Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/352 E. 2022/430 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/352
KARAR NO : 2022/430

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/05/2021
KARAR TARİHİ : 02/06/2022

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; 25.02.2020 tarihinde sürücü ve araç sahibi …’ün sevk ve idaresindeki …plakalı aracıyla müvekkiline ait ve …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, 25.02.2020 kaza tarihinde tutulan kaza tespit tutanağından da açıkça anlaşılacağı üzere bu kazanın oluşumunda kaza tespit tutanağına göre …plakalı araç sürücüsü …’ün asli kusurlu olup müvekkilinin ise bu kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun bulunmadığını, müvekkili aracında meydana gelen değer kaybının ve araç ikame bedelinin tespiti için eksper …’a dosya teslim edildiğini ve müvekkilinin aracında 13.750,00 TL değer kaybı, 2.000,00 TL araç mahrumiyet zararı tespit edildiğini, ekspere hizmet bedeli olarak 319,57 TL (KDV dahil) ödendiğini, davalıya ait aracın …. poliçe numarası ile … Sigorta Anonim Şirketi’nin teminatı kapsamında olduğunu, … Sigorta A.Ş’ye 13.06.2020 tarihinde yapılan yazılı başvuruya istinaden müvekkilinin uğradığı zararın giderilmesine yönelik ilgili sigorta şirketince 12.609,00 TL kısmi değer kaybı ödemesi yapılmışsa da ödeme eksik olduğundan tahkim (…) yoluna gidildiğini ve yargılama sonunda değer kaybı bedelinin 14.000,00 TL olduğunun tespit edildiğini ancak alacağı ıslah etmemeleri nedeniyle başvurudaki talepleri ile bağlı kalınarak 100,00 TL üzerinden değer kaybı bedelinin kabulüne karar verildiğini, bakiye 1.290,88 TL değer kaybı zararı bulunduğunu, ilgili başvuru sigorta şirketince 24.06.2020 tarihinde tebellüğ edildiğini, akabinde dava şartı arabuluculuk kurumuna başvurulduğunu, ancak yine anlaşma sağlanamadığını, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL değer kaybı tazminatının davalı …. Sigorta A.Ş’den (teminat limitleri dahilinde ve temerrüt tarihinden itibaren) ve davalı …’den kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline,100,00 TL ikame araç bedelinin davalı …’den kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, ıslah dilekçesi ile; fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla, HMK 107/2 gereği, tahsilde tekerrüre mahal vermemek kaydıyla ve sigorta şirketi yönünden teminat limitleri dahilinde, 1.290,00 TL değer kaybının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı … SİGORTA A.Ş.’den temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile teminat limitleri dahilinde müştereken ve müteselsilen tahsiline, 1.500,00 TL araç ikame bedelinin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı Sigorta şirketi vekili, cevap dilekçesinde; davaya bakmanada İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğunu, yetkisizlik sebebi ile davanın reddini talep ettiklerini, davacının iş bu davadaki aynı olan talepleri ile Sigorta Tahkim Komisyonu’nun … sayılı dosyası ile dava açtığını ve davanın 30.10.2020 tarih ve … karar sayılı kesin kararı ile sonuçlandığını ve hükmedilen tutarların icra dosyasına ödendiğini, bu kesin hüküm sebebi ile davacının suiniyetli davasının reddinin gerektiğini, bu nedenlerle yetkisizlik, kesin hüküm, arabuluculuk dava şartının olmaması sebeplerinden davacının davasının müvekkilim bakımından reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’e dava dilekçesinin tebliğ edildiği, ancak davaya cevap vermedikleri görülmüştür.
DELİLLER: Trafik kaza tutanağı, araç ruhsatları, sigorta poliçesi, hasar dosyası, fatura suretleri, bilirkişi raporu delil olarak değerlendirilmiştir.
Tarafların kusur durumları ile davacı aracında oluşan hasar ve değer kaybının tespit edilmesi için bilirkişi heyetinden alınan raporun sonuç kısmına göre; “… Davalı sürücü … (…) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 57/1-a maddesinde belirtilen hükmünü ihlal etmekle kazanın oluşumunda etken olduğu,
Davacının maliki olduğu … plakalı aracı kullanan dava dışı sürücü … 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile ilgili mevzuatı ihlal eden zararlı sonuç üzerinde kazaya etken bir davranışının bulunmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır.
