Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/197 Esas
KARAR NO : 2021/275
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/03/2021
KARAR TARİHİ : 19/03/2021
Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesi ile; müvekkili …’in bacağında ağrı olduğu şikayetiyle davalılardan … Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti’nin sahibi olup işlettiği Özel … Hastanesine gittiğini, burada hastane doktorlarından davalı …’ın kendisi ile ilgilendiğini, müvekkilinin halihazırda çocuk felci hastalığının mevcut olduğunu, müvekkilinin 2011 yılından beri bu rahatsızlığı ile ilgili olarak … Hastanesine gittiğinden tıbbi geçmişine ilişkin ayrıntılı kayıtların hastanede ve davalı doktorda mevcut olduğunu, davalı …’ın müvekkilinin ağır şikayeti ile gittiği sol bacağına önçapraz bağ ameliyatı uyguladığını, ancak müvekkilinin bu ameliyattan sonra yürüyerek gittiği hastaneden yürüyemez halde ayrıldığını, devamında bir iyileşme gerçekleşmediği gibi aksine sürekli ağrılar çektiğini, defalarca tekrar hastaneye gittiğini, bu hatalı ameliyat sonrasında 4-5 kez revizyon ameliyatı geçirmek zorunda kaldığını, iyileşmek yerine durumunun gün be gün kötüleştiğini, müvekkilinin davanın açıldığı tarih itibariyle tekerlekli sandalyeye ve yardımcı yürüme cihazlarına mahkum yaşadığını, müvekkiline ameliyat öncesi ve sonrasında yeterli bilgi verilmediğini, müvekkiline uygulanan hatalı ameliyattan sonra müvekkilinin sürekli olarak ağrı çektiğini, ayağının üstüne basamaması, ayağa kalkamaması vs nedeniyle müvekkilinin farklı pek çok hastaneye gittiğini, tüm doktorların müvekkiline “kim sana bu ameliyatı yaptıysa seni mahvetmişler, onlar bozmuş sen gelmiş benden toplamamı istiyorsun, sen çocuk felci hastasısın, sana yapılmaması gereken tüm ameliyatları yapmışlar, mümkün değil, bir insan bacağına bu yapılmaz, işlem yaparsam elimde kalırsın suç da bana kalır” şeklinde beyanda bulunduklarını ve müvekkiline hiç bir tedavi uygulanmadığını ve açıkça geri dönüşün olmadığını belirterek davacıyı gönderdiklerini, davacının İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduğunu, İzmir … ASCM’ce davalı … hakkında taksirle yaralama suçundan adli para cezasına hükmedildiğini, davacı …’ın bu süreçlerde sürekli müvekkilini …’in yanında olduğunu, ailenin tüm yükünü sırtında taşıyan …’ın bu sıkıntılar neticesinde kansere yakalandığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 300,00-TL maddi zararın … Sigorta yönünden poliçe limitleri dahilinde müvekkili …’e verilmesini, 101.000,00-TL tazminatın davalılardan tahsili ile davacı …’e verilmesine, her türlü tedavi ve bakım gideri ile ulaşım gideri olarak şimdilik 300,00-TL’nin davalılardan alınarak davacı …’e verilmesini, davacı … lehine 50.000,00-TL, davacı … lehine 30.000,00-TL olmak üzere toplam 80.000,00-TL manevi tazminatın davalılardan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE;
1-Dava tıbbi kötü uygulama nedeniyle davacıda meydana gelen kalıcı zarardan dolayı maddi ve manevi tazminat davasıdır.
2-Görev hususu bir dava şartı olup mahkemece her aşamada ve resen öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
3-Dosya içeriğinin incelenmesinden davacının davalı … Özel Sağlık Hizmetleri Tic.Ltd.Şti.’ne ait Özel …. Hastanesi’nde ameliyat olduğu, ameliyatın hekim olan diğer davalı … tarafından gerçekleştirildiği, davalılardan sigorta şirketinin ise mesleki sorumluluk sigortacısı olduğu anlaşılmaktadır.
4-6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3/k maddesinde Tüketicinin “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi”yi ifade ettiği, Yasa’nın 3/1 maddesinde Tüketici İşlemini “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere hertürlü sözleşme ve hukuki işlemi “olarak tanımlandığı, Yasa’nın 73/1 maddesinde “ Tüketici İşlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli” olduğu, Yasa’nın 83/2 maddesinde de “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği” düzenlenmiştir.
