Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/801 E. 2022/700 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/801 Esas
KARAR NO : 2022/700

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 24/03/2011
KARAR TARİHİ : 20/10/2022

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkili …’in annesi …’in, davalılardan …’ın mülkiyet sevk ve idaresindeki, diğer davalılardan … sigorta A.Ş. tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası yapıldığını, diğer davalı … ve Kredi sigorta tarafından da kasko sigortasının bulunduğunu, … plaka sayılı araç ile 08.09.2010 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle vefat ettiğini, kaza nedeniyle düzenlenen trafik kazası tespit tutanağında kazanın kazaya yola çıkan yabani hayvanın neden olduğunu, bu raporun bağlayıcı olmadığını, söz konusu kaza ile ilgili olarak davalı … hakkında Urla Cumhuriyet Başsavcılığında tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermek suçundan soruşturmanın devam ettiğini, 2918 sayılı kara yolları trafik kanunun 87. Maddesinde ölen kişinin hatır için karşılıksız taşınması halinde işletenin ve dolayısıyla zorunlu trafik sigortasının sorumluluğunun genel hükümlere tabi olduğunu, sigorta poliçesinin ayrılmaz bir parçası durumunda olan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında ise zorunlu trafik sigortasının sorumluluğunun dışında kalan durumlar arasında hatır taşınmasının yer almadığını, müteveffa ile sigortalı arasında herhangi bir akrabalık ilişkisinin de bulunmadığını, bu nedenle müteveffa sigortalı bakımından tamamen üçüncü kişi durumunda olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin … E. … K. Sayılı ilamında belirtilen şekilde hatır taşıması dahil aracın işletilmesine bağlı tehlike sorumluluğu hallerinin sigorta güvencesi kapsamında kaldığının kabulü gerektiğini, müvekkilinin yaşadığı acının tarifinin mümkün olmadığını, müvekkilinin annesinin ölümünden yakşalık 6 ay sonra da babasını kaybettiğini ve müvekkilinin ne anesi, ne babası, ne kardeşi, ne de maddi durumu iyi kendisine bakabilecek bir akrabasının kalmadığını, bundan böyle hayatını gelecek yardımlarla geçirmek zorunda kaldığını, müvekkilinin okul ve diğer bakım masraflarından ölmeden önce annesinin sorumlu olduğunu, davacının annesinin ölümüyle desdekten yoksun kaldığını, bu nedenlerle 8.000,00-TL maddi zararın ve 50.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline yargılama karar verilmesini karar ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde; müvekkilinin kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığını, öncelikle davalı sigortalardan kusur oranında tazmininin gerektiğini, kabul etmemekle birlikte talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, manevi tazminatın talep eden taraf için bir zenginleşme vasıtası ve karşıtaraf için de ekonomik bir yıkıma neden olmaması ve adalete uygun olması gerektiğini, bu nedenlere davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, Tazminatı davası olup, Mahkememizin 31/05/2017 tarih ve…… Esas,……. karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiş, İzmir Bölge Adliye Mahkemesinin 04/12/2020 tarih,…… Esas, ……. Karar sayılı ilamı ile; “Dava, trafik kazası sonucunda annesini kaybeden davacının destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
HMK 355. maddesi gereğince istinaf nedenleri ve kamu düzeni sınırlandırmaları dikkate alınarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince davacı sürücünün kusuru bulunmaması nedeniyle davanın tüm davalılar yönünden reddine karar verilmiştir.
KTK85m göre “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar….”şeklindedir.Ayrıca aynı yasanın 86. maddesinde sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
2918 sayılı KTK 91. maddesinde işletenin mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu getirilmiştir.Bu sorumluluk sözleşmeye dayalı sorumluluktur.ZMMS dışında kalan hususlar 92m düzenlemesinde yer almaktadır.Bu noktada KTK92/b maddesinde “işletenin, eşinin, usul füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri taleplerin zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsam dışında olduğuna…” hükmü bulunmaktadır. Şu hali ile anılan kişilerin mallarına gelen zararlar dışında kalan ölüm ve yaralanmaya ilişin cismani zararlar ise sigortacının sorumluluğu kapsamında bırakılmış böylece tehlike sorumlusunun yakınlarının dahi belirtilen anlamda sigorta kapsamında olduğu benimsenmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı 818 sayılı BK’nun 45/2. maddesinde düzenlenmiş olup “ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir “şeklindedir. 6098 sayılı TBK 53/3 maddesinde ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradığı kayıplar düzenlemesinde ölüm nedeniyle uğranılan zarar karşılanmıştır.
YİBBGK’nun 6.3.1978 tarih 1/3 sayılı kararında “Destekten yoksun kalma tazminatının eylemin karşılığı bir ceza olmayıp ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının, desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” vurgulanmış ve sonraki içtihatlarda da bu husus benimsenmiştir.
