Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/335 E. 2022/194 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/335 Esas
KARAR NO : 2022/194

DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 06/05/2021
KARAR TARİHİ : 15/03/2022

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; davalı sigorta kuruluşu tarafından zorunlu mali mesuliyet sigortası yapılmış, araç maliki … Taşımacılık Yat. San.ve Tic. LTD. Şti. ve kaza tarihinde sürücüsü … sevk ve idaresindeki “… ” plakalı aracın müvekkili …’nun sevk ve idaresindeki ”…” plakalı araca çarptığını, bu kaza sonucu müvekkilinin maliki olduğu araçta yüksek maddi hasar olduğunu, taraflarca düzenlenen maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağında da meydana gelen kazanın oluş biçimi ifade edildiğini, anılı trafık kazasında; kaza tutanağından da anlaşılacağı üzere … plakalı araç sürücüsünun asli ve tam kusurlu olduğunu, kusurlu aracın kaza tarihi itibariyle … Sigorta A.Ş. tarafından ‘…’ nolu poliçe ile zorunlu trafik sigortalı olduğunu, kaza neticesinde müvekkiline ait araçta meydana gelen hasarın tespiti ve tazmini amacıyla KTK. M.97 kapsamında sigorta şirketine başvuruda bulunulduğunu, ancak açılan hasar dosyası kapsamında sigorta şirketi tarafından dosya sürüncemede bırakılarak herhangi bir hasar ödemesi yapılmadığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin müvekkilin hak ve alacakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik; 50,00 TL hasar zararına, 50.00 TL değer kaybı zararına ilişkin maddi tazminatın davalının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davacı vekili, ıslah dilekçesi ile; 5.895,27 TL hasar zararına, 1.000,00 TL değer kaybı zararına ilişkin toplam 6.895,27 maddi tazminatın 02.09.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davacı tarafın, davacı, müvekkilinin şirkete karşı dava konusu olay ve taleple ilgili olarak 22.10.2020 tarihinde Sigorta Tahkim Komisyonu’na …….. sayılı başvurusunu ikame ederek 13.10.2019 tarihli kazada, aracının araç hasarına uğradığından bahisle hasar, değer kaybı tazminatı tazminini talep ettiğini,………… sayılı başvuru 26.02.2021 tarihinde…..K……karar sayılı ilamı ile hükme bağlanmış olup, davacının başvurusunun KESİN OLARAK REDDİNE KARAR verdiğini, davacı tarafın davaya konu ettiği araç hasarı, değer kaybı ve ekspertiz ücreti talebi bakımından müvekkili şirket aleyhine daha önce Sigorta Tahkim Komisyonuna yapmış olduğu başvurunun konusunu oluşturduğundan ve tarafları ile konusu aynı olan yukarıda belirtilen başvuruda müvekkili şirket bakımından verilen bir kesin hüküm bulunduğundan, davacının aynı olay sebebiyle yeniden aynı talebi dava konusu yapmasının mümkün olmadığını, davacı tarafın kesinleşen mahkeme ilamına rağmen aynı taleple tarafımıza yeniden husumet yöneltmesinin usulen mümkün olmadığını, davanın usulden reddine karar verilmesini gerektiğini, müvekkili şirketin ancak poliçe limiti ve sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, müvekkili şirket sigortalısının huzurdaki dava konusu hasarın meydana gelmesinde herhangi bir kusuru bulunmadığından huzurdaki davanın müvekkili şirket bakımından reddi gerektiğini, dava konusu trafik kazasına karışan …… plakalı araç müvekkili şirket nezdinde …….sayılı ve 28.05.2019 – 28.05.2020 tarihleri arasında Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin poliçeden kaynaklanan sorumluluğunun kazanın poliçe vadesi içinde meydana gelmesi şartıyla poliçe teminat miktarı ile sınırlı olup; kaza tarihi itibariyle maddi araç başına azami 39.000,00-TL ile sınırlı olmakla birlikte Sigorta Tahkim Komisyonunun 2020.E……. , 2021.K……. sayılı kararı neticesinde yapılan ödemelerle bakiye limitin 38.900,00-TL olduğunu, poliçe azami teminatı muaccel ve maktu borç olmayıp ödenecek azami teminat miktarını belirlendiğini, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun, Karayolları Trafik Kanunu ve Poliçe Genel Şartları gereğince “Karayolu”nda meydana gelen zararlarda poliçe limiti dahilinde sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve gerçek zararın tazmini ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin, başvuranın müracaatı üzerine yapılan değerlendirmeler neticesinde araç hasar zararının ve değer kaybı zararının trafik sigortası genel ve özel şartları gereğince teminat dışında olduğunun tespit edildiğini, Davacı taraf , ……. plakalı aracının 13.10.2019 tarihinde meydana gelen kaza sonucunda hasarlandığını iddia etmekte ve bu iddiasını 13.10.2019 tarihli anlaşmalı maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağına dayandırdığını, haksız davanın usulden ve esastan reddine, aksi halde dosyanın meydana geldiği iddia edilen hasar miktarı ve değer kaybı konusunda uzman bilirkişiye tevdi ile rapor alınmasına, kusurun ve hasarın ispatlanamaması halinde davanın reddi ile yargılama harç ve giderleri ile ücreti-i vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Trafik kaza tutanağı, araç ruhsatları, sigorta poliçesi, hasar dosyası, fatura suretleri, Sigorta Tahkim Komisyonu cevabı delil olarak değerlendirilmiştir.