Somut olayda davalı sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında (bu olayda %100) 14.000,00 TL. olarak hesaplanan değer kaybı bedelinden davalı sigorta şirketinin poliçe limitiyle sınırlı sorumlu olduğu ancak, davacı vekili tarafından davalı sigorta şirketinin 12.609,00 TL. değer kaybı bedelini ödediği belirtildiğinden nihai kararın takdiri Sn. Mahkemeye it olmak üzere (14.000,00 TL. – 12.609,00 TL.) = 1.391,00 TL. bakiye değer kaybı bedelinden sorumlu olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.
Dava dilekçesi eki belgelerden kaza nedeniyle …. plaka sayılı aracın ZMMS’nı yapan … Sigorta A.Ş’.ne hasar ihbarının 13.06.2020 tarihinde yapıldığı, ihbarın 24.06.2020 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmakla, tebliğ tarihinden itibaren 8 işgününün hitamı olan 07.07.2020 tarihinden itibaren davalı sigorta şirketinin temerrüde düşeceği ve yasal faiz ödemek zorunda olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava, davacıya ait … plaka sayılı araç ile davalı sigorta şirketinin ZMMS sigortacısı, diğer davalı …’ün maliki ve sürücüsü olduğu … plaka sayılı araç arasında 25/02/2020 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle değer kaybı ve araç mahrumiyeti nedenlerine dayalı maddi tazminat davasıdır.
2-Davalı sigorta şirketi yetki ve kesin hüküm itirazında bulunmuş, dava konusu kazayla ilgili Sigorta Tahkim Komisyonu kararı bulunduğu ileri sürülmüş, ayrıca davacıya yeterli hasar ödemesi yapıldığından bahisle bakiye zararın mevcut olmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce yetki itirazı yönünden yapılan incelemede dava konusu kazanın İzmir ili Bornova ilçesinde meydana geldiği ve haksız fiilden doğan davalarda haksız fiilin vuku bulduğu yer mahkemesi de yetkili mahkemelerden olduğu gözetilerek yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
3-Trafik kazaları sonucu uğranan zararın tazmini hususunda temel dayanak haksız fiil sorumluluğudur.
4-2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun;
91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”;
85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”;
85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-3. maddesinde: “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır. ” düzenlemesi ile sorumluluk sınırları gösterilmiştir.
5-Yukarıda açıklanan ve alıntılanan hükümler doğrultusunda Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın; motorlu bir aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
6-Sigortacının sorumluluğu, yukarıda izah edilen sorumluluk esasları dahilinde işletilen aracın işleteninin veya işletenin kusurundan sorumlu olduğu sürücünün kusurlarından kaynaklanan zararlarla sınırlıdır. Bu noktada aracın işleteninin veya sürücüsünün kusur durumunun incelenmesi gerekmektedir.
7-Haksız fiil sorumluluğu, “Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri” başlığı altında, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
49. maddesi “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”
50. maddesi, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.”
8-Haksız fiil, bir kimsenin hukuka aykırı ve kusurlu bir davranışı ile başka bir kimsenin zarara uğramasına yol açmasıdır. Yargısal içtihatlar ve doktrine göre haksız fiilin unsurları;-Fiil, davranış,
-Fiilin hukuka aykırı olması
-Zararın meydana gelmesi,
-Kusur,
-Fiil ve zarar arasında illiyet bağı bulunması, olarak sıralanmaktadır.
Yine TBK’nın 50. maddesi ile “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.” hükmü düzenlemesi uyarınca zarar gören zararı ile zarar verenin kusurlu olduğunu ispatla mükellef kılınmıştır.
9-Davalı sigorta şirketi cevap dilekçesinde kesin hüküm itirazında bulunmuş olup yapılan incelemede davacı tarafça görülmekte olan davanın açılmasından önce değer kaybı ve ekspertiz ücreti zararının tazminine ilişkin olarak Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuruda bulunulduğu, başvurunun komisyonun … Sayılı başvuru ile dosya açılarak 30/10/2020 tarihli hakem kararı ile davacının değer kaybı zararının 14.000,00-TL olduğu, 12.609,12-TL tutarlı ödemenin mahsubu ile bakiye değer kaybı zararının 1.390,88-TL olduğu belirtilmiş, taleple bağlı kalınarak değer kaybı zararı yönünden 100,00-TL ve ekspertiz ücreti olarak 319,57-TL olarak kabul kararı kesin olarak verilmiştir.
Maddi anlamda kesin hükmün amacı mahkeme kararlarına güvenilmesini ve uyulmasını sağlamak, taraflar arasındaki uyuşmazlığı kararın maddi anlamda kesinleştiği andan itibaren geleceğe yönelik olarak sona erdirmek ve nihayet çelişkili kararlar verilmesini önleyerek toplum hayatında hukuki istikrar ve güvenliği tesis etmektir.