Yargıtay HGK’nun 2019/28 E-2020/111 K sayılı kararında”… Şu hâle göre; işletenin ve şoförün, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, davacıların hakkına, desteklerinin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemeyeceğinden, destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklıdır….”denmektedir.
Belirtilen yasa hükümleri ve içtihatlar çerçevesinde somut olayda,davalı … şirketlerinin sorumluluğu tehlike sorumluluğu kapsamında olup sigorta poliçesi ile öngörülen riziko gerçekleşmiş olduğundan taraf iddiaları ve delillerin bu bakış açısıyla yeniden değerlendirilmesi ve buna göre aktüer bilirkişi raporu alınarak karar verilmesi gerektiğinden eksik delillerin toplanması için davacı tarafın istinaf isteminin HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir…” gerekçesi ile kaldırılmıştır.
Mahkememizin ……… Esas sayılı dosyasına kaydı yapılan dosyanın yapılan yargılaması sonunda;
İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin…….Talimat sayılı dosyasına yazılan talimat uyarınca İTÜ Karayolları Kürsüsü öğretim üyelerinden oluşan 3 kişilik heyetten alınan bilirkişi rapor sonucuna göre: “…davalı sürücü …’ın kusursuz, Karayolları Genel Müdürlüğünün (dosyadaki mevcut verilere göre) kusursuz, otoyola giren yabani domuzun ise %100 etkili oldukları…” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Bozma sonrası toplanan bilgi, belge ve delillerin birlikte değerlendirilmesinde;
1-Dava, haksız fiilden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasıdır.
2-Davacı …’in desteği olan annesi …, davalı …’ın sevk ve idaresindeki …plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunduğu sırada gerçekleşen kaza neticesinde vefat etmiş olup, davalı ……… Aracın KZMMS sigorta poliçesi ile sigortacısı, diğer davalı …. İse aracın kasko sigorta poliçesi ile sigortacısıdır.
3-İstinaf bozma ilamı sonrasında yapılan inceleme neticesinde, davacının dava dışı Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhinde kusura dayalı tam yargı davası açtığı, davanın İzmir 3.İdare Mahkemesi’nin 2018/1002 Esas 2019/604 Karar sayılı dosyasında görüldüğü, davanın reddine karar verilmiş ise de Danıştay (Kapatılan) 15.Dairesi’nin …… Esas …… Karar sayılı ilamında “Dosyanın incelenmesinden, 08/09/2010 tarihinde saat 04:30’da Çeşme-İzmir otoyolunda meydana gelen ölümlü, maddi hasarlı trafik kazasında annesi …’i kaybeden davacının, davalı idarenin hizmet kusuru olduğu iddiasıyla 57,500,00 TL maddi, 57.500,00 TL manevi tazminat isteminde bulunduğu; kaza tespit tutanağında, sürücünün kusurunun olmadığı, kazaya domuz sürüsünün neden olduğunun belirtildiği, Urla Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebiyle Adli Tıp Kurumu tarafından 27/12/2010 tarihinde hazırlanan raporda; fotoğraflardan kaza yerindeki otoyolun yanında bulunan tellerin açık olduğunun tespit edildiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.
1593 sayılı Erişme Kontrollü Karayolları Kanunu’nun 1. maddesinde; “Erişme kontrollü karayolu, özellikle transit trafiğe tahsis edilen, belirli yerler ve şartlar dışında giriş ve çıkışın yasaklandığı yaya, hayvan ve motorsuz taşıt ve araçların giremediği ancak izin verilen motorlu taşıtların yararlandığı ve trafiğin özel kontrole tabi tutulduğu karayoludur. Erişme kontrollü karayolu belediye hudutları içinde de olabilir.” hükmüne yer verilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 3. maddesinde; otoyol, özellikle transit trafiğe tahsis edilen, belirli yerler ve şartlar dışında giriş ve çıkışın yasaklandığı, yaya, hayvan ve motorsuz araçların giremediği, ancak, izin verilen motorlu araçların yararlandığı ve trafiğin özel kontrole tabi tutulduğu karayolu olarak tanımlanmış, anılan Kanunun 7.maddesinde de; Karayolları Genel Müdürlüğü’nün yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmanın bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri arasında olduğu kurala bağlanmıştır.
