Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/576 E. 2021/1174 K. 28.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/576 Esas
KARAR NO : 2021/1174

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/10/2020
KARAR TARİHİ : 28/12/2021

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket, alacağını tahsil amacıyla Bakırköy … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosya icra takibi başlatıldığını, davalının yetki itirazı üzerine dosyanın yetkili icra olan İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esasına kaydedildiğini, gönderilen ödeme emri ile 12.02.2019 tarihinde 5.936,72- TL olan cari hesap tutarını icra dairesi hesaplarına ödediğini, dosyaların ferisi olan vekalet ücreti, masraflar ve işlemiş faizler yönünden icra dosyasına itiraz ettiğini, ödeme günü olan 12.02.2019 tarihi itibari ile ferileri dikkate alındığında davalının hala borcunun olduğunu, takibin açılmasına sebebiyet veren ve daha sonra borcu kabul ederek ödeme yapan tarafın dosyanın ferilerini de ödemekle yükümlü olduğunu, icra takibine itiraz edip adeta zaman kazanarak ve akabinde anaparanın icra müdürlüğüne ödenmesinin dahi itirazın haksız olduğunu, borcu kabul ettiğini, müvekkilinin alacağına ulaşmasını geciktirmek ve icra dosyasına ait diğer alacak kalemlerinin ödenmesinin önüne geçmek amaçlı olduğunun izahtan vareste olduğunu, bu nedenlerle davalı yanın, harçlar masraflar ve vekalet ücreti yönünden olan itirazlarının iptali ile takibin devamına, borçlu tarafin haksız itiraz ettiği tutarın tamamı uzerinden %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davaya konu iş bu icra takibine itiraz tarihi 11.02.2019 olduğunu, alacaklı vekiline icra dosyasından paranın gönderildiği tarih 05.09.2019 olduğunu, karşı yan ile iş bu icra takibi için arabuluculuk tutanağının düzenlendiği tarih 26.06.2019 olduğunu, iş bu davanın açıldığı tarih ise 02.10.2020 olduğunu, davanın açıldığı tarih itibariyle itirazın iptali davasının açma süresinin geçmiş bulunduğundan davanın reddinin gerektiğini, davacı yanın açmış bulunduğu iş bu davanın haksız ve yersiz olduğunu, müvekkili …’ın, davacı şirketten 5.936,72 TL tutarında mal satın aldığını, müvekkilinin, satın aldığı ürünlerin bedelini davacıya ödemek istediğini, ancak karşı tarafın ısrarla banka hesap numarası vermekten kaçındığını, bunun üzerine müvekkili tarafından 19.06.2018 tarihinde 5.000,00-TL ve 937,00-TL olarak toplam 5.937,00-TL’nin PTT aracılığıyla adreste ödemeli olarak davacıya gönderildiğini, ancak davacının bu ödemeyi de almadığını, bu nedenle İzmir….. Sulh Hukuk Mahkemesinin ….D.İş sayılı dosyası ile taraflarına tevdii mahali tayini talep edildiğini, mahkemenin 28.07.2018 tarihli kararıyla görevsizlik kararı verdiğini ve karara karşı taraflarınca istinaf yoluna başvuruludğunu, İzmir BAM 17. Hukuk Dairesi’nin …. E. … K. Sayılı 11.12.2018 tarihli kararı ile görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verildiğini, davacı tarafın, tüm bu aşamalardan haberdar olup söz konusu dosyalardan gönderilen tebligatların karşı tarafa tebliğ olunduğunu, karşı yanın bilgisi dahilinde İzmir 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin …. D.İş sayılı dosyası ile yargılama devam etmekteyken, davacı taraf İzmir…. İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyası ile iş bu alacak için müvekkili aleyhine icra takibine başlandığını, alacaklı tarafın işbu icra takibini başlatmada hukuki yararı olmadığı gibi bu yola başvurmasının Medeni Kanun’un 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük ilkesine de aykırı olduğunu, müvekkilinin borcunu ödemek için yasal tüm yollara başvurduğunu, müvekkili aleyhine icra takibi açılmasının haksız ve yersiz olduğu için iş bu icra takibinin ferilerine itiraz edildiğini, müvekkilinin cari hesaptan doğan borcu için icra takibinden önce temerrüde düşürülmediğini, bu nedenle icra takibinde faiz istenmesi yasaya aykırı olduğundan işlemiş faize itiraz edilmesinin haklı ve yasal olduğunu, tüm bu nedenlerle davacının davasının haksız ve yersiz olduğunu, davanın reddine, kötüniyetli davacının dava değeri olan 5.936,72 TL’nin %20 oranında tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası, ticari defter ve kayıtlar, bilirkişi raporları delil olarak değerlendirilmiştir.
Davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle alacaklı olup olmadığının tespiti için yapılan bilirkişi inelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre; “…Davalının yetkisiz icra takibinin açılış tarihinden PTT havalesinin davalıya gönderildiği tarihe kadar temerrüt halinde kaldığı, PTT havalesi ile ödeme yapılmak istenen tutar yönünden bu tarihten itibaren havale tutarı ile sınırlı olmak üzere temerrüt halinin sona erdiği ( ferileri yönünden hariç ), İzmir … İcra Dairesinde takip başlatılmakla borçlunun daha önce PTT havalesi ile kesilen temerrüt halinin yeniden başladığı, hususları gözetilerek davalının ödeme tarihi olan 12.02.2020 tarihi itibari ile ve dava tarihi olan 02.10.2020 tarihi itibari ile borçlu olduğu asıl alacak ve feriler yönünden yapılan hesaplamaya göre ;
İzmir… İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının ; Ödeme tarihi olan 12.02.2020 tarihi itibari ile borç bakiyesinin 2.353,52 TL olarak tespit edilmiştir, Dava tarihi 02.10.2020 tarihi itibari ile borç bakiyesinin 2.592,11 TL olarak tespit edilmiştir…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Bilirkişiden alınan 10/08/2021 tarihli ek raporun sonuç kısmına göre; “…Davalının yetkisiz icra takibinin açılış tarihinden PTT havalesinin davalıya gönderildiği tarihe kadar temerrüt halinde kaldığı, PTT havalesi ile ödeme yapılmak istenen tutar yönünden bu tarihten itibaren havale tutarı ile sınırlı olmak üzere temerrüt halinin sona erdiği ( ferileri yönünden hariç )
İzmir … İcra Dairesinde takip başlatılmakla borçlunun daha önce PTT havalesi ile kesilen temerrüt halinin yeniden başladığı, hususları gözetilerek davalının ödeme tarihi olan 12.02.2020 tarihi itibari ile ve dava tarihi olan 02.10.2020 tarihi itibari ile borçlu olduğu asıl alacak ve feriler yönünden ve Sayın Mahkemenin verdiği ek rapora esas görev doğrultusunda ; Taraf itiraz ve bayanları gözetilerek ,ayrıca davacının takipten önce işlemiş faiz alacağının bulunmadığı gözetilerek ek rapor tanzimi. yapılan hesaplamaya göre ;
İzmir …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının ; Ödeme tarihi olan 11.02.2020 tarihi itibari ile borç bakiyesinin 1.844,26 TL olarak tespit edilmiştir.
Dava tarihi 02.10.2020 tarihi itibari ile borç bakiyesinin 2.032,22 TL olarak tespit edilmiştir…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Bilirkişiden alınan 30/11/2021 havale tarihli 2. Ek rapora göre; “…Asıl alacağa takip başlangıcından 11.07.2018 tarihine kadar faiz işletilip, davacının yeniden takibe geçtiği 28.01.2019 tarihine kadar faiz işletilmeksizin , bu tarihten itibaren faiz işletilip ödeme tarihindeki asıl alacak ve ferileri yönünden yapılan hesaplamaya göre İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının 1.200,03 TL bakiye alacağı tespit edilmiştir…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava İİK 67.Maddesi uyarınca açılmış itirazın iptali davasıdır.
2-Taraflar arasında asıl alacağın varlığı ile ilgili bir ihtilaf bulunmamakta olup uyuşmazlık konusu davacı alacaklının temerrüde düşüp düşmediği, alacaklının temerrüt şartları oluşmuş ise davalı tarafça takipten sonra yapılan ödeme nedeniyle öncelikle takip ferilerine mahsup yapılıp yapılmaması noktalarında toplanmaktadır.
3-Dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesinde kronolojik olarak sırasıyla;
-14/05/2018 tarihinde Bakırköy ….İcra Dairesi … Esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığı,
-21/05/2018 tarihinde davalı vekilinin itirazı üzerine takip durduğu,
-19/06/2018 tarihinde davalının adreste ödemeli PTT havalesi ile 5.937,00-TL ödemeyi davacı şirkete gönderdiği,
-11/07/2018 tarihinde davalı şirket tarafından gönderilen paranın alınmaması nedeniyle davalıya paranın iade edildiği,
-28/01/2019 tarihinde davacı alacaklı vekilinin talebi ile takibe yetkili İzmir 19.İcra Dairesi’nde devam edildiği, davalıya yeniden ödeme emri gönderildiği
-11/02/2019 tarihinde icra dosyasına davalı tarafça 5.937,00-TL ödeme yapıldığı,
görülmüştür.
4-Alacaklının temerrüdü TBK’nın 106. Ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
“106-Yapma veya verme edimi gereği gibi kendisine önerilen alacaklı, haklı bir sebep olmaksızın onu kabulden veya borçlunun borcunu ifa edebilmesi için kendisi tarafından yapılması gereken hazırlık fiillerini yapmaktan kaçınırsa, temerrüde düşmüş olur.
Alacaklı, müteselsil borçlulardan birine karşı temerrüde düşerse, diğerlerine karşı da temerrüde düşmüş olur.”
“107-Alacaklının temerrüde düşmesi durumunda borçlu, hasar ve giderleri alacaklıya ait olmak üzere, teslim edeceği şeyi tevdi ederek borcundan kurtulabilir.
Tevdi yerini, ifa yerindeki hâkim belirler. Bununla birlikte ticari mallar, hâkim kararı olmadan da bir ardiyeye tevdi edilebilir.”
Bu noktada belirtmek gerekir ki alacaklının bir kez temerrüde düşmüş olması borcun ifasını talep etme hakkını tamamen sona erdirmemekte olup, bu durum yalnızca borçluya tevdi mahalli tayini yoluyla borçtan kurtulma imkanı vermektedir. Borçlu tarafından üzerine düşen edim yerine getirilmediği sürece alacaklı takipte bulunarak borcun ifasını talep edebilir. Bu durumda alacaklının temerrüt halinin sona erip, borçlunun temerrüde düştüğünün kabulü gerekmektedir.
5-Somut olayda ilk olarak davacı tarafça icra takibinde bulunularak davalı temerrüde düşürülmüş ise de davalının yetki itirazı ile duran takip sonrası davalı tarafça yapılan PTT havalesi ile davalının temerrüt hali sona ermiş, davacı alacaklının temerrüt şartları oluşmuştur. TBK 107. maddesi uyarınca alacaklının temerrüdü halinde borçlu, teslim edeceği parayı tevdi mahalli tayini yoluyla tevdi ederek borçtan kurtulabilecektir. Davalı tarafça tevdi mahalli tayini talebiyle İzmir 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …. D.İş sayılı dosyasına başvurulmuş ise de dava konusu alacağın tevdi mahalline depo edilmesi gerçekleşmeden davacı alacaklının icra takibine devam ettiği, davalıya ödeme emri gönderildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davalıya yeniden ödeme emri gönderilmesi ile davacı alacaklının temerrüt halinin sona erdiğinin ve davalının yeniden temerrüde düştüğünün kabulü gerekir.
6-Dosyaya sunulan bilirkişi 1. ek raporunda yapılan hesaplamanın incelenmesinde davalı tarafça ödenen 5.937,00-TL ödemenin öncelikle ödeme tarihindeki ferilerden mahsup edildiği, ödeme tarihi itibariyle bakiye 1.844,26-TL borç bulunduğu görülmüştür. Mahkememizce yapılan hesaplamada bir kısım faiz başlangıç tarihlerinin hatalı hesaplandığı anlaşıldığından ek rapor aldırılmış, 2. Ek rapor ile ödeme tarihi itibariyle 1.200,93-TL bakiye asıl alacak bulunduğu tespit edilmiştir.
7-Dava dilekçesinde harca esas değer olarak 5.936,72-TL gösterilmiş olup bu miktarın ayrıntıları açıklanmamıştır. Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesinde ödeme tarihinde 1.200,93-TL bakiye asıl alacak miktarı bulunduğu belirlenmiştir.
İtirazın iptali davası takiple sıkı sıkıya bağlı bir dava olup davacının davasında talep konusunu net bir şekilde göstermesi esastır. Özellikle kısmi itirazın söz konusu olduğu hallerde dava değerinin bu miktar üzerinden açılması gerekmektedir. Somut olayda davacı tarafça takip konusu asıl alacağın tümü üzerinden harç yatırıldığı görülmekle birlikte talep olarak faiz, vekalet ücreti ve takip masraflarının mahsubu sonrası bakiye kalan alacağa hükmedilmesinin talep edildiği, dava değerinin tümü üzerinden bir talepte bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafça her ne kadar belirli bir dava değeri zikredilmemiş ise de 12/04/2021 tarihli bilirkişi raporu ile tespit edilen 2.592,11-TL tutarlı miktarın davacı vekilinin 03/05/2021 tarihli rapora karşı beyan dilekçesi ile benimsendiği, bu miktarda alacağın bulunduğuna yönelik beyanda bulunulduğu gözetildiğinde davacının iddiasının bu miktarda olduğunun kabulü gerekmiştir. Davanın kabul ve ret oranı bu miktara göre değerlendirilmiş ve yargılama giderleri ile vekalet ücretlerine bu kabul/ret oranına göre hükmedilmiştir.
8-Davalı tarafça her ne kadar ödeme isteminde bulunulduğu, takibe sebebiyet verilmediği ileri sürülmüş ise de davalının ödeme talebinin Bakırköy 15.İcra Dairesi’nde yapılan icra takibi sonrasında geldiği, dava konusu borcu oluşturan faturaların 2017 yılına ilişkin olduğu, yetkisiz icra dairesinde yapılan takip tarihinde davalının temerrüt halinde olduğu ve kendisine yönelik icra takibi yapılmasına sebebiyet verdiği, yetki itirazı sonrası takibin durduğu aşamada alacaklının temerrüde düşürülmüş olmasının tek başına davalıyı haklı duruma getirmeyeceği, borçlu tarafından henüz borç ifa edilmeden alacaklının yeniden ifayı talep .etmesiyle birlikte borçlunun yeniden temerrüde düşeceği değerlendirilmiştir.
9-Taraflarca karşılıklı olarak icra inkar tazminatı ile kötü niyet tazminatı talep edilmiş ise de alacağın varlığı hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamakta, uyuşmazlığın temeli alacaklının veya borçlunun temerrüt şartlarına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda alacağın likit olmadığı, borçlunun temerrüt haline ilişkin değerlendirmesinin yargılamayı gerektirdiği değerlendirildiğinden icra inkar tazminatına hükmemilmemiş, benzer şekilde davacının da kötü niyetli hareket ettiğine dair herhangi bir delil bulunmayıp alacak miktarına ilişkin uyuşmazlığın yargılamayı gerektirir nitelikte olduğu anlaşıldığından kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir.
10-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13. Fıkrası uyarınca arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden olup, İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun 25/07/2019 tarihli sarf kararı ile 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin hazine tarafından karşılandığı anlaşıldığından bu tutarın davanın kabul ve ret oranına göre taraflar üzerine yükletilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, davalının İzmir ….İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile takibin 1200,93-TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacak miktarına ödeme tarihi 11/02/2020’den itibaren avans faizi işletilmesine, fazlasına dair istemin reddine,
2-Davalının temerrüde düşüp düşmediği hususu yargılamayı gerektirdiğinden inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Davanın reddedilen kısmı yönünden davacının kötü niyeti kanıtlanamadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 82,03-TL karar ve ilam harcının peşin olarak alınan 101,39-TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 19,36-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına takdir edilen 1.200,93-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden davalı yararına takdir edilen 1.391,18-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan 82,03-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından başvuru harcı, posta ücreti ve bilirkişi ücreti olarak sarf edilen toplam 697,40-TL. yargılama giderinin, davanın ret ve kabul oranına göre hesaplanan 323,11-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafından posta ücreti olarak sarf edilen toplam 80,00-TL yargılama giderinin, davanın ret ve kabul oranına göre 42,94-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyenin davalı üzerinde bırakılmasına,
10-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve resen ilgili tarafa iadesine,
11-Dava şartı arabuluculuk kapsamında hazine tarafından karşılandığı anlaşılan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul ve ret oranında hesaplanan 611,56-TL’sinin davalıdan, 708,44-TL’sinin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına, bu hususta harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı , dava değerinin 6100 Sayılı HMK’nın 341/2. Maddesinde gösterilen İstinaf kanun yolu başvuru sınırının altında kalması nedeniyle kesin nitelikte olduğu ve kanun yoluna başvurulamayacağı açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/12/2021

Katip …
e-imza
¸

Hakim …
e-imza
¸