Sigorta Tahkim Komisyonu eksper raporuna göre; “…
27.08.2020 tarihinde tarafımıza yapılan hasar ihbarı üzerine, raporumuzun ekinde yeralan
evraklar temin edilmiş ve mevcut evraklar üzerinde yapılan incelemeler ile TRAMER
aracığılı ile yapılan sorgulamalar sonucunda aşağıdaki bulgular tespit edilmiştir;

– Söz konusu kaza, 13.10.2019 tarihinde araç … adına kayıtlı iken meydana
gelmiştir.
– Kaza sonrasında araç herhangi bir ekspertiz çalışması ve/veya hasar tespiti yapılmadan satış işlemleri gerçekleştirilmiş ve işleteni değişmiştir.

– Raporumuzun ekinde yeralan brc ekspertiz ltd. şti. tarafından düzenlenen eksper
raporunun aracın birden fazla el değiştirmesi sonrasında 06.05.2020 tarihinde (yaklaşık 7
ay sonra) tanzim edilmiş olduğu tespit edilmiştir.

– 13.10.2019 tarihinde meydana gelen kaza ile ilgili olarak söz konusu eksper raporunun
ekinde yeralan özkan rot balans firmasına ait rot balans raporunun ise 30.09.2019
tarihinde ve saat 14:27:17 ‘de (kazadan 13 gün önce) tanzim edilmiş olduğu görülmüştür.
Yukarıda izah edilen bulgular dikkate alındığında; söz konusu aracın 13.10.2019 tarihinde meydana gelen kaza sonucunda kayda değer bir hasar almadığı için kaza sonrasında hasar
dosyası açtırılmadığı ve mevcut hali ile kazadan 2 gün sonra 15.10.2019 tarihinde satışının gerçekleştirildiği, 06.05.2020 tarihinde tanzim edilen eksper raporunun uygun ekspertiz
ortamı olmadığı halde, fiili hasar tespit çalışması yapılmadan tanzim edildiği kanaatine
varılmıştır.
…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava, davacıya ait …… plaka sayılı araç ile davalı davalı sigorta şirketinin ZMMS sigortacısı olduğu …… plaka sayılı araç arasında 13/10/2019 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle uğranılan bakiye hasar ve değer kaybı zararının karşılanması talepli maddi tazminat davasıdır.
2-Davalı sigorta şirketi kesin hüküm itirazında bulunmuş, ayrıca davacıya yeterli hasar ödemesi yapıldığından bahisle bakiye hasar bedeli zararı mevcut olmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir. Ayrıca değer artırım dilekçesine karşı zamanaşımı defi ileri sürülmüştür.
3-Trafik kazaları sonucu uğranan zararın tazmini hususunda temel dayanak haksız fiil sorumluluğudur.
4-2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun;
91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”;
85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”;
85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-3. maddesinde: “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır. ” düzenlemesi ile sorumluluk sınırları gösterilmiştir.
