Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/460 E. 2022/627 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/460 Esas
KARAR NO : 2022/627

DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 26/08/2020
KARAR TARİHİ : 29/09/2022

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; Müvekkilinin maliki ve sürücüsü olduğu … plakalı araç ile …’in maliki olduğu, …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç arasında 01/06/ 2019 tarihinde Maddi Hasarlı Trafik Kazası meydana geldiğini, kazanın davalı şirketin ZMMS sigortalısı olan … Plakalı araç sürücüsünün tam kusuruyla meydana geldiğini, müvekkiline ait araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, her ne kadar trafik kaza tutanağında taraflara yarı yarıya kusur izafe edilmişse de tüm kusurun davalı şirket sigortalısında olduğunu, kazanın akabinde davalı şirkete ihbarda bulunulduğunu ve davalı şirket nezdinde … nolu hasar dosyası açıldığını, ancak müvekkilinin gerçek zararının karşılanmadığını, değer kaybının ise hiç değerlendirilmediğini, bu nedenlerle dava konusu kaza nedeniyle müvekkili aracında meydana gelen belirsiz alacaktan şimdilik 100,00 TL hasar bedeli ile 100,00 TL değer kaybının temerrüt tarihi olan 18/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, ıslah dilekçesi ile; davaya konu kaza nedeniyle müvekkiline ait araçta meydana gelen ve davalı tarafından ödenmeyen; 11.560,00 TL hasar bedeli ile 4.000,00-TL değer kaybının, 18/07/219 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde; 01.06.2019 tarihli kazaya karıştığı belirtilen … plakalı aracın, … Sigorta A.Ş. nezdinde … numaralı 04/09/2018 – 2019 vadeli Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi (Trafik Poliçesi) ile sigortalı bulunmakta olup kaza tarihi itibariyle teminat limiti 39.000,00-TL olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğu sigortalısının sorumluluğu ve nihayetinde poliçe teminatı ile sınırlı olduğunu, karşı tarafın aracında meydana gelen hasar bedeline ilişkin olarak kusur nispetinde ( sigortalı kusur oranı %50 )mutabakat yapılarak 24.07.2019 tarihinde 8.500,00-TL meblağında tazminatın davacı adına ödendiğini, ödemeye ilişkin dekont, mutabaktname ve ekspertiz raporunun ekli olduğunu, yapılan bu ödeme ile müvekkili şirketin başkaca bir borcunun kalmadığını, bu nedenle talebin reddinin gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek üzere, tazminat belirlenirken ödenen meblağın dikkate alınmasını ve toplam teminat miktarı olan 39.000,00-TL’den düşülmesini talep ettiğini, değer kaybı tazminatı için; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. Maddesine göre (Değişik:14/4/2016-6704/5md.), zarar görenin dava yoluna gitmeden önce sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunması yasal zorunluluk olduğunu, bu hüküm HMK 114/2 gereği bir dava şartı olup davacı tarafça yazılı başvuru yapıldığı ispatlanamadığı takdirde davanın usulden reddi gerektiğini, sonuç itibariyle, davacı tarafın değer kaybı tazminat talebine ilişkin olarak dava yoluna gitmeden önce sigorta şirketine başvuru yapmadığından davanın usulden reddi gerektiğini, işbu hususla ilgili olarak Sigorta Tahkim Komisyonunca …E…….ve…./…. K. sayılı tahkim başvurusunda da eksik evrakla başvuruya yönelik itirazlarının dikkate alınmış ve 02.08.2019 tarihinde sayın hakem tarafından başvuranın talebi reddedilerek dosya lehlerine sonuçlandığını, davayı kabul manasında olmamak üzere davacının gerçek zararının tespiti gerektiğini, kaldı ki kabul manasında olmamak üzere genel şartlar gereğince müvekkili şirketin yalnızca eşdeğer parça bedelleri ile anlaşmalı servislerde uygulanacak tedarik, onarım ve işçilik bedelleri ile sorumlu olması sebebiyle zararın tespitinde bu hususun da göz önünde bulundurulması gerektiğini, davayı kabul manasında olmamak üzere, faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini, bu nedenlerle davacı ile müvekkil şirket arasındaki mutabakat gereği davanın reddine karar verilmesini, davacı tarafın tazminat talep etmeye hakkı olup olmadığının, var ise miktarının tespiti için “Bilirkişi” incelemesi yaptırılmasını ve alınacak raporun tarafımıza tebliğ ettirilmesini, müvekkili şirket dava açılmasına keyfi ve haksız olarak sebep olmadığından, yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Trafik kaza tutanağı, araç ruhsatları, sigorta poliçesi, hasar dosyası, fatura suretleri, bilirkişi raporu delil olarak değerlendirilmiştir.
