Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/355 E. 2022/435 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/355
KARAR NO : 2022/435

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 08/07/2015
KARAR TARİHİ : 07/06/2022

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; 26/10/2013 tarihinde … plakalı otobüsün başka bir araca arkadan çarpması sonucunda … plakalı otobüste yolcu olarak bulunan davacı … yaralanarak sakat kaldığını, bu kaza ile ilgili olarak Ataşehir Cumhuriyet Başsavcılığının …/… Hz. …/… K sayılı dosyası ile kavuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, … plakalı aracın kaza tarihini kapsayan zorunlu trafik sigortası … numaralı poliçe ile … Sigorta A.Ş tarafından yapıldığını, kazanın meydana geldiği aracı sigortalayan … Sigorta 250.000,00-TL teminat ile sorumlu olduğunu, kazadan sonra davacı tarafından tazminatı ve tedavi giderlerinin ödenmesi için davalı tarafa müracaat edildiğini, … Sigorta A.Ş tarafından … numaralı hasar dosyası ile kısmi tazminat ödemesinin yapıldığını, ancak davalı tarafından yapılan ödeme eksik olduğu için iş bu davayı açmak zorunda kaldıklarını, davalı sigortacı davacının hem sürekli iş göremezlik hem de geçici iş göremezlik zararını ödemekle yükümlü olduğunu, bu nedenlerle tazminat talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500,00-TL kalıcı iş göremezlik tazminat, 500,00-TL geçici iş göremezlik tazminatının davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davacı davasını İzmir Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığını, davaya bakmakla müvekkili şirketin yargı çerçevesinde bulunduğu İstanbul Anadolu Mahkemeleri yetkili olduğunu, bu sebeple davanın yetkisizlikten reddinin gerektiğini, davacı tarafından Alaşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi …/… E sayılı dosyasından müvekkili şirket aleyhine maluliyet tazminatı talebiyle davanın açıldığını, iş bu dava devam ederken davacı taraf ile sulh olduklarını, davacı tarafa 10.000,00-TL sulhen ibraname makbuz feragatname karşılığında ödendiğini, davacı taraf sulh nedeniyle iş bu davadan feragat ettiğini, Alaşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından …/… E ve …/… K sayılı ve 04/05/2015 tarihli kararı ile feragat nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karara verildiğini, hukuk Mahkemeleri Kanunu md. 312 uyarınca feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurmadığını, Alaşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen bu karar kesin hüküm oluşturup aleyhimize açılan iş bu davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini, davacı tarafın tüm talepleri karşılanarak sulh olunan bu tür dosyalarda tekrar davanın açılmasının hukuken mümkün olmadığını, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafa ödeme yapıldığından müvekkili şirketin sorumluluğu bakiye poliçe limiti olan 234,716,00-TL ile sınırlı olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan geçici ve sürekli iş gücü kaybına dayalı maddi tazminat davası olup, Mahkememizin 01/12/2015 tarih ve …/… Esas …/… Karar sayılı kararı ile; davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm temyiz edilmiş, Yargıtay 17. Hukuk Darisenin 05/03/2020 tarih ve …/… Esas …/… Karar sayılı ilamıyla; “…2-)Dava, çit taraflı trafik kazası sebebi ile daimi ve geçici iş göremezlik tazminat istemine ilişkindir.
Dava açıldığı tarihte yürürlükte olan Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-ı maddesinde aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte (derdest) olmaması dava şartları arasında düzenlenmiştir. Derdestlik; dava açılmasının usul hukuku bakımından ortaya çıkardığı sonuçlardan biridir. Aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak daha önce bir dava açılmış ve bu dava görülmekte ise, aynı konunun yeni bir dava konusu yapılması mümkün değildir. Çünkü; aynı konuda iki dava açılmasında davacının korunmaya layık bir menfaati yoktur. Daha önce HUMK m.187/4’de bir ilk itiraz olarak nitelenen bu husus HMK m. 114/1-ı hükmü ile dava şartı haline getirilmiştir.
Somut olayda, davacı tarafından, daha evvel Alaşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… E. …/… K. Sayılı dosyasında, kalıcı iş göremezlik tazminatı bakımından aynı konuda, aynı taraflar arasında ve aynı dava sebebine dayanılarak davanın açıldığı; bahsi geçen dosyada eldeki dosyadan farklı olarak geçici iş göremezlik tazminatının talep edilmediği anlaşılmaktadır. Alaşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… E. …/… K. Sayılı dosyasında, ihtilafın dava dışı sulh ile sonuçlanması nedeni ile dava konusu hakkında karar verilmesine yer olmadığı karar verilmiş, mezkur karar tebliğe çıkarılıp kesinleştirilmemiştir. O halde mahkemece, daimi iş göremezlik bakımından daha önceden açılmış ve halen görülmekte (derdest) bir dava bulunduğundan davanın dava şartı yokluğundan reddi gerekirken yazılı şekilde kesin hüküm nedeni ile dava şartı yokluğundan davanın reddine kararı verilmesi yanlış ise de sonucu itibari ile doğrudur. Ancak, geçici iş göremezlik bakımından taraflar arasında daha önceden açılmış ve halen görülmekte (derdest) bir dava bulunduğundan söz edilemeyeceği için; mahkemece, geçici iş göremezlik talebi bakımından deliller toplanarak esasa yönelik inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bu husus bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkememizin 2020/355 Esas sayılı dosyasına kaydı yapılan dosyanın yapılan yargılaması sonunda bozmaya uyulmuştur.
