Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/23 E. 2022/124 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/47
KARAR NO : 2022/122

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 12/01/2017
KARAR TARİHİ : 17/02/2022

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesi ile; 22/11/2016 tarihinde, sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın …’un sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı kamyona arkadan çarparak yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, iş bu kazanın oluşumunda … plaka sayılı araç sürücüsü …’in asli ve tam kusurlu, …’un ise kusursuzu olduğunun tespit edildiğini, kazayı yapan şoförün araç kullanım saati dolmasına rağmen diğer yedek şoförün ehliyetini kullanarak yola devam ettiğini, yorgun ve uykusuz olarak aracı kullanmaya devam eden şoförün direksiyonda uyuklayarak önünde bulunan araca arkadan çarparak kazanın oluşumuna sebebiyet verdiğini, iş bu kazaya ilişkin Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …/… no’lu dosyası üzerinden soruşturma yapılmaya başlandığını, davacının 02/07/1998 doğumlu …’ın maluliyet oranlarına ilişkin kati raporun mahkememizce aldırılarak, yüzünde meydana gelen sabit iz nedeniyle beden gücü kayıplarının tespitini talep ettiklerini, davacı … ev hanımı olup kaza tarihinde düğün sonrası balayı tatiline giderken kazaya uğradığını, ayrıca kaza anında da yaklaşık 1 aylık hamile olup kazadan sonra verilen ilaçların henüz bebeğe etkisi olup olmadığı belli olmadığını, İş bu duruma ilişkin maddi ve manevi haklarını saklı tuttuklarını, davacı anılı kaza nedeniyle efor kaybına uğradığını, telafisi imkansız sonuçlar meydana geldiğini, psikolojik olarak son derece hassas olan müvekkilinin kaza nedeniyle kendilerinde meydana gelen bu kayıpların ağır bir bunalım geçirmesine sebep olduğunu, Davacı … kaza nedeniyle meydana gelen beden gücü ve efor kaybının yarattığı ruhsal ve yaşamsal olumsuzluklar, kaza nedeniyle çekmiş oldukları derin ıstırap, acı, elem, keder ve bundan böyle yaşam süresi sonuna kadar yoksun kalacakları zevkleri, dilediğince gezme dolaşma olanaklarından yoksunluk nedeni, geri kalan hayatları boyunca hiçbir zaman istediği her işte rahatlıkla çalışamayacağını, genç yaşı düşünüldüğünde hayatının tadını çıkaramayacak olmaları ve davalıların ağır kusuru da gözetilerek manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ettiklerini, trafik kazasında yaralanarak beden gücü ve efor kaybına uğrayan davacı … için 6100 sayılı Yasa’nın 107. maddesi gereğince, toplanacak deliller ve bilirkişi raporuna göre fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00.-TL beden gücü ve efor kaybı (kalıcı ve geçici iş göremezlik – sabit izlerden kaynaklanan) 500,00.-TL’er tedaviye bağlı (medikal aletler, ilerde muhtemel estetik ameliyat giderleri, ilaç, yol ve diğer tüm giderler) giderlerden oluşan maddi tazminat tutarının işleten için 22/11/2016 kaza tarihinden (sorumluluk limitleri ve kapsamlarına göre) sigorta şirketi açısından ise 09/01/2017 hasarı ret tarihinden itibaren işletilecek avans faizleri, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalılardan tahsiline, Fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik davacı … adına 70.000,00.-TL ve … adına 50.000,00.-TL manevi tazminatın sadece işleten açısından 22/11/2016 olay tarihinden işletilecek avans faizi, yargılama giderleri ve avukatlık birlikte tahsiline, Davalı … A.Ş. adına kayıtlı … plaka sayılı otobüs üzerine “ihtiyati tedbir” konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … Sigorta vekili, cevap dilekçesinde; dava öncesi başvuru yapılmadığından dava şartı eksikliği nedeniyle esasa girilmeksizin reddine, usulden yetkisizlik nedeniyle reddine; Refakatçi gideri, bakıcı gideri, yol masrafı, ilaç masrafı, tıbbi malzeme masrafı gibi sair tüm masraflardan müvekkili şirketin sorumluluğu olmaması nedeniyle reddine, herhalde haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davvalı … vekili, cevap dilekçesinde; Davanın öncelikle esasa girilmeksizin zamanaşımı, yetki, husumet, hukuki yarar yokluğu ve dava şartı yokluğu doğrultusunda reddine, Davanın …’na ve kazaya karışan … plakalı araca ilişkin olarak, 22.11.2016 kaza tarihini de kapsayacak şekilde düzenlemiş oldukları sigorta poliçeleri dolayısı ile … Sigorta A.Ş.’ye ve araç şoförü …’e İhbarına, Her halükarda hukuki dayanaktan yoksun olarak ikame edilen işbu davanın esasına ilişkin olarak da, maddi tazminat ve manevi tazminat taleplerinin tamamı yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE;
1-Dava trafik kazası sonucu oluşan maluliyet nedeniyle maddi ve manevi tazminat davasıdır.
