Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/767 E. 2022/541 K. 07.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/767
KARAR NO : 2022/541

DAVA : Banka Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ : 14/12/2020
KARAR TARİHİ : 07/07/2022

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkili şirketin, davalı … A.Ş … Şubesinden ticari müşteri olarak 10.04.2017 yılında ticari kredi kullanılmasının üzerine banka tarafından şirket adına … no.lu ve … no.lu 2 adet banka hesabı açıldığını, banka şubesi tarafından şirketin … no.lu hesabından 31.03.2016-31.03.2020 tarih aralığında toplam 29.379.19-TL masraf tahsilatı dönemsel hizmet komisyonu ile toplam 1.468.96-TL dönemsel hizmet komisyonu vergisi kesildiğini, … no.lu hesabından 28.06.2019 tarihinde 6.300-TL Dönemsel hizmet komisyonu ve BSMV, 30.09.2019 tarihinde 6.825.-TL Dönemsel hizmet komisyon ve BSMV olmak üzere toplam 13.125.-TL fahiş miktarda paralar kesildiğini, her iki hesaptan toplamda 43.973.15-TL kesilen tutarların kesildiği tarihten itibaren işleyen ticari temerrüt faizleriyle birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde; Banka tarafından davacıya verilen bankacılık hizmetleri karşılığında ücret talep etmesi hem hukuka ve hemde içtihatlara , bankacılık teamüllerine son derece uygun olduğunu, söz konusu masraf ve komisyon, davacı ile banka arasında imzalanan sözleşmelere ve ticari müşteriler için uygulanacak masraf ve komisyon listelerinde de yer almakta olup bütün bankalarca da alındığını, tahsil edilen dönemsel hizmet komisyonları ve BSMV sinin geri istenmesi haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Kredi sözleşmeleri, banka kayıtları, TCMB kayıtları, bilirkişi raporu delil olarak değerlendirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre; “…Davalı banka ile davacı … Pazarlama Ltd. Şti. arasında 10.04.2017 düzenleme tarihli 1.500.000-TL ve 09.10.2017 düzenleme tarihli 1.000.000-TL limitli Genel Kredi Sözleşmeleri akdedilmiştir.
Sözleşmelere istinaden firmaya tanınan toplam 2.500.000.-TL Kredi limiti dahilinde muhtelif tarih ve tutarlarda ticari krediler kullandırılmıştır( hesap ekstrelerinden tespit edildiği üzere, 12.08.2016 tarihinde 100.000.-TL, 13.10.2016 Tarihinde 400.000.-TL , 27.03.2017 tarihinde 200.000.-TL,, 27.05.2019 250.000-TL, 19.06.2019 tarihinde 133.000.-TL ve KMH hesabından kullandırılan krediler vs. )
Davalı banka davacı firmaya gerek bankacılık hizmetleri kapsamında verdiği hizmetler ve gerekse kullandırdığı krediler nedeniyle yaptığı risk merkezi bildirimleri, sistem kayıtlarının arşivlenmesi, şube ve alternatif dağıtım kanallarından hizmet verilebilmesi ve bunun yanı sarı kredili müşterilerin nakit akışı ve kredi ödeme döngüsünün takibi ve oluşturulan risk modelleme çalışmalarına göre müşteri kredi portföylündeki risklilik derecesinin düzenli olarak analiz edilerek verimli bir şikelide yöneltilmesi ve diğer hizmetler için ayrılan kaynakların karşılığı olarak dönemsel hizmet komisyonu tahsil etmektedir.
Davalı bankanın firma ile ilgili olarak yaptığı analizler ve vermiş olduğu hizmet karşılığında 2017 -2020 yılları arasında 3’er aylık dönemlerde tahsil ettiği toplam: 41.879.19-TL Dönemsel Hizmet Komisyonunun,
Taraflar arasındaki akdedilen sözleşme hükümlerine, TCMB 2006/1 sayılı tebliğine, Davalı Bankanın BDDK’ye bildirdiği Ürün Hizmet Komisyon cetvellerindeki oranlara uygun olduğu, davacı firmaya iadesini gerektirecek bir tutarın olmadığı…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava genel kredi sözleşmesi nedeniyle haksız kesinti yapıldığı iddiasına dayalı alacak davasıdır.
2-Davacı tarafça davalı banka nezdinde 2 adet hesap açıldığı, davacı şirket hesaplarından 43.973,15-TL tutarında dönemsel hizmet komisyonu ve vergisi olarak kesinti yapıldığını, yapılan kesintilerin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, yapılan kesinti ve bedellerin hukuki dayanağının bulunmadığı ileri sürülerek yapılan kesintilerin iadesi talep edilmiştir.
3-Davalı tarafça sunulan cevap dilekçesinde davalı bankanın gerçekleştirdiği ücret taleplerinin bankacılık uygulamalarına uygun olduğu, davalı bankanın uyguladığı komisyon oranlarının sektördeki tüm bankalarca uygulandığını, uygulanacak komisyon oranlarının liste olarak yayınlandığını ve herkese duyurulduğunu, uygulanan komisyon oranlarının fahiş olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
4-Mahkememizce davacı ile davalı arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi dosyaya getirtilmiş, hesap harekerlerinin incelenmesi neticesinde davacıya ait … nolu hesaptan ve … nolu hesaptan çeşitli kredi ödemelerinin yapıldığı ve dava konusu olan çeşitli dönemsel hizmet komisyonu ve dönemsel hizmet komisyonu vergisi adı altında kesintiler yapıldığı, kesintilerin hangi kredi sözleşmelerine istinaden uygulandığına dair bir kayıt bulunmadığı görülmüştür.
Davalı banka tarafından dosyaya 10/04/2017 tarihli ve 09/10/2017 tarihli genel kredi sözleşmeleri sunulmuştur.
Sözleşmelerin incelenmesinde davacı ile davalı arasında imzalanan 10/04/2017 tarihli 1.500.000,00-TL limitli genel kredi sözleşmesinin 2.11.2 nolu maddesinde bankanın kullandıracağı krediler nedeniyle oluşacak maliyetlerin karşılanması için müşteriden komisyon, masraf ve ücret adı altında ödeme talep edebileceği, komisyon ve masrafların bankanın internet sitesinde ilan edileceği veya müşterinin talep etmesi halinde kendisine bildirileceği düzenlenmiştir. 09/10/2017 tarihli sözleşmede de yine 2.11.2. Nolu maddede aynı yönde sözleşme hükmü bulunduğu görülmüştür.
Davacı tarafça sözleşmenin anılan nüshalarında davacı şirket adına atılmış imza bulunmadığı ileri sürülerek dönemsel ücret komisyonu tahsil edilemeyeceği ileri sürülmüş, ayrıca sözleşme imzalanırken bu tür ücretlendirmelerin bulunmayacağı yönünde karşılıklı anlaşılarak sözleşme imzalandığı ileri sürülmüştür. Davacı tarafça davacı şirket tarafından imzalanan sözleşmenin değil sayfaları değiştirilmiş başka sözleşmelerin dosyaya sunulduğu iddia olunarak bu hususta banka şubesi yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davacı tarafça kendisinin imzaladığı sözleşmenin her sayfasının altının ayrı ayrı imzalı olduğu ileri sürülmüş ve bu hususta daha önce imzalanan bir kısım sözleşme örnekleri sunulmuş ise de, davacı tarafça sunulan sözleşme örneklerinin 2011 ve 2013 tarihli oldukları, dava konusu sözleşmelerin ise 2017 yılında imzalandığı, davacı tarafça sunulan sözleşmelerde ücret ve komisyon alınmayacağı yönünde açık bir hüküm bulunmadığı, yalnızca bazı sözleşme hükümlerinin üzerinin çizildiğinin görüldüğü, bu haliyle davacı ile davalı arasında imzalanan sonraki tarihli sözleşmelere dair açık bir kayıt bulunmadığı, sözleşmelerin birer suretinin de davacıya verildiği dikkate alındığında dava konusu kesintilerin yapılmayacağına yönelik akdedilmiş bir sözleşme hükmü bulunduğuna dair davacı tarafın somut bir delil sunamadığı, davalı banka tarafından sunulan sözleşmenin her nüshasında imza bulunmamakta ise de Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2021/4388 Esas 2022/73 Karar sayılı 10/01/2022 tarihli kararında “6102 sayılı TTK’nın 20. maddesinde, tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir uygun bir ücret isteyebilir, hükmü düzenlenmiştir. Bankaların bu anlamda tacir oldukları ve temel iştigal konuları olan kredi işlemleri dolayısıyla şartlarının mevcut olması halinde ücret isteyebilecekleri kuşkusuzdur.” şeklinde değinildiği üzere bankanın genel kredi sözleşmesi kapsamında tahsis ettiği kredi limiti için masraf talep edebileceği dikkate alındığında taraflar arasında imzalanan sözleşme ve kullanılan çok sayıda kredi bulunduğu, davalı bankanın dönemsel hizmet komisyonu tahsili hususunda talepte bulunmasını gerektirecek hizmeti sağladığı dikkate alınarak dönemsel hizmet komisyonu alınmaması yönünde bir sözleşme şartı bulunduğuna dair ispat külfetinin üzerinde bulunduğu, ancak davacının dayandığı ve sunduğu deliller itibariyle bu yönde bir sözleşme şartı bulunduğunu ispat edemediği değerlendirilmiştir.
5-Mahkememizce Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na müzekkere yazılarak davalı bankanın Merkez Bankası’na bildirdiği dönemsel ücret komisyon tutarlarına ilişkin kayıtlar dosyaya getirtilmiş ve dosya bankacılık işlemleri konusunda uzman bilirkişiye tevdi edilmiş, dosyaya sunulan 28/01/2022 tarihli bilirkişi raporuna göre davacıdan yapılan dönemsel hizmet komisyonu ve vergi kesintilerinin TCMB’ye bildirilen oran ve miktarlara uygun olduğu, iadesinin gerektiği bir miktar bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
6-Davacı tarafça rapora karşı itirazda bulunulmuş, davalı tarafın her bir sayfalı olan sözleşme suretini sunması hususunda süre verilmesini ve buna göre değerlendirme yapılması talep edilmiştir.
Yukarıda da açıklandığı üzere Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulamasına göre taraflar arasında açık bir sözleşme hükmü bulunmasa dahi bankanın TTK 20. Maddesi uyarınca uygun bir ücret talep etme hakkı bulunmaktadır. Somut olayda davalı tarafça sunulan sözleşmenin her bir sayfasının imzalı olmaması, davacı müşteri aleyhindeki haksız şartların davacı yönünden uygulanmasına engel ise de banka tarafından tahsis edilen dönemsel hizmet komisyonu ve buna dair verginin bankacılığın faaliyetiyle ilgili masraflara ilişkin olduğu, davalı bankanın tahsis ettiği kredi limitiyle ilgili olarak TCMB’ye bildirmiş olduğu oranlar dahilinde ve yine piyasa koşullarına uygun olarak talepte bulunabileceği, taraflar arasında aksi yönde sözleşme kurulduğunu iddia eden tarafın ispat külfetini üzerine alarak iddia ettiği hususu ispat etmesi gerektiği, davacı tarafın bu hususta dosyaya sunmuş olduğu somut bir delil bulunmadığı, 2011 ve 2013 tarihli sözleşmelerde de bu yönde açık bir hüküm bulunmamakla birlikte sözleşmenin 2.11.2 ve sair maddelerinin üzerlerinni siyar marker tip kalemle çizilmiş olduğu, bu hususun dava konusu kesintilerin sıhhetine doğrudan bir etkisinin bulunmadığı, taraflar arasında bu yönde açıkça komisyon alınmayacağı yönünde bir düzenleme bulunmadıkça davalı bankanın ticari faaliyeti dolayısıyla ücret talep etme hakkı bulunduğu dikkate alınarak itirazlar kabul edilmemiştir.
7-Dava konusuyla ilgili ayrıca genel işlem şartları kapsamında değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Davacı her ne kadar tacir ise de Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2021/4388 Esas 2022/73 Karar sayılı 10/01/2022 tarihli kararında da vurgulandığı üzere 6098 sayılı TBK’nın 20. Maddesinde düzenlenen genel işlem koşullarına ilişkin ayrı bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Dava konusu sözleşmeler 6098 sayılı TBK’nın yürürlük tarihi olan 01.07.2012 tarihinden sonra imzalanması nedeniyle sözleşme tarihleri itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın ilgili hükümlerinin uygulanması gerekmekte olup taraflar arasında sözleşmeler imzalanmadan önce davacı şirketin 2011 yılından itibaren davalı bankayla çalışmakta olduğu, davacı şirket ile davalı banka arasında imzalanan 2011 ve 2013 tarihli sözleşmelerin de benzer şartları içerdiği, bir tacirin seçenek özgürlüğü içinde kendisine en uygun kredi şartlarını sağlayan banka ile sözleşme yapması icap edip kredi kullanan tacirin bankaların uyguladığı erken kapama oranı, kredi komisyonu ve diğer masrafları araştırması, bankalarla müzakere etmesi, T.C. Merkez Bankasına bildirilen ve ilan edilen masrafları öğrenmesi bir tacirden beklenmesi gereken bir durum olduğundan taraflar arasında imzalanan sözleşmelerde masraf alınabileceğinin davacı şirket tarafından kabul edilmesi genel işlem şartı olarak değerlendirilmemiştir.
8-Ayrıntılı gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere; Türk Ticaret Kanunu’nun 20. maddesinde tacir olan veya olmayan bir kimseye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacirin uygun bir ücret isteyebileceği düzenlenmiş olup, davalı banka tacir ve dava konusu kredi ticari işletmesiyle ilgili işlemlerden olduğundan davalı bankanın verilen hizmet gereği uygun bir ücret isteme hakkı bulunduğu, taraflar arasında bu hususta imzalandığı savunulan sözleşmede her bir sayfanın altı imzalı değil ise de bir an için açık bir komisyon ücreti tahsilini gerektirir sözleşme hükmü bulunmasa dahi TTK 20. Madde gereğince dönemsel hizmet komisyonu talep edilebileceği, davacı tarafça ücret komisyonu alınmayacağı yönünde iddia ileri sürülmüş ise de dava dilekçesinde bu yönde bir iddianın ileri sürülmeyip yalnızca yapılan kesintilerin hukuki dayanaktan yoksun olduğu yönünde iddianın bulunduğu, yargılama sırasında bu yönde komisyon kesintisi yapılmayacağına dair özel sözleşme imzalandığı ileri sürülmüş ise de buna ilişkin somut bir delil sunulmadığı, bu itibarla davalı banka tarafından haksız bir tahsilat yapılmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
9-Davacı tarafça yargılama sırasında 07/07/2022 tarihli celsede faiz oranı ve komisyon oranı gösterir 1 tablo sunulmuş ise de tabloda yer alan hesap numarasının … nolu hesap olduğu, dava konusu tahsilatların ise … nolu hesaptan ve … nolu hesaptan yapılan komisyon kesintileri olduğu, ayrıca davalının iddianın genişletilmesine muvafakati bulunmadığı hususları birlikte dikkate alınarak sunulan tablonun dava konusu uyuşmazlığın esasını etkilemeyeceği değerlendirilmiştir.
10-Davacı tarafça yargılama sırasında davalı banka şube çalışanları hakkında suç duyurusunda bulunulmuş olup, mahkememizce soruşturma dosyası Uyap üzerinden celp edilerek incelenmiş, davacının soruşturma dosyasında mahkememiz dava dosyasına dayanak yaptığı hususları ileri sürdüğü, mahkememizce incelenen sözleşme ve diğer deliller dikkate alındığında davalı bankanın tahsil ettiği ücretlerle ilgili suç oluşturacak somut bir davranışa dair bir eylemin tespit edilemediği, somut uyuşmazlığın içeriği ve dosya kapsamındaki deliller dikkate alındığında soruşturma akıbetinin beklenmesinin yargılamayı uzatacağı değerlendirildiğinden soruşturma sonucu bekletici mesele yapılmaksızın mevcut delil durumu nazara alınarak davanın reddine karar verilmiştir
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70-TL harçtan peşin olarak alınan 750,96-TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 670,26‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına takdir edilen 6.516,51-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacının sarf ettiği yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça tebligat ücreti olarak sarf edilen 13,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Dava şartı arabuluculuk kapsamında hazine tarafından karşılandığı anlaşılan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına, bu hususta harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair, davacı vekilinin, davacı şirket yetkilisinin ve davalı vekilinin yüzünü karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı takdirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/07/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”