Mahkememizce kusur bilirkişisinden alınan 08/03/2021 tarihli bilirkişi raporu ile; “…Davalı sigorta poliçeli müteveffa araç sürücüsü … 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 30, 52/b ve 65/a maddesini ihlal ettiğinden dolayı kazanın oluşumuna tamamen hatası ile etken olduğu.
Dava dışı sürücü …’un kazanın oluşumunda atfedilecek her hangi bir hatası ve kural ihlali görülmediği
Davacı yolcu …’ın kazanın oluşumunda atfedilecek her hangi bir hatası ve kural ihlali görülmediği
Davalı sigorta poliçeli müteveffa araç sürücüsü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otobüsünde yolcu konumunda olan diğer 39 yolcunun kazanın oluşumunda atfedilecek her hangi bir hataları ve kural ihlalleri görülmediği…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan rapora göre; “…Sonuç olarak; birden fazla arıza olması nedeniyle Balthazard Formülü uygulandığında Meslekte Kazanma Gücündeki Azalma Oranı; şahsın olay tarihindeki yaşına göre %31 (otuz bir) ve bugünkü yaşına göre de %33,2 (otuz üç virgül iki) olarak bulunmuştur. Şahsın tıbbi iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 4 (dört) ay olarak kabulünün uygun olacağı, ancak kesin iyileşme süresinin varsa kişinin takip ve tedavisini yapan hekimler (sağlık kuruluşu) tarafından düzenlenmiş istirahat veya çalışabilir raporu ile belirlenebileceği mütalaasına varılmıştır….” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce aktüerya uzmanı bilirkişiden alınan 22/02/2022 tarihli raporun sonuç kısmına göre; “…26.10.2013 tarihinde yaralanan …’in geçici iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat alacağının 3.293,71 TL olduğu kanaatiyle,..” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Davacı vekili, ıslah dilekçesi ile; davanın kabulü ile 3.293,71-TL geçici iş göremezlik tazminatımızın kaza tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksel faiz oranıyla hesaplanan faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Bozma ilamı sonrası toplanan deliller ve diğer dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesine;
1-Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat davasıdır.
Davacı vekili dava dilekçesinde 26/10/2013 tarihinde davalı sigorta şirketinin KZMSS poliçesi ile sigortalı olan … plaka sayılı otobüsün başka bir araca arkadan çarpması nedeniyle otobüste yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, yaralanması nedeniyle geçici ve sürekli iş gücü kaybı oluştuğunu, sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu ileri sürerek geçici ve sürekli iş gücü kaybı tazminatı talebinde bulunmuştur.
2-Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde yetki ve kesin hüküm itirazlarında bulunmuş, kusura ve tazminat taleplerine ilişkin bir kısım itirazlar ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
3-Yargılama sırasında davalı vekili tarafından kesin hüküm itirazında bulunulmuş ise de Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin bozma ilamında da değinildiği üzere davacının Alaşehir 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyasında sürekli iş gücü kaybı tazminatına yönelik olarak yargılama yapıldığı, davanın sulh ile sonuçlandığı görülmüştür. Ancak dosyanın incelenmesinde davanın kesinleşmediği, halen taraflarca kanun yoluna başvurulabileceği, bu nedenle kesin hüküm itirazı yerinde değil ise de sürekli iş gücü kaybı yönünden derdestlik dava şartı bulunmadığı anlaşıldığından sürekli iş gücü kaybına yönelik tazminat taleplerinin dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir. Geçici iş gücü kaybına yönelik ise görülen veya görülmekte olan bir dava bulunmadığı dikkate alınarak uyuşmazlığın esasına girilerek yargılama yapılmıştır.
4-Trafik kazaları sonucu uğranan zararın tazmini hususunda temel dayanak haksız fiil sorumluluğudur.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun;
90. Maddesinde, “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun… öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun… düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.”
91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”;
85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”;
85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir.
5-Haksız fiil sorumluluğu, “Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri” başlığı altında, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
49. maddesi “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”
50. maddesi, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.”
6-Haksız fiil, bir kimsenin hukuka aykırı ve kusurlu bir davranışı ile başka bir kimsenin zarara uğramasına yol açmasıdır. Yargısal içtihatlar ve doktrine göre haksız fiilin unsurları;-Fiil, davranış,
-Fiilin hukuka aykırı olması
-Zararın meydana gelmesi,
-Kusur,
-Fiil ve zarar arasında illiyet bağı bulunması, olarak sıralanmaktadır.
Yine TBK’nın 50. maddesi ile “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.” hükmü düzenlemesi uyarınca zarar gören zararı ile zarar verenin kusurlu olduğunu ispatla mükellef kılınmıştır.
