Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/345 E. 2022/28 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/345 Esas
KARAR NO : 2022/28

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/05/2021
KARAR TARİHİ : 13/01/2022

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Davalı … Sigorta A.Ş’nin trafik sigortasını düzenlediği ….plakalı aracın tam kusurlu olarak müvekkiline ait … plakalı araca 17.11.2020 tarihinde kusurlu çarpması sonucu müvekkilinin aracında kaza sonrası eksik ödenen hasar tazminatı farkının Yargıtay kararlarına göre gerçek zarar ıskontosuz ve KDV dahil hesabı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10,00 TL ile değer kaybının da yine Yargıtay kararlarına göre kazadan önceki değeri ile kazadan sonraki değeri arasındaki farka göre fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10,00-TL nin davalı sigorta şirketi yönünden 19.11.2020 ihbar tarihinden 8 iş günü sonrası 02.12.2020 tarihinden itibaren, diğer davalı yönünden haksız fiil tarihi 17.11.2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte ayrıca araç onarım süresince kullanılamadığından araçtan mahrum kalma tazminatı olarak Sadece …’tan haksız fiil tarihi itibarı ile avans faizi ile şimdilik 10,00 TL den tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … Sigorta AŞ vekili, cevap dilekçesinde özetle; yetkisiz mahkemede açılan davaya ilişkin olarak yetkisizlik kararı verilmek suretiyle İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesini, belirsiz alacak davası açmada davacının hukuki yararı bulunmadığından işbu davanın usulden reddine, davacının hasar bedeli zararı karşılandığından işbu davanın reddine, davacının hasar bedeli onarım suretiyle karşılandığından işbu haksız davanın bilirkişi incelemesi yapılmadan reddine, Davacının aracındaki değer kaybı zararı müvekkil şirketçe layıkıyla karşılandığından talebinin reddine, dosyanın bilirkişiye tevdi edilmesi halinde değer kaybı bedelinin Genel Şartlara göre hesaplanmasına, her halde kusur oranlarının tespit edilebilmesi için konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılmasını, her halükarda sigorta poliçesi teminat dışında bulunan eksper ücreti taleplerinin reddini, her durumda müvekkili şirketin temerrüde düşmediği dikkate alınarak müvekkili şirketin yargılama giderleri ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulmamasını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, cevap dilekçesinde; kendisinin işbu davada aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, her ne kadar söz konusu aracın değer kaybettiğinden kendisine dava açılmış ise de, … Sigorta A.Ş. tarafından aracın sigortasının yaptırıldığını, davacı tarafından araçtan mahrum kalındığı iddiası ile 14 günlük araç hak mahrumiyeti talep edilmediğini, davacı aracının 14 gün boyunca kullanamadığını ispat edemediğini, davacının taleplerinin mesnetsiz olduğunu, davacı tarafından talep edilen 2.800,00-TL bedelin fahiş olduğunu, bu nedenlerle davacının haksız, mesnetsiz tazminat taleplerinin/davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Hasar dosyası ekspertiz raporu, trafik kazası tespit tutanağı, ZMMS poliçesi, bilirkişi raporu delil olarak değerlendirilmiştir.
Bilirkişiden alınan 22/10/2021 tarihli raporunun sonuç kısmına göre; “…Davalı sigorta poliçeli araç sürücüsü …’ın 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 56/c, 52/a-b maddeleri ileTrafik kazalarında sürücü kusurlarının tespiti ve asli kusur sayılan halleri belirleyen Madde 84/d hükmünü ihlal ettiği, kazanın oluşunda etken olduğu,
… plaka sayılı araç sürücüsü …’ın, kazanın oluşumunda etken olmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır.
Somut olayda … plaka sayılı araçta gerçek zarar KDV dahil 6.075,97 TL. olarak hesaplanmış olup, davalı sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında (nihai kararın takdiri Sn. Mahkemeye ait olmakla … plaka sayılı aracın kazanın meydana gelmesinde etken olmadığı belirlendiğinden bu olayda %100) 2.218,55 TL bakiye hasar onarım bedelinden sorumlu olduğu hesaplanmıştır.
