Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/747 E. 2021/537 K. 15.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/747 Esas
KARAR NO : 2021/537

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 07/12/2020
KARAR TARİHİ : 15/06/2021

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında ticari ilişkinın bulunduğunu, davacı şirketin davalı şirketten cari hesaptan kaynaklanan ve faturaya dayanan alacağının bulunduğunu, 10.04.2020 tarihinde alacağın tahsili amacı ile davacı şirket yetkilisinin davalı şirket yetkilisine mail attığını, iş bu mailde davalı şirketin bahse konu cari hesaptan kaynaklanan ve faturaya dayanan alacağını açıkca ikrar ettiğini, iş bu mailin aynı zamanda TBK’nun 14.maddesi gereğince yazılı bir sözleşme niteliğinde olduğunu, davalı şirket tarafından hiçbir ödemenin yapılmadığını, 10.09.2020 tarihli cari hesap ekstraindeki borç bakiyesinin 40.403,13-TL olan alacaklarının davalı şirketten tahsili amacı ile davalı şirket adına İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın iptali ile davalı yanın itirazının haksız ve alacağın likit olması nedeniyle, itiraz edilen meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirketin taraflar arasındaki hizmet ilişkisinden kaynaklanan kendi üzerine düşen ödeme yükümlülüğünü eksiksiz yerine getirdiğini, davalı şirketin almış olduğu hizmetler kapsamında ödemediği herhangi bir faturanın söz konusu olmadığını, davalı şirkete açılan icra takibinin ödenmiş faturalara dayandırılarak açılmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, icra tazminatının ise kötü niyetli olması nedeni ile davacı yan aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, haksız ve hukuka aykırı davanın reddi ile, davacı yan aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir,
DELİLLER:
İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası, ticari defter ve kayıtlar, bilirkişi raporu delil olarak değerlendirilmiştir.
Davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle alacaklı olup olmadığının tespiti için yapılan bilirkişi inelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre; “…1) Davacı şirketin 2019,2020 yıllarına ait ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK 64/3. Maddesine göre noterden açılış onaylarının ve 2019 yılı yevmiye defterinin kapanış onaylarının/beratlarının yaptırılmış olduğu, 2020 yılı kapanış tasdik süresinin henüz dolmadığı tespit edilmiş olup,Takdiri Sayın Mahkeme’nize ait olmak üzere; davacı şirketin ticari defterlerinin 6100 sayılı H.M.K 222. Maddesine göre delil vasfına sahip olma niteliğinde olduğu,
2)Davalı yanın ticari defter ve belgelerini incelemeye sunmadığı,
3)Taraflar arasında ticari ilişkinin 2019 yılından önce başlamış olduğu davacı yanın incelenen ticari defter kayıtlarından anlaşılmış olup, iş bu ticari ilişkinin 2020 yılına kadar devam ettiği tespit edilmiştir. 2020 yılında davacı şirket tarafından davalı adına 4 adet fatura düzenlendiği, 31.01.2020 ve 26.02.2020 tarihli faturalar davalı yanın Ba formları ile ilgili vergi dairesine bilddirim yapdıldığı böylece kabulünde olduğu anlaşılmakta olup, 30.03.2020 tarihli fatura bedelinin KDV hariç 5.000,00.-TL’nin altında olması sebebi ile BA/BS formları ile tespitinin mümkün olmadığı, 08.05.2020 tarihli 8.625,93.-TL bedelli faturaya istinaden davalı yanın iade faturası düzenlemesi sebebi ile kabulünde olduğu kanaatine varılmıştır. Davalı yanca davacı şirket adına düzenlenen iade faturasının davacı yana teslim edildiğinin ispatının gerektiği, ispat edildiği takdirde davacı yanın alacağı olan tutardan düşülmesi gerektiği kanaatine varılmış olup, rapor içinde yapılan açıklamalar sonucunda, davacı yanın incelenen ticari defter kayıtlarına göre, aksi ispat edilmedikçe, takip ve dava tarihi itibari ile davacı şirketin davalı şirketten 40.403,13.-TL alacaklı olduğu,…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE;
1-Dava İİK 67. Maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı şirketin davaya konu icra takibine dayanak yapılan açık hesap ilişkisindeki faturalar nedeniyle davalı şirketten alacaklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
3-Davalı şirket tarafından cevap dilekçesi ile davalının borcunun bulunmadığı ileri sürülmüş ise de herhangi bir ödeme belgesi ibraz edilmediği görülmüştür. Yine cevap dilekçesi ekinde 14/05/2020 tarihli 8.625,93TL tutarlı iade faturası düzenlendiği görülmüştür.
4-Davacı tarafça takipte ve davada faturalara, ticari defterlere ve bilirkişi incelemesi delillerine dayanılmıştır.
5-Mahkememizin 09/03/2021 tarihli celsesinin 3 nolu ara kararı ile her iki taraf vekiline ticari defter ve belgelerin ibrazı hususunda süre verilmiş, duruşma sırasında defter ibraz edilmemesinin sonuçları ihtar edilmiştir. Davacı taraf süresi içerisinde defterler hakkında yerinde inceleme talep ederken, davalı tarafça defter ve kayıtların ibraz edilmediği gibi defterlerin incelenebileceği yerin de gösterilmediği görülmüştür.
6-Davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarının SMMM Bilirkişi aracılığı ile yapılan ticari defter incelemesi neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda “…1)Davacı şirketin 2019,2020 yıllarına ait ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK 64/3. Maddesine göre noterden açılış onaylarının ve 2019 yılı yevmiye defterinin kapanış onaylarının/beratlarının yaptırılmış olduğu, 2020 yılı kapanış tasdik süresinin henüz dolmadığı tespit edilmiş olup,Takdiri Sayın Mahkeme’nize ait olmak üzere; davacı şirketin ticari defterlerinin 6100 sayılı H.M.K 222. Maddesine göre delil vasfına sahip olma niteliğinde olduğu,
2)Davalı yanın ticari defter ve belgelerini incelemeye sunmadığı,
3)Taraflar arasında ticari ilişkinin 2019 yılından önce başlamış olduğu davacı yanın incelenen ticari defter kayıtlarından anlaşılmış olup, iş bu ticari ilişkinin 2020 yılına kadar devam ettiği tespit edilmiştir. 2020 yılında davacı şirket tarafından davalı adına 4 adet fatura düzenlendiği, 31.01.2020 ve 26.02.2020 tarihli faturalar davalı yanın Ba formları ile ilgili vergi dairesine bilddirim yapdıldığı böylece kabulünde olduğu anlaşılmakta olup, 30.03.2020 tarihli fatura bedelinin KDV hariç 5.000,00.-TL’nin altında olması sebebi ile BA/BS formları ile tespitinin mümkün olmadığı, 08.05.2020 tarihli 8.625,93.-TL bedelli faturaya istinaden davalı yanın iade faturası düzenlemesi sebebi ile kabulünde olduğu kanaatine varılmıştır. Davalı yanca davacı şirket adına düzenlenen iade faturasının davacı yana teslim edildiğinin ispatının gerektiği, ispat edildiği takdirde davacı yanın alacağı olan tutardan düşülmesi gerektiği kanaatine varılmış olup, rapor içinde yapılan açıklamalar sonucunda, davacı yanın incelenen ticari defter kayıtlarına göre, aksi ispat edilmedikçe, takip ve dava tarihi itibari ile davacı şirketin davalı şirketten 40.403,13.-TL alacaklı olduğu,…” şeklinde kanaat bildirildiği görülmüştür.
6-Ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin yasal düzenleme 6100 sayılı HMK’nın 222.maddesinde yer almaktadır.
“1-Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
2-Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
3-İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.”
Madde metninde de açıklandığı üzere ticari defterlerin bir tarafın kendi lehine delil olarak kabul edilmesi için öncelikle usulüne uygun tutulmuş, açılış ve kapanış onaylarının süresinde yaptırılmış olması gerekmektedir. Bunun yanında ticari ilişkinin karşı tarafının aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterindeki kayıtların bu deftere aykırı olmaması veya karşı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir.
7-Somut olayda davacının ticari defter ve kayıtlarına göre 40.403,13-TL tutarında alacağının olduğu, davalı tarafın ise usulüne uygun ihtara rağmen ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmediği görülmüştür. Bu durumda davacının ticari defter ve kayıtlarında yer alan alacak kaydının davacı lehine delil teşkil edebileceği değerlendirilmiştir.
8-Cevap dilekçesi ekinde 1 adet iade faturası sunulmuş ise de iade faturasının davacının ticari defter ve kayıtlarında yer almadığı, davacıya başka bir suretle tebliğ edildiği veya iletildiğinin de davalı tarafça kanıtlanmadığı gözetilerek bu faturanın açık hesap borcundan mahsubunun gerekmediği kanaatine varılmıştır.
9-Yukarıda ayrıntılı gerekçeleri açıklandığı üzere davacının ticari defter ve kayıtlarının takibe konu alacağın varlığını doğruladığı, davalı şirketin ticari defterlerinin usulüne uygun ihtara rağmen ibraz edilmediği, bu nedenle davacının ticari defterlerinin kendi lehine delil olarak kabul edildiği, davacının ticari defterlerine göre davalıdan takip konusu miktarı doğrular şekilde alacaklı olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
10-Takip konusu fatura alacağı olup davalının tacir olarak borçlu bulunduğu miktarı bilmesi ve belirleyebilmesi mümkün olarak değerlendirilmiştir. Bu nedenle likit nitelikte olduğu kabul edilen alacak miktarının %20’si oranında inkar tazminatına hükmedilmiştir.
11-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13. Fıkrası uyarınca arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden olup davanın kabul ve ret oranına göre taraflara yükletilmesi gerekmektedir. Görülmekte olan dosyada her ne kadar arabuluculuk yoluna gidilmiş ise de arabuluculuk dosyasının incelenmesinde gerekçeli kararın yazıldığı tarih itibariyle arabuluculuk sarf kararının düzenlenmediği, devlet hazinesinden henüz sarf edilmemiş olan arabuluculuk ücretinin bu aşamda taraflardan tahsil edilmesinin hakkaniyete uygun olmayacağı, ilerleyen aşamalarda arabuluculuk ücretinin arabulucuya ödenmesi halinde bu hususta harç tahsil müzekkeresi yazılabileceği değerlendirildiğinden bu aşamada bu hususa değinilmesi yeterli görülmüş, ayrıca harç tahsil müzekkeresi yazılmasına gerek görülmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile, davalının İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile takibin itiraz öncesi koşullarda devamına,
2-Alacağın likit olduğu değerlendirilmekle dava konusunun %20’si oranında hesaplanan 8.080,63TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.759,93-TL harçtan peşin olarak alınan 487,97.-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.271,96-TL. harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına takdir edilen 6.052,41-TL. vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 487,97-TL. harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan toplam 595,4‬-TL. yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Fazla yatırılan gider avansının, karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
8-Dava şartı arabuluculuk kapsamında hazine tarafından karşılanacağı anlaşılan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına, hazine tarafından arabulucuya ödeme yapılması halinde arabulucuya ödenen ücretin davalıdan tahsili için harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı taktirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır