Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/491 E. 2023/6 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/491 Esas
KARAR NO : 2023/6
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/09/2020
KARAR TARİHİ : 12/01/2023
YAZIM TARİHİ : 12/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin, çeşitli firmaların alternatif reklam projelerini pazarlama işini yaptığını, borçlu şirket tarafından lavabo reklam alanları projesi için müvekkil şirketten fiyat teklifi ve bu minvalde toplantı görüşmeleri talep edildiğini, müvekkil şirket ile borçlu arasında alışveriş merkezlerinin kadın ve erkek vitrifiye(lavabo, wc) yerlerindeki reklam panolarının pazarlanması konusunda iş ilişkisi mevcut olduğunu, bu ilişki kapsamında borçlu şirketin 2019 yılı Şubat döneminde wc reklam alanlarını 30 günlük süre için kullanmış olduğunu, bu iş karşılığında borçlu şirkete 14/02/2019 tarihli 12.500 TL ve 01/02/2019 tarihli 156.700 TL bedelli iki adet fatura kesildiğini ancak borçlu şirket tarafından fatura bedellerinin ödenmediğini, müvekkil şirket iş ilişkisi kapsamında ilgili reklam panolarının proje işini gerçekleştirmişse de; borçlu tarafından işinin karşılığı olan ödeme yapılmadığın, müvekkilinin defaten gerek şifahen gerekse de e-mail üzerinden borçlu ile yaptığı görüşmelerden hiçbir sonuç alamadığını, müvekkilinin belirtilen sebeplerden dolayı, son çare olarak alacağını tahsil edebilmek amacıyla İstanbul 31. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile borçlu aleyhine ilamsız icra takibi başlatmış ve borçlunun haksız ve gerekçesiz itirazı neticesinde önce yetkisizlik ile İzmir 14. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile yeniden takip başlatılmışsa da borçlu yeniden icra takibine itiraz ettiğini, bu sebeplerle davanın kabulü ile; davalının haksız ve yersiz olarak yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun davetiye tebliğ edildiği ancak dosyaya cevap verilmediği görüldü.
Dava, reklam hizmete yönelik düzenlenen fatura bedellerinin tahsili için başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davaya konu İzmir 14. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyasında davacı tarafından davalı aleyhine 14.750,00 TL ve 184.906,00 TL bedelli faturalar dayanak gösterilerek toplam 199.656,00 TL’ nin tahsilinin talep edildiği, ödeme emrinin borçlu/davalıya tebliğ edildiği, borçlunun süresinde yaptığı itiraz üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Dava, 1 yıllık hakdüşürücü süre içerisinde açıldığından işin esasına geçilmiştir.
Davacı taraf, davalı ile alışveriş merkezlerinin kadın ve erkek vitrifiye yerlerinde reklam pazarlama konusunda anlaşmanın sağlandığını ve anlaşma sonucu edimin ifa edildiğini ancak bedellerin ödenmediğini iddia etmektedir. Bu sebeple öncelikle davacı taraf edimini ifa ettiğini ispatla yükümlüdür.
Davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi sonucu Bilirkişiden alınan 30/03/2022 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre; “Davacı tarafın yaptığı işle alakalı davalı tarafa 14.02.2019 tarihinde … nolu fatura numarasıyla 14.750 TI, 01.02.2019 tarihinde … nolu fatura numarasıyla 184.906,00 TI fatura kestiği ilgili faturalardan kaynaklı olarak 199.656 TL alacak hakkı olduğu, davalının borcu karşılığında kesmiş olduğu çekin görüntüsüne dosya kapsamında rastlanılmadığı, davacının resmi ticari defter kayıtlarına göre 15.06.2019 vadeli çek olduğu, çekin karşılıkşık çıkması üzerine cari hesabını düzelttiği, ilgili düzeltilen cari hesapla birlikte toplam alacağınının 199.656,00 TL olduğu, davacının resmi ticari defter kayıtları ve faturalarının detaylı incelenmesinden sonra ilgili dosya kapsamında 199.656,00 TL alacağı olduğu kanaatine varılmıştır.” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Davacı tarafın ticari defterlerine göre davalının kambiyo senedi ile ödeme yapıp yapmadığı tam olarak anlaşılamadığından mahkememizce çek bilgilerinin sunulması için davacıya mehil verilmiş ve sunulan bilgiler doğrultusunda muhataba müzekkere yazılmıştır. Muhataba yazılan müzekkere cevabına göre çekin “karşılıksızdır” işlemine tabi tutulduğu görülmüştür.
HMK’ nın 222. Maddesi gereği taraflardan birinin ticari defterlerinin delil olarak kabul edilebilmesi için diğer tarafın usulüne uygun davetiyeye rağmen ticari defterlerini ibraz etmemiş olması veya her iki tarafında ticari defter ve kayıtlarının birbirini doğrulaması gerektiğinden, mahkememizce 15/09/2022 tarihli celse de davalıya 2019-2020 yılı ticari defterlerinin bulunduğu adresi bildirmesi için kesin mehil içeren ihtaratlı davetiye tebliğine karar verilmiş ise de süresi içerisinde ticari defterlerin bulunduğu adrese yönelik dilekçe mahkememize sunulmadığından davalı ticari defterleri incelenememiştir.
İki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri Yasa’da belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Tüm bu nedenler ile, davacı tarafın incelenen ticari defterlerine göre 2 adet faturadan ötürü takip tarihi itibari ile 199.656,00 TL alacaklı olduğu, davalı mahkememizce verilen kesin süre içerisinde ticari defterlerinin bulunduğu adresi bildirmediğinden HMK’ nın 222/3. Maddesi gereği ve faturalar davalı tarafça vergi dairesine beyan edildiğinden takibe konu faturalarda yer alan hizmetin davalıya verildiği sonucuna ulaşılarak davanın kabulüne, kabul edilen bedel likit olduğundan da davacı lehine tazminata hükmetmek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile; davalı/borçlunun İzmir 14. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına,
2-Davalının sorumlu olduğu 199.656,00 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatı olan 39.931,20.-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 13.644,49 TL karar ve ilam harcının yatan 3.409,63 TL peşin harç ve tamamlama harcından mahsubu ile eksik kalan 10.234,86 TL’ nin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Yargılama sırasında davacı tarafından yatırılan ve harcanan 3.409,63 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı, 582,50 TL posta ve diğer giderler ile 700,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 4.746,53 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir edilen 30.948,40 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-6325 sayılı HUAK uyarınca, suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davalıdan alınarak Hazine’ ye irat kaydına,
7-Yargılama sonucunda ve re’sen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse re’sen yapılacak gider de mahsup edilmek ve 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesine hitaben mahkememize verilecek istinaf dilekçesi ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/01/2023
Katip
e-imzalıdır

Hakim
e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”