Somut olayda … plaka sayılı araçta Yargıtay içtihatlarına göre 7.000,00 TL. değer kaybı bedeli hesaplanmış olup, davalı sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında (nihai kararın takdiri Sn. Mahkemeye ait olmakla … plaka sayılı aracın kazanın meydana gelmesinde etken olmadığı belirlendiğinden bu olayda %100) 4.789,00 TL. bakiye değer kaybı bedelinden, sorumlu olduğu hesaplanmıştır.
… plaka sayılı araçta tespit edilen hasarların mesleki bilgi birikimi ve tecrübelerime göre 7 günde tamir ve boyanarak faal hale gelebileceği, nihai kararın takdiri Sn. Mahkemeye ait olmakla 7 gün x 200,00 TL.= 1.400,00 TL. olarak hesaplanan ikame araç bedelinden davalı …’ın riziko tarihi itibarıyla sorumlu olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.
Dava dosyasında, dava dilekçesinde zararın tazmini için 19.11.2020 tarihinde davalı sigorta şirketine ihbar başvuru yapıldığı belirtilmesine karşın konu ile dosyada bir bilgi ve belge yer almamaktadır. Nihai kararın takdiri Sn. Mahkemeye ait olmakla 20.11.2020 tarihinde Ekspertiz görevlendirilmesi yapılmış olmakla olayın ihbar edilmiş olduğunun kabulü ile ihbardan itibaren 8 işgününün hitamı olan 03.12.2020 tarihinden itibaren davalı sigorta şirketinin temerrüde düşeceği ve yasal faiz ödemek zorunda olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava, davacıya ait … plaka sayılı araç ile davalı sigorta şirketinin KZMMS sigortacısı olduğu davalı …’a ait … plaka sayılı araç arasında meydana gelen 17.11.2020 tarihli trafik kazası sonucu davacıya ait araçta meydana gelen zarar nedeniyle oluşan bakiye hasar bedeli tazminatı, değer kaybı zararı ve araç mahrumiyetinden kaynaklanan maddi tazminat davasıdır.
Davalı sigorta şirketi cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunmuş, ayrıca davacının belirsiz alacak davası açmasında hukuki yararının bulunmadığını, araç onarımının orjinal parçalarla gerçekleştirildiğini, bakiye bir onarım bedeli bulunmadığını, değer kaybı zararının genel şartlara göre hesaplanması gerektiğini, zarara Kdv dahil edilmemesi gerektiğini ve sair itirazları ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … cevap dilekçesinde dava konusu zararın davalı sigorta şirketi tarafından karşılanacağın, araç mahrumiyeti zararının fahiş olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
2-Trafik kazaları sonucu uğranan zararın tazmini hususunda temel dayanak haksız fiil sorumluluğudur.
3-2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun;
91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”;
85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”;
85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-3. maddesinde: “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır. ” düzenlemesi ile sorumluluk sınırları gösterilmiştir.
4-Yukarıda açıklanan ve alıntılanan hükümler doğrultusunda Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın; motorlu bir aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
5-Sigortacının sorumluluğu, yukarıda izah edilen sorumluluk esasları dahilinde işletilen aracın işleteninin veya işletenin kusurundan sorumlu olduğu sürücünün kusurlarından kaynaklanan zararlarla sınırlıdır. Bu noktada aracın işleteninin veya sürücüsünün kusur durumunun incelenmesi gerekmektedir.
6-Haksız fiil sorumluluğu, “Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri” başlığı altında, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
49. maddesi “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”
50. maddesi, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.”
7-Haksız fiil, bir kimsenin hukuka aykırı ve kusurlu bir davranışı ile başka bir kimsenin zarara uğramasına yol açmasıdır. Yargısal içtihatlar ve doktrine göre haksız fiilin unsurları;-Fiil, davranış,
-Fiilin hukuka aykırı olması
-Zararın meydana gelmesi,
-Kusur,
-Fiil ve zarar arasında illiyet bağı bulunması, olarak sıralanmaktadır.
Yine TBK’nın 50. maddesi ile “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.” hükmü düzenlemesi uyarınca zarar gören zararı ile zarar verenin kusurlu olduğunu ispatla mükellef kılınmıştır.
8-Sorumluluğun meydana gelişinde tarafların öncelikle kusur durumlarının belirlenmesi gerekmektedir.
Bilindiği üzere kusurun oran ve ağırlığının takdiri münhasıran hakimin yetkisindedir. Bilirkişi tarafından yapılan işlem tarafların ihlal etmiş oldukları trafik kurallarının tespitini sağlamaktan ibaret olup kazanın gerçekleşmesinde hangi tarafın kusurunun daha ağır nitelikte olduğu ve tazminat ağırlığının belirlenmesindeki kusur dağılımın takdiri hâkim tarafından yapılması gerekmektedir.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede dava konusu kazanın gerçekleşmesinde öncelikli nedenin davalı …’ın önünde seyreden davacıya ait aracın freni sonrasında gerekli hız ve takip mesafesini ayarlayamamasından dolayı duramayıp çarptığı anlaşılmaktadır. Dosyaya sunulan hasar dosyasında da davalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu yönünde değerlendirme yapıldığı görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu kazanın gerçekleşmesinde davacı araç sürücüsünün herhangi bir kusurunun bulunmadığı, arkadan seyreden aracın öndeki aracı güvenli sürüş mesafesi bırakarak takip etmesi gerektiği, davalı araç sürücüsü … tarafından bu kurala riayet edilmemesi nedeniyle kazanın gerçekleştiği anlaşıldığından davalı tarafın %100 oranında kusurlu olduğu değerlendirilmiştir.
9-Kusur durumlarının tespiti sonrasında ise haksız fiil tazminatının şartlarından olan zarar unsurunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
Zarar yönünden yapılan incelemede dosyaya sunulan 21.10.2021 tarihli raporda “…Davalı sigorta poliçeli araç sürücüsü …’ın 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 56/c, 52/a-b maddeleri ileTrafik kazalarında sürücü kusurlarının tespiti ve asli kusur sayılan halleri belirleyen Madde 84/d hükmünü ihlal ettiği, kazanın oluşunda etken olduğu,
… plaka sayılı araç sürücüsü …’ın, kazanın oluşumunda etken olmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır.
Somut olayda … plaka sayılı araçta gerçek zarar KDV dahil 6.075,97 TL. olarak hesaplanmış olup, davalı sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında (nihai kararın takdiri Sn. Mahkemeye ait olmakla … plaka sayılı aracın kazanın meydana gelmesinde etken olmadığı belirlendiğinden bu olayda %100) 2.218,55 TL bakiye hasar onarım bedelinden sorumlu olduğu hesaplanmıştır.
Somut olayda … plaka sayılı araçta Yargıtay içtihatlarına göre 7.000,00 TL. değer kaybı bedeli hesaplanmış olup, davalı sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında (nihai kararın takdiri Sn. Mahkemeye ait olmakla … plaka sayılı aracın kazanın meydana gelmesinde etken olmadığı belirlendiğinden bu olayda %100) 4.789,00 TL. bakiye değer kaybı bedelinden, sorumlu olduğu hesaplanmıştır.
… plaka sayılı araçta tespit edilen hasarların mesleki bilgi birikimi ve tecrübelerime göre 7 günde tamir ve boyanarak faal hale gelebileceği, nihai kararın takdiri Sn. Mahkemeye ait olmakla 7 gün x 200,00 TL.= 1.400,00 TL. olarak hesaplanan ikame araç bedelinden davalı …’ın riziko tarihi itibarıyla sorumlu olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.
Dava dosyasında, dava dilekçesinde zararın tazmini için 19.11.2020 tarihinde davalı sigorta şirketine ihbar başvuru yapıldığı belirtilmesine karşın konu ile dosyada bir bilgi ve belge yer almamaktadır. Nihai kararın takdiri Sn. Mahkemeye ait olmakla 20.11.2020 tarihinde Ekspertiz görevlendirilmesi yapılmış olmakla olayın ihbar edilmiş olduğunun kabulü ile ihbardan itibaren 8 işgününün hitamı olan 03.12.2020 tarihinden itibaren davalı sigorta şirketinin temerrüde düşeceği ve yasal faiz ödemek zorunda olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır…” şeklinde kanaat ve görüş belirtilmiştir.
