Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1034 E. 2023/560 K. 20.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DOSYA NO : 2021/1034 Esas
KARAR NO : 2023/560
DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 30/12/2021
KARAR TARİHİ : 20/06/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
İDDİA : Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Uluslararası bir taşıma şirketi olan davacı müvekkil ile davalı/borçlu arasında muhtelif tarihlerde Yurt İçi Taşıma ve Cari Hesap Sözleşmesi akdedildiğini işbu sözleşmeler uyarınca müvekkil şirket tarafından davalıya defalarca taşıma hizmeti verildiğini, müvekkil tarafından ifa edilen taşıma hizmetlerine istinaden tanzim edilen faturalar uyarınca davalının takip tarihi itibariyle müvekkil şirkete borcu (faiz ve ferileri hariç) 5.407,37-TL olduğunu, davalı/borçlu yetki itirazında bulunulduğunu bunun kabulünün de mümkün olmadığını, zira taraflar arasında imzalanan sözleşmede aynen; “İşbu sözleşmeden doğan ihtilaflarla hal mercii İzmir Mahkeme ve İcra Daireleri’dir.” Taraflar arasında akdedilmiş bulunan Yurtiçi Taşıma ve Cari Hesap Sözleşmesi’nin “3-ihtilaflar” bölümünde; “Anlaşmazlık Durumlarında, Müşteri, Ups ‘nin Kanuni Ve Ticari Defterleri İle Taşımaya Ait Tüm Kayıt Belgelerini Kesin Delil Olarak Şimdiden Kabul Eder” hükmü yer almaktadır. İşbu madde ile H.M.K.nun delil sözleşmesine ilişkin hükümleri gereğince; davaya konu uyuşmazlıkta müvekkil şirkete ait ticari defter ve kayıtların kesin delil niteliği taşıdığı kabul edilmiştir. Taraflar arasında imzalanan Yurt İçi Taşıma ve Cari Hesap Sözleşmeleri uyarınca faturaların, tanzim tarihinden itibaren 20-21 gün içinde ödeneceği davalı tarafça kabul ve taahhüt edilmiştir. Davalı şirket, taraflar arasında akdedilen muhtelif tarihli Yurt İçi Taşıma ve Cari Hesap Sözleşmelerine göre ödemelerini belirtilen günlerde yapmamış olduğundan temerrüde düşmüştür. Yine aynı sözleşme ile davalı, ödemelerini belirtilen günlerde ve şartlarda yapmadığı takdirde; ödeme tarihinden itibaren Merkez Bankası’nın avans işlemlerinde uyguladığı avans faiz oranındaki veya aylık % 2,5 oranında vade farkı ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir. Davalı- borçlunun itirazı haksız olup İİK m.67/2 ve yerleşik Yargıtay kararları uyarınca, mahkemenizce hükmedilecek miktarın 420’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatı talebimiz mevcuttur. Açıklanan ve Mahkemenizce resen tespit olunacak nedenlerle ve fazlaya ilişkin tüm haklarının saklı kalması kaydıyla Davalı-borçlunun haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ve İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasındaki takibin devamına, Haksız ve kötü niyetli itirazları nedeniyle davalı aleyhine mahkemece hükmedilecek alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, Yargılama gideri ve dava vekâlet ücreti ile A.A.Ü.T. nin 16. Maddesi uyarınca arabuluculuk maktu avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekilinin cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİL DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE:
Dava İİK 67. Maddesi uyarınca açılmış İtirazın İptali Davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına dayanak yapılan Cari Hesap İlişkisinde davacının takip miktarınca alacaklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Kural olarak alacaklı, alacağın kaynağını oluşturan fatura içeriğinde yer alan mal veya hizmetin davalı borçluya verildiğini ispat külfeti altındadır. Alacaklı bu husustaki ispatı imzalı fatura veya sevk irsaliyesi ile sağlayabileceği gibi mal veya hizmetin borçluya verildiğini ispat eden diğer yazılı, görsel delillerle ispat edebilebilir. Yine kendi ticari defterlerinde lehine olan kayıtların davalı ticari defterleri ile doğrulanması veya davalının ticari defterlerini ibraz etmemiş olması halinde de alacağın varlığı ispat olunabilir. Zira Yargıtay’ın artık istikrar kazanmış uygulamasına göre bir tacirin ticari defterlerine bir faturayı kaydetmiş olması, fatura içeriği mal veya hizmetin kendisine sağlandığının ispatı olarak kabul edilmektedir.
Ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin yasal düzenleme 6100 sayılı HMK’nın 222. maddesinde yer almaktadır:
“1- Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
2- Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
3- İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.”
Madde metninde de açıklandığı üzere ticari defterlerin bir tarafın kendi lehine delil olarak kabul edilmesi için öncelikle usulüne uygun tutulmuş, açılış ve kapanış onaylarının süresinde yaptırılmış olması gerekmektedir. Bunun yanında ticari ilişkinin karşı tarafının aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterindeki kayıtların bu deftere aykırı olmaması veya karşı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir.
Somut olayda; Ödeme emrinde belirtilen borca karşı yapılan itirazın 28.01.2021 tarihinde yapıldığı, takibin 29.01.2021 tarihinde durdurulduğu, itiraza ilişkin alacaklı dilekçesinin borçluya tebliğe çıkarıldığına dair takip dosyası kapsamında her hangi bir belge, bilgi veya tebliğ mazbatasının bulunmadığı, ancak mahkememizde görülmekte olan işbu itirazın iptali davasının 30.12.2021 tarihinde açılmış olduğu ve her halukarda İcra İflas Kanunu md. 67’de öngörülen 1 yıllık süre içerisinde açılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkememizce davacı şirketin ticari defterlerinin incelenmesine için aldırılan 31/01/2023 tarihli Bilirkişi Raporunda; Tarafların iddia ve savunmaları kapsamında ileri sürmüş oldukları delilleri mahkememizce toplanmıştır. İbrazı gerçekleşen yasal defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresi içinde yapılmış ve sahibi lehine delil olma özelliğine haiz olduğu görülmüştür. Davacı defterlerinde de davalının 5.407,37-TL borçlu olduğu ve bu bakiye bedel için davalı yanca herhangi bir ödeme gerçekleştirilmediği, Davalı kayıtlarında da davacının alacaklı olduğunun tespit edilmesi halinde, faturaların muacceliyet tarihinden takip tarihine kadar geçen süre için reeskont avans faizi ile yapılan hesaplama sonucu davacı şirketin toplam 5.407,37-TL asıl alacak için 7951,06-TL faiz talep edebileceği, ancak taleple bağlılık ilkesine göre en fazla 117,16-TL olabileceği şeklinde görüş ve kanaatini bildirmiştir. Davalı Tarafın ticari defter ve belgelerinin belirlenen gün ve saatte ibraz edilmemiş olması nedeniyle incelenemediği ve bu nedenle Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nce davalının ticari defterleri için bilirkişi görevlendirmesinin iptaline ve talimatın işlemsiz iadesine karar verildiği görülmüştür.
Denetime elverişli ve dosya kapsamı ile uyumlu bilirkişi raporuna göre, davacının ticari defter ve kayıtlarının takibe konu fatura alacağını doğruladığı ve davalının usulüne uygun ihtar içerir tebliğe rağmen ticari defterlerini ibraz etmediği, bu nedenle davacının kendi ticari defterlerinde kayıtlı olan hususların yine kendi lehine delil kabul edilebileceği değerlendirilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13. Fıkrası uyarınca arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden olup 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin hazine tarafından karşılandığı anlaşıldığından bu yargılama giderleri kapsamında davalı üzerine yükletilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-.Davanın KABULÜ İLE;
Davalının İzmir … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından yapılan icra takibine İTİRAZININ İPTALİNE, takibin 5.407,37-TL asıl alacak ve 117,16-TL işlemiş faiz üzeriden iptali ile toplam 5.524,53-TL üzerinden üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren Yasal Faiz işletilmesine,
2- İİK madde 67 gereğince hüküm altına alınan alacağın % 20’si oranında hesaplanan 1.104,88-TL İcra İnkar Tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Karar tarihinde Yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 377,38-TL harçtan peşin alınan 66,73-TL’nin mahsubu ile bakiye 310,65-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4- Arabuluculuk Kanunu Madde 18/A fıkra 13, 14 gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5- Davacı tarafından yatırılan 59,30- Başvurma Harcı, 66,73-TL Peşin Harç, 8,50-TL Vekalet Harcı olmak üzere toplam 134,53-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 5.524,53 -TL Vekalet Ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7- Davacı tarafından yapılan 1.000,00-TL bilirkişi ücretinin ve 787,5‬0-TL tebligat ve posta ücreti olmak üzere toplam 1.787,50-TL Yargılama Giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8- Taraflarca yatırılan Gider Avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, HMK 341 maddesi gereğince miktar itibariyle Kesin Olarak verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 20/06/2023
Katip …
¸e-imza
Hakim …
¸e-imza

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”