Tarafların kusur durumunun tespiti için Germencin Asliye Hukuk Mahkemesine yazılan talimat ile mahallinde yapılan keşif sonucunda düzenlenen rapora göre; “..Sürücü …’in %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, … plakalı kamyonet sürücüsü … ise; sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyoneti ile, Germencik istikametinden mezarlık yanı yoldan seyrederken, kavşak başına geldiğinde durup sağa sola kontrol edip geçişini yapmaya başladığı anda soldan hızla gelen diğer aracın çarpması neticesi yaralandığı, olayı gören ikametinin önünde bulunan tanık … inde aynı şekilde ifade ettiği anlaşılarak, Sürücü …, seyrettiği mezarlık yan yol bölümünde herhangi bir işaret ve levhaları ile herhangi bir hızından dolayı fren yada sürtünme izinin olmadığı, gerek kendi anlatımında ve gerekse tanık anlatımında da kavşak başına geldiğinde kontrollerini yapıp karşıya geçişini yapmak üzere iken, solundan yukarıda anılan kanun maddesini ihlal edip hızla gelen araç karşısında alabileceği tedbirin olmayacağından bu kazanın meydana gelişinde atfı kabil kusurunun bulunmadığı sürücü …’ın, atfı kabıl kusuru yoktur..” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
İstanbul Adli Tıp Kurumundan alınan rapora göre; “…1-Kusur yönünden:
A) Sürücü …’in %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu,
B) Sürücü …’ın kusursuz olduğu,
2-Hasar yönünden:
– Kaza sonucunda davacı tarafın aracında meydana gelen hasarın ve değer kaybı toplamının 21.000,00TL olduğu kanaatini bildirir müşterek rapordur… ” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava, davacıya ait …….plaka sayılı araç ile davalı sigorta şirketinin ZMMS sigortacısı olduğu … plaka sayılı araç arasında 01/06/2019 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle araçta meydana gelen hasarın onarım bedelinden kalan bakiye zararın ve değer kaybı zararının tazmini talepli maddi tazminat davasıdır.
2-Davalı sigorta şirketi tarafından süresinde cevap dilekçesi sunulmamış, yargılama aşamasında sunulan beyan ve itirazlarda davalı sigorta şirketine yazılı başvuru yapılmadığı, davacıya ait aracın onarım bedelinin davalının sigortalısı aracın kusuruna isabet eden tutar olarak 8.500,00-TL ödeme yapıldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı tarafça yazılı başvuruda bulunulmadığı savunulmuş olup, dosya kapsamından her ne kadar davacıya dava öncesi kısmi ödeme yapılmış olması nedeniyle başvuruda bulunulduğu sabit ise de yazılı başvuru şartının sağlandığına dair bir delil bulunmadığı görülmüştür.
Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin istikrar kazanan uygulamasına göre sigorta şirketlerine dava öncesi yazılı başvuruda bulunulmasına ilişkin dava şartı tamamlanabilir nitelikte olduğundan davacı vekiline başvuruda bulunulması için süre verilmiş, dosyaya sunulan 09/08/2022 tarihli dilekçe ekinde yer alan ekran başvuru kaydının incelenmesinde davalı şirkete 09/08/2022 tarihinde Kayıtlı Elektronik Posta adresi üzerinden başvuruda bulunulmak suretiyle dava şartı noksanlığının tamamlandığı görülmüştür.
3-Trafik kazaları sonucu uğranan zararın tazmini hususunda temel dayanak haksız fiil sorumluluğudur.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun;
91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”;
85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”;
85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-3. maddesinde: “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır. ” düzenlemesi ile sorumluluk sınırları gösterilmiştir.
4-Yukarıda açıklanan ve alıntılanan hükümler doğrultusunda Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın; motorlu bir aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
5-Sigortacının sorumluluğu, yukarıda izah edilen sorumluluk esasları dahilinde işletilen aracın işleteninin veya işletenin kusurundan sorumlu olduğu sürücünün kusurlarından kaynaklanan zararlarla sınırlıdır. Bu noktada aracın işleteninin veya sürücüsünün kusur durumunun incelenmesi gerekmektedir.
