam 22.000,00-TL olan dava değerini fazlaya ilişkin haklarımızı saklı tutarak HMK 107 maddesi gereği 7.025,00 TL artırarak 29.025,00 TL talep ettiklerini, toplamda talep edilen 29.025,00 TL maddi zarar bedelinin; 27.000 TL sinin, bilirkişi raporunda hasar bedeli olarak hesaplanan zarar bedeli olarak, 1.500-TL sinin, bilirkişi raporunda hesaplanan davacının 15 günlük kiraya veremediği araç nedeni ile başka bir aracı kiralaması durumunda yüklenmek zorunda kalacağı kiralama gideri (ikame araç bedeli) olarak, 525-TL sinin, bilirkişi raporunda hesaplanan davacının 15 günlük kiraya veremediği araç nedeni ile kar kaybı olarak, kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili, cevap dilekçesinde; iş bu davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olup, reddinin gerektiğini, öncelikle zaman aşımı, husumet ve dava şartı yokluğu itirazlarının olduğunu, işbu davanın söz konusu itirazları nedeniyle reddinin gerektiğini, davacı tarafın eldeki dosyaya konu kazanın meydana gelmesi olayıyla ilgili iddiaları gerçeği yansıtmadığını, … plakalı aracın kendisine yeşil ışık yandığı esnada yoldan geçerken kazanın meydana geldiği iddiasının soyut bir beyandan ibaret olup bu hususa ilişkin kesin ve her türlü şüpheden uzak inandırıcı delil bulunmadığını, bu nedenle davacının bu yöndeki iddiası ve bu iddiasını dayandırdığı olayları kesinlikle kabul etmediklerini, kazanın ardından Menderes Trafik Denetleme Amirliğine bağlı kolluk kuvvetlerince düzenlenen kaza tutanağında hangi sürücünün kırmızı ışıkta geçtiğine dair tespit yapılamadığı açıkça yazmasına rağmen davacı yanın elle tutulur bir delili olmaksızın müvekkilinin idaresindeki aracın ışık ihlali yaptığı iddiası kötü niyet göstergesi olduğunu, davacı yanın sigortadan zararlarını tazmin edememelerinin sebebinin müvekkili olmadığını, sigorta ile davacı arasındaki ihtilafta müvekkilinin herhangi bir dahlinin ya da kusurunun bulunmadığını, davacı yanın maliki olduğu aracın yeşil ışıkta geçtiği esnada söz konusu kazanın meydana geldiğinin iddia edilmesini de kendi yararına yorum yapmaktan öteye gidemeyecek beyanlar olduğunu, varsayımsal hesaplamalarla kusur tespiti yapılamayacağı da gözetildiğinde işbu davanın neden haksız ve kötü niyetli olduğunun anlaşılacağını, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Trafik kaza tutanağı, araç ruhsatları, sigorta poliçesi, hasar dosyası, fatura suretleri, bilirkişi raporu delil olarak değerlendirilmiştir.
Bilirkişiden alınan 23.11. 2020 tarihli raporun sonuç kısmına göre; “…-Kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü …’ın %75 oranında asli kusurlu olduğu;
-Kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü …’nin %25 oranında tali kusurlu olduğu;
-kaza tarihi itibari ile … plakalı davacı aracında meydana gelen hasarın 22.000,00 TL (KDV dahil) olduğu;
-Aracın pert-total edilmesi nedeniyle değer kaybı olmadığı;
-İkame araç bedelinin 1.500,00-TL olduğu kanaatine varılmıştır…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Bilirkişiden alınan 11/08/2021 tarihli raporun sonuç kısmına göre; “… İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E.sayılı dosyasında,
•… plaka sayılı otomobil sürücüsü …’ın, meydana gelen trafik kazası olayında BİRİNCİ DERECEDE ETKEN olduğu,
•… plaka sayılı kamyonet sürücüsü …’ nin meydana gelen trafik kazası olayında İKİNCİ DERECEDE ETKEN, olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.
Yargıtay 17. HD, 03.12.2020, E. 2019/5890, K. 2020/8066 ile “BK m. 53 (TBK m. 74) maddesinde haksız eylemin “kusur” öğesi konusunda hukuk hâkimine tanınan yetkiler iki bölüm olup, birincisi “kusur bulunup bulunmadığına” öteki “kusurun derecesini ve zararın tutarını belirlemeye” ilişkindir. Hâkim, kusurun derecesini ve zarar tutarını belirlemede tam bağımsızdır. HMK m. 266 (HUMK m. 275) hükmüne göre de, kusur oranlarının belirlenmesi teknik değil hukukî bir konudur. Elde edilen teknik bulgulara göre hâkim bu oranı belirlemede ihlal edilen kuralları göz önüne almalıdır. HMK’nın 266. maddesi uyarınca hâkim, kusura ilişkin teknik verileri kendisi değerlendirerek kusur oranlarını kendisi belirlemelidir.” şeklindeki içtihadı ile Bilirkişilik Bölge Kurulunun (Bilirkişilerin Uyacağı Rehber İlkeler ve Bilirkişi Raporlarında Bulunması Gereken Standartlar, m.27)”Kusurun tespiti normatif bir değerlendirmeyle mümkündür ve sadece hâkimin yetkisindedir. Bilirkişi münhasıran hâkimin yetkisinde olan kusurluluk konusunda (asli/tali kusurlu, kusursuz, yüzdelik kusur oranı) herhangi bir değerlendirme yapamaz. Aksi yöndeki tutum bilirkişilik görevinin sınırlarını aşmayı ve hâkimin yerine geçmeyi ifade eder.” kararı nedeniyle söz konusu trafik kazasında kusur dağılımı yapılmamış olup, Davacı aracın sürücüsünün kusuru;
•% 0 kabul edilirse 27.000,00 TL. zararın % 0’ olan 0,00 TL. dan,
•% 25 kabul edilirse 27.000,00 TL. zararın % 25 ’ i olan 6.750,00 TL.’ndan,
•% 30 kabul edilirse 27.000,00 TL. zararın % 30 ’ i olan 8.100,00 TL.ndan davalı … şirketinin sorumlu olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.
•Kazanç kaybı tespite konu araç ticari kullanımda ise kazanç kaybı hesaplanması mesleki uzmanlık alanımın dışında kalmaktadır. Araç kiralama konusunda dava dosyasına bir bilgi ve belge sunulmamıştır. Nihai kararın takdiri Sn. Mahkemeye ait olmakla söz konusu araç için ikame araç bedeli hesaplanmasının talep edilmiş ise aynı model ve seğment de yeni bir aracın temini için 7 günlük bir süreye ihtiyaç duyulacağı, riziko tarihi itibarıyla benzer seğment de bir aracın günlük kiralama bedelinin 100,00 TL. mertebesinde olduğu görüş ve kanaatiyle 7 x 100,00 TL. = 700,00 TL olarak hesaplanmıştır.
•Dava dosyasında sigorta konusunda gerekli bilgi ve belge olmayışı nedeniyle görüş belirtilmemiştir….” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
İstanbul Adli Tıp Kurumundan alınan 23/08/2022 tarihi raporun sonuç kısmına göre; “…Davacı tarafın aracında meydana gelen hasar aşağıdaki gibi belirlenmiştir.