7-Mahkememizce davacılar ile davalı arasındaki zarar uyuşmazlığının belirlenmesinde öncelikle haksız fiilin kusur unsuru yönünden inceleme yapılmıştır.
Dosyaya sunulan 08/03/2021 tarihli adli trafik bilirkişi raporunda dava konusu kazanın gerçekleşmesinde davalı sigorta şirketinin sigortalısı olan aracın sürücüsü müteveffa …’ın tamamen hatalı olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce yapılan inceleme ve değerlendirmede, dava konusu kazanın otobüste bulunan teknik arıza ve sürücünün aracın taşıma kapasitesinden fazla yolcu alması ve gerekli bakımların yapılmamasının kazaya yol açtığı, bu haliyle kazanın gerçekleşmesinde başkaca bir etken bulunmadığı dikkate alınarak davalı sigortacının poliçe teminatıyla sınırlı olarak zararın tamamından sorumlu olduğu değerlendirilmiştir.
8-Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının usulüne uygun şekilde belirlenmesi gerekir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Kusur durumlarının tespiti sonrasında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı öğretim üyelerinden oluşan sağlık kurulundan maluliyet raporu alınmış, dosyaya sunulan 21/04/2021 tarihli maluliyet raporunda davacının sürekli engelliliğinin %33 oranında olduğuve 4 aylık geçici iş gücü kaybı süresinin bulunduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Maluliyet raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından davacının geçici iş göremezlik süresinin daha uzun olduğu ileri sürülerek yeniden değerlendirme yapılması talep edilmiş ise de davacının dosyaya getirtilen tedavi evraklarından 4 aydan daha uzun süreli tedavi gördüğünü gösterir bir kayıt bulunmadığı anlaşıldığından yeniden rapor alınmamış, dosyaya sunulan maluliyet raporu hükme esas alınmıştır.
9-Dosyada kusur ve maluliyete ilişkin hüküm kurmaya elverişli delillerin toplanması sonrasında dosya aktüerya bilirkişisine tevdi edilmiş, 4 aylık geçici iş gücü kaybına ilişkin alınan hesap raporunda davacının 3.293,71-TL geçici iş gücü kaybı tazminatı talep edebileceği belirlenmiştir.
Mahkememizce yapılan inceleme ve değerlendirmede aktüerya raporunun Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına uygun olarak düzenlendiği, kaza sonrası 4 ayı kapsayan sürece ilişkin asgari ücret üzerinden Agi dahil miktarlar ile hesaplama yapıldığı görülmüş, rapora yönelik yeniden rapor alınmasını gerektiren bir itiraz bulunmadığı da dikkate alınarak aktüerya raporunda belirlenen miktar hükme esas alınmıştır.
10-Davacı vekili tarafından dava değeri 05/05/2022 tarihli değer artırım dilekçesi ile 3.293,71-TL’ye yükseltilmiştir.
Davalı tarafça değer artırımına karşı zamanaşımı defi ileri sürülmüş ise de dava konusu kazanın 26/10/2013 tarihinde meydana geldiği, davanın ise 08/07/2015 tarihinde açıldığı, 2 yıllık zamanaşımı süresinin ve uzamış zamanaşımı süresinin dava tarihi itibariyle dolmadığı, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasıyla dava tarihi itibariyle tazminatın tümü yönünden zamanaşımı süresinin kesildiği dikkate alınarak zamanaşımı define itibar edilmemiştir.
11-Ayrıntılı gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere, davacının 100,00-TL miktarlı sürekli iş gücü kaybı talebi yönünden Alaşehir 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyasında yargılama sonucu bir karar verilmiş ise de kararın henüz kesinleşmediği dikkate alınarak derdestlik dava şartı yokluğu nedeniyle davanın bu kısmı yönünden usulden ret kararı verilmiş, geçici iş gücü kaybı yönünden ise davacının 4 aylık iş gücü kaybı süresine isabet eden miktarda maddi tazminat talebinin kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, 3.293,71-TL geçici iş göremezlik zararından kaynaklanan maddi tazminatın dava tarihi 08/07/2015’ten itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlasına dair sürekli iş gücü kaybı yönünden talebin derdestliğe yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 224,99-TL harçtan peşin olarak alınan 27,70-TL ile tamamlama harcı olarak yatırılan 60,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 137,29-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına takdir edilen 3.293,71-TL. vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7/2. Maddesi uyarınca davalı yararına takdir edilen 75,00-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 27,70-TL. Harç ile tamamlama harcı olarak yatırılan 60,00-TL harç toplamı 87,70-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça sarf edilen 27,70-TL başvuru harcı, 136,00-TL temyiz başvurma harcı, 284,38-TL posta ve tebligat ücreti, 900,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.348,08‬-TL yargılama giderinin, davanın ret ve kabul oranına göre taktiren 1.170,40-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve resen ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda, dava değerinin 6100 Sayılı HMK’nın 341/2. Maddesinde gösterilen İstinaf kanun yolu başvuru sınırının altında kalması nedeniyle kesin nitelikte olduğu ve kanun yoluna başvurulamayacağı açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
07/06/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”