2-Dava dilekçesinde davacıların yolcu olarak seyahat ettiği … plaka sayılı davalı … A.Ş.’nin işleteni ve sahibi diğer davalı … Sigorta Şirketi’nin sigortacısı olduğu otobüsün önde seyreden dava dışı kamyona arkadan çarpması suretiyle kaza meydana geldiğini, kaza sonucu davacının önemli ölçüde yaralandığı, yüzünde yaralanmalar mevcut olduğu ileri sürülerek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulmuştur.
3-Davalılarca sair itiraz nedenleri ileri sürülerek davanın reddi talep edilmiştir.
4-Görev hususu kamu düzeninden olup mahkeme tarafından her aşamada resen gözetilmesi gerekmektedir.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-(k) maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “tüketici”; 3/1-(l) maddesinde ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler “tüketici işlemi” olarak kabul edilmiş ve Tüketici Kanununun kapsamı esaslı şekilde genişletilmiştir. Aynı Kanunun 73/1. maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken; 83/2. maddesinde de “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir.
Davanın tüketici mahkemesinde görülmesi ile ticaret mahkemesinde görülmesi arasında tüketici taraf açısından önemli farklılıklar oluşmaktadır. Davanın tüketici mahkemesinde görülmesi halinde hükmedilecek vekalet ücreti, dava sonunda harçtan sorumlu olmamak gibi önemli bir kısım avantajlardan faydalanma imkanı varken, davanın ticaret mahkemelerinde görülmesi halinde taraf olan kişinin tacirler hakkındaki hükümlere tabi olarak durumu tüketicilere göre oldukça dezavantajlı hale gelmektedir. Bu durumda tarafın tüketici ilişkisine dayanarak mı hareket ettiğinin titizlikle irdelenmesi gerekmektedir.
5-Somut olayda dosyaya sunulan 19/11/2016 tarihli yolcu biniş kartı başlıklı otobüs biletlerinin incelenmesinde, dava konusu kaza davacıların bir yolcu taşıma şirketi olan davalı … A.Ş.’nin biletli yolcusu olarak seyahatleri sırasında gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Davacılar ile davalı … A.Ş. Arasında tüketici ilişkisi kurulmuş olup uyuşmazlığın çözümünde tüketici mahkemelerinin görevli olacağı değerlendirilmiştir. Nitekim Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin istikrarlı uygulaması da bu doğrultudadır. (Örn: Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan trafik kazası sebebiyle manevi tazminat talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, dava tarihi olan 06/11/2014 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-k maddesinde tüketicinin; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, 3/1-l maddesinde ise tüketici işleminin; “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı Kanun’un 73/1 madde ve fıkrasında da; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu hüküm altına alınmıştır.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her safhasında re’sen gözetilmelidir. Bu itibarla, mahkemece uyuşmazlığın tüketici işlemi niteliğinde olduğu nazara alınıp görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.(Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 22/01/2019 T. 2018/5725 Esas 2019/601 Karar sayılı ilamı)”
6-Ayrıntılı gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere davacılar ile davalı taşıma şirketi arasında tüketici ilişkisi bulunduğu, tüketici işleminden kaynaklanan dava ve uyuşmazlıkların Tüketici Mahkemesinde görülmesi gerektiği, her ne kadar yargılama mahkememizde yürütülmüş ve büyük ölçüde karar aşamasına gelmiş ise de görev hususunun kamu düzeninden kaynaklanan ve her aşamada gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin İzmir Tüketici Mahkemesi olduğuna dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN, HMK 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevsiz olması nedeniyle dava şartı yokluğundan HMK 115/2 maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, İZMİR TÜKETİCİ MAHKEMESİNİN GÖREVLİ OLDUĞUNA,
2-HMK’nun 20.maddesi uyarınca bu karara karşı süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize başvurularak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dava dosyasının yetkili ve görevli İzmir Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, kesinleşmeden itibaren 2 haftalık süre içerisinde dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmezse davanın açılmamış sayılacağının İHTARINA,
3-Yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı taktirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”