– Zarar yönünden;
Aracın kaza tarihindeki 2. el piyasa değeri ……. 37.000,00 TL
Sovtaj değerinin ………………………… 10.000,00 TL
-____________
Zarar ……………………………………. 27.000,00 TL
SONUÇ :
Yukarıdaki hususlar muvacehesinde, olayda;
-Hasar yönünden:
– Kaza sonucunda davacı tarafın aracında meydana gelen zararın 27.000,00TL olduğu, emsal bir aracın 5 gün içerisinde temin edilebileceği ve bu süre zarfında kazanç kaybının ne olduğu hususu ise mahkemenizin takdirinde olacağı kanaatini bildirir müşterek rapordur…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Bilirkişiden alınan 03/02/2023 tarihli raporun sonuç kısmına göre; “…-Sayın mahkemenin 17.11.2022 tarihli ara kararı gereği davacının davaya konu aracının onarımı veya yeni bir aracın tedarik süresince işletilmemesinden dolayı uğrayacağı kazanç kaybı zararının aracın işletilmesinden dolayı yapılacak zorunlu masrafların da dikkate alınarak hesaplanması yönünde ki ara kararı kapsamında yapılan tetkik ve değerlendirmeler dahilinde:
-Davacının 15 gün süre ile kullanamadığı/ticari manada kiraya veremediği araç nedeni ile başka bir aracı kiralaması durumunda yüklenmek zorunda kalacağı kiralama gideri günlük 100.Tl den 15 gün için 1.500.Tl olarak belirlenmiş olup Rent a Car araç kiralama işindeki kar marjı araç özelliklerine (tip, model, donanım vs ) göre büyük farklılıklar göstermekte ise de davacının temel giderinin araç kiralama ücreti, genel büro, işçilik, kırtasiye vs yönündeki genel giderler olacağı (araç davacıya ait olmadığı, için aracın amortisman,servis,lastik,bakım,kasko,sigorta benzeri bakım giderleri hesaplamaya alınmamıştır) dikkate alındığında kiralama tutarının % 35 ine tekabül eden bir değerin günlük davacı gelir/net kazanç kaybı olarak değerlendirilmesinin mümkün olabileceği görüşüne varılmıştır.
Bu tespitten hareketle davacının 15 günlük araç kiralama hizmeti verememesi nedeniyle 15 günlük kira bedeli/gideri olan 1.500.TL sına tekabül eden 525.TL sının davacının 15 günlük kar kaybı olacağı görüş ve kanaatine varılmıştır…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava, davacı …’a ait … plaka sayılı aracın davalı …’nin sevk ve idaresinde olduğu sırada, davalı …’ın maliki, davalı …’in sevk ve idaresinde bulunan, davalı ….’nin KZMMS sigorta poliçesi ile sigortalısı olan … plaka sayılı araç ile gerçekleştirdiği çift taraflı yaralamalı trafik kazası nedeniyle davacıya ait araçta oluşan hasar ve değer kaybı zararı ile aracın kullanımından yoksun kalınmasından dolayı oluşan ticari kazanç kaybının tahsili talepli maddi tazminat davasıdır.
Dava Menderes … Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılmış ve görevsizlik kararı sonucu mahkememize tevzi edilmiştir. Davalı taraflarca arabuluculuk dava şartının dava açılış anında yerine getirilmediğine yönelik itirazlarda bulunulduğu görülmüştür. Dava tarihi itibariyle uyuşmazlığın dava şartı arabuluculuk kapsamında olduğu anlaşılmakta ise de Menderes … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevsizlik kararından sonra fakat dosya mahkememize gönderilmeden önce 03/03/2021 tarihinde arabuluculuk sürecinin tamamlandığı ve anlaşamama son tutanağının düzenlendiği, sonrasında 21/04/2021 tarihinde dosyanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesinin talep edildiği, dosyanın 30/06/2021 tarihinde mahkememize tevzi edilerek … Esas sayılı sıraya kaydının yapıldığı görülmüştür.
Buna göre, her ne kadar dava açılış anında arabuluculuk süreci işletilmeksizin dava ikame edilmiş ise de davanın Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açılmış olduğu, sonrasında uyuşmazlığın ticari nitelikte olduğunun değerlendirilerek görevsizlik kararı verildiği ve dosya mahkememize tevzi edilmeden önce dava şartı noksanlığının tamamlandığı, bu haliyle dava açılışı sırasında dosyanın tevzi edildiği Asliye Hukuk Mahkemesi’nde arabuluculuk dava şartının aranmadığı, yargılama sırasında değişen görev durumuna göre davacının dosya henüz mahkememize tevzi edilmeden önce bu noksanlığı giderdiği de dikkate alındığında Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açılmadan öncesinde arabuluculuk dava şartının yerine getirilmemiş olmasından bahisle davanın reddedilmesinin mahkemeye erişim hakkını davacı yönünden orantısız ölçüde kısıtlayacağı gözetilerek davalıların bu yöndeki itirazları yerinde görülmemiş, dava şartı noksanlığı bulunmadığı değerlendirilmiştir. Nitekim Yargıtay Hukuk Dairelerinin istikrarlı uygulaması da bu yöndedir. (Bkz: Yargıtay 3.Hukuk Dairesi 2022/573 Esas 2022/7275 Karar sayılı ilamı “Somut olayda; davacı vekili tarafından 21/09/2020 tarihinde asliye hukuk mahkemesinde dava açılmış, 03/02/2021 tarihinde arabulucuya başvurulmuş ve tarafların anlaşmadığına dair 17/02/2021 tarihinde tutanak düzenlenmiştir. Kayseri … Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında tüketici mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmiş ve bu karar 23/02/2021 tarihinde kesinleşmiştir. Kayseri … Tüketici Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında 25/02/2021 tarihinde tensip tutanağı düzenlemiştir. Eldeki dosyada istisnai olarak görevsiz mahkeme aşamasında bu eksikliğin giderildiği ve görevli mahkeme olan tüketici mahkemesinde davanın esasına girilmeden arabuluculuk işleminin tamamlandığı anlaşıldığından mahkemece işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, tekrar davacıdan 6325 sayılı Kanunun gereklerini yerine getirmesini istemek Kanunun uygulanmasındaki amacına da uygun düşmeyeceğinden, yazılı şekilde davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.”)
2-Trafik kazaları sonucu uğranan zararın tazmini hususunda temel dayanak haksız fiil sorumluluğudur.
3-2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun;
91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”;
85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”;
85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-3. maddesinde: “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır. ” düzenlemesi ile sorumluluk sınırları gösterilmiştir.
4-Yukarıda açıklanan ve alıntılanan hükümler doğrultusunda Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın; motorlu bir aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
5-Sigortacının sorumluluğu, yukarıda izah edilen sorumluluk esasları dahilinde işletilen aracın işleteninin veya işletenin kusurundan sorumlu olduğu sürücünün kusurlarından kaynaklanan zararlarla sınırlıdır. Bu noktada aracın işleteninin veya sürücüsünün kusur durumunun incelenmesi gerekmektedir.
6-Haksız fiil sorumluluğu, “Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri” başlığı altında, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
49. maddesi “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”
50. maddesi, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.”
7-Haksız fiil, bir kimsenin hukuka aykırı ve kusurlu bir davranışı ile başka bir kimsenin zarara uğramasına yol açmasıdır. Yargısal içtihatlar ve doktrine göre haksız fiilin unsurları;-Fiil, davranış,
-Fiilin hukuka aykırı olması
-Zararın meydana gelmesi,
-Kusur,
-Fiil ve zarar arasında illiyet bağı bulunması, olarak sıralanmaktadır.
Yine TBK’nın 50. maddesi ile “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.” hükmü düzenlemesi uyarınca zarar gören zararı ile zarar verenin kusurlu olduğunu ispatla mükellef kılınmıştır.
8-Sorumluluğun meydana gelişinde tarafların öncelikle kusur durumlarının belirlenmesi gerekmektedir.
Taraflar arasında kazanın gerçekleşme şekline ve kusur dağılımına yönelik ihtilaf bulunmaktadır. Uyuşmazlık konusu trafik kazası trafik ışıklarının bulunduğu bir kavşakta gerçekleşmiş olup hangi aracın kırmızı ışık ihlali yaptığı konusunda beyanlar arasında çelişki bulunmakla birlikte Menderes … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı ceza yargılaması dosyasında gerçekleştirilen tahkikat sonucunda … plaka sayılı aracın yeşil ışıkta geçtiğinin tespit edildiği, ceza mahkemesi kararında da bu kabul ile davalı ….’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile kırmızı ışıkta geçtiği kabul edilerek asli kusurlu bulunduğu ve mahkumiyetine karar verildiği, kararın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi …Ceza Dairesi’nin … Esas … Karar sayılı 05/02/2022 tarihli kararı ile mahkumiyet hükmünün kesinleştiği görülmüştür.
Yargıtayın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hâkimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (HGK’nın11.10.1989 tarihli ve 1989/11-373 E., 1989/472 K. sayılı ilamı).
Ceza mahkemesinde bir tarafın kusurlu olduğu maddi vakıa olarak kabul edilmişse, artık hukuk mahkemesinde o kişinin kusursuz olduğuna hükmedilemez. Ne var ki, hukuk hâkiminin yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırarak kusur oranını incelemesi olanaklıdır. Bu iki durumun birbirinden iyi ayırt edilmesi gerekir.
Hukuk mahkemesi, kusurun nitelendirilmesi bakımından ceza mahkemesi kararı ile bağlı değil ise de ceza yargılaması sırasında ceza mahkemesi hakiminin hükme esas aldığı maddi vakıa tespitleriyle bağlıdır. Zira hukuk yargılamasında delillerin ileri sürülmesi belirli safhalarla sınırlandırılmış ve katı usul kurallarına göre yargılama gerçekleştirilmekte ve yargılamada maddi gerçeğe ulaşılmasında tarafların iddia ve savunmaları ile sundukları deliller temel belirleyici faktör olmaktadır. Ceza yargılamasında ise hiçbir delil sınırlaması bulunmaksızın, resen araştırma ilkesi doğrultusunda tüm delillerin serbestçe takdir edildiği ve maddi gerçeğin kamu düzeni ve kamu yararı gözetilerek resen belirlendiği gözetilerek ceza yargılamasında kabul edilen maddi olgunun artık hukuk mahkemesinde yeniden tartışılma olanağı bulunmamaktadır. Ancak bununla birlikte ceza yargılamasında tespiti yapılan maddi vakıadan dolayı taraflara atfedilecek kusur oranlarıyla ilgili ayrı bir hukuki inceleme yapılmasında bir engel bulunmamaktadır.
Mahkememizce ceza yargılaması dosyasında tespit edilen davalı araç sürücüsü …’in kırmızı ışıkta geçmiş olduğu maddi olgusu gözetilerek kusur dağılımının belirlenmesi hususunda trafik bilirkişisinden rapor alınmıştır.
Menderes …Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yargılama sürerken mahallinde keşif icra edilmiş ve keşif sonrasında dosyaya sunulan 23/11/2020 tarihli kusur raporunda davalı … %75 oranında kusurlu, davalı … ise %25 oranında kusurlu bulunduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce alınan 11/08/2021 tarihli bilirkişi raporunda da benzer şekilde davalı …’in 1.derece kusurlu, davalı …’nin 2.derece kusurlu oldukları yönünde görüş bildirilmiştir.
Menderes Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyasında alınan kusur raporunda ve ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarında da benzer mahiyette kusur dağılımı yapıldığı görülmüştür.
Buna göre, dava konusu kazanın gerçekleşmesinde davalı araç sürücüleri … ve …’nin kusur dağılımlarının hem ceza yargılaması sırasında hem de hukuk yargılamasında birbiriyle uyumlu olacak şekilde belirlendiği, taraflarca kusur dağılımına itiraz edilmiş ise de davalı araç sürücüsü …’in kırmızı ışık ihlalinden dolayı asli ve %75 oranında kusurlu olduğu, davalı …’nin ise karşı taraf araç sürücüsünün ışık ihlali yaptığını gördüğü halde hızını yeterince azaltmaması ve gerekli önleyici tedbirleri almakta gecikmesi nedeniyle tali ve %25 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiştir.
9-Kusur durumlarının tespiti sonrasında ise haksız fiil tazminatının şartlarından olan zarar yönünden inceleme yapılması gerekmektedir.
Davacı tarafça hasar bedeli, değer kaybı zararı ve aracın kullanılmamasından doğan ticari kazanç kaybı talebinde bulunulmuştur.
Dosyaya sunulan 23/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda aracın onarım bedelinin 29.100,00-TL(KDV Dahil) olduğu, aracın kazasız halinin 32.000,00-TL, sovtaj değerinin 10.000,00-TL olduğu, aracın onarımının ekonomik olmadığı, araçta meydana gelen hasar nedeniyle davacının 22.000,00-TL olacağı, onarımın ekonomik olmaması nedeniyle değer kaybı zararı oluşmayacağı, ikame araç zararının 1.500,00-TL olacağı yönünde görüş bildirilmiştir.
Rapora karşı taraflarca ayrı ayrı itirazlar ileri sürülmüştür.
Mahkememizce itirazlar ve dosya kapsamı dikkate alınarak yeniden alanında uzman bilirkişiden rapor alınmış, dosyaya sunulan 11/08/2021 tarihli bilirkişi raporunda davacıya ait aracın kaza öncesi kazasız değerinin 37.000,00-TL, aracın onarım bedelinin 29.100,00-TL(KDV Dahil) olduğu, aracın sovtaj değerinin 10.000,00-TL olduğu ve bu nedenle onarımının ekonomik olmadığı, davacının gerçek zararının 27.000,00-TL olduğu, yeni bir araç tedarikinin 7 gün süreceği, bu süre zarfında emsal bir aracın günlüğü 100,00-TL’den olmak üzere 700,00-TL bedel ile edinilebileceği yönünde görüş bildirilmiştir.
Rapora karşı taraflarca itirazlar ileri sürüldüğü görülmüş, gerek itirazlar gerekse daha önce dosyaya sunulmuş bulunan zarara dair 23/11/2020 tarihli raporla son rapor arasında çelişki meydana geldiğinden dosya çelişkinin giderilerek zarar hesaplaması yapılması için ATK Trafik İhtisas Dairesi’ne tevdi edilmiştir. ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin 15/08/2022 tarihli heyet raporunda davacıya ait aracın kaza öncesi değerinin 37.000,00-TL olduğu, aracın sovtaj değerinin 10.000,00-TL olduğu, aracın onarılmasının ekonomik olmadığı, emsal bir aracın 5 gün içerisinde temin edilebileceği yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.
ATK Raporuna karşı da taraflarca itirazlar ileri sürülmüş ise de, dosyaya sunulan her 3 bilirkişi raporunda da onarımın ekonomik olmayacağı yönünde görüş bildirildiği, aracın sovtaj değeri yönünden de raporlar arasında uyum bulunduğu, yalnızca aracın kaza öncesi değeri noktasında alınan 2 rapor arasında çelişki bulunduğu ve bu çelişkinin ATK Trafik İhtisas Dairesi’nce düzenlenen rapor ile giderildiği, davacının kaza nedeniyle pert-total işlemi uygulanması gereken aracından dolayı 27.000,00-TL gerçek zararının oluştuğunun belirtildiği görülmekle, mahkememizce dosya kapsamına ve piyasa rayiçlerine uygun olduğu değerlendirilmekle davacının gerçek zararının 27.000,00-TL olduğu, aracın pert total işlemine tabi tutulması gerektiği anlaşıldığından değer kaybı zararı oluşmadığı kabul edilmiştir.
