Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/202 E. 2023/565 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/202 Esas
KARAR NO : 2023/565
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/03/2021
KARAR TARİHİ : 22/06/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, dilekçe ekinde sunulan cari hesap dökümü ve faturalar uyarınca müvekkili şirketin davalı şirketten alacaklı olduğunu, davalı borçlunun borcunu ödememesi sebebi ile müvekkili şirket tarafından davalı adına Manisa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının borca ve yetkiye itirazı sebebi ile takibin durduğunu, taraflarınca yetki itirazlarının kabul edilmesi sebebi ile icra dosyasının İzmir …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip numarasını aldığını, davalı borçlu şirketin 26.10.2020 tarihinde takibe ilişkin borca ve ferilerine itirazı sonucu icra takibinin durduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişki gereğince borçlu şirketin aldığı mallara ilişkin olarak ilgili faturanın keşide edildiğini, işbu hususun tarafların ticari defterlerinde işli olduğunu, açıklanan ve nazara alınacak nedenlerle fazlaya ilişkin her türlü dava ve alacak hakları saklı kalmak kaydıyla İzmir …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında asıl alacak tutarı olan 7.076,37-TL tutara ilişkin yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 7.076,37-TL üzerinden devamına, likit alacağa karşın yapılmış davalının haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşme gereği müvekkili şirketin defter ve kayıtlarının esas alınması gerektiğini, taraflar arasında akdedilen Satış Sözleşmesi’nde “Muhasebe Kayıtlarının Delil Olması” Başlıklı Maddesi uyarınca; müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarının tek delil olarak kabul edildiğine ilişkin olarak tarafların mutabık olduklarını, müvekkili şirketin davacıya hiçbir borcu bulunmadığını, iptali istenen itiraza konu tutarın, davacı şirketin haksız olarak talep ettiği ve hiçbir şekilde ispat edemeyeceği dayanaksız bir iddiadan ibaret olduğunu, davacı şirketin alacak talebinin hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını, müvekkili şirketin davacı şirkete karşı muaccel olup da ödenmemiş bir borcu bulunmadığını, her ne kadar davacı tarafça işbu itirazın iptali davasının mebdeini teşkil eden icra takibinin ödeme emrinde “Borcun nedeni olarak bir çok fatura” dayanak gösterilmiş ise de, önemine binaen tekrarlayacağımız üzere müvekkili davalı şirketin davacı tarafa cari ilişkiden kaynaklanan hiçbir borcu bulunmadığını, davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu faturalar uyarınca, cari hesap alacağını değil, cari hesapta kayıtlı muhtelif alacaklarını icra takibine konu ettiği düşünülmekte olup, müvekkili şirket tarafından yapılmış olan ödemelerin öncelikle muaccel olmuş borçlara istinaden yapıldığının kabul edilmesi gerektiğini, hiçbir şekilde borcu kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacı tarafından müvekkili şirketten icra inkar tazminatı talep edilmesinin açıkça hukuka aykırılık teşkil ettiğini, davacıya hiçbir borcu bulunmayan müvekkili şirket hakkında salt kötü niyetle ve haksız kazanç elde etme gayesiyle icra takibi başlatan davacının, İcra İflas Kanunu’nun 67/2 maddesi uyarınca kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, bu nedenlerle her türlü sair tazmin haklarımız saklı kalmak kaydıyla; davanın reddine, davacı şirketin %20 kötü niyet tazminatı ile mahkumiyetine, yargılama masrafları ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişiden alınan 08/05/2022 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre; “Dava dosyasında yer alan davacı şirkete ait faturalar, davacı şirkete ait BS beyannameleri ve davalı şirkete ait BA Beyannameleri üzerinden yapılan incelemede, dava dosyasına 2014 yılı 4,5,6,8,9,10,11,12. ay BS-BS ve 2015 yılı, 6, 10, 11, 12.aylara ait BA-BS beyannamelerinin celp edildiği, söz konusu dönemlerde davacı şirketin KDV hariç 648.502 TL’lik BS satış beyanında bulunduğu, davalı şirketin ise aynı dönemlerde 591.685 TL’lik BA alım beyanında bulunduğu, davacının