6-Haksız fiil sorumluluğu, “Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri” başlığı altında, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
49. maddesi “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”
50. maddesi, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.”
7-Haksız fiil, bir kimsenin hukuka aykırı ve kusurlu bir davranışı ile başka bir kimsenin zarara uğramasına yol açmasıdır. Yargısal içtihatlar ve doktrine göre haksız fiilin unsurları;-Fiil, davranış,
-Fiilin hukuka aykırı olması
-Zararın meydana gelmesi,
-Kusur,
-Fiil ve zarar arasında illiyet bağı bulunması, olarak sıralanmaktadır.
Yine TBK’nın 50. maddesi ile “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.” hükmü düzenlemesi uyarınca zarar gören zararı ile zarar verenin kusurlu olduğunu ispatla mükellef kılınmıştır.
8-Mahkememizce dava konusu kazanın gerçekleşmesinde araç sürücülerinin kusurlarına ilişkin Germencik Asliye Hukuk Mahkemesi’ne yazılan talimat aracılığı ile keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmış, dosyaya sunulan 25/02/2021 tarihli adli trafik bilirkişisi raporuna göre dava konusu kazanın gerçekleşmesinde davalı sigortanın sigoralısı olan araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğu, davacının ise kusurunun bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Dosyaya sunulan ve kaza sonrası düzenlenen 01/06/2019 tarihli kaza tespit tutanağında taraflar eşit kusurlu olarak gösterilmiş olup mahkememizce alınan kusur raporu ile kaza tespit tutanağındaki kusur dağılımı arasında çelişki oluştuğu gözetilerek dosya ATK Trafik İhtisas Dairesi’ne kusur yönünden kaza tespit tutanağı ile bilirkişi raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi ve araçta meydana gelen hasar ile değer kaybı zararının tespiti yönünden rapor düzenlenmesi talep edilmiştir.
ATK Trafik İhtisas Dairesi’nce düzenlenen 23/02/2022 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu kazanın gerçekleşmesinde davalının sigortacısı olduğu … plaka sayılı araç sürücüsü …’in %100 kusurlu olduğu davacının ise kusurunun bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce yapılan inceleme ve değerlendirmede davalının sigortalısı olan araç sürücüsünün kavşaklarda geçiş üstünlüğüne riayet etmemesi nedeniyle kazanın gerçekleşmesinde asli ve tam kusurlu olduğu, davacının geçiş hakkına uygun olarak kavşağa girdiği sırada gerçekleşen kazada kendisine izafe edilebilecek bir kusur bulunmadığı değerlendirilmekle davalı sigorta şirketinin sigortalısı olan araç sürücüsünün kusuru %100 olarak kabul edilmiştir.
10-Davacıya ait araçta meydana hasarın serbest piyasa koşullarında onarım bedelinin ve değer kaybı miktarının hesaplanması konusunda ATK Trafik İhtisas Dairesi’nce düzenlenen raporda davalı sigorta şirketi tarafından atanan eksperin düzenlediği rapora atıfla ekspertiz raporunda gösterilen 17.000,00-TL’nin onarım bedeli olarak gösterildiği görülmüştür.
Davacı tarafından sunulan itiraz dilekçesinde ATK raporunun KDV dahil olarak hesaplandığı ancak ekspertiz raporunda KDV hariç hesaplama yapıldığı, bu yönüyle ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin raporda maddi hata ile eksik hasar tespitinde bulunduğu ayrıca değer kaybı zararının eksik hesaplandığı yönünde itiraz ileri sürmüştür.
Mahkememizce yapılan incelemede davalı sigorta şirketi tarafından dosyaya sunulan ve hasar tespitine dayanak gösterilen, ATK Trafik İhtisas Dairesi’nce de serbest piyasa rayiçlerine uygun bulunan ekspertiz raporunda hesaplamaların KDV hariç fiyatlar üzerinden yapılmış olduğu, yerleşik yargısal içtihatlar uyarınca onarımın sigorta şirketince gerçekleştirilmediği hallerde zarar görenin gerçek zararının hesaplanması gerektiği, aracın onarımının gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğine bakılmaksızın KDV bedeli eklenerek hesaplama yapılması gerektiği, her ne kadar ATK Trafik İhtisas Dairesi’nce düzenlenen raporda KDV dahil olarak hesaplama yapılmış ise davalının kabulünde olan savunmasına göre dahi KDV hariç 17.000,00-TL hasar onarım bedeli belirlendiği dikkate alınarak davacıya ait aracın serbest piyasa koşullarındaki onarım bedeli 17.000,00-TL+KDV olmak üzere toplam 20.060,00-TL olarak kabul edilmiştir.
Davacıya dava öncesinde 24/07/2019 tarihinde 8.500,00-TL kısmi ödeme yapılmış olup kısmi ödemenin mahsubu sonrası davacının bakiye zararının 11.560,00-TL olacağı kabul edilmiştir.
Davacı vekilince değer artırım dilekçesi ile 11.560,00-TL bakiye zarar talebinde bulunulmuş olup mahkememizce belirlenen tutarla uyumlu talebin yerinde olduğu kabul edilmekle kabul yönünde karar verilmiştir.
11-Değer kaybı zararı hesaplanması yönünde ATK Trafik İhtisas Dairesi raporunda aracın kaza öncesine göre 4.000,00-TL değer kaybına uğrayacağı yönünde görüş bildirilmiş, davalı tarafça rapora karşı itiraz ileri sürülmemiştir. Davacı tarafça rapora itirazda bulunulmuş ise de süresi içerisinde delil avansı yatırılmadığından ATK Raporuna itiraz edilmemiş sayılmıştır.
Mahkememizce yapılan inceleme ve değerlendirmede 4.000,00-TL değer kaybının kaza sonucu onarım gören parçalar ve aracın marka-modeline göre dosya kapsamıyla uyumlu olduğu, her iki tarafın birbirleri aleyhinde rapora itiraz edilmemesiyle usuli kazanılmış hakları oluştuğu ve mahkememizce resen yeniden rapor alınmasını gerektirecek bir hata veya eksiklik bulunmadığı dikkate alınarak davacıya ait araçta 4.000,00-TL değer kaybı oluştuğu kabul edilmiştir.
Davacı vekilince değer artırım dilekçesi ile değer kaybı zararı yönünden talep 4.000,00-TL’ye yükseltilmiş olup mahkememizce bu talep üzerinden kabul yönünde karar verilmiştir.
12-Dava dilekçesinde 18/07/2019 tarihinden itibaren yasal faiz talep edilmiş olup, dosyaya sunulan bilgi ve belgelerden davalı sigorta şirketi tarafından 24/07/2019 tarihinde kısmi ödeme yapıldığı görülmüş ise de davalının 18/07/2019 tarihinde temerrüte düştüğüne dair delil bulunmadığı, dosyaya sunulan hasar dosyasına göre kısmi ödeme tarihinden itibaren temerrüt gerçekleşeceği gözetilerek 24/07/2019 tarihinden tarihinden itibaren faiz işletilmiştir. Faiz türü olarak zarar veren aracın hususi nitelikte olduğu ve yasal faiz talep edildiği gözetilerek yasal faiz belirtilmiştir.
13-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13. Fıkrası uyarınca arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden olup, 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin hazine tarafından karşılandığı anlaşıldığından bu tutarın yargılama giderleri kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE, 11.560,00-TL hasar bedeli ile 4.000,00-TL değer kaybı zararı olmak üzere toplam 15.560,00-TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, tazminat miktarlarına 24/07/2019 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.062,90-TL harçtan peşin olarak alınan 54,40-TL ile tamamlama harcı olarak alınan 262,32-TL harcın mahsubu ile bakiye 746,18-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına takdir edilen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40-TL ile tamamlama harcı olarak yatırılan 262,32-TL toplamı 316,72-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça sarf edilen 54,40-TL, başvuru harcı, 271,00-TL posta ve tebligat ücreti ile tanık ücreti, 450,00-TL bilirkişi ücreti, 800,00-TL ATK rapor bedeli, 384,90-TL keşif harcı, 200,00-TL keşif araç ücreti olarak sarf edilen toplam 2.160,30-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve resen ilgili taraflara iadesine,
7-Dava şartı arabuluculuk kapsamında hazine tarafından karşılandığı anlaşılan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına, bu hususta harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı takdirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. .29/09/2022

Katip …..
e-imzalıdır.

Hakim…
e-imzalıdır.