Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/327 E. 2023/299 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/327 Esas
KARAR NO : 2023/299

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/05/2021
KARAR TARİHİ : 30/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Satış ve Dağıtım A.Ş.’nin alacağının tahsili amacıyla borçlular …. İnşaat Turizm Tic. ve San. Ltd. Şti.ve … hakkında ilamsız icra yoluyla takip açtıklarını, ödeme emrinin borçlulara tebliğ edildiğini, borçluların, borçlu olmadığını iddia ederek borca, yetkiye ve faize itiraz edip takibi durdurduklarını, davalıların borca itiraz ettikten sonra da davacı müvekkili şirket dava şartı olması sebebiyle arabulucuya başvurulduğunu; ancak arabuluculuk sürecinde anlaşamadığından işbu davanın açıldığını, borçluların itirazı haksız, dayanaksız ve kötü niyetli olup, tamamen alacaklı şirketin alacağını geç almasını sağlamaya yönelik olarak yapıldığını, Davacı … Satış ve Dağıtım A.Ş ile davalı arasında müvekkilinin satış ve dağıtımını yaptığı …, …, …, … ve … vb.gibi meşrubatların münhasır satıcılığı için (Gazlı ve Gazsız Ürün-Miktar) Direkt Satış Noktası Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeden doğacak 212.000,00 TL’ye kadar olan her türlü alacak için diğer borçlu … Direkt Satış Noktası Sözleşmesi gereği müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğunu, sözleşmeye göre Davacı … Satış ve Dağıtım A.Ş.’den “ŞİRKET”, davalı …. İnşaat Turizm Tic. ve San. Ltd. Şti.’den “İŞLETMECİ” olarak söz edileceğini, davalının Direkt Satış Noktası Sözleşmesi’nin hilafına hareket ederek düzenli ve sürekli ürün alma yükümlülüğünü yerine getirmeyerek sözleşmeye aykırı hareket ettiğini, sözleşmenin bütün hükümleri ile devam ettiği halde davalıırı sözleşme ile yükümlenmiş olduğu edimlerini yerine getirmediğini, açık kabul ve taahhütlerine, davacının bütün girişimlerine rağmen sözleşmeyi uygulamaya yanaşmadığını, davalının uzun süreden beri davacı şirketten ürün satın almayarak sözleşmeye aykırı davrandığını, davacı şirketin ticari defter kayıtlarından anlaşılacağı üzere davalı sözleşmeye aykırı davranarak düzenli ve sürekli ürün alma yükümlülüğünü yerine getirmeyerek sözleşmeye aykırı hareket ettiğini, davacının davalıya Beşiktaş … Noterliğinin 05.11.2020 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnameyi keşide edilerek taraflar arasında akdedilmiş olan (Gazlı ve Gazsız Ürün-Miktar) Direkt Satış Noktası Sözleşmesi hükümlerine aykırı davranışın ihtarnamenin davalıya tebliğ tarihi ile birlikte 3 gün içerisinde derhal son verilmesine ilişkin olarak ihtarname keşide ettiğini, ancak davalının sözleşmeye aykırı davranışını sürdürmeye devam ettiğini, sözleşmenin davalı tarafından ihlali sebebiyle davacının davalıdan 20.000,00 TL cezai şart (cezai şartın tamamı 212.000,00 TL olup, davacı tarafından 20.000,00 TL’si talep edilmiştir ), (KDV Dahil) 177.782,17 TL pazarlama faaliyetlerine katkı payı bedeli (pazarlama faaliyetlerine katkı payı bedelinin tamamı (KDV Dahil) 212.000,00 TL olup,davacı tarafından 177.782,17 TL’si talep edilmiştir), 246,45 TL İhtarname gideri alacağı doğmuş, akabinde de alacağın tahsili için davacı şirket tarafından davalı ve dava dışı … aleyhine İzmir … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi açıldığını, davacı tarafından asıl alacak için talep edilen faiz oranı ticari işlerde uygulanan