Davacının emsal nitelikte bir aracı kaç gün içinde edinebileceğine yönelik olarak her üç bilirkişi raporunda farklı süreler belirtildiği, sırasıyla 15 gün, 7 gün ve 5 günlük sürelerin belirtildiği görülmüştür. Emsal nitelikli dosyalarda sıklıkla 7 gün içerisinde benzer nitelikte bir aracın edinilebileceği yönünde görüş bildirildiği, dosya kapsamına göre davacıya ait aracın hafif ticari bir araç olduğu ve piyasada çok farklı marka ve model aracın satışa arzının bulunduğu, yerli marka olan aracın temin sürecinin 7 gün içerisinde gerçekleştirilmesinin piyasa koşullarına ve araç bulunabilirliğine daha uygun olduğu değerlendirilmekle davacının aracın kullanımından 7 gün süreyle yoksun kaldığı kabul edilmiştir.
Davacı tarafça aracın ticari amaçlı olarak kiralandığı, araçtan yoksun kalınan süre içerisinde aracın kiralanamamasından dolayı zarara uğranıldığı ileri sürülmüştür. Mahkememizce davacıya ait aracın işletilememesinden dolayı uğranılan zararın hesaplanması hususunda bilirkişi raporu alınmış, dosyaya sunulan 03/02/2023 tarihli bilirkişi raporuna göre aracın günlük kiralama bedelinin %35’i oranında net kar kaybı oluşacağı yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.
Kazanç kaybına yönelik yapılan değerlendirmede, her ne kadar davacının aracın işletilmesi halinde elde edeceği kazanç kira bedelinin %35’i olarak belirlenmiş ise de yerleşik yargısal uygulamaya göre bir aracın kullanılmamasından dolayı salt bu nedenle kullanılmadığı ve yoksun kalındığı süre yönünden emsal bir aracın kiralama bedeli kadar zararın oluşacağı, bu nedenle bilirkişi raporlarında ortak olarak belirtilen günlük kiralama bedeli 100,00-TL üzerinden toplam 700,00-TL maddi zararın oluşacağı kabul edilmiştir.
10-Davacı tarafça zararların davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talep edilmiş ise de KTK’nın 89/2.maddesinde düzenlenen “İşletenlerden ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahiplerinden birine ait bir şeyin zarara uğraması halinde, zarar gören, ancak zarar veren işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kimsenin kusuru veya geçici olarak temyiz gücünü kaybetmesi veya zarar verene ait araçtaki bir bozukluk yüzünden zararın vuku bulduğunu ispat etmesi halinde zarar veren işleten veya işleticinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi tazminatla yükümlü tutulur.” hükmü uyarınca davalıların zararın tamamından değil yalnızca kendilerinin sorumlu olacakları kusurları oranında sorumlu tutulabilecekleri gözetilerek, davalı araç sürücüsü … %25 oranında, diğer davalılar ise %75 oranında kusura karşılık gelen zararlardan sorumlu tutulmuş, fazlasına dair istemlerin reddine karar verilmiştir.
11-Davacı tarafından davalı … şirketine dava öncesi başvuruda bulunulduğu, başvuru evrakının 01/03/2019 tarihinde davalı … şirketine ulaştığı, 8 iş günü sürenin sonunda davalı ….’nin temerrüde düştüğü anlaşıldığından … A.Ş. Yönünden 14/03/2019 tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden ise kaza tarihi 24/02/2019 tarihinden itibaren faize hükmedilmiş, faiz türü olarak talep doğrultusunda yasal faiz belirlenmiştir.
12-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13. Fıkrası uyarınca arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden olup, İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun sarf kararı ile 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin hazine tarafından karşılandığı anlaşıldığından bu tutar yargılama gideri olarak değerlendirilmiş ve kabul/ret oranlarına göre taraflara yükletilmiştir.