beyanı ile davalının beyanı arasında 56.817 TL’lik fark bulunduğu, aynı dönemlerde davacı şirketin davalı şirkete 629.301,96 TL’lik KDV hariç fatura düzenlediği, davalı şirketin beyanları ile davacı şirketin düzenlediği faturalar mukayese edildiğinde fark tutarının 37.617,84 TL olduğu, davalı şirket tarafından tarafıma herhangi bir defter ve belge sunulmadığı ve davacı şirket tarafından dava dosyasına sunulan cari hesap ekstresinde yer alan bilgilerden, davacı şirketin davalı şirketten asıl alacak tutarının 7.076,37 TL olduğu görülmüş olduğu…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Bilirkişiden alınan 12/12/2022 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre; “Davacı şirkete ait bilirkişiliğimize sunulmuş olan ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, usulüne uygun tutulan ticari defterlerin sahibi lehine delil vasfına sahip olduğu, Davacının ticari defterleri üzerinden yapmış olduğumuz incelemeler ve yukarıda belirtiğimiz tespitler neticesinde; Davalının Davacıdan mal aldığı, Davalı ile Davacı arasında ticari ilişkinin bulunduğu, Davacının ticari defterleri üzerinden yapmış olduğumuz incelemelerde davacının davalıdan 7.076,37 TL alacağının bulunduğu tespit edilmiştir.” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Dava, satım sözleşmesi nedeniyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davaya konu İzmir … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyasında davacı tarafından davalı aleyhine toplam 9.272,95TL’ nin talep edildiği ödeme emrinin borçlu/davalıya tebliğ edildiği, borçlunun süresinde yaptığı itiraz üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Dava, 1 yıllık hakdüşürücü süre içerisinde açıldığından işin esasına geçilmiştir.
Taraflar arasındaki satım sözleşmesinde davacı satıcı, davalı satın alandır. Satıcı davacı ürünü teslim ettiğini, davalı alıcı ise teslim edilen ürünlerin bedelini ödediğini ispatla yükümlüdür.
Mahkememizin 29/09/2022 tarihli celsesi 2 nolu ara karar gereğince; davalı vekiline 2014-2015-2016-2017 yılı ticari defterlerin bulunduğu adresi bildirmek için kesin mehil verilmiş ve bildirilen adresi sonucu Bilirkişiden alınan 16/01/2023 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre; “Davalı …’nin muhasebe departmanı tarafından … A.Ş.’nin 31.08.2018 tarihinde davalı …. ile birleştiği, 31.12.2018 tarihi itibari ile tamamen devir olduğu, bu sebeple şu an bünyede yetkin bir personelin de olmaması sebebi ile devirden önceki kayıtlar ile ilgili olarak yasal defterler üzerinden herhangi bir muhasebe kaydı ve belgeye ulaşılamaması sebebi ile tam olarak sunulamadığı, bünyelerinde bulunabildiği kadarı ile yasal defter beratları ile davacının cari hesap dökümünün gönderilebileceği beyan edilmiştir.
Bu sebeple yapılan incelemeler icra dosyası, dava dosyası ve davalı şirket tarafından ibraz edilen …. Pazarlama A.Ş.’ne ait 01.03.2015-28.02.2016, 01.03.2016-28.02.2017 özel hesap dönemi yevmiye ve kebir defteri beratları ile davacı şirketin 09.01.2013-11.07.2017 tarihli cari hesap dökümü ile davalı şirketin 2017-2018-2019 yılı gelir idaresi onaylı yevmiye ve kebir defteri beratları ile sınırlı kalmıştır. Yapılan incelemeler sonucunda işbu raporun inceleme değerlendirme ve tespitler bölümlerinde ayrıntısı ile belirtildiği üzere;
-… A.Ş.’nin 01.03.2015-28.02.2016, 01.03.2016-28.02.2017 özel hesap dönemini içerir yasal defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, yasal defterler üzerinde tarafımca herhangi bir inceleme yapılamadığı,
-Davalı …..’nin 2018-2019-2020 yılı yasal defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, yasal defterler üzerinde tarafımca herhangi bir inceleme yapılamadığı;
-Davalı … sunulan excel formatındaki cari hesap dökümünde, davacı … San. Tic. A.Ş.’nin … numaralı cari hesabında 11.07.2017 tarihi itibari ile 5.883,88-TL borç bakiyesi bulunduğu, ancak işbu bakiyenin doğruluğu konusunda tarafımca somut bir tespit yapılmasının mümkün olmadığı,
-Nitekim davalı şirketin muhasebe departmanından 04.01.2023 tarihinde gelen elektronik postada davalı ….’nin 2018-2019-2020 yılı yasal defterlerinde davacı …Tic.A.Ş. ile ilgili olarak herhangi bir muhasebe kaydına rastlanmadığının beyan edildiği,