5-Somut olayda davacının davalı şirkete ait hastanede davalı doktor tarafından gerçekleştirilen ameliyatı sonrasında sağlığının bozulduğu, yapılmaması gereken bir ameliyatın davacı üzerinde uygulandığı ileri sürülerek tazminat talep edilmektedir.
Dava konusu ameliyatı gerçekleştiren hekimin sunduğu tıbbi hizmetin sorumluluğunun davalı … şirketince sigorta poliçesi ile üstlenilmesi karşısında davacılar 6502 sayılı Yasa’nın 3/k maddesinde ifade edilen “tüketici”, gerçekleştirilen ameliyat ise tüketici işlemi niteliğinde olup yukarıda da izah edildiği üzere 6502 sayılı Kanun’un 83/3. Maddesinde yer alan “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği” hükmü uyarınca davalılardan birinin sigorta şirketi olması ve sigorta sözleşmesinin Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiş bulunması davayı ticari dava haline getirmemektedir. Sigorta Hukuku, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’unun 6. kitabında 1401-1520 maddelerinde düzenlenmiş, Yasa’nın 4/1-a maddesi gereğince sigorta uyuşmazlıklarından doğan davalar – ticari dava sayılmış, Yasa’nın 5. maddesinde de Asliye Ticaret Mahkemeleri görevli kılınmış ise de, daha sonra 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/k, L ve 73/1 maddesi ile 6502 sayılı Yasa kapsamında kalan sigorta uyuşmazlıkları yönünden göreve ilişkin 6102 sayılı Yasa hükümleri ilga edilmiş, 28.05.2014 tarihinden itibaren bütün uyuşmazlıklarda Tüketici Mahkemeleri görevli kabul edilmiştir.
6-Trafik kazalarından doğan davalarda taraflardan birinin sigorta şirketi olması halinde davanın asliye ticaret mahkemesinde görülüyor olması ile somut olayın özellikleri kıyaslandığında her iki davanın farklı hukuki temellere dayandığı ve birbirlerine emsal olamayacakları değerlendirilmiştir. Zira trafik kazasında araç sürücüsü ile karşı araç sürücüsü arasında bir haksız fiil ilişkisi mevcut olup karşı tarafın sigorta şirketine karşı açılacak davada sigorta hukuku hükümleri uygulanacağından bu türden bir davaya bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesidir. Oysa somut olayda davacı ile davalı hastane arasında tüketici ilişkisi mevcut olup olaya sigorta hukukunun uygulanacak olması davayı ticari dava haline getirmemektedir.
7-Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin benzer konularda asliye ticaret mahkemesi’nin görevli olduğuna dair bir kısım ilk derece mahkemesi kararları hakkında onama kararı verdiği görülmektedir. Bununla birlikte onama kararlarına konu ilk derece mahkemesi kararları incelendiğinde 6502 sayılı kanunun yürürlük tarihi olan 28/05/2014 tarihinden önce gerçekleştirilen işlemlerin dava konusu edildiği görülmektedir. Somut olayda ameliyat tarihi 26/10/2015 olup 6502 sayılı kanunun 83/3. Maddesi uyarınca ,tüketici işlemi niteliğini haiz olan ameliyattan kaynaklanan her türlü dava ve uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerekmektedir.
7-Yukarıda ayrıntılı gerekçeleri açıklandığı üzere davacıların zararına neden olan ameliyatın bir tüketici işlemi niteliğinde olduğu gözetilerek davaya bakmakla görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine ve İzmir Tüketici Mahkemesinin görevli olduğuna dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN, HMK 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevsiz olması nedeniyle dava şartı yokluğundan HMK 115/2 maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, İZMİR TÜKETİCİ MAHKEMESİNİN GÖREVLİ OLDUĞUNA,
2-HMK’nun 20.maddesi uyarınca bu karara karşı süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize başvurularak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dava dosyasının yetkili ve görevli İzmir Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, kesinleşmeden itibaren 2 haftalık süre içerisinde dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmezse davanın açılmamış sayılacağının İHTARINA,
3-Yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı taktirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 19/03/2021
Katip …
e -imzalıdır
Hakim …
e -imzalıdır
BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”