Bilirkişi raporunun incelenmesinde mahkememizce benzer dava dosyalarında alınan bilirkişi raporları ve parça fiyatları ile uyumlu bir hasar bedelinin tespit edildiği görülmüştür.
10-Dosyaya sunulan bilirkişi raporu ile taraf itiraz ve beyanlarının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.
A-Bakiye hasar zararı yönünden;
Davacı tarafça dava konusu aracın onarım bedelinin serbest piyasa rayiçlerinde 6.075,97-TL tutarlı olduğu ancak davalı sigorta şirketinin onarımı 3.149,42-TL ile yaptırdığını, aradaki fark olan 2.218,55-TL’nin davacıya ödenmesi gerektiğini ileri sürerek tazminat talebinde bulunulmuştur.
Dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesinde, davalı sigorta şirketi tarafından davacıya ait aracın anlaşmalı özel serviste orjinal parçalarla onarımının yaptırıldığı, parça tedarik edilen satıcıdan parçaların iskontolu olarak temin edildiği, işçilik ücretinin de yine anlaşma nedeniyle piyasa rayiçlerine göre daha uygun yaptırıldığı görülmüştür.
Öncelikli olarak davacının uğramış olduğu zarar kavramının açıklanması gerekmektedir. Davacının dava konusu kaza nedeniyle uğramış olduğu zarar, kaza öncesi elinde bulunan malvarlığı değeri veya faydada meydana gelen eksilmeden ibarettir. Aracın orjinal ve kazasız olarak kazaya karışmasından sonra davacının zararı aracın kaza öncesi eski haline getirilmesi ile sona erecektir. Davalı zararı karşılarken ayni olarak onarım yaptırarak zararı giderebileceği gibi hasarın onarımı için serbest piyasa koşullarında davacının sarf edeceği bedeli ödemek suretiyle de giderebilir.
Somut olayda davalı sigorta şirketi tarafından davacıya ait araç orjinal parçalarla anlaşmalı serviste onarılmış olup, davacı tarafça aksi iddia edilmemektedir. Davacının onarımın gereği gibi yerine getirilmediği yönünde de bir iddiası bulunmayıp talebin onarım bedelinin piyasa rayiçlerinin altında olmasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Oysa davalının onarım bedelini daha düşük tutacak bir kısım indirimler uygulatarak onarımı gerçekleştirmiş olması davacının bakiye hasar alacağı bulunduğunu göstermemektedir. Zira davalı esas olan hasarın onarılması suretiyle aracın kaza öncesi durumuna kavuşturulması olup bedelin bir önemi bulunmamaktadır. Kaldı ki dosyaya sunulan emsal olduğu ileri sürülen Yargıtay kararlarında onarım sigorta şirketi tarafından yapılmamış, davacı tarafça onarım bedeline yönelik açılan davalarda bu değerlendirmelerin yapıldığı görülmüştür. Somut olayda ise davacıya ait aracın onarımları tamamlanmış olup sunulan Yargıtay kararları dosya kapsamı ile uyumlu değildir.
Açıklanan nedenlerle davacının bakiye onarım zararı yönünden davasının reddine karar verilmiştir.
B-Değer kaybı zararı yönünden;
Davacıya ait aracın onarımı her ne kadar orjinal parçalarla gerçekleştirilmiş ise de bilindiği üzere serbest piyasada onarım görmüş araçların değerinde bir miktar azalma olmaktadır. Bu azalmanın sebebi araç alıcılarının kaza geçmişi bulunmayan araçlara daha yüksek rağbet göstermesinden kaynaklanmaktadır. Kaza geçirmemiş araçların daha fazla talep görmesi nedeniyle kaza geçirmiş aracın satılabilmesi için geçirdiği kaza sonucu gördüğü onarıma göre fiyatında bir miktar düşme yaşanmaktadır. Bu zarardan davalı sigorta şirketinin ve davalı araç malikinin sorumlu olduğu Yargısal içtihatlarla sabittir.