5-Yukarıda açıklanan ve alıntılanan hükümler doğrultusunda Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın; motorlu bir aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
6-Sigortacının sorumluluğu, yukarıda izah edilen sorumluluk esasları dahilinde işletilen aracın işleteninin veya işletenin kusurundan sorumlu olduğu sürücünün kusurlarından kaynaklanan zararlarla sınırlıdır. Bu noktada aracın işleteninin veya sürücüsünün kusur durumunun incelenmesi gerekmektedir.
7-Haksız fiil sorumluluğu, “Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri” başlığı altında, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
49. maddesi “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”
50. maddesi, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.”
8-Haksız fiil, bir kimsenin hukuka aykırı ve kusurlu bir davranışı ile başka bir kimsenin zarara uğramasına yol açmasıdır. Yargısal içtihatlar ve doktrine göre haksız fiilin unsurları;-Fiil, davranış,
-Fiilin hukuka aykırı olması
-Zararın meydana gelmesi,
-Kusur,
-Fiil ve zarar arasında illiyet bağı bulunması, olarak sıralanmaktadır.
Yine TBK’nın 50. maddesi ile “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.” hükmü düzenlemesi uyarınca zarar gören zararı ile zarar verenin kusurlu olduğunu ispatla mükellef kılınmıştır.
9-Davalı sigorta şirketi cevap dilekçesinde kesin hüküm itirazında bulunmuş olup yapılan incelemede davacı tarafça görülmekte olan davanın açılmasından önce hasar bedeli ve değer kaybı zararının tazminine ilişkin olarak Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuruda bulunulduğu, başvurunun komisyonun ….E……. Sayılı başvuru ile dosya açılarak 26/02/2021 tarihli hakem kararı ile davacının hasara dayalı zararının KDV hariç 4.540,35-TL, KDV dahil 5.357,61-TL olduğu, sigorta şirketinin sorumluluğunun hasar tazminatı yönünden KDV hariç 4.540,35-TL olduğu, değer kaybı zararının 1.000,00-TL olduğu belirtilmiş, taleple bağlı kalınarak hasar tazminatı yönünden 50,00-TL, değer kaybı zararı yönünden 50,00-TL olarak kabul kararı verilmiş, ekspertiz ücreti talebinin ise usulden reddine karar verilmiştir.
Maddi anlamda kesin hükmün amacı mahkeme kararlarına güvenilmesini ve uyulmasını sağlamak, taraflar arasındaki uyuşmazlığı kararın maddi anlamda kesinleştiği andan itibaren geleceğe yönelik olarak sona erdirmek ve nihayet çelişkili kararlar verilmesini önleyerek toplum hayatında hukuki istikrar ve güvenliği tesis etmektir.
Kısmi dava 6100 sayılı HMK’nın 109. Maddesinde düzenlenmiş olup talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olduğu durumlarda sadece bir kısmı dava edilebilmektedir. Bu noktada kesin hüküm dava şartının ne şekilde uygulanması gerektiği üzerinde titizlikle durulması gerekmektedir. Zira bilindiği üzere konusu bir miktar para borcu içeren davaların sonsuz sayıda bölünebilmesi mümkündür. Kısmi olarak açılan davanın kabulü halinde, fazlaya ilişkin saklı tutulan haklarla ilgili olarak kesin hüküm bulunmadığı uygulamada ve öğretide kabul görmektedir. Zira böyle bir halde ilk kararda yalnızca talep edilen dava değeri karara bağlanmaktadır ve karara bağlanmayan kısım yönünden mahkeme tarafından bir hüküm kurulmamıştır. Fakat açılan kısmi davanın esastan reddine karar verilmesi halinde, fazlaya ilişkin saklı tutulan haklarla ilgili olarak bir hüküm kurulmadığının kabulü mümkün değildir. Zira davacı tarafından talep konusu edilsin veya edilmesin, mahkeme tarafından uyuşmazlık konusu ile ilgili davacının talep ettiği hakkın mevcut olmadığı belirlenmektedir. Bu yöndeki bir ret kararı, saklı tutulan fazlaya ilişkin haklara yönelik de değerlendirme içerdiğinden alacağın yalnızca talep edilen kısmıyla ilgili olarak kesin hüküm oluşturduğunun kabulü mümkün değildir. Aksi durum hukuk güvenliğini zedeleyeceği gibi, kesin hüküm kurumunun işlevini geçersiz hale getirebilecektir.
Yukarıda ayrıntılı gerekçeleri açıklandığı üzere, davacı tarafça dava öncesi Sigorta Tahkim Komisyonu’na aynı konu ile ilgili başvuruda bulunulmuş olup, talebin kabulü kararı verildiği ve kararın kesin nitelikte olduğu, tahkim kararına yönelik bir iptal davası açılmadığı, bu haliyle dava konusu uyuşmazlık hakkında verilen tahkim komisyonu kararının kesin hüküm teşkil ettiği, kararın içeriği ve hakkın tamamını ilgilendirir şekilde zararın tespit edilmiş olması gözetildiğinde, görülmekte olan davanın konusunu da içerdiği değerlendirilmekle davacının talepleriyle ilgili Sigorta Tahkim Kurulu’nca verilen hakem kararının taraflar yönünden bağlayıcı nitelikte olduğu ve kesin hüküm teşkil ettiği değerlendirilmiştir.
Yargılama sırasında davacı vekilince Sigorta Tahkim Kurulu kararının hukuk mahkemesi yönünden kesin hüküm teşkil etmeyeceği beyan edilerek bu hususta çeşitlik mahkeme kararları sunulmuş ise de sunulan kararların içerik itibariyle farklı hususların değerlendirilmesine ilişkin olduğu, örneğin hakem kararında hüküm altına alınmayan kısımlarla ilgili ek dava açılmasının mümkün olduğu veya usulden ret hallerinde kesin hüküm oluşmayacağı yönünde değerlendirmelerin bulunduğu, görülmekte olan dosyaya emsal nitelikte bir husus bulunmadığı değerlendirilmiştir.
10-Yukarıda kesin hüküm hususunda yapılan açıklamalar doğrultusunda, davacı ile davalı arasında görülen igorta Tahkim Komisyonun 2020.E.91175 başvuru sayılı dosyasında 26/02/2021 tarihli hakem kararı ile davacının hasara dayalı zararının KDV hariç 4.540,35-TL olduğu, değer kaybı zararının 1.000,00-TL olduğu, taleple bağlı kalınarak hasar tazminatı yönünden 50,00-TL, değer kaybı zararı yönünden 50,00-TL olarak talebin kabulüne karar verilmiş olup, hakem kararı ile tespit edilen zarar miktarı davacı tarafça talep edilmemiş ise de artık tespit edilen zarar miktarının her iki taraf yönünden kesin hüküm oluşturduğu ve bağlayıcı olduğunun kabulü gerekmektedir. Zira davacının dava değerini yükseltmemiş olması yalnızca o davada lehine veya aleyhinde kurulacak hükmü değiştirmekte, mahkeme veya hakemin maddi vakıaya ilişkin tespitinin kesin hüküm oluşturmasına bir etkisi bulunmamaktadır. Aksinin düşünülmesi halinde, davacının bir dava sırasında lehine olmayan veya yeterli görmediği zarar hesabı miktarına dava değerini yükseltmemek suretiyle, ilerleyen aşamalarda sayısız kez aynı hususta dava açabilmesine cevaz verilmiş olacaktır, ki böyle bir durumun hukuk düzeni içerisinde söz konusu olması mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle mahkememizce hakem kararı ile tespit edilen zarar miktarlarının taraflar arasında hasar ve değer kaybı zararı miktarı yönünden kesin hüküm teşkil ettiği değerlendirilmiş, hakem kararı ile hüküm altına alınan 50,00-TL hasar tazminatı ve 50,00-TL değer kaybı tazminatı dışında bakiye kalan zararların, hasar yönünden 4.490,35-TL, değer kaybı yönünden 950,00-TL olarak hükme bağlanarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Her ne kadar hasara dayalı maddi tazminat hesaplamasında KDV dahil fiyatlar üzerinden hüküm kurulması gerekli ise de, yukarıda da izah edildiği üzere taraflar arasında bağlayıcı nitelikte olan kesin hükümde hakem kararı ile KDV hariç zararın hükme esas alındığı, mahkememizce ek dava olarak görülen bu davada zarar üzerine ayrıca KDV eklenmesinin mümkün olamayacağı, hüküm yanlış verilmiş olsa dahi hukuk düzeni içerisinde kesinleşmiş ise başka bir mahkeme kararı ile hatalı kararın etkisinin giderilemeyeceği, aynı hususta yeni ve farklı bir hüküm kurulamayacağı hususları gözetilerek KDV hariç zarar miktarı üzerinden hesaplama yapılarak hüküm kurulmuştur.
