Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/506 Esas
KARAR NO : 2021/392
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 10/09/2020
KARAR TARİHİ : 15/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA :Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ile dava dışı sigortalı İzmir … İlköğretim Okulu ile 14.02.2019 tarihli … poliçe numaralı (işyeri)poliçesi sigorta sözleşmesi bulunduğunu, sigortalı İlköğretim Okulunun … Mah. … Sk. No:… …/İzmir adresinde bulunduğunu, davalı tarafından, sigortalı okula montajı yapılan (30.03.2018 tarihinde faturası okula bağış yapan hayırsever … Tekstil Ticaret firması adına düzenlenmiş) su deposunun hasara sebebiyet verdiğini, 26.08.2019 tarihinde su deposundan sızan suların sirayet etmesi sonucu okulda hasar meydana geldiğini, takiben düzenlenen ekspertiz raporu ile hasarın “Davalı firma tarafından satılan ve montajı yapılan su deposundan kaynaklandığı ve su deposunun 1,5 yıl önce montajının yapıldığı göz önünde bulundurularak malzeme/imalat/montaj kusuru nedeniyle hasarın meydana geldiğini ve davalı tarafından garanti kapsamında olan cihazın 30.03.2018 satın alındığı ve üretici sorumluluğu bulunduğundan davalı şirkete rücu imkanı bulunduğunu ve hasarın miktarının 39.390,00TL olduğunun belirtildiğini, müvekkili şirketçe ekspertiz raporu ışığında yapılan değerlendirme neticesinde, 04.10.2019 tarihinde, müvekkili şirket tarafından sigortalısına 39.390,00-TL hasar tazminatı ödendiğini, hasar tazminatlarını ödeyen müvekkil şirketin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesi gereği sigortalısının haklarına halef olduğundan,39.390,00-TL tutarındaki tazminat bedelinin (işlemiş faizi ile birlikte ) davalı şirketten tahsili için talep etmiş ise de davalı tarafından kabul edilmediğini, bunun üzerine 39.390,00-TL tutarındaki tazminat bedelinin (işlemiş faizi ile birlikte 40.322,41-TL’nin) davalılardan tahsili için İZMİR …. İcra Müdürlüğünün … Sayılı dosyası marifetiyle icra takibi başlatıldığını, fakat davalının, icra takibine, borca ve tüm ferilerine itirazları nedeniyle icra takibi durduğunu, bu nedenle itirazın iptaline karar verilmesini talep zorunluluğu doğduğunu belirterek; davanın kabulü ile davalı borçlunun tüm itirazlarının iptaline, davalı borçluların asıl alacağın % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davanın yanlış husumet gösterilerek açıldığından öncelikle husumet yönünden reddinin gerektiğini, davacının taleplerinin hiçbir haklı ve hukuki dayanağı bulunmadığını, davacının iyi niyetten uzak bir şekilde iddialarda bulunarak herhangi bir hukuki dayanağı olmayan, müvekkilinin kusuru ve sorumluluğu olmayan hasar miktarını müvekkilinden istendiğini, aynı zaman da işbu icra takibinde takibe konu alacağa uygulanmış olan faizi ve faiz tarihini de kabul etmediklerini belirterek; davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
GEREKÇE : Taraflar arasındaki uyuşmazlık ön inceleme duruşmasında; “Davacı ile davalı tarafın davalının söz konusu hasardan dolayı sorumluluğunun bulunup bulunmadığı hasara yol açtığı bildirilen makineyi davalının satıp satmadığı, davalının pasif husumetinin bulunup bulunmadığı davacının müvekkiline ödemiş olduğu tazminatının miktarı, zarar gören malların davacının sigortalısına ait olup olmadığı hususlarında uyuşamadıkları” şeklinde belirlenmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevlidir.
Ticarî davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin a), b), c), d), e) ve f) bentlerinde sayılan davalar” ticari dava olarak adlandırılmıştır.
TTK’nun 4. maddesine göre; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticarî nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticarî dava olarak sayılan dava türleri mutlak ticarî davalar, tarafları tacir olan ve tarafların ticarî işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari davalardır.
Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticarî işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesini değiştiren 6335 sayılı Kanun ile Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp, görev ilişkisi haline getirilmiştir. Görev ilişkisi mahkemece re’sen davanın her aşamasında nazara alınan ve kamu düzeninden sayılan bir dava şartıdır.
Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli Mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınmalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli … Esas ve … Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Somut olayda davacı sigorta şirketinin sigortalısı İzmir …. İlköğretim Okulu olduğu, dolasıyla sigortalının tacir sıfatının bulunmadığı, davacı sigorta şirketinin ise huzurda bulunan davayı sigortalısının halefi sıfatı ile açtığı anlaşılmıştır. Halef selefin hükümlerine tabi olup görev hususu da buna göre belirlenir. Diğer bir anlatımla selefin açacağı davada hangi mahkeme görevli ise halefin açacak olduğu davada da o mahkeme görevlidir. Mahkememizde açılan davada davacının satmış olduğu su deposundan kaynaklı hasarın meydana geldiği iddia edilmiştir. Davalı ise su deposunun üreticisi olmadığı satış ve montaj işini yaptığını beyan etmiştir. Tüketici mahkemesinin görevli olup olmadığı hususunda değerlendirildiğinde zarara sebep olduğu bildirilen su deposunun hayırsever bir vatandaş tarafından alınarak ilkokula bağış yapıldığı anlaşıldığından davacının sigortalısı ilk öğretim okulunun tüketici sıfatı bulunmadığı kanaatine varılarak Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davalıya karşı açmış olduğu alacak davasında HMK.114/1-c,115/2 mad gereği göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
2-HMK’nun 20.maddesi uyarınca bu karara karşı süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren mahkememize başvurularak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Bu karara karşı süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden 2 hafta içinde kararı veren mahkememize başvurularak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli Mahkemede nazara alınmasına,
Dair taraf vekilleri ve davalı Asilin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.15/04/2021
Katip …
✍e-imzalıdır
Hakim …
✍e-imzalıdır
BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”