Somut olayda davacıya ait araçta dava konusu kaza nedeniyle gerçekleştirilen onarım işlemlerinden sonra aracın rayiç değerinin 7.000,00-TL değer kaybına uğrayacağı yönünde kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davalı sigorta şirketi tarafından rapora itiraz edilmiş ise de itiraz nedenlerinin dosya kapsamı ile uyumlu olmadığı, davacıya ait aracın kaza öncesi hasar kayıtlarının dosyaya getirtildiği, değer kaybı hesabının poliçe genel şartlarına göre değil rayiç değerler gözetilerek yapılması gerektiğinden yeniden rapor alınmamış, davalı sigorta şirketinin ödemiş olduğu 2.211,00-TL değer kaybı ödemesi sonrası bakiye kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
C-Araç mahrumiyeti zararı yönünden;
Davacı tarafından aracın onarımda geçirdiği süre boyunca araçtan faydalanılamamasından dolayı araçtan mahrum kalındığı ileri sürülerek zararın tazmini talep edilmiştir.
Dosyaya sunulan bilirkişi raporunda aracın hasarının 7 günlük bir sürede giderilebileceği, emsal bir aracın günlüğünün 200,00-TL’den kiralanabileceği belirtilerek toplam mahrumiyetten kaynaklı 1.400,00-TL tespit edilmiştir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup taraflarca bu hususta bir itiraz ileri sürülmemiştir.
Bilindiği üzere trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat sorumluluğu özü itibariyle bir haksız fiil sorumluluğu olup zarar görenin haksız fiilden dolayı uğradığı her türlü zararın tazmini esastır. Davacı tarafın aracının tamirde kaldığı süre boyunca araçtan faydalanamaması nedeniyle bir zararının oluştuğu muhakkaktır. Bu süre içerisinde bir aracın kiralanmış olması şartı aranmaksızın bu zararın oluştuğu kabul edilmelidir. Zira kişinin maliki olduğu bir araçtan faydalanamamış olması başlıca bir zarar olup, zararın maddi değerinin belirlenmesi noktasında ise emsal bir aracın kiralama bedelinin esas alınması yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir.
Somut olayda davacıya ait aracın 7 günlük sürede onarımı yapılabileceği ve bu süreçte toplam 1.400,00-TL emsal araç kiralama bedelinin sarf edilebileceği yönünde rapor sunulmuştur. Mahkememizce benzer dosyalarda alınan bilirkişi raporlarında da bu civarlarda onarım süresi ve kiralama bedeli tespit edildiği, süre ve zarar yönünden belirtilen miktarların dosya kapsamına, araçta meydana gelen hasara ve onarım kalemlerine uygun olduğu gözetilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
11-Davacı tarafça dava değerinin yükseltilmesi ile talep edilen miktarların mahkememizce tespit edilen zarar miktarı ve davalıların sorumlu olduğu kusur oranı ile uyumlu olduğu, davacı tarafça kusur ve zarara ilişkin olarak gerekli ispatın sağlandığı, davalı tarafın itirazlarının dosya kapsamına uygun olmaması nedeniyle farklı bir araştırmaya gidilmeksizin mevcut rapor hükme esas alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
12-Davacı tarafından davalı sigorta şirketine dava öncesi başvuruda bulunulduğu, başvuru sonrası davacıya 02.12.2020 tarihinde 2.211,00-TL değer kaybı ödemesi yapıldığı, bu tarih itibariyle bakiye kısım yönünden davalı sigorta şirketinin temerrüde düştüğü, davalı araç maliki yönünden ise 17.11.2020 haksız fiil tarihinden itibaren zararlardan sorumlu olunduğu gözetilerek belirtilen tarihler itibariyle faiz işletilmesine karar verilmiştir. Faiz türü yönünden davacı tarafça avans faizi talep edilmiş ise de her iki tarafa ait araçların hususi kullanım amacına yönelik olduğu, tarafların tacir olmadığı bu itibarla ticari faiz talep edilemeyeceği gözetilerek yasal faize hükmedilmiştir.
13-Davacı tarafça arabuluculuk görüşmelerinde vekil olarak yer alınmasından dolayı A.A.Ü.T. 16/2. Maddesi uyarınca arabuluculuk vekalet ücretine hükmolunması talep edilmiş ise de bahsi geçen düzenlemede açık bir şekilde “akdi avukatlık ücretinin” düzenlendiği, akdi avukatlık ücreti ile tarafın kendisi ile vekili arasındaki ücrete ilişkin asgari ücretin belirlenmiş olduğu, bu ücretin karşı tarafa yükletileceğine dair bir değerlendirme yapılamayacağı gözetilerek arabuluculuk vekalet ücreti takdir edilmemiştir.
Davacı tarafça ekspertiz ücreti talebinde bulunulmuş olup yerleşik yargısal içtihatlar uyarınca davacının kaza öncesi değer kaybının tespiti için ekspertiz incelemesi yaptırması halinde bunun yargılama giderlerine dahil edilebileceği gözetilerek, davacı tarafça yaptırılan ekspertiz ücreti olan 385,00-TL’nin serbest piyasa rayiçlerine uygun olduğu, ekspertiz hizmeti ile davacının dava açıp açmama yönünde haklılık durumunu dava öncesi tespit ettirebileceği, bu nedenle gereksiz bir harcama olarak değerlendirilemeyeceği gözetilerek bu harcamanın yargılama giderleri kapsamında değerlendirilmesine karar verilmiştir.
14-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13. Fıkrası uyarınca arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden olup 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin hazine tarafından karşılanacağı anlaşıldığından bu tutarın arabuluculuk görüşmesinde taraf olarak yer alan davalı sigorta şirketi ile davacı arasında davanın kabul-ret oranına göre paylaştırılarak tahsiline karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
1-Değer kaybı zararı 4.789,00-TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, tazminat miktarına davalı … yönünden haksız fiil tarihi 17/11/2020 tarihinden itibaren, davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi 02/12/2020 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,
2-Araç yoksunluğundan kaynaklanan 1.400,00-TL maddi tazminatın davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine, tazminat miktarına kaza tarihi 17/11/2020’den itibaren yasal faiz işletilmesine,
3-Hasar onarım bedeli talebinin reddine,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 422,77-TL harçtan peşin olarak alınan 59,30-TL ile tamamlama harcı olarak yatırılan 143,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 220,27-TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına takdir edilen 5.100,00-TL. vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, (davalı sigorta şirketinin sorumluluğu 4.789,00-TL ile sınırlıdır. )
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden davalı sigorta şirketi yararına takdir edilen 2.218,55‬-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı sigorta şirketine verilmesine,
7-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30-TL ile tamamlama harcı olarak yatırılan 143,20-TL toplamı 202,50-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davalı sigorta şirketinin harcın 106,87-TL’sinden sorumlu tutulmasına,
8-Davacı tarafından başvuru harcı, posta ücreti ve bilirkişi ücreti olarak sarf edilen 753,90-TL. yargılama gideri ile yargılama giderlerinden sayılan 385,00-TL ekspertiz ücreti toplamı 1.138,90-TL yargılama giderinin davalılardan kabul-ret oranına göre müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davalı …’ın 838,37-TL, davalı sigorta şirketinin 778,33-TL yargılama gideri miktarınca sorumlu olduğuna,
9-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve resen ilgili tarafa iadesine,
10-Dava şartı arabuluculuk kapsamında hazine tarafından karşılandığı anlaşılan 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul ve ret oranında hesaplanan 902,10-TL’sinin yalnızca davalı sigorta şirketinden, 417,90-TL’sinin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına, bu hususta harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda, dava değerinin 6100 Sayılı HMK’nın 341/2. Maddesinde gösterilen İstinaf kanun yolu başvuru sınırının altında kalması nedeniyle kesin nitelikte olduğu ve kanun yoluna başvurulamayacağı açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/01/2022

Katip …
e-imza
¸

Hakim …
e-imza
¸