Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/673 E. 2021/1106 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/61 Esas
KARAR NO : 2021/1094

DAVA : Sözleşmenin İptali
DAVA TARİHİ : 22/09/2011

BİRLEŞEN İZMİR 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2013/225 ESAS, 2013/195 KARAR SAYILI DOSYASI

DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ : 06/06/2013
KARAR TARİHİ : 07/12/2021

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkilleri … ve … Dershaneleri Ltd. Şt arasında 18/02/2011 tarihli eğitim ürünleri satış sözleşmesi imzalandığını, 2011-2012 yıllarına ilişkin kitap ve sınav kitapçığı basılması ve gönderilmesi karşılığında 4 adet çek teslim ettiği, dershanenin 2010-2011 yılında mali sıkıntıya girmesi üzerine, henüz baskı işlemine başlanmamış, bedeli dava konusu çeklerle peşin ödenmiş satım akdinin feshi için 1.6.2011 tarihinde ihtarname keşide edildiğini teslim edilen çeklerden 15.6.2011 tarihli çek davalı tarafından tahsil edildiğini belirterek, 15.2.2012 tarihli 25.000,00-TL, 15.3.2012 tarihli 25.000,00-TL ve 15.4.2012 tarihli 25.000,00-TL bedelli çeklerin müvekkillerine iadesine veya çekler ciro edilmiş ise 75.000,00-TL’nin ödenmesine karar verilmesini karar ve talep etmiştir.
Birleşen dosyada davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkilinin eğitim sektöründe çalıştığını, davalı ile aralarında 5 yıl süreli “… Dershaneleri” isim hakkı sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme gereğince davalının müvekkil şirkete ait yayınları kullanacağı ve başka yayın kullanmayacağının kararlaştırıldığı, isim hakkı sözleşmesi gereğince % 63 iskontolu toplam 81.000,00-TL’lik ürün satış sözleşmesi imzaladıklarını, müvekkilini üzerine düşen yerine getirdiğini, isim hakkını başkasına kullandırmadığını, bir kısım ürünleri teslim ettiğini, bir kısım ürünlerin ise teslime hazır olduğunu, ancak davacının haksız feshi sonucunda ürünleri teslim edemediklerini belirtmiş, bu sözleşmenin feshi nedeniyle 1.000 TL’lik tazminat ödenmesine karar verilmesini karar ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde; taraflar arasında 5 yıl süreli … Dershaneleri imzalandığını, dava konusu yayınların hazırlandığını, ancak ihtar nedeniyle bir kısmının teslim edilmediğini, yayınların teslime hazır olduğunu, haksız fesih yapan davacının iade talebinin yerinde olmadığını iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep talep etmiştir.
BOZMA ÖNCESİ GEREKÇE:
Ana dava, sözleşmenin iptali, bireleşen dava, alacak davası olup, Mahkememizin 25/12/2014 tarih ve …… Esas, …… Karar sayılı kararı ile asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 14/04/2016 tarih,……Esas, …… Karar sayılı bozma ilamı ile “… 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Yanlar arasında 18.02.2011 ve 22.02.2011 tarihli iki ayrı sözleşme akdedilmiştir. İlk sözleşme eğitim ürünleri satışına, ikinci sözleşme ise isim hakkına ilişkindir. Davacı iş sahipleri İzmir …… Noterliği’nden keşide ettikleri 01.06.2011 gün ve ……. yevmiye sayılı ihtarname ile eğitim ürünleri satışına ilişkin 18.02.2011 tarihli sözleşmeyi feshetmişlerdir. Mahkemece alınan 28.08.2014 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere teslim zamanı gelmeden bu sözleşmenin tek taraflı feshinde davacı iş sahipleri kusurludur. Asıl davada davalı ve birleşen dava dosyasında davacı olan yüklenici, 18.02.2011 tarihli sözleşmedeki edimlerini fesih nedeniyle yerine getirme imkânı bulamadığından mahkemece sözleşme gereği verilen çeklerden dolayı davacı iş sahiplerinin borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Ancak birleşen davada davacı yüklenici feshedilen 18.02.2011 tarihli sözleşmeye dayanarak gider ve kâr kaybı talep ettiği halde, mahkemece alınan 28.08.2014 tarihli bilirkişi raporunda feshedilmeyen ve ayakta olan 22.02.2011 tarihli sözleşmeye göre kâr kaybı hesaplanması doğru olmamıştır.
Bu nedenle 18.02.2011 tarihli eğitim ürünleri satış sözleşmesinin feshinde iş sahibi haksız olduğundan davalı ve birleşen dosya davacısı yüklenici kâr kaybı istemekte haklıdır. Bunun miktarının da sözleşme ve fesih tarihinde yürürlükte olup olayda uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 356. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 325. maddesinde gösterilen “kesinti yöntemi” esas alınarak hesaplanması gerekir. Kesinti yöntemine göre yüklenicinin fesih sebebiyle yapamadığı sözleşme konusu işlerin geri kalan kısmından dolayı mahrum kaldığı kâr kaybının, öncelikle yapılmayan işin sözleşmenin feshi tarihindeki bedelinin (eser tamamlanmış, borç ifa edilmiş olsaydı yüklenicinin eline geçecek bedel ile sözleşmesine göre yapılan imâlat sebebiyle yükleniciye ödenen ya da ödenecek bedel farkı) tespit edilmesi, bulunacak bu bedelden yüklenicinin işi fesih sonucu tamamlamaması sebebiyle sağladığı tasarruf (malzeme, işçilik, sigorta, vergi vs. masraflar) ile bu süre içinde başka bir iş yapıp çalışmışsa ya da başka bir iş yapmaktan kaçınmışsa kazanabileceği miktarlar belirlenip bulunacak bu miktarların ilk olarak bulunan yapılmayan iş bedelinden çıkartılarak hesaplanması gerekir.
O halde mahkemece kâr kaybının az yukarıda açıklanan ilke ve yönteme uygun olarak hesaplanması için yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, iş sahibi tarafından feshedilmeyen ayakta olan sözleşmeye dayalı kâr kaybı hesabı yapan rapora itibarla yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkememizin……. Esas sayılı dosyasına kaydı yapılan dosyanın yapılan yargılaması sonunda bozmaya uyulmuş ve 29/05/2018 tarih, …… Esas, ……. Karar sayılı kararı ile Asıl davanın kararı kesinleştiğinden, yeniden karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın ise reddine karar verilmiş, hüküm temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 07/11/2019 tarih, … Esas, ……. Karar sayılı bozma ilamı ile “…1086 sayılı HUMK’nın yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesi usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK’da da usulî kazanılmış hakka ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta ise de bu ilkenin uygulanma gerekliliği HMK hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir. Yargıtay’ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulî müktesep hak doğmuştur.
Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.02.1998 tarih, 1987/2-520 Esas, 1988/89 Karar sayılı ilamında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak denilmektedir…” şeklinde tanımlanmaktadır.
Bu anlatımlar ışığında somut olay incelendiğinde; mahkemece bozmaya uyulmuş ise de, bozma gereklerinin yerine getirildiğinden söz edilemez. Dairemizin hükmüne uyulan bozma ilamında; “…..Yanlar arasında 18.02.2011 ve 22.02.2011 tarihli iki ayrı sözleşme akdedilmiştir. İlk sözleşme eğitim ürünleri satışına, ikinci sözleşme ise isim hakkına ilişkindir. Davacı iş sahipleri İzmir ….Noterliği’nden keşide ettikleri 01.06.2011 gün ve …… yevmiye sayılı ihtarname ile eğitim ürünleri satışına ilişkin 18.02.2011 tarihli sözleşmeyi feshetmişlerdir. Mahkemece alınan 28.08.2014 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere teslim zamanı gelmeden bu sözleşmenin tek taraflı feshinde davacı iş sahipleri kusurludur. Asıl davada davalı ve birleşen dava dosyasında davacı olan yüklenici, 18.02.2011 tarihli sözleşmedeki edimlerini fesih nedeniyle yerine getirme imkânı bulamadığından mahkemece sözleşme gereği verilen çeklerden dolayı davacı iş sahiplerinin borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Ancak birleşen davada davacı yüklenici feshedilen 18.02.2011 tarihli sözleşmeye dayanarak gider ve kâr kaybı talep ettiği halde, mahkemece alınan 28.08.2014 tarihli bilirkişi raporunda feshedilmeyen ve ayakta olan 22.02.2011 tarihli sözleşmeye göre kâr kaybı hesaplanması doğru olmamıştır. Bu nedenle 18.02.2011 tarihli eğitim ürünleri satış sözleşmesinin feshinde iş sahibi haksız olduğundan davalı ve birleşen dosya davacısı yüklenici kâr kaybı istemekte haklıdır. Bunun miktarının da sözleşme ve fesih tarihinde yürürlükte olup olayda uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 356. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 325. maddesinde gösterilen “kesinti yöntemi” esas alınarak hesaplanması gerekir. Kesinti yöntemine göre yüklenicinin fesih sebebiyle yapamadığı sözleşme konusu işlerin geri kalan kısmından dolayı mahrum kaldığı kâr kaybının, öncelikle yapılmayan işin sözleşmenin feshi tarihindeki bedelinin (eser tamamlanmış, borç ifa edilmiş olsaydı yüklenicinin eline geçecek bedel ile sözleşmesine göre yapılan imalât sebebiyle yükleniciye ödenen ya da ödenecek bedel farkı) tespit edilmesi, bulunacak bu bedelden yüklenicinin işi fesih sonucu tamamlamaması sebebiyle sağladığı tasarruf (malzeme, işçilik, sigorta, vergi vs. masraflar) ile bu süre içinde başka bir iş yapıp çalışmışsa ya da başka bir iş yapmaktan kaçınmışsa kazanabileceği miktarlar belirlenip bulunacak bu miktarların ilk olarak bulunan yapılmayan iş bedelinden çıkartılarak hesaplanması gerekir. O halde mahkemece kâr kaybının az yukarıda açıklanan ilke ve yönteme uygun olarak hesaplanması için yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, iş sahibi tarafından feshedilmeyen ayakta olan sözleşmeye dayalı kâr kaybı hesabı yapan rapora itibarla yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir…” gerekçesi ile kâr kaybının hesaplanma usulü anlatılmış ve bu inceleme sonucu bir karar verilmesi gereğine işaret edilerek bozma kararı verilmiş olup, bozmadan sonra alınan raporda maliyet hesabı yapılamadığından kâr zarar hesabının yapılamayacağı rapor edilmiş olup bu belirleme bozmaya uygun değildir. Bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmemesi usul ve yasaya aykırı olmuş ve hükmün bozulması gerekmiştir.
O halde mahkemece yapılacak iş; HMK 266. madde hükümleri gereği yeniden seçilecek eğitim ürünleri satışı konusunda uzman bilirkişi ya da bilirkişi kurulu aracılığı ile davalı birleşen dosya davacısı yüklenicinin 08.06.2017 tarihli dilekçesi ekinde sunduğu fiyat teklifi listesinde kitap adedi ve fiyatı netleştirildiğinden bu listenin değerlendirilmek suretiyle mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli rapor alınarak yüklenicinin varsa kâr kaybı alacağını bulmak, sonucuna uygun hüküm kurmaktan ibarettir…” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkememizin 2020/61 Esas sayılı dosyasına kaydı yapılan dosyanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
Mahkememizce aldırılan 07/04/2021 tarihli raporun sonuç kısmına göre; “…Tüm delillerin takdiri ve değerlendirmesi ile Nihai Karar yetkisi Sayın Hakimliğinize ait olmak üzere, Tarafıma tevdi edilen dosyada cevaplanması istenilen Yargıtay bozma ilamında da gösterilen kesinti usulü ile birleşen dosya davacısının sözleşmenin feshi nedeniyle yoksun kaldığı kar bulunup bulunmadığı” hususlarına ilişkin olarak; eser tamamlanmış, borç ifa edilmiş olsaydı yüklenicinin eline geçecek bedel ile sözleşmesine göre yapılan imalât sebebiyle yükleniciye ödenen ya da ödenecek bedel farkı tespit edilmesi, bulunacak bu bedelden yüklenicinin işi fesih sonucu tamamlamaması sebebiyle sağladığı tasarruf (malzeme, işçilik, sigorta, vergi vs. masraflar) ile bu süre içinde başka bir iş yapıp çalışmışsa ya da başka bir iş yapmaktan kaçınmışsa kazanabileceği miktarlar belirlenip bulunacak bu miktarların ilk olarak bulunan yapılmayan iş bedelinden çıkartılarak hesaplanmasına ilişkin olarak;
1- 18.02.2011 tarihli kitap satış sözleşmesi 01.06.2011 tarihinde fesih olmasaydı ve kitaplar basılıp
sözleşme gereği teslim edilseydi sözleşme bedeli olan 77.153,51 TL üzerinden %30 kar marjı ile 23.143,053 TL kar elde edeceği, %63 iskonto nedeniyle kar marjlarının yaklaşık %5-10 oranlarına ineceği,
2-… Eğitim Hizmetleri ve Yayıncılık Ticaret Anonim Şirketinin matbaa şirketi olması nedeniyle 2011-2012 Eğitim Öğretim Yılı ders kitapların yönünden 18.02.2011 -01.06.2011 tarihleri arasında ÜRETTİĞİ ÜRÜNE İLİŞKİN YARI MAMUL, MAMUL VE TİCARİ MAL STOKLARININ incelenmesi sonucunda stok kayıtlarında bulunmadığından … Dershanesine teslim edilmek üzere kitap basılmadığı,
3- Sözleşme tarihinden önceki tarihli makbuzlar ve içerikleri nedeniyle dava konusu iş ile doğrudan bir ilişkisinin bulunmtamaktabirlikte dosyada bulunan fatura, dekont ve makbuzların bir maliyet oluşturduğu, sözleşme süre içinde matbaa işletmesinin başka bir iş yaptığı yönünde kanaat oluştuğu,
4- Sözleşme dönemi içinde haksız fesih nedeniyle sipariş iptali doğrultusunda matbaa işletmesi tarafından diğer siparişlerin baskısına geçildiği ve 76.487,87 TL üretim yapıldığı, sözleşme bedeline göre yıllık 685,64 TL mahrum kalınan karın bulunabileceği,..” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Bilirkişi heyetinden alınan 22/10/2021 tarihli ek rapora göre; “…Tüm delillerin takdiri ve değerlendirmesi ile Nihai Karar yetkisi Sayın Hakimliğinize ait olmak üzere, Tarafımıza tevdi edilen dosyada cevaplanması istenilen “… sözleşme tarihindeki tespit edilip dosyaya sunulan belgelerdeki miktarda da gözetilerek ürünlerin üretim maliyetlerinin tespit edilmesine” ilişkin olarak;
1- Sektörde kar marj ve maliyet hesaplamalarının alttan ve üstten hesaplama yöntemleriyle çeşitli ticari hesaplama yöntemleri-bulunduğu, İnceleyip fiyatlandırmak için örneği-bulunmayan ürün listesi üzerinde iş piyasası ve sektör uygulamaları doğrultusunda genel ortalama bir hesaplama ve ortalama kar marjlarının uygulanması gerektiği,
2- Fiyat teklif listesi ve sözleşmenin incelenmesi neticesinde 2011 yılında iskontosuz kitaplarınsatış fiyatları toplamının 201.087,91 TL olduğu,
2. 2011-2012 Eğitim Öğretim yılı için 18.02.2011 tarihinde kurulan eğitim ürünleri satış sözleşmesi ve ekinde bulunan ürün fiyat teklif listeleri dikkate alınarak kök rapordaki belirtilen hususlar da göz önünde bulundurularak kitapların üretim maliyetinin KDV hariç 49.699 59 TL olacağı,… ” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
YARGITAY BOZMA İLAMI SONRASI DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE;
1-Dava eser sözleşmesinin feshi nedeniyle sözleşme kapsamında verilen çeklerin iadesi talepli çek istirdadı davası, birleşen dava dosyası ise aynı sözleşmenin feshinden kaynaklanan kar kaybı alacağı davasıdır.
2-Asıl dava yönünden mahkememizce verilen …… Esas ……. Karar sayılı 25/12/2014 tarihli kararı ile davanın kabulüne karar verilmiş, karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Bu nedenle bozma sonrası birleşen dava ile ilgili sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
3-Mahkememizce Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 07/11/2019 tarih,… Esas, …… Karar sayılı bozma ilamında gösterilen şekilde inceleme yapılmak üzere dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, dosyaya sunulan 07/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda yıllık yoksun kalınan kar miktarının 685,64-TL olarak tespit edildiği bildirilmiştir. Rapora karşı her iki taraf vekilince itiraz edilmiştir.
4-Mahkememizce yapılan incelemede birleşen dosya davacısının sözleşmeye konu basılı ürünlerin üretim maliyeti olarak dosyaya sunulan fiş ve faturaları baz alınmak suretiyle üretim maliyeti belirlendiği görülmüş olup bu husus Yargıtay tarafından benimsenen maliyet belirlemesine uygun olmadığı değerlendirilmiştir. Zira fatura ve fişlerin KDV dahil olarak düzenlendiği gibi tam olarak üretim maliyetini göstermediği de açıktır. Bu nedenle dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdi edilerek rayiç üretim fiyatlarına göre kar kaybı hesabı yapılması istenilmiş dosyaya sunulan 22/10/2021 tarihli ek rapora göre dava konusu kitapların üretim maliyeti 49.699,59-TL olarak tespit edilmiştir. Toplam anlaşma fiyatı olan 77.153,51-TL’den %8 oranında Kdv düşürülmesi sonrası elde edilecek paranın 70.999,59-TL olacağı, %30 kar marjı düşüldüğünde üretim maliyetinin 49.699,59-TL olabileceği yönünde görüş bildirilmiş olup, iki miktar arasındaki farkın 21.300,00-TL olacağı ve bu miktarın birleşen dosya davacısının yoksun kaldığı kar olacağı tespit edilmiştir.
5-Birleşen dosya davalısı vekili tarafından rapora itiraz edilmiş ve yüklenicinin sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle başka basım işlerini yerine getirerek kazanç elde ettiği bu yöndeki tasarruflarının da düşülmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Ancak davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin davalıya özel üretim içermediği, paket yayın şeklinde satış yapıldığı gözetildiğinde davacının sözleşmeye konu ürünlerin basımını gerçekleştirmemesinden dolayı yalnızca üretim maliyeti yönüyle bedelden indirim yapılabileceği, nitekim Yargıtay bozma ilamının da bu doğrultuda olduğu gözetilerek yeniden rapor alınmamıştır.
6-Birleşen dosya davacısı tarafından dava değeri Yargıtay bozma ilamı öncesi 20.742,56-TL’ye yükseltilmiş olup bozma ilamı sonrasında yeniden ıslah yapılmamıştır. Mahkememizce birleşen dosya davacısının zararı 21.300,00-TL olarak tespit edilmiş olup taleple bağlı kalınarak 20.742,56-TL alacağa hükmedilmiştir.
7-Mahkememizce hüküm kurulurken birleşen dosyada 2 davalı olduğu halde sehven tek davalı var gibi “davalıdan alınarak davacıya verilmesine” şeklinde hatalı hüküm kurulmuştur. Dosyada 2 adet davalı olması, davalılardan biri aleyhinde ret kararı verilmemiş olması ve dosya kapsamı gözetildiğinde yanlışlığın yazım yanlışı niteliğinde olduğu ve açık yazım hatasının tashih yoluyla düzeltilebileceği gözetilerek bu hususta tashih şerhi oluşturulmuş, gerekçeli kararın ekine eklenmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl davada verilen karar kesinleştiğinden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
2-Birleşen davanın KABULÜ İLE, taleple bağlı kalınarak 20.742,56-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, alacak miktarının 1.000,00-TL’sine dava tarihi 06/06/2013, 19.742,56-TL’sine ıslah tarihi 30/10/2014 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine,
3-Asıl dava yönünden;
a-Mahkememizin 25/12/2014 tarih, … Esas, … Karar sayılı kararının hüküm kısmının A-3 ve A-4 no.lu bentleri kesinleştiğinden, yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
b-Mahkememizin 25/12/2014 tarih, … Esas, … Karar sayılı kararının hüküm kısmının A-2 bendinin kesinleştiği ve Mahkememizin 12/03/2019 tarih, …Esas, …Karar, ……. Harç nolu harç tahsil müzekkeresi ile 4.009,50 TL
Bakiye Karar Harcının davalı … Ltd. Şti’den tahsili vergi dairesine müzekkere yazıldığından, ayrıca yazılmasına yer olmadığına,
4-Birleşen dava yönünden;
a-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.416,92-TL harçtan, peşin olarak alınan 24,30-TL harç ile ıslah harcı olarak alınan 337,20-TL toplamı 361,50-TL’nin mahsubu ile bakiye 1.055,42-TL karar ve ilam harcının birleşen dosya davalılarından müştereken ve müteselsilen alınarak birleşen dosya davacısına verilmesine,
b-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca birleşen dosya davacısı yararına takdir edilen 5.100,00.-TL. vekalet ücretininbirleşen dosya davalılarından müştereken ve müteselsilen alınarak birleşen dosya davacısına verilmesine,

c-Birleşen dosya davacısı tarafından peşin harç ve ıslah harcı olarak yatırılan 361,50-TL harcın birleşen dosya davalılarından müştereken ve müteselsilen alınarak birleşen dosya davacısına verilmesine,

d-Birleşen dosya davacısı tarafından başvuru harcı, posta ücreti ve bilirkişi ücreti olarak sarf edilen 2.783,80-TL. yargılama giderinin,birleşen dosya davalılarından müştereken ve müteselsilen alınarak birleşen dosya davacısına verilmesine,

5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve resen ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı-birleşen dosya davalısı vekili ve davalı-birleşen dosya davacısı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile temyiz kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde temyiz kanun yoluna başvurulmadığı taktirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede temyiz kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili Yargıtay Hukuk Dairesi’ne temyiz konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/12/2021

Katip …
e-imza
¸

Hakim …
e-imza
¸

Tashih Şerhi

Birleşen dosya davacısı vekilinin 08/12/2021 tarihli dilekçesi ile; hükümde “davalıdan alınarak” ifadesinin kullanıldığını, davanın her iki davalıdan tahsil talepli olduğu ileri sürülerek ek karar verilmesi talep edilmiş olup, dosya kapsamının incelenmesinden birleşen dava dosyasında 2 davalının bulunduğu, her ne kadar hükümda “davalıdan alınarak” ifadesi kullanılmış ise de davalılardan biri hakkında ret kararı verilmediği ve davanın kabul ile sonuçlandığı gözetilerek hatanın açık yazım hatası niteliğinde olduğu ve tashih yoluyla düzeltilebileceği değerlendirildiğinden hükmün 2 nolu fıkrasında yer alan “davalıdan” ibaresinin çıkartılarak aynı yere “davalılardan müştereken ve müteselsilen” ibaresinin eklenmesine karar verilmiştir.
Karar;
Mahkememizin …… Esas …… Karar sayılı 07.12.2021 tarihli kararının 2 nolu hüküm fıkrasında yer alan “davalıdan” ibaresinin hükümden çıkartılarak aynı yere “davalılardan müştereken ve müteselsilen” ibaresinin eklenmesine,
Hükmün bu şekilde tashihine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 304. Maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu esas hükümle birlikte temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 05/01/2022

Katip …
e-imza
¸

Hakim …
e-imza
¸