Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/639 E. 2021/1112 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/639 Esas
KARAR NO : 2021/1112

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/10/2020
KARAR TARİHİ : 09/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA :Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Tarafların arasında ticari ilişki sebebiyle cari ilişkinin mevcut olduğunu, taraflar arasında müşteri satış sözleşmesi ihtiva edilmiş olduğunu, sözleşmenin 4.11 maddesinde erken fesih bedelinin hüküm altına alınmış olduğunu, davalı-borçlunun sözleşmeyi süresinden önce feshetmiş olduğunu ve davacı şirkete ödemesi gereken borcunu ifa etmemiş olduğunu, davacı şirketin ticari defterlerinde de kayıtlı olan alacak için İzmir …İcra Müdürlüğü’nün …… Esas sayılı dosyası ile icra takibine girişilmiş olduğunu, davalı-borçlu yanın takibe itiraz etmiş olduğunu, takibe konu edilen söz konusu alacağın davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarında mevcut olan muhtelif tarih ve bedelli faturalardan kaynaklanan cari hesap alacağı olduğunu, T.T.K’nun 5/A maddesi gereği, ticari davaların dava şartı arabuluculuk kapsamında yer alması sebebiyle, davalı taraf ile yapılan müzakerelerin anlaşamama ile sona ermiş olup, anlaşamama tutanağının imzalanmış olduğunu belirterek; davanın kabulüne, itirazin iptali ile İzmir …İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı takibin devamına, alacağı semeresiz bırakmak ve haksız olarak elde tutulan paranın iadesinin engellenmesi maksadı ile yapılan haksız itiraza istinaden kötü niyetli davalı-borçlu aleyhine 520’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davalı şirket ile yapılan 2015 yılında yapılan sözleşmeye binaen boş yemek kartı hizmeti veren şirket ile bu tarihten sonra herhangi bir şekilde sözleşmeyi yapmamış olduğunu, davalı şirketin, ülkemizde ve dünyada yaşanan olağan üstü haller dolayısıyla personel sayısını mecburan eksiltmek zorunda kaldığını, bu durum neticesinde mücbir sebepten kaynaklı olarak yemek kartlarına para yükleyememiş olduğunu, sözleşmelerinde herhangi bir cezai şart olmamamsına rağmen davalı şirketten cezai şart talep etmiş olup, ticari teamüllere aykırı şekilde davalı şirketin bu zor durumundan yararlanmak istemekte olduğunu, sözleşmede herhangi bir cezai şart ön görülmemiş olduğunu,anılan sözleşme maddesinde kart bedeli ile ilgili bir takım bedel iadesi izahatleri yazmakta olup, 5+KDV Dolar gibi bir bedel alınacağı yazmaktaysa da aralarındaki işin uzun ömürlü olması ve kartlarında artık eskiyerek herhangi bir yerde kullanılmayacak ve amortismanını çok fazlasıyla karşılayarak umulan faydayı sağlamış olduğunu, bu sözleşme hükmünün ilk birkaç ay içersinde hiç kullanmadan kart iade eden şirketlere yönelik olduğunu, davaya konu sözleşme, davalı şirket tarafından feshedilmemekle birlikte, aksine davacı-alacaklı şirket tarafından feshedilmiş olduğunu ve bu fesihin TTK madde 18/3’deki şekle uygun olarak yapılmamış olduğunu, bu nedenle davalı şirketin, davacı şirkete ödemesi gerekli herhangi bir borcunun söz konusu olmadığını, belirterek; öncelikle davanın şekil şartı noksanlığından reddine, aksi kanaat hasıl olursa davanın esastan reddine, takibinde haksız ve kötüniyetli olan alacaklı hakkında takibin konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Taraflar arasındaki uyuşmazlık ön inceleme duruşmasında; “Davacı ile davalı tarafın icra takibine dayanak sözleşme ve cari hesaptan dolayı davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı alacaklı ise miktarı hususlarında uyuşamadıkları” şeklinde belirlenmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları kapsamında ileri sürmüş oldukları delilleri mahkememizce toplanmıştır.
Mahkememiz 21/09/2021 tarihli celsesi ara kararı uyarınca dosya bilirkişiye tevdi edilerek tarafların ticari ve defter kayıtları üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi 19/11/2021 havale tarihli raporunda; Davacı şirketin 2018, 2019, 2020, ve 2021 yıllarına ait ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK 64/3. Maddesine göre noterden açılış onaylarının/beratlarının yevmiye defterlerinin kapanış onaylarının/beratlarının yaptırılmış olduğu tespit edilmiş olup,Takdiri Sayın Mahkeme’nize ait olmak üzere; davacı şirketin ticari defterlerinin 6100 sayılı H.M.K 222. Maddesine göre delil vasfına sahip olma niteliğinde olduğu, davalı şirketin ticari defterlerini incelemeye sunmadığı, davalı şirket 2019 ve 2020 yılı Kurumlar Vergisi Beyannamelerini incelemeye sunmuş olup, davalı yanın usulüne uygun defter tutup tutmadığı, 6100 sayılı H.M.K 222. Maddesi göre ticari defterlerinin delil vasfına sahip olup olmadığı , davacı yan ile olan ticari ilişklerine ait muhasebe kayıtları ve tarafların borç-alacak durumlarının incelemeye sunulan beyannamelerden tespit edilmesinin mümkün olmadığı, davacı şirketin incelenen ticari defter kayıtlarına göre; takip ve dava konusu yapılan cari hesap alacağını 1.487,00.-TL bedelli “Multinet Erken Fesih Bedeli” açıklamalı fatura ve 77,21.-TL bedelli vade farkı faturasının oluşturduğu tespit edilmiş olup, iş bu faturaların Temel Fatura olarak düzenlenmiş olduğu ve iş bu faturalara karşılık davalı yanın iade faturası düzenlediği, böylece davacı şirket tarafından düzenlenen iş bu faturaların davalı yanın kabulünde olmadığı kanaatine varılmıştır. Taraflar arasındaki faturalaşmanın devam ettirildiği ve sonucunda aksi ispatlanmadıkça, takip ve dava tarihi itibari ile davacı yanın davalı şirketten 1.564,25.-TL alacaklı olduğu görülmüş olup, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin hukuki yorumunun mahkememize ait olduğu yönünde görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Davacı defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda yapılan tespit ve değerlendirmelere göre davacının icra takibine dayanak yapmış olduğu faturaya davalı tarafın itiraz ederek iade faturası kestiği anlaşılmıştır.
Dosya içerisinde yer alan 24/08/2015 tarihli sözleşme incelendiğinde sözleşmenin 4.11 maddesi ile bu maddenin atıf yaptığı sözleşmenin ön yüzü incelendiğinde sözleşmede herhangi bir cezai şart miktarı belirlenmediği anlaşılmıştır. Sözleşmede kart ücreti olarak 5USD +KDV belirtilmiş ise de alacak dayanağı faturanın kart ücretine ilişkin olmadığı anlaşılmıştır. Ve yine dosya kapsamına göre davalı tarafın sözleşmeyi feshettiğine dair herhangi bir bilgi ve belge dosya kapsamında bulunmamaktadır.
Mahkememiz nezdinde açılan davanın itirazın iptali davası olması nedeniyle takip dayanağı yapılan alacak kapsamında değerlendirmede bulunulduğunda takip dayanağı cari hesap alacağına ilişkin faturada belirtilen erken fesih bedelinin sözleşmede kararlaştırılmadığı ve yine sözleşmede cezai şart miktarı belirlenmediği anlaşıldığından takip ve dava dayanağı faturalardan dolayı davacının davalıdan alacaklı olmadığı sonuç ve kanaatine varıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı takipte kötü niyetli olmadığından davalının kötü niyet tazminatının reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Davacının takip başlatmakta kötüniyetli olmaması nedeniyle davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 59,30-TL harcın, peşin alınan 54,40TL ‘den mahsubu ile bakiye 4,90-TL terkin sınırında kaldığından Harç Tahsil müzekkeresi yazılmasına yer olmadığına,
4-Arabuluculuk Kanunu Madde 18/A fıkra 13,14 gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 1.564,17-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda HMK 341 maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olarak verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.09/12/2021

Katip …
✍e-imzalıdır

Hakim …
✍e-imzalıdır