-İşbu raporun Tespit ve Değerlendirmeler bölümünde ayrıntısı ile açıklandığı üzere davalı yanca sunulan cari hesap dökümünden taraflar arasındaki borç/alacak ilişkisinin tarafımca somut olarak tespiti mümkün olmadığından, davacı ticari defterleri üzerinde yapılacak incelemeyi içerir bilirkişi raporunun dosyaya sunumu halinde Sayın Mahkemenin gerekli görmesi halinde karşılıklı olarak tekrar irdelenebileceği,
-İşbu raporun Tespit ve Değerlendirmeler bölümünde ayrıntısı ile belirtilen bilgiler ışığında Sayın Mahkeme tarafından davalı şirket vekilinin 01.06.2022 tarihli beyanı ışığında aralarındaki ticari ilişkiye istinaden taraflar arasındaki uyuşmazlığın dört adet faturadan kaynaklandığına karar verilmesi durumunda;
-İşbu raporun Tespit ve Değerlendirmeler bölümünde ayrıntısı ile belirtildiği gibi işbu fatura muhteviyatı malların davalı yanca teslim alınıp alınmadığı, ödemelerinin yapılıp yapılmadığı konusunda dava dosyası kapsamında tarafımca somut bir tespit yapılamadığı,
-Sayın Mahkeme tarafından davacı yanca düzenlenen işbu dört adet fatura muhteviyatı malın davalı yanca teslim alındığına ve işbu faturalara istinaden herhangi bir ödeme yapılmadığına karar verilmesi durumunda,
-Davacı …Tic.A.Ş.’nin işbu davaya esas İzmir …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına istinaden 01.07.2020 icra takip tarihi itibari ile davalı …’nden taleple bağlı kalınarak 7.040,37-TL tutarında asıl alacak talep edebileceği değerlendirilmiştir.” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
İki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri Yasa’da belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Tüm bu nedenler ile; satıcı/davacının incelenen ticari defterlerine göre 7.076,37 TL alacağının bulunduğu, alacağa dayanak faturaların davalının ticari defterlerine kayıtlı olup olmadığının belirlenebilmesi için alınan bilirkişi raporuna göre davalı yanca yasal defterlerin ibraz edilmediği, cari hesap dökümünün sunulduğu,davalı tarafça dosyaya ibraz edilen sözleşmede davacının imzasının bulunmadığı ve davacının sözleşmeyi inkar ettiği, bu hali ile 6100 sayılı HMK’nın 222. maddesinin üçüncü fıkrasında 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 23. maddesi ile yapılan değişiklikte gözetildiğinden süresinde ticari defterler ibraz edilmediğinden açık hesaba konu ürünlerin ayıpsız ve eksiksiz bir şekilde davalıya teslim edildiği iddiasının ispatladı, hatırlatılan yemin hakkının davalı tarafça kullanılmadığı görülmekle davanın kabulüne, takip dosyasındaki alacak faturaya dayandığından (likit) davacı lehine tazminata hükmetmek gerekmiştir.
HÜKÜM:
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile; davalı/borçlunun İzmir … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin asıl alacak üzerinden devamına,
2-Davalının sorumlu olduğu 7.076,37TL üzerinden %20 icra inkar tazminatı olan 483,38.-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 483,38 TL karar ve ilam harcının yatan 74,49 TL peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 408,89 TL’ nin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Yargılama sırasında davacı tarafından yatırılan ve harcanan 74,49 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 208,50 TL posta ve diğer giderler ile 2.700,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 3.042,29 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yatırılan ve harcanan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir edilen 7.076,37TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-6325 sayılı HUAK uyarınca, suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davalıdan alınarak Hazine’ ye irat kaydına,
8-Yargılama sonucunda ve re’sen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse re’sen yapılacak gider de mahsup edilmek ve 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
Dair, taraf vekilinin yüzüne karşı KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/06/2023
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır