Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/548 E. 2023/276 K. 28.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/548 Esas
KARAR NO : 2023/276

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Tazminat)
DAVA TARİHİ : 24/09/2020
KARAR TARİHİ : 28/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … ve … mütevaffa …’in yasal mirasçıları olduğunu, bu nedenle … sigortası poliçesi kapsamında vefat tazminatı kapsamındaki teminattan faydalanabileceklerini, müteveffa …, vefat ettiği tarihte … Yapı Denetim A.Ş.’nin hem müdürü hem de şirket sahibinin olduğunu, mütevaffa … sahibi olduğu işbu şirketin ihtiyaçları kapsamında 250.000,00 TL bedelinde 36 ay vadeli ticari finansman teminatlı kredi kullandığını, bu kredi kapsamında müteveffa adına … Poliçe/Katılım Sertifika No ile Finansör Uzun Süreli Grup … Sigortası Poliçesi tanzim oldunduğunu, kredi çekilmesi esnasında tanzim edilen … sigorta poliçelerinin amacı kredi alanın olası ölümü halinde kredi kullandırtan bankanın alacağına daha çabuk ulaşması ve krediden doğan borcun yasal mirasçılara paylaştırılmaması olduğunu, davalı sigorta şirketi tarafından davaya konu … sigortaları genel şartlarına uyulmadığını, “… sigortası teminatından kaynaklanan vefat tazminatı talebi” ile arabuluculuk başvurusu yapıldığını, neticede arabuluculuk müzakereleri olumsuz sonuçlandığını, işbu davanın açılması zorunluluğunun hasıl olduğunu, davacıların murisi … şirketin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla 15.03.2019 tarihinde QNB Finansbank bankasından 250.000,00 TL bedelli 36 ay vadeli kredi kullandığını, bu kredilerini vefatına değin günü gününe gecikmeksizin ödediğini, …’in vefatından sonra dahi davalı sigorta şirketinin üzerine düşen yükümlülükleri sağlamamasından kaynaklı bu taksitler müvekkilleri tarafından halen ödenmeye devam etmekte ve müvekkillerin bu nedenle hayatlarını idame ettirmekte zorlandığını, QNB Finansbank ile bağlı olarak çalışan davalı … Finans Emeklilik ve … A.Ş.’nin kendi işbirliği içerisinde bulunduğu kurumun dahi zararlarını karşılamaktan imtina ederek bankaya olan sorumluluğunu müvekkillerine yüklemesi hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, davalı firma, hem müvekkilinin hem de bankanın doğan zararını teminat limiti ve sigorta süresi dahilinde olmasına rağmen karşılamadığını, işbu davayı açmak zaruri bir hal aldığını, davanın kabulü ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılar tarafından muris sigortalının müvekkili şirket nezdinde bulunan sigorta poliçesi kapsamında tazminat ödemesi için başvurulduğunu, bu başvurunun reddedildiğini, verilen ret cevabının hukuka aykırı olduğu iddia edildiğini, dava ikame edildiğini, işbu davanın haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğundan davanın tüm talepler yönünden reddi gerektiğini, davacı tarafça ikame edilen haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, banka kredisi kapsamında düzenlenen … sigorta poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacıların murisi …’in … Yapı Denetim A.Ş.’ nin temsilcisi olduğu, şirket kapsamında QNB Finansbank’tan ticari kredi çekildiği murisinde kefil sıfatını taşıdığı, kredi kapsamında muris … adına … sigortası poliçesi tanzim edildiği, muris …’in 22/02/2020 tarihinde vefat ettiği, mirasçılarının kredi borcunun … sigortası teminatından karşılanması için davalıya müracaat ettikleri, davalı sigorta şirketinin ise poliçe başvurusu sırasında hatalı beyan verilmesi nedeniyle bu talebin reddedildiği, davacıların ise muris babalarının koah kaynaklı vefat etmediğini, müteveffanın ölüm nedeninin öngörülebilir olmadığını iddia ettiklerinden, ihtilaflı olan hususlar muris …’in ölümünün beyan formunda hayır olarak işaretlenen hususlarla ilgili olup olmadığı, davacıların bankaya ödedileri 18 aylık kredi tahsilat bedelinin davalıdan tahsili talebinin yerinde olup olmadığı, bildirilmeyen hastalık ile ölüm arasında illiyet bağının olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mahkememizin 01/07/2021 tarihli celsesinin 2 nolu ara kararı gereğince, Bilirkişilerden alınan raporun sonuç kısmına göre; “Davacılar … ve ….’in murisi …‘in sahibi olduğu beyan edilen dava dışı … Yapı Denetim A.Ş. firması 15.03.2019 tarihinde davalı QNB Finansbank AŞ ‘ den 250.000,00 TL anapara tutarlı, 36 ay vadeli, taksitli Ticari Kredi kullandığı, İş bu kredi sözleşmesinin ve eklerinin İzmir .. ATM …. Esas sayılı dosyası içinde mevcut olduğu, daha önce bahse konu dosyada rapor hazırlanmakla müteveffa …’ in bu firmanın tarafından çekilen kredi sözleşmesinin kefili olduğu, Kullanılan bu kredi nedeniyle, davalı … FİNASNS Sigorta Şirketi tarafından kefilin ölümü halinde 3.kişi olan bankaya olan kredi borcunun teminat altına alınması bakımından … nolu Finansör Uzun Süreli Grup … Sigortası Poliçesi ile 15.03.2019 – 15.03.2022 tarihleri arasında geçerli 3 yıllık süre için vefat ve kaza sonucu maluliyet teminatı verildiği ve bu sigorta poliçesinde Dain-i Mürtehin olarak QNB Finansbank AŞ …. Şubesi gösterildiği, Krediyi kullanan firmanın sahibi olduğu beyan edilen davacıların murisi …’in 22.02.2020 tarihinde vefat ettiği, geriye davacılar Burcu ve Keziban’ ın mirasçı olarak kaldığı, Rapor içindeki Kanun, Yönetmelik ve Yargıtay ile BAM kararlarında “ … sigortalarında, ihtilafın çözümünde aranan hususun MURİSİN HASTALIKLARI ile ölümü arasında İLLİYET BAĞININ OLUP OLMADIĞI HUSUSUNA BAKILMASI GEREKTİĞİ yönünde” olduğu Dosyada, dava dışı bankadan çekilen Kredinin kimin adına olduğu, Kredi çeken firmanın yetkilileri, hisseleri, Kredinin kimin tarafından ödendiği, Kefil murisin ölümü ile kredi kullanan … firmasının sorumluluğu, Dava dışı bankanın dain mürtehin olması halleri, Dava dışı bankanın açılan davaya muvafakat verip vermediği, vermiş ise ödenen bedellerin miktarı ve sair tüm hususların Mahkemenizin … Esas sayılı dosyasının celbi ile Sayın Mahkeme takdirve hukuki değerlendirmesine ait olduğu, Bu nedenle, verilen görev çerçevesinde dosyadaki bilgilerin değerlendirilmesi ile Dosya içerisindeki kefil …’in tüm tıbbi kayıtlar incelendiğinde, *Medical Park Hastanesi’nde yapılan tüm müdahalelere rağmen vefat eden adına düzenlenen ölüm belgesi ile kardiyojenik şok ve koroner arter hastalığı sebebiyle vefatının meydana geldiği, mevcut rahatsızlığının altta yatan Koah rahatsızlığı sebebiyle olduğunun belirtildiği, Hastanın bundan 4 yıl öncesine kadar Koah, 6 yıl öncesine kadar da koroner arter hastalığının bulunduğu hususlarının sabit olduğu, Sözleşmenin 15.03.2019 tarihinde düzenlendiği, Bu sebeple düzenlenim tarihinden önceki dönemde vefatına sebep olan hastalıklarının bulunduğu yönünde tespitte bulunulduğu, Bu halde ölüm ile beyan edilmeyen hastalık arasında illiyet bağı olduğunun söylenebileceği, dosyadaki belgelerden anlaşıldığı üzere DAVALI …. FINANS SİGORTA ŞİRKETİNCE, davacılardan …’in başvurusu üzerine verilen 11.03.2020 RED cevabında da ÖZETLE, “…Yapılan incelemeler sonucunda tazminat talebiniz “poliçe başvurusu sırasında hatalı beyan verilmiş olması “ sebebi ile ret edilmiş olup, belirtilen poliçeler kapsamında öncelikli alacaklı sıfatıyla QNB Finansbank ‘a ve kanuni mirasçılarına, şirketimizce herhangi bir vefat tazminatı ödenmesi maalesef mümkün değildir. ..” şeklinde belirtildiği, Hukuki değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olduğundan ; Sayın Mahkemece de “bildirilmeyen hastalık ile ölüm arasında illiyet bağı olduğu” şeklinde olduğu kanaat edilirse, bu halde DAVALI SİGORTA ŞİRKETİ nin, ödeme sorumluluğu olmadığı ortaya çıkacağı, AKSİ HALDE , Sayın Mahkemece de “bildirilmeyen hastalık ile ölüm arasında illiyet bağı olmadığı ” şeklinde olduğu kanaat edilirse, bu kere de davacılar murisinin sigorta poliçesi öncesi KOAH, KALP HASTALIĞI gibi hastalıklarının olduğu dikkate alındığında davacılar murisinin sağlık ile ilgili BEYAN YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ YERİNE GETİRMEDİĞİ ortaya çıktığından, TTK m.1439 (2) Rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder. Hükmü gereği, davalı sigorta şirketinin, bu hastalıkları bilse idi alacağı prim ile ödenen prim arasındaki orantıyı bulmak için DAVALI SİGORTA Şirketinin bu hastalıkları bilse idi alacağı primin sorulması gerektiği hususlardaki tespitler tüm hukuki değerlendirilmeler ve son kararın Mahkemenize aittir” şekilinde rapor sundukları görülmüştür.
Sunulan bilirkişi heyet raporu ihtilafı aydınlatmadığından ve konusunda uzman bilirkişiler tarafından hazırlanmadığından hükme esas alınmamış ve Mahkememizin 11/10/2022 tarihli celsesinin 1 nolu ara kararı gereğince; ATK’dan muris ölüm nedeni ile dosya arasında yer alan …. numaralı başvuru formunda hayır olarak işaretlenen hastalıklar arasında doğrudan illiyet bağının olup olmadığı, başka bir anlatımla ölümün beyan edilmeyen hastalıktan meydana gelip gelmediği ve davacılar vekilinin iddiası olan gerçek ölüm sebebi hususunda, İstanbul … Adli Tıp İhtisas Kurulundan alınan raporun sonuç kısmına göre; “22/02/2020 tarihinde öldüğü bildirilen Hidayet oğlu 01/01/1958 doğumlu … hakkında düzenlenmiş adli ve tıbbi belgelerde bulunan veriler değerlendirildiğinde,
1. Tıbbi belgelerinde zehirlenme bulgusu tanımlanmadığına göre;
Kişinin zehirlenerek öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı,
2. Tıbbi belgelerinde travmatik değişim tanımlanmadığına göre; Kişinin travmatik bir tesirle öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı,
3. Adli dosyada kayıtlı tıbbi belgelerde; kişinin 2010 yılında yüksek tansiyon, 2012 yılında kalp damar hastalığı, 2014 yılında KOAH, 2017 yılında kalp yetmezliği, diyabet, serebral enfarktüs tanılarıyla takip ve tedavisinin yapıldığı, 20/02/2020 tarihinde götürüldüğü hastanede solunum ve dolaşımın olmadığının tespit edildiği, yeniden canlandırma işlemi uygulandığı, cevap alındığı, yapılan tetkikleri sonrasında kalp yetmezliği ve solunum yetmezliği tanılarıyla yoğun bakım ünitesinde takip edildiği, klinik durumunda iyileşme olmaksızın 22/02/2020 tarihinde hastanede öldüğü dikkate alındığında;
Kişinin ölümünün kalp damar hastalığı ve gelişen komplikasyonu sonucu meydana gelmiş olduğu,
4.Kişinin ölümüne neden olan kalp damar hastalığının tanısının sözleşme tarihi öncesinde konulmuş olduğu oy birliği ile mütalaa olunur.” şeklinde rapor sundukları görülmüştür.
TTK’nın 1435. maddesinde yer alan “Sigorta ettiren sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir. Sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır” hükmü ve … Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesinde yer alan “Gerek sigorta ettiren gerekse sigortalı ve temsilci, sigorta sözleşmesinin yapılması sırasında kendisince bilinen ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri bildirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün ihlali halinde, sigortacı durumu öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde sözleşmeden cayabilir veya sözleşmeyi yürürlükte tutarak sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir” düzenlemelerine göre; sigorta şirketinin sorusu üzerine veya herhangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür.
Netice olarak beyan yükümlülüğünün ihlâlinin rizikonun gerçekleşmesinden sonra öğrenilmesi durumunda TTK’nin 1439/2 maddesi gereğince sigorta ettiren kusuru kast derecesinde değilse ağır ya da hafif ihmâli ile sözleşme öncesi beyan yükümlülüğünü ihlâl etmişse ve ayrıca illiyet bağı mevcutsa ihmâlin derecesine göre sigorta tazminatından veya bedelinden indirim yapılacaktır. Buna karşılık sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise ve ayrıca illiyet bağı mevcutsa sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkacak; illiyet bağı yoksa sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini ödeyecektir. Böylece uyuşmazlık hâlinde hâkim tarafından öncelikle sigorta ettirenin beyan yükümlülüğünü ihlâl edip etmediği, ihlâl etmişse bu ihlâlin sigortacı tarafından rizikonun gerçekleşmesinden önce mi yoksa sonra mı öğrenildiği, sonra öğrenilmiş ise sigorta ettirenin kusurunun derecesi ve bu ihlâlin sigorta tazminatının veya bedelinin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edip etmediği (illiyet bağı) araştırılarak sonucuna göre karar verilecektir (Yargıtay HGK’nun 04/11/2021 tarihli ve 2018/11-103 Esas, 2021/1352 Karar sayılı kararı).
Poliçe düzenlenmeden önce murisin imzalamış olduğu sağlık beyan ve talep formunda, kalp hastalığı… var mı?, yukarıda belirtilenler dışında tanı, ön tanı almış olduğunuz başka bir sağlık sorununuz var mı ?, şeklindeki sorulara “hayır” cevabı verildiği, ölüm nedeni olan kalp krizi ile sigorta sözleşmesinin akdedildiği tarihte mevcut olan hastalıklarından kalp rahatsızlığı arasında illiyet bağının bulunduğu, poliçe tanzimi sırasında murisin 2012 tarihinden süre gelen kalp hastalığını kasten başvuru formunda bildirmediği bu hali ile sigortalının kasıtlı olarak sağlık durumunu gizlediğinden davalı/sigortacının ödeme yapmamakta haklı olduğu sonucuna ulaşılarak davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcının (179,90 TL) başlangıçta yatan peşin harçtan mahsubuna, artan harcın davacılara iadesine,
3-Davacılar tarafından yatırılan ve harcanan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 23.688,14 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-6325 sayılı HUAK uyarınca, suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.360,00 TL arabuluculuk giderinin davacılardan alınarak Hazine’ ye irat kaydına,
6-Yargılama sonucunda ve re’sen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse re’sen yapılacak gider de mahsup edilmek ve 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesine hitaben mahkememize verilecek istinaf dilekçesi ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/03/2023
Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”