yıllık % 13,75 (Değişen Oranlarda) avans faizi, İhtarname gideri yönünden de yıllık % 9,00 yasal faiz talep edilmiş olup, icra takibinin açıldığı tarihinden itibaren faiz talep edildiğini, davalı İcra takibinde talep edilen toplam alacağın tamamına, yetkiye haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğinden, itirazın iptali ile takibin devamına ve ayrıca % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava dilekçelerinde ileri sürdüğü hiç bir hususu kabul etmediklerini, TMK madde 6 ve HMK madde 190/1 gereği olarak ispat yükü, kanunda aksine düzenleme olmadıkça, iddiasından lehine hak çıkaracak kişiye ait olduğunu, yani davacı taraf iddia ettiği tüm hususları usulüne uygun olarak ispat etmek zorunda olduğunu, her ne kadar müvekkili şirket tarafından iş bu davaya konu icra takibi adına Yetki İtirazında bulunulmuş ise de davacı tarafça yetki itirazı dikkate alınmadan dosya yetki itirazı ile birlikte belirtilen icra dairesine gönderilmeden dava ikame edilmiş olması usul ve yasaya aykırı oludğunu, bu manada İtirazın İptali davalarının görülebilmesinin ön şartı icra dosyasının yetkili icra dairesinde olması gerektiğini, bu konudaki Yargıtay kararları da aynı yönde olup esasen davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, aynı şekilde iş bu dava açısından da yetki itirazında bulunduklarını, Antalya Mahkemelerinin yetkili olduğunu davacı tarafın somut olaya ilişkin beyanları tamamen gerçek dışı olup sözleşme süresince kötü niyetli olarak hareket ederek sözleşme edimlerinin yerine getirilmediği izlenimi verecek fiillerde bulunyajlfurır. müvekkili şirketin esasen Antalya ilinde 2 adet işletme sahibi olup bunlar ”…” ile ”…” işletmeleri olduğunu, esasen davacı tarafla yapılan sözleşmenin müvekkili şirket tarafından işletilen her iki işletme adına geçerli olduğunu, ancak davacı taraf ürün teslimlerinde hiç bir haklı gerekçeleri olmamasına rağmen müvekkilinin satın aldığı ürünleri bu iki işletmeden istediklerine yazarak esasen sözleşme şartlarının bu şekilde yerine getirilmesini bilerek ve kötü niyetli olarak engellediğini, yine müvekkili şirketin işlettiği …’ta 20/08/2018 tarihinde Yangın meydana geldiğini, yangın sonrasında ilgili işletme 1 yıla yakın bir süre çalıştırılamadığını ve bu durum da davacı tarafa bildirilmiş olmasına rağmen davacı taraf müvekkili şirketin içinde bulunduğu mücbir sebepler dikkate alınmadan kötü niyetli olarak sözleşme şartlarını ağırlaştırdığını ve durumun bu noktaya gelmesini sağladığını, ayrıca Covid-19 Pandemisi nedeniyle müvekkilinin iki işletmesinin de Kanuni Düzenlemeler bağlamında Devlet tarafından alınan tedbirler kapsamında yaklaşık 2 yıl boyunca kapalı kaldığını, mücbir sebebi aşacak nitelikte bir felakete dönüşen Covid-19 pandemisi ve bu kapsamda alınan tedbirler dahi davacı tarafça dikkate alınmayarak müvekkili şirket aleyhine girişimlerde bulunmaktan çekinmemişler ve bu durumu bir fırsata çevirmek istediklerini, son olarak kesinlikle kabul manasına gelmemek üzere akdedilen sözleşme süresi olan 5 yılın dolmasına kısa bir süre kala ve yukarıda belirtilen mücbir sebepler de mevcutken davacı tarafın alelacele sözleşme şartlarının yerine getirilmediğinden bahisle sözleşmeyi fesih ile tazminat talepleri açıkça kötü niyetlerini ortaya koyduğunu, ayrıca davacı tarafın kota sınırına istinaden ödediğini ve tahsilini talep ettiği katkı payı bedelinin tamamen gerçek dışı olup müvekkil şirketin işletmelerinin Antalya ilinde ünlü olması ve buna istinaden sözleşme süresince ürünlerinin reklamlarının ve tanıtımlarının yapılması amacıyla müvekkil şirkete ödendiğini, gelinen aşamada dayatma bir sözleşmeyle (genel işlem koşulu – haksız rekabet hükümleri bağlamında) bu bedelin başkaca bir başlık altında geri ödenmesini kötü niyetli olarak ve dürüstlük kuralına aykırı olarak iadesini talep ettiğini, haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın REDDİ ile, kötü niyetli olan davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak şartıyla tazminata hükmedilmesine ve Tüm yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişiden alınan 26/01/2022 tarihli raporun sonuç kısmına göre; “..Dava dosyası ile ekindeki kayıt ve belgeler üzerinde yapılan incelemelerde, Dava konusu olaylarla ile ilgili olarak taraflar arasında 10.12.20114 tarihli “Direkt Satış Noktası Sözleşmesi “ düzenlediği ve bu sözleşmenin taraflarca Uuygulanmaya konulduğu, Taraflar arasında düzenlenen sözleşme ile davalı şirketin davacı şirketten yukarıda belirtilen ürünleri teslim almayı taahhüt ettiği,
Davalı şirketin ilgili ticari defter ve belgeleri şirket yetkilisi olan … tarafından tarafıma sunulmaması nedeniyle, davalı şirketin sözleşme ile davacı şirketten almayı taahhüt ettiği ürünlerin tamamını alıp almadığının değerlendirilmesi yapılamadığı, kanaat ve sonucuna varılmıştır…” şeklinde rapor sunulmuştur.
İstanbul Anadolu … Asliye Ticaret Mahkemesine yazılan talimat uyarınca bilirkişiden alınan 09/06/2022 tarihli raporun sonuç kısmına göre; “… Tüm delillerin ve hukuki durumun takdir ve değerlendirilmesi Sayın Mahkemeye ait olmak üzere
Davanın esası ile ilgili;
Davacının Ticari Defterlerini TTK ve VUK hükümlerine uygun Noter Açılış ve kapanış onaylarını yaptırdığı, Elektronik Defterlerini GİB zamanında gönderdiği,
Davalı tarafından davacıya düzenlenen “Pazarlama Faaliyetine Katılım Bedeli” faturasının ve Karşılığında yapılan ödemenin Davacı Defter kayıtlarında yer aldığı,
Cezai şartın unsurları bakımından yapılan inceleme göz önünde bulundurulduğunda eksik mal alımı sebebiyle 20.000 TL cezai şart tutarının talep edilebileceği,
Davacı … Satış ve Dağtım A.Ş. tarafından Pazarlama, Faaliyetine göre Katılım bedeline istinaden kıstelyevm usulüne göre talep edebileceği asıl alacak tutarının KDV dahil 177.782,17 TL olduğu
Davacının Davalıdan (20.000,004+177.782,17 TL+ ihtar gideri 246,45 TL ) Toplam 198.028,62 TL asıl alacaklı olduğu,…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Bilirkişiden alınan alınan 13/12/2022 tarihli ek raporun sonuç kısmına göre; “… Taraflar arasında yapılan sözleşmeye istinaden Davalının Davacıdan alımı gerçekleşen toplam ürün satış miktarının 3.390 kolu olduğu,
Davalı firmanın faaliyet konusunun Korona virüs salgını nedeniyle, İç İşleri Bakanlığı 16.03.2020 tarihinde yayınladığı 5361 sayılı genelge ile durdurulan işyerleri kapsamında olup olmadığının, 21.03.2020 tarihi itibari Nisan Mayıs ayları itibari ile gel al-paket servisle çalışıp çalışmadığı, akabinde 21/07/2020 tarih ve 11876 sayılı genelge saat kısıtlamasına tabi korona virüs tedbirleri nazara alınarak oturma düzeni ile müşteri aldığı faaliyetlerine tamamen ara vermek zorunda kalan isletme kapsamında olun olmadığının değerlendirilemedi, ..” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.

Dava, taraflar arasındaki satım sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart ve katkı payı alacağının tahsili için başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davaya konu İzmir … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyasında davacı tarafından davalı aleyhine toplam 198.028,62 TL üzerinden takibin başlatıldığı, ödeme emrinin borçlu/davalıya tebliğ edildiği, borçlunun süresinde yaptığı borca ve yetkiye itiraz üzerine takibin durduğu görülmüştür. Her ne kadar taraflar arasındaki sözleşmede davacı tarafın imzası bulunmuyor ise de, sözleşme tarafların kabulünde olduğundan ve davalının imzası bulunduğundan davalı yanın icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı, tacir olan taraflar arasındaki sözleşmenin 12. maddesi ile uyuşmazlık halinde İzmir İcra Daireleri yetkili kılındığından İİK’nun 50 maddesi atfı ile HMK’nun 17 maddesi uyarınca yerinde bulunmamıştır.
Dava, 1 yıllık hakdüşürücü süre içerisinde açıldığından işin esasına geçilmiştir.
Davacı taraf, davalının düzenli ve sürekli ürün alma yükümlülüğünü yerine getirmediğini ve uzun bir sure ürün satın almadığını iddia ederek sözleşme hükümlerine göre ödenmesi gereken cezai şart ve katkı payı alacaklarının doğduğunu iddia etmektedir.
Davalı taraf ise, sözleşme hükümlerinin genel işlem şartlarına aykırı olduğunu, iki adet işletmesinin bulunduğunu ve alımlara karşılık davacının istediği işletme üzerinden düzenleme yaptığını, bir işletmesinin yangın diğer işletmesinin ise Covid-19 pandemi nedeniyle çalıştırılmadığını ve bu durumun mücbir sebep olduğunu savunmaktadır.
Tarafların kabulünde olan 10/12/2014 tarihli “Direkt Satış Noktası Sözleşmesi” başlıklı sözleşme incelendiğinde,
“Davalı, bu sözleşmenin yürürlüğü süresince, davacının dağıtımını yaptığı ve ileride dağıtımını yapabileceği “Gazsız Ürünler” ile kullanım amaçları bakımından eş ürünleri davacıdan satın almak suretiyle işlettiği Satış Noktası’nda müşterilerine yeniden satmayı, bu ürünlerin tanıtımına ilişkin reklam ve sair malzemeyi Satış Noktası’nda bulundurmayı ve bu ürünlerin tanıtımını yapmayı … kabul ve taahhüt eder. Davacı, ürünlerden hangi isim, cins ve neviden olanlarını davalının Satış Noktası’nda satacağını serbestçe kararlaştırır. İşbu maddede anılan münhasırlık, yalnızca “Gazsız Ürünler” için geçerlidir ve 5(beş) yıllık süre ile sınırlıdır, Rekabet Kurulu’nun 10/09/2007 tarihli kararı uyarınca “Gazlı Ürünler” münhasırlık kapsamında değildir(madde 1).
Davalı, bu sözleşmenin yürürlüğü süresince, davacının dağıtımını yaptığı ve ileride dağıtımını yapabileceği “Gazlı Ürünler” ile kullanım amaçları bakımından eş ürünler davacıdan düzenli ve sürekli satın almak suretiyle işlettiği satış noktasında müşterinin davacı ürünlerine olan talebini karşılayacak şekilde etkin olarak bulundurmayı ve müşterilerine yeniden satmayı, bu ürünlerin tamamına ilişkin reklam ve sair malzemeyi satış noktasında bulundurmayı ve bu ürünlerin tamamını yapmayı kabul ve taahhüt eder. İşbu madde davalıya tek marka satma yükümlülüğü getirmemektedir (madde 2).
Davalı haksız bir nedenle davacıya iade etmemek koşuluyla toplam 7.000 koli … 250ml (12’li) ve 10.000 koli … 1 Lt(12’li) ve 4.000 koli … 33 ml(24’lü) koli miktarında ve özel hükümlerde belirtilen ürünü davacıdan satın almak suretiyle müşterilerine satmayı planlamaktadır. Sözleşme herhangi bir süre sınırlaması olmaksızın işbu satış miktarının tamamlanması ile birlikte kendiliğinden sonra erecektir(madde 3).
Davalı, bu sözleşme ve oluşmuşsa eklerinde yer alan yükümlülüklerinden herhangi birine uymaması halinde, davacının önceden kendisine uyarıda bulunması, önel tanıması, hüküm alması veya başkaca bir merasim uygulaması asla gerekmeksizin, hem işbu sözleşmeyi tek yanlı olarak feshetmekte serbest ve yetkili olacağını ve hem de 212.000 TL tutarını cezai şart olarak davacıya derhal ve defaten ödemeyi kabul ve taahhüt eder(madde 8).
Davacı davalının Satış Noktası’nda davacının ürünlerinin etkin bir şekilde satışını sağlamak amacıyla yapacağı her türlü pazarlama faaliyetlerine katkıda bulunmak için ve bir defaya mahsus olmak üzere ona fatura mukabilinde (KDV dahil) 212.000 TL (yalnız ikiyüzoniki bin Türk Lirası) ödeyecektir. Ancak davalı, sözleşmenin İşbu Sözleşme’de öngörülen yükümlülüklerine aykırı davranması neticesinde süresinden önce sona ermesine sebebiyet vermesi üzerine, bu meblağın kıstalyevm usulü belirlenecek olan kısmını KDV’si ile birlikte davacıya derhal iade edecektir. (Özel Hükümler ilk madde)” düzenlemelerinin bulunduğu görülmüştür.
Sözleşmeye göre, davalının davacı şirketten sözleşme süresince alması gereken ürün miktarının 21.000 koli olduğu, ancak dosyadaki belgelerden davalının davacıdan almış olduğu ürün miktarının 3.390 koli olduğu, davacı ile davalı arasında imzalanan sözleşme tacirler arasında düzenlenmiş olup, sözleşmenin incelenmesinde Borçlar Kanunu genel işlem koşullarına (TBK. 20/1 -25. maddelerine) aykırılık teşkil edecek bir hüküm bulunmamaktadır.
Davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi için ilk yazılan talimat sonucu ticari defterler ibraz edilmeden bilirkişi raporu düzenlenmiş ve davalı vekili kendilerine inceleme gününün tebliğ edilmediğini savunmuş olduğundan mahkememizce 08/11/2022 tarihli celse de davalı ticari defterlerinin incelenmesi için yeniden talimat yazılmasına yönelik ara karar tesis edilmiş ancak iş bu ara karar gereği talimat mahkemesi tarafından çıkartılan tebliğlere rağmen davalı ticari defterlerinin bulunduğu adresi bildirmediğinden davacı yanın ticari defterleri HMK’ nın 222. Maddesi uyarınca mahkememizce kesin delil olarak kabul edilmiştir.
Cezai şart 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda 158-161. maddelerinde düzenlenmiş olup, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 179-182. maddelerinde ise “ceza koşulu” ismini almıştır. Cezai şart borçlunun asıl borcunu ilerde, hiç veya gereği gibi ifa etmediği takdirde alacaklıya karşı ifa etmeyi önceden taahhüt ettiği, asıl borca bağlı olarak ve ancak bu borcun ihlali ile doğabilecek olan fer’i bir edimdir. Borçlu cezai şart ödemeyi taahhüt etmişse, artık alacaklı herhangi bir zarara uğradığını iddia etmek veya zararını ispat etmek zorunda kalmadan, tazminat elde etmek imkanını bulacaktır. Zira cezai şart borcun ihlali halinde verilmesi gereken, önceden kararlaştırılmış kesin miktarlı (maktu) bir tazminattır. Cezai şartın kararlaştırılabilmesi için asıl borcun mahiyeti önemli değildir; bir verme borcu kadar, yapma veya yapmama borçlarında da cezai şart kararlaştırılabilir (Tekinay Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, 7. Bası, İstanbul 1993, s. 341-343) 6098 sayılı TBK’nin 179/1 hükmüne göre; “Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir”. Borçlu, borca uygun hareketle yükümlü olup, bu hükme göre taraflar, sözleşmede borçlunun ya borcunu sözleşmeye uygun olarak ifa etmesini ya da ceza koşulunu ödenmesini kararlaştırmış olabilirler ancak bu durumda seçim hakkı alacaklıya tanınmıştır. Alacaklı borcun aynen ifasını talep edebileceği gibi bundan vazgeçerek ceza koşulunun ödenmesini de talep edebilir.
6098 sayılı TBK’nın 179/2 hükmüne göre; “Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.” Bu hükme göre, borçlunun borca aykırı davranışı halinde, alacaklı hem aynen ifayı, hem de kararlaştırılan cezanın ödenmesini talep edebilecektir.
6098 sayılı TBK’nin 179/3 hükmüne göre; “Borçlunun, kararlaştırılan cezayı ifa ederek sözleşmeyi, dönme veya fesih suretiyle sona erdirmeye yetkili olduğunu ispat etme hakkı saklıdır.” Burada borçlu, borcu ifa yerine bizzat ceza koşulu ödemek suretiyle borçtan kurtulma olanağına sahiptir. Yani ceza koşulu ifanın yerini aldığı için borçlu borca aykırı davranmamakta, borcu ifa yerine ceza koşulunu ödeyerek sözleşmeden dönebilmektedir.
Cezai şart ile borçlunun kusuru ve alacaklının zararı arasındaki ilişki ise TBK’nin 180.maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükme göre cezai şartın ödenmesi alacaklının zarar görüp görmediğine ve zararının miktarına bağlı değildir. Ayrıca borçlunun kusurlu olduğunun alacaklı tarafından ispat edilmesine de gerek bulunmamaktadır.
Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 8. maddesinde yer alan cezai şart, TBK 179/1 maddesinde düzenlenen seçimlik cezai şarttır.
Davacı yanın düzenli ve sürekli ürün alınmadığına yönelik iddiası değerlendirildiğinde, incelenen davacı ticari defterlerine göre son alım tarihinin 2017 yılının 3. Ayı olduğu belirtilmiş ise de, davalıya gönderilen ihtarname içeriğinde davacının 22/08/2019 tarihi itibari ile ürün alımının gerçekleşmediğinin belirtildiği bu hali ile 22/08/2019 tarihinin esas alınması gerektiği kanaatine varılmakla ve davalı tarafında açıkça düzenli ürün alımının yapıldığına yönelik savunması bulunmadığından davacının iddiasını ispatladığı sonucuna ulaşılmıştır.
Davacı, davalı yanın düzenli ürün almadığını ispat etmiş olduğundan davalının savunmasının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalının savunmasının dayanakları (genel işlem şartı dışında) Covid 19 pandemisi ve yangın olayıdır. Dosya arasında bulunan yangın tutanağına göre davalının bir işletmesinde 20/08/2018 tarihi itibari yangının olduğu sabit ise de, ürün alımının iş bu tarihten 1 yıl sonrasına kadar devam etmediği, pandemi nedeniyle alınan tedbirlerin ise yine ihtarnamede belirtilen tarihten sonrasına ilişkin olması sebebiyle davalının mücbir sebep savunmasına itibar edilmeyerek, davacı lehine cezai şart hükümlerinin oluştuğu, sözleşmenin özel hükümlerinin ilk maddesine göre davalıya ödendiği sabit olan katkı payı bedelinin (kıstalyevm usulüne göre yapılan hesaplama sonucu)de davacıya verilmesi gerektiği anlaşıldığından davanın kabulüne, kabul edilen bedeller likit olup belirlenebilir olduğundan davalı aleyhine tazminata hükmedilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile; davalı/borçlunun İzmir … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına,
2-Davalının sorumlu olduğu 198.028,62 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatı olan 39.605,72.-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 13.527,33 TL karar ve ilam harcının yatan 2.391,70 TL peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 11.135,63TL’ nin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Yargılama sırasında davacı tarafından yatırılan ve harcanan 2.391,70 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 442,50 TL posta ve diğer giderler ile 1.300,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 4.193,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir edilen 30.704,29 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-6325 sayılı HUAK uyarınca, suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davalıdan alınarak Hazine’ ye irat kaydına,
7-Yargılama sonucunda ve re’sen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse re’sen yapılacak gider de mahsup edilmek ve 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
Dair, taraf vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesine hitaben mahkememize verilecek istinaf dilekçesi ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/03/2023

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı