Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/574 E. 2022/923 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/574 Esas
KARAR NO : 2022/923
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/10/2020
KARAR TARİHİ : 27/12/2022
YAZIM TARİHİ : 27/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari mal satışı gereği 20.08.2019 tarihinde … numaralı 90.404,28 TL ve 02.09.2019 tarihinde … numaralı 103.945,00 TL bedelli iki adet E-faturanın düzenlendiğini davalının faturalara itiraz etmeyerek kabul ettiğini, … nolu fatura bedelinin 3.988,90 TL’si ile … nolu fatura bedelinin tamamı ödenmeyerek davalıdan bakiye 107.933,90 TL alacaklarının kaldığını, müvekkilince davalıya karşı 29/07/2020 tarihinden Torbalı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalının icra takibine itiraz ederek takibin durduğunu, davalının burada tek gayesinin borcunu ödememek için zaman kazandığını, davalının itiraz dilekçesinde mesnetsiz olarak borcunun olmadığını belirtiğini ve yetki itirazında bulunduğunu, davalının yetki itirazını kabul etmediklerini, müvekkili şirketin bulunduğu yerin Torbalı İzmir olduğu, davalının hukuka aykırı ve mesnetsiz yetki itirazının reddinin gerektiğini, öncelikle tedbir talebimizin kabulü ile davalının icra dosyası borcuna yeter miktarda mal varlıkları üzerine dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir konulmasına, borçlunun haksız ve kötü niyetli itirazlarının iptali ile takibin 107.933,90- TL asıl alacak bakımından devamına ve davalı/ borçlunun takip tarihi olan 290/07/2020 tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte müvekkiline ödemeye mahkum edilmesine, itirazından haksız ve kötü niyetli olan borçlu aleyhine İ.İ.K uyarınca dava değerinin %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleriyle ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının başlattığı Torbalı İcra Müdürlüğünün yetkisiz olduğunu, Ankara Çubuk İcra Müdürlüğünün yetkili olduğunu, davacının icra takibine ve davasına konu ettiği fatura içeriği malların kendisine teslim edilmediğini, malın tesliminin ispat külfetinin davacıya ait olduğunu, yasal delillerle desteklenmediği sürece defter kayıtlarının ve faturanın tek başına alacağın varlığını kanıtlamayacağını, keza taraf defterlerindeki, vergi dairesindeki kayıtların dayanak belge ile doğrulanmadığı sürece mal teslimi hususunda tek başına delil olarak kabul edilmeyeceğini, dava dilekçesinin ekinde sunulan sevk irsaliyelerinde ne davalı şirket yetkilisinin nede davalı şirket çalışanlarından birine ait bir imzanın bulunmadığı için sevk irsaliyesinde yer alan malın tesliminin ayrıca ispatlanması gerektiğini, belirterek davacının haksız ve kötü niyetli başlatmış olduğu icra takibi sebebiyle başlatılan iş bu davanın reddine, alacak miktarının %20’sinden az olmamak kaydıyla alacaklı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davaya konu Torbalı İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında davacı tarafından davalı aleyhine 103.945,00 TL ve 90.404,28 TL bedelli faturalar dayanak gösterilerek toplam 107.933,90 TL’ nin tahsilinin talep edildiği, ödeme emrinin borçlu/davalıya tebliğ edildiği, borçlunun süresinde yaptığı itiraz üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Dava, 1 yıllık hakdüşürücü süre içerisinde açıldığından işin esasına geçilmiştir.
Davalı tarafın yetki itirazı incelendiğinde; Davanın tarafları arasında satım sözleşmesinin bulunduğu davacı/satıcı tarafından faturalardan kaynaklı alacağın tahsilinin talep edildiği bu hali ile TBK’ nın 89. Maddesi uyarıca davacının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinin ve icra dairesinin de yetkili olduğu kanaatine varılarak davalı tarafın icra dairesine yapmış olduğu itiraz mahkememizce kabul edilmemiştir.
Davacı taraf, takibe konu faturalarda yer alan ürünleri davalı tarafa teslim ettiğini ancak bedellerin ödenmediğini iddia etmekte, davalı ise satım sözleşmesini inkar ederek ürün tesliminin gerçekleşmediğini savunmaktaıdr. Bu sebeple satım sözleşmesinde öncelikle satıcı satıma konu ürünü teslim etmekle yükümlü olduğundan bildirmiş olduğu deliller celp edilmiş ve bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi sonucu Bilirkişiden alınan 30/03/2022 tarihli raporunun sonuç kısmına göre; “Davacı tarafından davalı adına düzenlenmiş 20.08.2019 tarihinde … numaralı 90.404,28 TL bedelli faturadan kalan bakiye 3.988,90 TL ile 02.09.2019 tarihinde … numaralı 103.945,00 TL bedelli faturanın tamamının toplamı 107.933,90 TL’nin tahsili için davalı aleyhinde 29.07.2020 tarihinde takip başlattığı, 01.10.2020 tarihinde itirazın iptali davasını ikame ettiği, davacı ve davalının yasal defter kayıtlarında takip ve dava tarihine kadarki tüm fatura ve ödeme tutarlarının birebir aynen kayıtlı olduğu, takip ve dava tarihi itibari ile her iki tarafın yasal defter kaydında davacının davalıdan 107.933,90 TL alacaklı göründüğü, takip ve dava konusu edilen faturaların yasal defterlerde kayıtlı olduğu gibi Davacının davalıya mal sattım diye beyan ettiği BS bildirim formundaki tutarlar ile davalının davacıdan mal aldım diye beyan ettiği BA bildirim formundaki bildirimlerin aynı olduğu, davacı yanca davalıya Temel Fatura düzenlendiği ve davalının iş bu faturalara ait iade faturası düzenlediğine dair iade faturası yada 8 gün içerisinde itiraz ettiğine dair bir belgeyede rastlanılmamış olup, Tarafların yasal defter kayıtlarına ve BA BS bildirim formlarına göre davacının takip ve dava tarihi itibari ile davalıdan dava konusu iki adet faturadan ve cari hesaptan kaynaklı 107.933,90 TL alacaklı olduğu” şeklinde rapor düzenlendiği görülmüştür.
Davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi sonucu Bilirkişiden alınan raporunun sonuç kısmına göre; “Davalının ticari defter ve belgelerinin incelenmesi sonucunda; Davalının ticari defterlerinin ilgili mevzuat hükümlerine göre e-defter sistemi ile tutulduğu, muhasebe usul ve standartlarına uygun şekilde kayıtların yapıldığı, mali mühür ve beratlarının mevzuatına uygun şekilde alındığı, defter ve belgelerin denetim ve incelemeye elverişli olduğu, e-defter ve e-fatura sistemine geçilmesi nedeniyle yukarıda yer alan mevzuat gereğince noter tasdikine ve açılış kapanış kayıtlarının yapılmasına gerek olmadığı, Davalının defterlerinde yer alan Davacıya ait cari hesapların incelemesi sonucuna göre; Davacı … Kağıt ve Ambalaj Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin alacağı olarak hesaplarda yer alan 107.933,90 TL; Davalının 02.03.2021 tarih ve … yevmiyede kayıtlı kasadan ödeme olarak görülen 53.100,00 *nin mahsubu sonucunda 31.03.2021 tarihi itibariyle Davalı … Ambalaj Matbaa Yayıncılık Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketi’nin 54.833,90 TL Davacıya borcu bulunduğu görülmektedir.”şeklinde rapor düzenlendiği görülmüştür.
Davalı tarafın ticari defterlerine göre davacıya ödemenin yapıldığı görüldüğünden ve davacı tarafça yapılan ödemeye ve makbuzda yer alan imzaya açıkça itiraz edildiğinden mahkememizce 20/10/2022 tarihli celse de davalı vekiline … sıra numaralı 53.100,00 TL bedelli 01/03/2021 tarihli makbuzun aslını sunmak üzere kesin mehil içeren ihtaratlı davetiye tebliğine karar verilmiş ise de süresi içerisinde makbuz aslı ibraz edilmemiştir.
İki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri Yasa’da belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Tüm bu nedenler ile, incelenen ticari defterlere göre takibe konu 2 adet faturanın taraf defterlerine kaydedildiği ve davalı şirketçe vergi dairesine beyan edildiği, bu hali ile davacı/satıcının sözleşme ilişkisini ve faturaya konu ürünleri HMK’ nın 222. Maddesine göre kesin delil ile ispat ettiği, davalının kendi ticari defterlerine göre yapmış olduğu 53.100,00 TL bedelli ödemenin dayanak deliller ile ispat edilemediği, hatırlatılan yemin hakkının da kullanılması sonucu davacının 107.933,90 TL alacaklı olduğu sonucuna ulaşılarak davanın kabulüne, kabul edilen bedel likit olduğundan da davacı lehine tazminata hükmetmek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile; davalı/borçlunun Torbalı İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına,
2-Davalının sorumlu olduğu 107.933,90 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatı olan 21.586,78 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 7.372,96 TL karar ve ilam harcının yatan 1.303,58 TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 6.069,38 TL’ nin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Yargılama sırasında davacı tarafından yatırılan ve harcanan 1.303,58 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı, 147,00 TL posta ve diğer giderler ile 1.200,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 2.704,98 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir edilen 17.190,09 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-6325 sayılı HUAK uyarınca, suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davalıdan alınarak Hazine’ ye irat kaydına,
7-Yargılama sonucunda ve re’sen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse re’sen yapılacak gider de mahsup edilmek ve 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesine hitaben mahkememize verilecek istinaf dilekçesi ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/12/2022

Katip
¸

Hakim
¸

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”