HÜKÜM:
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE,
A-6.750,00-TL araç hasarından kaynaklanan maddi tazminatın ve 175,00-TL kazanç kaybından kaynaklanan maddi tazminatın davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, tazminat miktarlarına kaza tarihi 24/02/2019 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,
B-20.250,00-TL araç hasarından kaynaklanan maddi tazminatın davalılar …, … ve … Anonim Şirketi’nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, tazminat miktarına davalılar … ve … yönünden kaza tarihi 24/02/2019 tarihinden, davalı … yönünden 14/03/2019 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,
C-525,00-TL kazanç kaybından kaynaklanan maddi zararın davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, tazminat miktarına kaza tarihi 24/02/2019 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,
D-Fazlasına dair istemlerin reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince;
A-Davalı … aleyhinde kurulan hüküm yönünden alınması gereken 473,46-TL karar ve ilam harcından, dava açılış anında alınan ve tamamlama harcı olarak alınan harcın aleyhe kurulan hüküm miktarına orantılanması suretiyle tespit edilen 123,93-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 349,12-TL karar ve ilam harcının davalı …’den tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
B-Davalılar …, … ve … A.Ş. Aleyhinde kurulan hükümler yönünden alınması gereken 1.419,14-TL karar ve ilam harcından, dava açılış anında alınan ve tamamlama harcı olarak alınan harcın aleyhe kurulan hüküm miktarına orantılanması suretiyle tespit edilen 371,78-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.047,36-TL karar ve ilam harcının davalılar …, … ve … A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek hazineye gelir kaydına, davalı ….’nin harcın yalnızca 1.011,50-TL’sinden sorumlu tutulmasına,
3-A-… aleyhinde kurulan hüküm yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına takdir edilen 6.925,00-TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
B-Davalılar …, … ve … A.Ş. Aleyhinde kurulan hükümler yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına takdir edilen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalılar …, … ve … sigorta A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine,
C-Davalılar …, … ve … sigorta A.Ş. Yönünden kısmen ret kararı verilen kazanç kaybı, değer kaybı zararı ve %25 kusura yönelik dava değeri toplamı üzerinden hesaplanan 8.725,00-TL vekalet ücretinin davalı ….’nin 7.925,00-TL ile sınırlı olarak hak sahibi olmak üzere davacıdan alınarak Davalılar …, … ve … sigorta A.Ş.’ye verilmesine,
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 375,71-TL ile tamamlama harcı olarak yatırılan 120,00-TL toplamı 495,71-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, (davalı …’den 123,92-TL miktarla, diğer davalıların 371,78-TL miktarla sınırlı olarak sorumlu tutulmalarına)
5-Davacı tarafça sarf edilen 44,40-TL başvuru harcı, 1.377,80-TL posta ve tebligat ücreti, 2.500,00-TL bilirkişi ücreti, 50,00-TL keşif araç ücreti, İstanbul ATK raporu fatura bedeli 1.210,00-TL ile 384,90-TL keşif harcı, olarak sarf edilen toplamı 5.567,10-TL yargılama gideri ile Menderes Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyasında sarf edilen 20,40-TL başvuru harcı, 73,10-TL peşin harç, 314,00-TL keşif harcı, 50,00-TL keşif araç ücreti, 300,00-TL bilirkişi ücreti ve 660,00-TL delil tespiti vekalet ücreti olmak üzere 1.417,50-TL delil tespiti yargılama giderlerinin de yargılama giderlerine dahil edilmesi ile toplam 6.984,60-TL yargılama giderinin davanın ret ve kabul oranına göre takdiren 1.666,44-TL’sinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısımdan 4.999,31-TL’sinin davalılar …, … ve … sigorta A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlasına dair kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve resen ilgili taraflara iadesine,
7-Dava şartı arabuluculuk kapsamında hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul ve ret oranına göre belirlenen 314,94-TL’sinin davalı …’den alınarak hazineye gelir kaydına, 944,81-TL’sinin davalılar …, … ve … sigorta A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına, bakiye 60,25-TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, bu hususta ayrı ayrı harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair, davacı vekilinin e-duruşma yoluyla yüzüne karşı ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı takdirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.04/07/2023
Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı