Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/60 E. 2021/1173 K. 28.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/60 Esas
KARAR NO : 2021/1173

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/01/2020
KARAR TARİHİ : 28/12/2021

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkili şirketin İzmir ili, Torbalı ilçesinde ticari faaliyetini sürdürdüğü, bu faaliyetlerin koltuk takımı ve benzeri ev eşyası yaparak sürdürdüğü, uzun yıllardır sektörün içinde bulunmasından dolayı kendi çevresi içerisinde oldukça tanındığı, saygın bir konumda bulunduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında hukuki ilişki bulunması nedeniyle davalının müvekkili şirkete 5.032,80-TL borcu bulunduğunu, bu borcun müvekkili ile taraflar arasında tutulmuş olan cari hesap kayıtları ile ortada olduğunu, davalının söz konusu alacağın müvekkili şirkete ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhine İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi açıldığı, davalı tarafça işbu takibe itiraz edildiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalarının kabulü ile davalının İzmir ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamına, davacı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davacı yanca sunulan ekstre incelendiğinde müvekkiline yapılmayan ödemelerin yapılmış gibi gösterildiği ve bu şekilde alacak bakiyesi oluşturulduğu, ihtilafın 15.4.2017 tarihli tediye makbuzundan kaynaklandığını, davacının sunduğu ekstrede bu tediye makbuzu açıklamasında… Bey’in evi için açıklaması yer almakta ise de bu ödemenin müvekkili şirketin alacağından düşülmesinin mümkün olmadığını, nu nedenle davacının değil müvekkili şirketin bu tediye makbuzunda belirtilen tutar kadar davacıdan alacaklı olduğunu, Sabri bey’in evi için yapılan bir masrafın müvekkili şirket alacağından düşülmesinin mümkün olmadığını, davacı yanın ödemeyi banka, resmi kurum veya müvekkili şirket yetkilisinin imzasını taşıyan belge ile ispat edebileceğini, bu nedenlerle davanın reddine, %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesin talep etmiştir,
DELİLLER: İzmir …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası, ticari defter ve kayıtlar, bilirkişi raporu delil olarak değerlendirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava, İİK 67. Maddesi uyarınca açılmış itirazın iptali davasıdır.
2-Davacı taraf davalı ile arasında süregelen ticari ilişkide bakiye alacağının bulunduğunu ileri sürmekte, takipte ve davada faturaya ve açık hesap ilişkisine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.
3-Davalı tarafça cevap dilekçesinde açık hesap ilişkisinde yer alan “sabri beyin evi için” açıklaması ile yer alan 17.04.2017 tarihli hesap hareketine itiraz edilmiştir.
4-Davacı taraf delil olarak fatura, sevk irsaliyesi ve ticari defterlere dayanmıştır.
5-Mahkememizce her iki tarafın ticari defterleri üzerinde SMMM bilirkişi vasıtasıyla inceleme yapılmış, düzenlenen 06.04.2021 tarihli bilirkişi raporunda davacı tarafın ticari defterleri incelenmiş, davalı ticari defterlerinin ise ibraz edilmemesi nedeniyle incelenemediği, davacının ticari defterlerine göre davacının bakiye 5.032,80-TL tutarında alacağının bulunduğu beyan edilmiştir.
6-Kural olarak alacaklı alacağın kaynağını oluşturan fatura içeriğinde yer alan mal veya hizmetin davalı borçluya verildiğini ispat külfeti altındadır. Alacaklı bu husustaki ispatı imzalı fatura veya sevk irsaliyesi ile sağlayabilir. Yine kendi ticari defterlerinde lehine olan kayıtların davalı ticari defterleri ile doğrulanması veya davalının ticari defterlerini ibraz etmemiş olması halinde de alacağın varlığı ispat olunabilir.
Somut olayda her ne kadar davalı tarafça ticari defterler ibraz edilmemiş ise de davacının ticari defterlerine yer alan kayıtlar kendisi lehine delil kabul edilmemiştir. Zira davacı ile davalı arasındaki ticari ilişki başlangıcı 2014 yılına uzanmakta olup davacı tarafından 2014 ve 2015 yılına ilişkin ticari defterlerin zayi olması nedeniyle ibraz edilemediği görülmüştür. Açık hesap ilişkisine dayanıldığı gözetildiğinde tarafın kendi ticari defter kayıtlarına göre bakiye alacağının bulunduğunun kabulü için tüm dönemleri gösterir kayıtların ibraz edilmesi esastır. Her ne kadar davacı tarafça defterlerin yangın nedeniyle zayi olduğu ve bu hususta zayi belgesi alınacağı ileri sürülmüş ise de zayi belgesi niteliği itibariyle çekişmesiz yargı işlerinden olup tacirin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerin ibrazının istenilmesi halinde ibrazdan kaçınılmasını haklı kılan bir müessese olup ibraz edilmeyen defterin üçüncü kişi aleyhine sonuç doğurması düşünülemez. Bu nedenle davacıya ait 2014-2015 yılı ticari defterlerinin yangın sırasında zayi olduğu düşünülse dahi bu hususun davacının üzerindeki ispat külfetini kaldırmayacağı, bu defterlerin ibraz edilmeksizin davalı aleyhinde salt diğer defter kayıtlarına göre alacağa hükmedilemeyeceği değerlendirilmiştir.
7-Davalı taraf cevap dilekçesinde ve yargılama aşamalarında açık hesapta yer alan faturalara itiraz etmemiş, yalnızca “Sabri beyin evi için” açıklamalı 17.04.2017 tarihli tediye makbuzu nitelikli borçlandırıcı işleme itirazda bulunmuştur.
8-Mahkememizce davacı vekiline “Sabri beyin evi için” açıklamalı 17.04.2017 tarihli tediye makbuzuna konu borçlandırıcı işlemin dayanağı belgeyi sunması hususunda iki haftalık kesin süre verilmiş, kesin süre içerisinde sunulan beyan dilekçesinde davacıya ait işyerinde çıkan yangın nedeniyle belgelere ulaşılamadığı beyan edilmiştir.
Her ne kadar davacının işyerinde çıkmış yangın kendisi açısından öngörülemez bir afet hali olarak yorumlanabilir ise de böyle bir afetin ispat külfetini ortadan kaldırmayacağı açıktır. Davacı şirketin yangın sonucu kaybolan kayıtlarına ulaşılmamasında davalı tarafın bir kusuru bulunmamakta olup davalının kendisinden kaynaklanmayan bir nedenden dolayı geçerli bir ispat sağlanmaksızın borçtan sorumlu tutulması beklenemez.
Davacı tarafça davalının ticari defterlerinin incelenmesi talep edilmiş ise de davalı tarafça ticari defterler ibraz edilmemiş olup bu hususta yeni bir süre verilmesi halinde de davalı tarafın ticari defterlerini sunmayacağı, davacının ticari defterlerinin tamamının ibraz edilmemesinden kaynaklanan davalı lehine durum korunmak isteneceği değerlendirildiğinden yargılamanın uzamaması için bu yönde bir inceleme yapılmamıştır.
Aynı dilekçe ile davalı tarafça şirketin eski yetkilileri tanık olarak gösterilmiş ise de davacı tarafça dava dilekçesinde tanık deliline dayanılmamış olup yargılama sırasında tanık deliline dayanılarak iddianın genişletilmesine davalı tarafça açıkça muvafakat edilmediğinden tanık dinlenilmemiştir.
9-Davacı tarafın dayandığı deliller itibariyle alacağın varlığı kanıtlanamamış olup başkaca bir delil bulunmadığından mahkememizce resen yemin delili hatırlatılmış, davacı tarafça yemin teklifinde bulunulmuştur. Davacı tarafın yemin teklifi davalı şirket yetkilisi tarafından mahkememiz huzurunda eda edilmiş, davalı şirket yetkilisi yeminli beyanında davacı şirkete kayıtlarına göre herhangi bir borçlarının bulunmadığını, sabri beyin evi için açıklamasıyla yapılan işlemle ilgili bilgisinin bulunmadığını beyan ederek yemini eda etmiştir.
Davacı tarafça şirketin işlemin yapıldığı dönem yetkililerine de yemin teklif edilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de yemin teklifinin ancak şirketin yemin eda edilecek andaki şirket yetkilisi tarafından eda edilebileceği, HMK’nın 232/2. Fıkrasında yer alan açık düzenleme karşısında geçmiş dönem şirket yetkililerine yemin teklif edilemeyeceği değerlendirilmiştir.
10-Ayrıntılı gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere, davacı şirketin ticari defter ve kayırlarının bir kısmının sunulamaması nedeniyle kendi lehine alacağın varlığının kanıtlanamadığı, yine davalının yalnızca 1 adet işlem yönünden itirazının bulunduğu, “sabri beyin evi için” açıklamalı işlem yönünden davacının alacağa dayanak oluşturan belgeyi mahkememize ibraz edemediği, her ne kadar işyerinde yangın çıkması sonucu bu belgenin ibraz edilemediği ileri sürülmüş ise de davacının elindeki belgenin zayi olmasının üzerindeki ispat yükünü ortadan kaldırmayacağı, zayi hususunda mahkeme tarafından olumlu bir karar verilmesi halinde ancak ilgili belgenin sunulmamasından kaynaklanan müeyyideleri ortadan kalkacağı (örneğin vergi cezası yaptırımı veya karşı tarafın ticari defterlerinin kendi lehine delil sayılması vb.) davacının zayi olan belgeye dayanarak üçüncü kişiye yönelik bir hak talebinde bulunamayacağı gözetilerek ispat külfetinin yerine getirilmediği değerlendirilmiştir. Davacı tarafça davalı şirkete yemin teklifinde bulunulmuş, davalı şirket yetkilisi tarafından yemin usulüne uygun şekilde eda edilmiştir. Bu durumda davacının üzerinde bulunan mal veya hizmetin davalıya verildiğine yönelik ispatı sağlayamadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı tarafça kötü niyet tazminatı talebinde bulunulmuş ise de davacının salt alacağının varlığını ispatlayamamış olması kötü niyetli hareket ettiğini göstermemekte olup taraflar arasında süren bir ticari ilişki bulunduğu, alacak iddiasının salt kötü niyetli hareketten kaynaklanmadığı değerlendirildiğinden kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30-TL harçtan peşin olarak alınan 60,77-TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 1,47-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına takdir edilen 5.032,80-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davacının sarf ettiği yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansının, karar kesinleştiğinde ve resen yatıra tarafa iadesine,
7-Dava şartı arabuluculuk kapsamında hazine tarafından karşılandığı anlaşılan 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına, bu hususta harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı , dava değerinin 6100 Sayılı HMK’nın 341/2. Maddesinde gösterilen İstinaf kanun yolu başvuru sınırının altında kalması nedeniyle kesin nitelikte olduğu ve kanun yoluna başvurulamayacağı açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/12/2021

Katip …
e-imza
¸

Hakim …
e-imza
¸