Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/640 E. 2022/677 K. 14.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/640 Esas
KARAR NO : 2022/677

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/10/2020
KARAR TARİHİ : 14/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile borçlu arasında ticari bir ilişkinin söz konusu olduğunu, müvekkilinin oto servis ve bakım işi ile iştigal ettiği, borçlu tarafın ise servis midübüs taşımacılığını yaptığını 5 yada 6 aracının bakım ve tamirlerini 2018 yılı içinde yaptığını ancak borçlu tarafından müvekkiline ödeme yapılmadığını bunun üzerine ticari ilişkinin sona erdiğini, müvekkili şirket tarafından borçluya ait araçların bakımları yapıldıktan sonra faturaları kesilerek araç ile birlikte borçluya teslim edildiğini ve borçlu tarafından ödemelerin yapıldığını, ancak cari hesap ekstresinden anlaşılacağı üzere borçlunun …,….numaralı faturalarının ödemelerini şirkete yapmadığını, faturaların ödenmemesi üzerine fatura bedellerinin toplamı 5.009,69-TL alacağın tahsili için İzmir 28.İcra Müdürlüğü’nde 08.11.2019 tarihinde … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, borçlunun 03.01.2020 tarihli itirazı sebebi ile takibin durduğunu, açıklanan nedenlerle borçlunun icra takibine yaptığı itirazının iptaline, borçlunun takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen %19,5 faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın %20’ sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya dava dilekçesinin tebliği çıktığı, ancak davaya cevap vermediği görülmüştür.
Dava, eser sözleşmesine ilişkin alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davaya konu İzmir 28.İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı tarafından davalı aleyhine toplam 6.098,13-TL üzerinden takibin başlatıldığı, ödeme emrinin davalı/ borçluya tebliğ edildiği, davalı tarafından ödeme emrine itiraz edildiği ve itiraz üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içerir bir iş görme akdidir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise, teslim edilen eserin bedelini ödemektir.
Eser, yüklenicinin sermayesini, sanat ve becerisini kullanarak gerçekleştirdiği sonuçtur. İş sahibi, ısmarladığı eserin belli nitelikler taşınmasını, amacını karşılamasını arzu eder. Şayet ısmarlanan eser, iş sahibinin beklentisini karşılamıyorsa, sözleşmenin yararlar dengesi iş sahibi aleyhine bozulur. Bu bakımdan eser, fen ve sanat kurallarına uygun ve iş sahibinin amacını karşılar nitelikte imal edilmelidir. Aksi halde, eser ayıplıdır ve yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluğu ortaya çıkar. Bir tanımlama yapmak gerekirse, yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluk borcu, yüklenicinin eseri teslim borcunun tamamlayıcısı olarak meydana getirdiği eserde ortaya çıkan ayıp ve eksiklikleri üstlenme borcudur. Bu gibi durumlarda eserde dürüstlük kuralları gereğince bulunması gereken niteliklerinin yokluğu söz konusudur. Yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuç borcundan doğan iş sahibinin hakları, ayıbın varlığına göre, eserdeki ayıpların giderilmesini talep, ayıplı eserden ötürü ücretten indirimi istemek ve eseri kabulden kaçınmaktır. Yapılan şey, iş sahibinin kullanamayacağı ve nısfet kaidesine göre kabule icbar edilemeyeceği derecede kusurlu veya mukavele şartlarına aykırı olursa iş sahibi o şeyi kabulden imtina edebilir. İş sahibinin yasanın bu hükmünden yararlanabilmesi için teslim edilen eserin, benzeri imalatlarda bulunan değer ve kalitede olmaması, bu yüzden de iş sahibinin eserden beklediği amacı karşılamaması gerekir. Eseri kabulden kaçınma hakkı (sözleşmenin feshi) eseri teslim almadan kaçınma şeklinde kullanılabileceği gibi, eğer ayıplar teslimden sonra kullanmayla ortaya çıkıyorsa zamanaşımı süresi içerisinde bunların öğrenilmesi ile de kullanılabilir. İş sahibinin, sözleşmenin feshi hakkını kullanması ile sözleşme geriye etkili olarak ortadan kalkar ve taraflar fesihten önce edimde bulunmuşlarsa bunların iadesini isteyebilirler.
Davalı taraf mahkememizce yapılan tebliğe rağmen cevap dilekçesi sunmadığından dava dilekçesinde iddia edilen tüm vakaları inkar etmiştir. Ancak 06/07/2021 tarihli celsede taşımacılık yaptığını, tamirat gerektiğinde araçları davacıya götürdüğünü, davaya konu takip dosyasının dayanağını oluşturan faturaların vergi dairesine bildirilmek için davacıdan talep edildiğini gerçekte tamir işleminin yapılmadığını beyan etmiştir.
06/07/2021 tarihli celse 4 nolu ara kararı gereği davalının celp edilen vergi kayıtlarına göre dava tarihi itibariyle tacir olup olmadığı, dava konusu edilen faturaların tarafların defterlerinde yer alıp almadığı hususunda bilirkişinden alınan raporun sonuç kısmına göre; Davacı … Oto Servis ve Yedek Parça Taş.Tur.San.ve Tic.Ltd.Şti.’nin işbu davaya esas İzmir 28.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına istinaden 08.11.2019 icra takip tarihi itibari ile davalı …’dan taleple bağlı kalınarak 4.437,39-TL tutarında asıl alacak talep edebileceği, hukuki yorumun takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere davalının temerrüdü söz konusu olmadığından işbu davaya esas İzmir 28.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki 1.008,44-TL tutarındaki işlemiş faiz talebinin yerinde olmayacağı görüş ve kanaatine varıldığını belirtilmiştir.
Davalı tarafın tacir olduğu mahkememizce yazılan müzekkereye (vergi dairesi) verilen cevabi yazı ile görüldüğünden ticari defterlerinin ibrazı için kesin mehil verilmiş ve sonuçları ihtar edilmiştir. Ancak davalı tarafça mahkememize ticari defterler ibraz edilmemiştir.
Bilindiği üzere; mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK m. 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (HMK m. 222/2) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (Ek cümle: 22.07.2020 – 7251 S.K./23. Md) Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (HMK m. 222/3) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (HMK m. 222/4) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. (HMK m. 222/5)Bu kapsamda ticari defterlerin sahibi lehine delil olması için kural olarak işin ticari olması, her iki tarafın tacir olması ve iki tarafında ticari defterlerinin incelenmesi ya da belirli şartlara göre tek başına ona dayanması gerekir.
Taraflar arasında eser sözleşmesinin sözlü olarak kurulduğu, sözleşmede bedelin kararlaştırılmadığı ve sözleşme yazılı olmadığından yapılacak kuyunun niteliklerine ilişkin belge bulunmadığı anlaşılmaktadır. Sözleşmenin kurulduğu tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 481. maddesi uyarınca, bedel kararlaştırılmamış ya da yaklaşık olarak belirtilmiş ise hakedilen iş bedelinin hesaplanması işin eksik ve kusurları gözetilerek mahalli piyasa rayicine göre yapılmalıdır.
10/02/2022 tarihli celse 2 nolu ara karar gereği davacı vekilinin 09/07/2022 tarihli dilekçesi ekinde iş bu faturalara istinaden iş emirleri ve incelenen kayıt ve defterlere itibar edilerek otomotiv konusunda uzman bilirkişinden alınan raporun sonuç kısmına göre;
……. plaka sayılı araçtaki tamir masrafının yedek parça ve işçilik olmak üzere toplam 572,30.-TL (KDV Dahil) olduğu,
…… plaka sayılı araçtaki tamir masrafının yedek parça ve işçilik olmak üzere toplam 493,24.-TL (KDV Dahil) olduğu,
…….plaka sayılı araçtaki tamir masrafının yedek parça ve işçilik olmak üzere toplam 305,62.-TL (KDV Dahil) olduğu,
……. plaka sayılı araçtaki tamir masrafının yedek parça ve işçilik olmak üzere toplam 1.354,05.-TL (KDV Dahil) olduğu,
…… plaka sayılı araçtaki tamir masrafının yedek parça ve işçilik olmak üzere toplam 210,04.-TL (KDV Dahil) olduğu,
……. plaka sayılı araçtaki tamir masrafının yedek parça ve işçilik olmak üzere toplam 375,24.-TL (KDV Dahil) olduğu,
…… plaka sayılı araçtaki tamir masrafının yedek parça ve işçilik olmak üzere toplam 375,24.-TL (KDV Dahil) olduğu,
…… plaka sayılı araçtaki tamir masrafının yedek parça ve işçilik olmak üzere toplam 174,64.-TL (KDV Dahil) olduğu,
…… plaka sayılı araçtaki tamir masrafının yedek parça ve işçilik olmak
üzere toplam 174,24.-TL (KDV Dahil) olduğu,
……. plaka sayılı araçtaki tamir masrafının yedek parça ve işçilik olmak üzere toplam 974,68.-TL (KDV Dahil) olduğu belirtilmiştir.
Tüm bu nedenler ile; takip dayanağı on adet faturaya ilişkin, davacının 14/07/2018 tarihli 572,30 bedelli faturayı dava tarihinden önce tahsil ettiği, kalan dokuz faturaya yönelik servis formlarının ibraz edildiği, yapılan iş kalemlerinin piyasa rayicine uygun olduğu, servis formlarına açıkça itiraz bulunmadığından ve davalıya verilen kesin süreye rağmen ticari defterlerin ibraz edilmediği ticari defterlerin ibraz edilmemesi halinde; 6100 sayılı HMK’nın 222. maddesinin üçüncü fıkrasında 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 23. maddesi ile yapılan değişiklikte gözetildiğinde ticari defterini ibrazdan kaçınan sonucuna katlanmakla yükümlü olacağından davacı tarafın iddiasını ispatladı ve dokuz adet faturalardaki eseri usulüne uygun yaparak davalıya teslim ettiği sonucuna ulaşılarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nın 07.06.2006 tarihli ve 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu bakiye alacağın mevcut olup olmadığı ve miktarı mahkememizce bilirkişi raporu da alınmak suretiyle yapılan yargılama sonucu belirlenmiştir. Bu durumda likit bir alacak bulunduğundan söz edilemeyeceğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; davalının İzmir 28. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, takibin 4.437,39 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davacı tarafın tazminat talebinin reddine,
3-Alınması gereken 303,11 TL karar ve ilam harcının yatan toplan 140,62 TL peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 162,49 TL’ nin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan, karar ve ilam harcından mahsup edilen 140,62 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan ve harcanan 113,70 TL başvuru harcı, 140,00 TL posta ve diğer giderler ile 1.050,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 1.303,70 TL yargılama giderlerinin kabul-red oranı nazara alınarak 1.154,76 TL’ sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 4.437,39 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 572,30 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Arabuluculuk eldeki dava için zorunlu olduğundan suç üstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin kabul red oranı nazara alınarak 1.169,20 TL’ nin davalıdan bakiye kalan 150,80 TL’ nin ise davacıdan alınarak Hazine’ ye irat kaydına,
9-Yargılama sonucunda ve re’sen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse re’sen yapılacak gider de mahsup edilmek ve 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı davacının yokluğunda kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
13/10/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza