Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/419 E. 2021/360 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/419 Esas
KARAR NO : 2021/360

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/08/2020
KARAR TARİHİ : 08/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA :Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; dava dışı … Hizmetleri A.Ş adına tescilli … plakalı fiyat marka … model hususi otonun 09/08/2019 günü saat 15:10 sularında Antalya ili … ilçesi sınırları içerisinde havaalanı yönünde aynı şeritte önünde bulunan müvekkile ait … Almanya plakalı otonun arkasından çarpmış ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olacak şekilde davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı … Sigorta A.Ş vekilinin mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça haksız, yersiz usul ve yasaya aykırı olarak açılan işbu davanın reddini, müvekkil şirketin işbu dava ile davacı tarafça talep edilen hususlara ilişkin hiçbir sorumluluğunun bulunmadığının davacı tarafça talep edilen hasar miktarının fahiş olduğunu gerçek zarar miktarını yansıtmadığını, davacının aracının yabancı plakalı olması sebebiyle yabancı para üzerinden hesaplanmasına ilişkin beyanları ve taleplerinin hukuka uygun olmadığını, poliçede yer alan ihtiyari mali mesuliyet teminatının devreye gidebilmesi için zorunlu trafik poliçesindeki teminat miktarını aşan bir zararın mevcut olması gerektiğini, davacı tarafından harici olarak aldırılan ekspertiz raporu ücretinin müvekkil sigorta şirketinden talep edilmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafın ikame araç bedeli talebi de ZMMS genel şartları uyarınca dolaylı zararlardan olduğundan bu yöndeki tazminat talepleri sigorta kapsamı dışında olduğunu, davacının başvuru tarihinden itibaren faiz talebi hukuki mesnetten yoksun olduğunu, açıklanan nedenlerle müvekkil şirketin dava açılmasına sebebiyet vermediği için yargılama masrafları ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Taraflar arasındaki uyuşmazlık ön inceleme duruşmasında; “Davacı ile davalı tarafın 09/08/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle tarafların kusur oranı davacnın aracında meydana gelen hasar ve hasarın miktarı ile tarafların sorumluluğu ve mahkememizin yetkisi hususlarında uyuşamadıkları görüldü.” şeklinde belirlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 6/1.maddesinde; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişiliğin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm aksine kesin yetki kaydı olmayan tüm davalar için genel yetki kaydıdır.
HMK’nın Haksız fiilden doğan davalarda yetki kuralını düzenleyen 16. maddesi ise; “(1) Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.”
HMK madde 15/2 ” Can sigortalarında sigorta ettirenin, sigortalının veya lehdarın leh veya aleyhine açılacak davalarda onların yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkilidir.”
Somut olayda davacının ikametgahının Almanya Federal Cumhuriyeti olduğu davalı … şirketinin adresinin Üsküdar İstanbul olduğu ve yine davalı … AŞ ‘nin adresinin Antalya olduğu davaya konu trafik kazasının Antalya ilinde meydana geldiği taraflardan hiç birinin İzmir ilinde ikamet etmediği yalnız davacı vekilinin İzmir ilinde faaliyet gösterdiği ve yine davalı … şirketinin İzmir ilinde bölge müdürlüğü şeklinde yapılanmış şubesinin bulunduğu anlaşıldığından davalı vekilinin tarafları kendi faaliyet gösterdiği İzmir iline getirmek üzere davalı … şirketinin bölge müdürlüğünün bulunduğu İzmir ilinde dava açtığı ve davalı … AŞ’nin yetki itirazında bulunduğu anlaşıldığından HMK madde 7/2 gereğince bu davalı açısından davanın tefrik edilerek ve yine bu davalı açısından yetkisizlik kararı verilmesi düşünülmüş ise de ; bunun usul ekonomisine uygun olmayacağı, aynı somut uyuşmazlığa ilişkin farklı yargılama yapılması ve yargılama masrafının artacak olması da dikkate alınarak, her iki davalı açısından bir bütün olarak davaya konu kazanın Antalya ilinde meydana gelmiş olması da dikkate alınarak Yetki itirazının kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davalılara karşı açmış olduğu tazminat davasının, HMK 6, 7, 15, 16 maddesi göz önüne alınarak mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2- HMK. nun 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesine müteakip yasal 2 haftalık süre içinde talepte bulunulduğunda dosyanın yetkili ve görevli mahkeme olan ANTALYA NÖBETÇİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE dosyanın talep halinde gönderilmesine,
3-6100 Sayılı HMK 20. maddesi gereğince taraflardan birinin yetkisizlik kararına karşı süresi içinde kanun yoluna başvurmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleşmesinden itibaren, kanun yoluna başvurulması halinde başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiği, aksi halde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğinin ihtarına ( huzurda bulunanlara ihtarat yapıldı )
4-HMK 331/2 maddesi uyarınca yargılama gideri ve vekalet ücretinin yetkili ve görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine
5-Süresinde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde ve talep halinde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair davacı vekilinin ve davalı … Sigorta vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 08/04/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”