Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/443 E. 2022/613 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/443 Esas
KARAR NO : 2022/613

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/08/2020
KARAR TARİHİ : 27/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında …. Asliye Hukuk Mahkemesinde müdahalenin meni konulu …/… esas …/… karar sayılı yine aynı dosya ile birleşen …. Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… esas …/… karar sayılı alacak ile ….Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… esas …/… karar sayılı tapu iptali ve tescil konulu davaların mevcut olduğunu, bu sayılan davalar …. Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyası altında Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf aşamasında olduğunu, …. Asliye hukuk Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyasında …-TL bedelinde … vade tarihli bono sebebine dayanan alacak taleplidir ve menfi tespit davasına konu olan bonodan kaynaklanan aynı almacağın tahsiline ilişkin olarak dava açıldığını, alacak davasının kabulüne karar verildiğini. Taraflar arasında ticari ilişkinden kaynaklanan …-TL’nin ihtilaf konusu olduğunu, ortada tek bir alacak borç ilişkisi olduğunu, taraflar … vade tarihli …-TL bedelindeki bononun yerine … vade tarihli yeni …-TL bedelinde yeni bir vade belirlediklerini, …. Asliye Hukuk Mahkemesinin birleşen dosyası olan …. Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… esas sayılı ilamı ile vermiş olduğu …-TL alacak talebinim kabulü ile keşideci müvekkilinin …-TL’yi … tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıya ödenmesine hükmettiğini, akabinde müvekkili adına …. İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyası ile takibe başlandığını, davacı kısıtlı müvekkili …’in keşidecesi olduğu, davalı … lehine keşide edilmiş bulunan … düzenleme tarihli,… vade tarihli … … Şubesinde bulunan …-TL bedelindeki bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti ile ihtiyati tedbir kararı verilmesine, avukatlık ücreti ile mahkeme masraflarının karşı tarafa yükletilmesine ayrıca karşı tarafın zorunlu arabuluculuk toplantısına mazeretsiz katılmamış olması sebebiyle yargılama sonundaki tüm yargılama giderlerinden haklı ya da haksız olup olmadığına bakılmaksızın sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkilinin uzun yıllar önce bir başka davada, kendisini savunduğunu avukatının oyununa gelerek tuzağa düşürüldüğünü, bu kişinin haksız ve kötü niyetle, haksız vekalet ücretini tahsil edebilmek için giriştiği yasal olmayan davranışlarla müvekkilinin evini satmaya zorlandığını, davacı bankadan aldığı ev kredisini müvekkiline vermediğini, içinde ….-TL sini avukata vereceğini söylediğini, kalan parayı da cebine attığını, müvekkilinin hileli yollarla kandırılıp dolandırıldığını, uzun süren hukuk mücadelesi başlatıldığını, …. Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… esas …/… karar sayılı dosyası mahkeme taşınmazın satışı doğrultusunda müvekkilinin kandırıldığını, hayatın olan akışı içerisinde, böyle bir senet tanzim edilmeyeceği açıkça hüküm altına aldığını, talep edilen taşınmazın satış bedeli konusundaki alacağımızın tahsiline hükmedildiğini, kararın davacı tarafça istinaf edildiğini henüz kesinleşmediğini, hükmün kesinleşmesine kadar geçecek süreç içerisinde senet dahil her türlü hak ve alacakları saklı tutulmasına, hükmün kesinleşmesine takiben, dava konusu alacağın da ortadan kalkacağını bu hususun bekletici mesele olarak kabulüne, …. Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… esas …/… karar sayılı kararının kesinleşmesiyle konusu kalmayacak davanın reddine, harç masraf ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, taşınmaz satımından kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.
Kambiyo senetlerinden olan bonolar sebepten soyut olup, bonoların düzenlenmesine esas teşkil eden alt ilişkinin ispatı ancak yazılı delil ile mümkün ise de, davalı taraf cevap dilekçesinde açıkça taşınmaz satımına ilişkin bononun keşide edildiği belirttiğinden bu husus artık ihtilaflı değildir.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir.
Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580. maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen, uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nın 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu açıklamalara göre, somut olayda davaya konu kambiyo senedinin taşınmaz satımına ilişkin sözleşme kapsamında verildiği davalı/alacaklının cevap dilekçesi ile sabit olup, bononun sıhhatine yönelik bir ihtilaf ve tarafların tacir olduğuna yönelik bir iddianın bulunmadığı anlaşılmakla, yargılamanın bahsedilen temel hukuki ilişki kapsamında genel mahkemeler olan asliye hukuk mahkemesinin görevi kapsamında bulunan taşınmaz satış sözleşmesine ilişkin olduğu ve uyuşmazlığın bonodan kaynaklanmadığı anlaşıldığından mahkememizce görevsizlik kararı verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davada HMK’ nun 114/1-c maddesinde düzenlenen göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 115/2. maddesi gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip süresinde müracaat halinde yetkili ve görevli … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ ne gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2. maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya görevli mahkemede devam edilmesi hâlinde harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına, görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi halinde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden bu durumun tespiti ile yargılama giderlerine ilişkin karar verilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili dairesine hitaben mahkememize verilecek istinaf dilekçesi ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/09/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”