11-Davalı tarafça değer artırım dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmüş ise de davaya konu kaza tarihinin 13/10/2019 olduğu, davanın 06/05/2021 tarihinde açıldığı, değer artırımının ise 27/12/2021 tarihinde gerçekleştirildiği, koronavirüs pandemisi nedeniyle 2020 yılında duran 95 günlük zamanaşımı süresi ve arabuluculuk sürecinde duran zamanaşımı süreleri gözetildiğinde, dava ve değer artırım tarihleri itibariyle zamanaşımının gerçekleşmediğine karar verilmiştir.
12-Dosyaya sunulan posta gönderi kaydının incelenmesinde davacının yazılı başvurusunun davalı sigorta şirketine 20/08/2020 tarihinde ulaştığı, 8 iş günü yasal sürenin sona ermesi sonrasında 02/09/2020 tarihinde temerrüt gerçekleştiği gözetilerek faiz başlangıcı belirlenmiştir.
13-Davacı dava dilekçesinde ayrıca ekspertiz ücreti talebinde bulunmuş olup, kesin hüküm teşkil eden hakem kararında ekspertiz ücreti talebinin yazılı başvuru şartı yerine getirilmediği gerekçesiyle reddedildiği, usulden ret kararının kesin hüküm teşkil etmeyeceği gözetilerek mahkememizce bu hususta inceleme yapılmış, yargılama giderlerinden sayılabilecek olan ekspertiz incelemesi ücretinin tahsili için davalı sigorta şirketine yazılı başvuru şartı aranmaması gerektiği, zira yazılı başvuru ve ihbar şartının sigorta poliçe teminatı kapsamındaki taleplerle ilgili düzenlendiği, yargılama giderinin mahkeme veya hakem heyetinden doğrudan talep edilebileceği değerlendirilmiş, davacının talepte bulunduğu ve faturasını sunduğu 540,00-TL tutarlı ekspertiz ücretinin mahkememizde görülmekte olan benzer nitelikteki tazminat davalarında sunulan ekspertiz ücretlendirmeleriyle yakın tutarlı olduğu, serbest piyasa rayicinde gerçekleştirilen bu harcamanın yargılama giderlerine dahil edilmesi talebinin yerinde olduğu gözetilerek 540,00-TL ekspertiz ücreti yargılama giderlerine dahil edilerek hüküm kurulmuştur.
14-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13. Fıkrası uyarınca arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden olup, İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun sarf kararı ile 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin hazine tarafından karşılandığı anlaşıldığından bu tutarın yargılama giderleri kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, 4.490,35-TL hasara dayalı maddi tazminat ile 950,00-TL değer kaybından kaynaklanan maddi tazminatın 02/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlasına dair istemlerin reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 371,63-TL harçtan peşin olarak alınan 59,30-TL ile ıslah harcı olarak alınan 120,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 192,33-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına takdir edilen 5.100,00-TL. vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına takdir edilen 1.454,92-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30-TL. ile ıslah harcı olarak yatırılan 120,00-TL toplamı 179,30-TL. harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

6-Davacı tarafça başvuru harcı, posta ücreti, tebligat ücreti olarak sarf edilen toplam 123,4‬0-TL. yargılama gideri ile dava öncesi sarf edilen 540,00-TL ekspertiz ücreti toplamı 663,40-TL yargılama giderinin davanın ret ve kabul oranına göre taktiren 523,42-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına
7-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve resen ilgili tarafa iadesine,
8-Dava şartı arabuluculuk kapsamında hazine tarafından karşılandığı anlaşılan 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul ve ret oranında hesaplanan 1.041,47-TL’sinin davalıdan, 278,53‬-TL’sinin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına, bu hususta harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda, dava değerinin 6100 Sayılı HMK’nın 341/2. Maddesinde gösterilen İstinaf kanun yolu başvuru sınırının altında kalması nedeniyle kesin nitelikte olduğu ve kanun yoluna başvurulamayacağı açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/04/2022

Katip …
e-imza

Hakim…
e-imza