Kısmi dava 6100 sayılı HMK’nın 109. Maddesinde düzenlenmiş olup talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olduğu durumlarda sadece bir kısmı dava edilebilmektedir. Bu noktada kesin hüküm dava şartının ne şekilde uygulanması gerektiği üzerinde titizlikle durulması gerekmektedir. Zira bilindiği üzere konusu bir miktar para borcu içeren davaların sonsuz sayıda bölünebilmesi mümkündür. Kısmi olarak açılan davanın kabulü halinde, fazlaya ilişkin saklı tutulan haklarla ilgili olarak kesin hüküm bulunmadığı uygulamada ve öğretide kabul görmektedir. Zira böyle bir halde ilk kararda yalnızca talep edilen dava değeri karara bağlanmaktadır ve karara bağlanmayan kısım yönünden mahkeme tarafından bir hüküm kurulmamıştır. Fakat açılan kısmi davanın esastan reddine karar verilmesi halinde, fazlaya ilişkin saklı tutulan haklarla ilgili olarak bir hüküm kurulmadığının kabulü mümkün değildir. Zira davacı tarafından talep konusu edilsin veya edilmesin, mahkeme tarafından uyuşmazlık konusu ile ilgili davacının talep ettiği hakkın mevcut olmadığı belirlenmektedir. Bu yöndeki bir ret kararı, saklı tutulan fazlaya ilişkin haklara yönelik de değerlendirme içerdiğinden alacağın yalnızca talep edilen kısmıyla ilgili olarak kesin hüküm oluşturduğunun kabulü mümkün değildir. Aksi durum hukuk güvenliğini zedeleyeceği gibi, kesin hüküm kurumunun işlevini geçersiz hale getirebilecektir.
Yukarıda ayrıntılı gerekçeleri açıklandığı üzere, davacı tarafça dava öncesi Sigorta Tahkim Komisyonu’na aynı konu ile ilgili başvuruda bulunulmuş olup, talebin kabulü kararı verildiği ve kararın kesin nitelikte olduğu, tahkim kararına yönelik bir iptal davası açılmadığı, bu haliyle dava konusu uyuşmazlık hakkında verilen tahkim komisyonu kararının kesin hüküm teşkil ettiği, kararın içeriği ve hakkın tamamını ilgilendirir şekilde zararın tespit edilmiş olması gözetildiğinde, görülmekte olan davanın konusunu da içerdiği değerlendirilmekle davacının talepleriyle ilgili Sigorta Tahkim Kurulu’nca verilen hakem kararının davacı ile davalı sigorta şirketi yönünden bağlayıcı nitelikte olduğu ve kesin hüküm teşkil ettiği, görülmekte olan davanın ek dava niteliğinde olduğu değerlendirilmiştir.
10-Mahkememizce davacı ile davalı sigorta şirketi arasında görülen tahkim yargılamasında tespit edilen zarar mahkememiz yönünden de kesin hüküm nedeniyle bağlayıcı kabul edilmiş ise de davalı araç maliki … tahkim yargılamasında taraf olmayıp bu davalı yönünden ileri sürülen talepler için ayrıca inceleme yapılması gerekmektedir.
11-Mahkememizce dava konusu kazanın gerçekleşmesinde araç sürücülerinin kusurlarına ilişkin adli trafik bilirkişiden rapor alınmış, dosyaya sunulan 09/12/2021 tarihli bilirkişi raporunun kusura ilişkin bölümünde dava konusu kazanın gerçekleşmesinde kavşaklarda geçiş üstünlüğü kurallarını ihlal edilmesi nedeniyle davalı …’ün kazanın gerçekleşmesinde etken olduğu, davacı araç sürücüsünün ise ihlal ettiği bir trafik kuralı bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce ihlal edilen trafik kuralları dikkate alınarak yapılan değerlendirmede davacının herhangi bir kural ihlali bulunmadığı ve dava konusu kazanın salt davalı araç sürücüsünün kural ihlali içeren kusurundan kaynaklandığı gözetilerek davalı araç sürücüsü asli ve %100 oranında kusurlu kabul edilmiştir.
12-Davacıya ait araçta meydana gelen değer kaybı zararının ve araç mahrumiyeti zararının tespiti yönünden dosya araç hasarları konusunda uzman makine mühendisi bilirkişiye tevdi edilmiş, dosyaya sunulan 09/12/2021 tarihli bilirkişi raporunda aracın kaza öncesi değerinin 134.000,0TL olduğu, hasarın onarım bedelinin 33.204,45-TL olup onarımın ekonomik olacağı, aracın onarımı sonrasında değer kaybı sonrası serbest piyasa değerinin 120.000,00-TL’ye düşeceği, değer kaybının 14.000,00-TL miktarında olacağı yönünde görüş bildirilmiştir.
Araç mahrumiyeti yönünden yapılan incelemede davacıya ait araç ile aynı segmentte bir aracın kaza tarihi itibariyle kiralama bedelinin günlük 150,00-TL olacağı, aracın onarımının ortalama 10 gün süreceği ve bu süre zarfında davacının 1.500,00-TL tutarında zararının oluşacağı yönünde görüş bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine ve davalıya tebliğ edilmiş, taraflarca itirazda bulunulmamıştır. Mahkememizce resen gözetilecek bir eksiklik veya hata bulunmadığından bilirkişi raporu ile tespit edilen miktarlar davalı … yönünden hükme esas alınmıştır.(Davalı Sigorta şirketi yönünden kesin hüküm bulunduğundan bilirkişi raporu dikkate alınmamıştır.)
13-Tespit edilen zararlara davalı … yönünden haksız fiil tarihinden itibaren, davalı sigorta şirketi yönünden ise Sigorta Tahkim yargılamasında belirlenmiş olan ve kesin hüküm nedeniyle davacı ve davalı sigorta şirketi yönünden bağlayıcı olan 25/06/2020 tarihinden itibaren faiz işletilmiştir. Faiz türü olarak zarar veren aracın hususi nitelikte olduğu ve yasal faiz talep edildiği gözetilerek yasal faiz belirtilmiştir.
13-Davacı dava dilekçesinde ayrıca ekspertiz ücreti talebinde bulunmuş olup, kesin hüküm teşkil eden hakem kararında ekspertiz ücreti talebinin kabulüne karar verildiği, mahkememize bu kalem yönünden davalı sigorta şirketi aleyhine yeniden hüküm kurulamayacağı, davalı … yönünden ise ekspertiz ücretinin yargılama giderlerine tahsilde tekerrür olmamak üzere eklenebileceği değerlendirilmekle belirtilen şekilde ekspertiz ücreti talebinin yargılama giderleri kapsamında değerlendirilmesine karar verilmiştir.
14-Davacı ile davalı sigorta şirketi arasında değer kaybı zararı yönünden kesin hüküm bulunduğu, bilirkişi incelemesinin bu davalı yönünden sarf edilmesi gerekli olmayan bir yargılama gideri olduğu gözetilerek bilirkişi incelemesinde sarf edilen yargılama giderlerinin yalnızca davalı …’den tahsili yönünde hüküm kurulmuştur.
15-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13. Fıkrası uyarınca arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden olup, İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun sarf kararı ile 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin hazine tarafından karşılandığı anlaşıldığından bu tutarın yargılama giderleri kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE,
a-1.290,00-TL değer kaybına dayalı tazminatın davalılardan müştereken ve müsteselsilen alınarak davacıya verilmesine, tazminat miktarına davalı … yönünden 25.02.2020 tarihinden, davalı … Sigorta A.Ş. Yönünden 25.06.2020 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,
b-1.500,00-TL ikame araç zararına dayalı maddi tazminatın davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, tazminat miktarına 25.02.2020 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 190,58-TL harçtan peşin olarak alınan 59,30-TL ile ıslah harcı olarak alınan 44,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 86,98‬-TL harcın davalı …’den tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına takdir edilen 2.790,00-TL. vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, davalı sigorta şirketinin vekalet ücretinin 1.290,00-TL miktarı ile sınırlı olarak sorumlu olduğuna,
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30-TL ile tamamlama harcı olarak yatırılan 44,30-TL toplamı 103,60-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça sarf edilen 59,30-TL başvuru harcı, 219,60-TL posta ve tebligat ücreti, 1.000,00-TL bilirkişi ücreti olarak sarf edilen toplam 1.278,9‬0-TL yargılama giderinin tahsilde tekerrür olmamak üzere kendileri için sarf edilen kısımlarıyla sınırlı olarak müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine, davalı …’ün yargılama giderinin yalnızca 1.256,90-TL’sinden, davalı sigorta şirketinin yargılama giderinin yalnızca 154,90-TL’sinden sorumlu tutulmasına,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve resen ilgili taraflara iadesine,
7-Dava şartı arabuluculuk kapsamında hazine tarafından karşılandığı anlaşılan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek hazineye gelir kaydına, bu hususta harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda kararın 2022 yılı kanun yolu başvuru sınırı altında kalması nedeniyle kesin nitelikte olduğu ve istinaf kanun yoluna başvuralamayacağı açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/06/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”