Dava konusu olayda; kazanın oluşumunda birinci derece etkili olan sebebin otoyola giren domuz sürüsünün olduğu belirtildiğinden, yukarıda yer alan mevzuat hükmünde de tanımlandığı üzere söz konusu otoyolda domuz sürüsünün bulunmaması gerektiği tartışmasız olduğundan, otoyolun bakım, onarım, trafik güvenliği hususların sağlanması konusunda davalı idarenin görevli ve sorumluluğunun bulunduğu, ancak bunu sağlayamayarak trafik kazasına neden olduğu anlaşıldığından olayda davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Bu durumda; kazanın oluşumunda araç sürücüsünün kusursuz, davalı idarenin ise Adli Tıp Kurumu raporunda yola çıkan domuz sürüsüne atfedilen oranda, yani %100 oranında kusurlu olduğu, dolayısıyla kazanın oluşumunda otoyolda gerekli trafik güvenliği tedbirlerini almayan davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu sonucuna varılmaktadır.”
Şeklinde bozma ilamı verildiği, bozma sonrası İzmir 3.İdare Mahkemesi’nce Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhinde yargılamaya devam olunarak davanın kabulüne karar verildiği, kabul kararının Danıştay 8.Dairesi’nin ….. Esas …Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği görülmüştür.
4-Mahkememizce istinaf kaldırma kararı öncesinde kusur değerlendirmesi için Karayolları Genel Müdürlüğü’nden seçilen bilirkişi heyetinden rapor alınarak, dosyada bulunan 2 rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi için bilirkişi raporu alınmış ise de bilirkişilerin 2’sinin Karayolları Genel Müdürlüğü çalışanı, 1’inin ise Karayolları Genel Müdürlüğü’nden emekli olduğu, dosyada kusur dağılımı yapılırken Karayolları Genel Müdürlüğü’ne yönelik de kusur değerlendirmesi yapıldığı, 6100 sayılı HMK’nın 268/3-son cümlesi “Ancak kamu görevlilerine, bağlı bulundukları kurumlarla ilgili dava ve işlerde, bilirkişi olarak görev verilemez.” hükmü bulunduğu, Karayolları Genel Müdürlüğü her ne kadar bu davada taraf olmasa da davanın sonucuna göre sorumluluğunun doğma ihtimali bulunduğu gözetilerek alınan bilirkişi raporu hükme esas alınamayacağının tespiti ile İtü Karayolları Kürsüsü öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi heyetinden yeniden rapor alınmış, dosyaya sunulan 21/05/2021 tarihli bilirkişi raporunda davalı araç sürücüsünün ve Karayolları Genel Müdürlüğü’nin kusursuz, otoyola giren yabani domuzun %100 kusurlu olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
5-Mahkememizce dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları ve Danıştay 8.Dairesi’nin denetiminden geçerek kesinleşen İzmir 3.İdare Mahkemesi’nin 2021/1722 Karar sayılı dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesinde;
Her ne kadar dosyamıza sunulan bilirkişi raporlarında kazanın gerçekleşmesinde kusurun karayoluna giren domuzda olduğu görüşü bildirilmiş ise de, Danıştay 8.Dairesi’nin yukarıda ayrıntılı olarak alıntılanan bozma ilamında Dava konusu olayda; kazanın oluşumunda birinci derece etkili olan sebebin otoyola giren domuz sürüsünün olduğu belirtildiğinden, yukarıda yer alan mevzuat hükmünde de tanımlandığı üzere söz konusu otoyolda domuz sürüsünün bulunmaması gerektiği tartışmasız olduğundan, otoyolun bakım, onarım, trafik güvenliği hususların sağlanması konusunda davalı idarenin görevli ve sorumluluğunun bulunduğu, ancak bunu sağlayamayarak trafik kazasına neden olduğu anlaşıldığından olayda davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu değerlendirilmiştir.
Mahkememizce Danıştay 8.Dairesi’nin hukuki görüşü hukuka, yönetmeliğe ve kazanın gerçekleşme şekline uygun görülmüş olup bilirkişi değerlendirmelerinin aksine kazanın gerçekleşmesinde otoyolun bakım ve onarım işlemlerini gerçekleştirmeyerek domuzun trafik seyir alanına girmesine neden olan idarenin asli ve tam kusurlu olarak sebebiyet verdiği kanaati ile, davalıların sorumluluğunu gerektiren işleten veya sürücü kusuru bulunmadığı, davalı … şirketlerinin de aracın işletilmesinden kaynaklanan zararları teminat altına aldığı, dava konusu kazanın gerçekleşmesinde kusurun 3.kişide olduğu anlaşıldığından davalılardan talepte bulunulamayacağı değerlendirildiğinden davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVALARININ AYRI AYRI REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70-TL harcın, peşin olarak alınan 172,30-TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 91,6‬0-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen maddi tazminat davası yönünden 8.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen manevi tazminat davası yönünden 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ve Yapı Kredi Sigorta Anonim Şirketi’ne verilmesine,
5-Davacının sarf ettiği yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve resen ilgili taraflara iadesine,
Dair davacı vekili, davalı … vekili ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı taktirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/10/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır