Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/3 E. 2021/475 K. 01.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/3 Esas
KARAR NO : 2021/475

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/01/2020
KARAR TARİHİ : 01/06/2021

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; 30.05.2018 tarihinde müvekkilinin maliki olduğu … plaka sayılı araca davalı … plaka sayılı aracın çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, … plaka sayılı araç sürücüsünün meydana gelen olayda asli ve tam kusurlu olduğunu, araçta KDV dahil 16.522,45 TL hasar belirlendiğini, araçtaki hasarın tazmini için sigorta şirketine yapılan başvuru sonucunda 12.254,00 TL ve STK tarafından da 506,34-TL olmak üzere toplamda 12.760,34 TL ödendiğini, ancak 3.762,11 TL eksik ödendiğini, müvekkili aracının serviste kaldığı 7 gün süre boyunca kullanamadığını, kazaya sebep olan …’nın bu bedelden sorumlu olacağını, STK’nın da müvekkiline eksik ödeme yaptığını, arabulucuk müesesinden de sonuç alınamadığını, bu nedenlerle davanın kabulü ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 10,00 TL hasar bedeli, 10,00 TL de araçtan mahrum kalma bedeli olmak üzere toplam 20,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faiz ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, ıslah dilekçesi ile; Davalı … A.Ş. den hasar tazminatı için 3.762,11 TL nin ve … dan araç mahrumiyet zararı için 700,00 TL nin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde; … plaka sayılı aracın 30.05.2018 tarihinde karışmış olduğu kaza neticesinde davaya konu taleplere ilişkin kesinleşmiş Hakem kararı olduğundan dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddi gerektiğini, kaza sebep olduğu iddia edilen … plaka sayılı araç müvekkili şirket nezdinde … poliçe numarasıyla 28.06.2017-2018 tarih aralığında ZMMS trafik sigorta poliçesiyle sigortalı olup, 33.000,00-TL poliçe limiti ile sorumlu olduğunu, davadan önce davaya konu aracın hasarı için 12.760,34 TL ödeme yapılarak müvekkilinin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini, araç mahrumiyet talebinin poliçe kapsamında olmadığından reddinin gerektiğini, yasal faiz talep edilebileceğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı …’ya dava dilekçesinin tebliğ edildiği, ancak davaya cevap vermedikleri görülmüştür.
DELİLLER: Trafik kaza tutanağı, araç ruhsatları, sigorta poliçesi, hasar dosyası, fatura suretleri, bilirkişi raporu delil olarak değerlendirilmiştir.
Tarafların kusur durumlarının tespiti için yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda; “…davalı sürücü …’nın %100 oranında kusurlu olduğu, davacı taraf sürücü …’ün kusurlu olmadığı,..” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Davacı aracında oluşan hasar ve değer kaybının tespit edilmesi alınan raporun sonuç kısmına göre; “… … plaka sayılı aracın meydana gelen kaza sonucunda oluşan hasar için sigorta şirketinin eksik ödenen hasar bedeline ilave olarak 3.762,11 TL daha ek hasar ödemesi yapması gerektiğinin kanaatine, … plaka sayılı aracın serviste kaldığı süre zarfında 700,00 TL araç mahrumiyet bedeli meydana gelebileceği kanaatine..,” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE;
1-Dava, davacıya ait … plaka sayılı araç ile davalı …’nın sürücüsü ve maliki, diğer davalı … şirketinin ZMMS sigortacısı olduğu … plaka sayılı araç arasında 30/05/2018 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle uğranılan bakiye hasar ve araç mahrumiyeti(yalnızca davalı … yönünden) zararlarına dayalı maddi tazminat davasıdır.
2-Davalı … kesin hüküm itirazında bulunmuş, ayrıca davacıya yeterli hasar ödemesi yapıldığından bahisle bakiye hasar bedeli zararı mevcut olmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir. Diğer davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
3-Trafik kazaları sonucu uğranan zararın tazmini hususunda temel dayanak haksız fiil sorumluluğudur.
4-2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun;
91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”;
85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”;
85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-3. maddesinde: “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır. ” düzenlemesi ile sorumluluk sınırları gösterilmiştir.
5-Yukarıda açıklanan ve alıntılanan hükümler doğrultusunda Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın; motorlu bir aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
6-Sigortacının sorumluluğu, yukarıda izah edilen sorumluluk esasları dahilinde işletilen aracın işleteninin veya işletenin kusurundan sorumlu olduğu sürücünün kusurlarından kaynaklanan zararlarla sınırlıdır. Bu noktada aracın işleteninin veya sürücüsünün kusur durumunun incelenmesi gerekmektedir.
7-Haksız fiil sorumluluğu, “Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri” başlığı altında, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
49. maddesi “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”
50. maddesi, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.”
8-Haksız fiil, bir kimsenin hukuka aykırı ve kusurlu bir davranışı ile başka bir kimsenin zarara uğramasına yol açmasıdır. Yargısal içtihatlar ve doktrine göre haksız fiilin unsurları;-Fiil, davranış,
-Fiilin hukuka aykırı olması
-Zararın meydana gelmesi,
-Kusur,
-Fiil ve zarar arasında illiyet bağı bulunması, olarak sıralanmaktadır.
Yine TBK’nın 50. maddesi ile “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.” hükmü düzenlemesi uyarınca zarar gören zararı ile zarar verenin kusurlu olduğunu ispatla mükellef kılınmıştır.
9-Sorumluluğun meydana gelişinde tarafların öncelikle kusur durumlarının belirlenmesi gerekmektedir. Tarafların kusur durumlarına ilişkin yapılan bilirkişi incelemesinde “..davalı sürücü …’nın %100 oranında kusurlu olduğu, davacı taraf sürücü …’ün kusurlu olmadığı,…” belirtilmiştir. Mahkememizce yapılan değerlendirmede kaza tespit tutanağında yer alananlatıma göre davalı … şirketinin sigortalısı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olarak kazaya sebebiyet verdiği değerlendirilmekle kusura ilişkin bilirkişi raporunun hukuka ve olayın gerçekleşme şekline uygun olduğu değerlendirilmekle davalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiştir.
10-Kusur durumlarının tespiti sonrasında ise haksız fiil tazminatının şartlarından olan zarar yönünden yapılan incelemede düzenlenen bilirkişi raporunda .. … plaka sayılı aracın meydana gelen kaza sonucunda oluşan hasar için sigorta şirketinin eksik ödenen hasar bedeline ilave olarak 3.762,11 TL daha ek hasar ödemesi yapması gerektiğinin kanaatine, … plaka sayılı aracın serviste kaldığı süre zarfında 700,00 TL araç mahrumiyet bedeli meydana gelebileceği kanaatine..,” belirtilmiştir.
Bilirkişi raporunun incelenmesinde tespit edilen hasar ve araç mahrumiyeti bedelinin benzer araç kazalarında ortaya çıkan zarar miktarlarına yakın olduğu, verilerin denetime açık bir şekilde ortaya konularak rapor düzenlendiği gözetilerek hüküm kurmaya elverişli olduğu değerlendirilmiş ve rapor ile tespit edilen bakiye hasar bedeli ve değer kaybı bedelinin davalıdan tazminine karar verilmiştir.
Davacıya ait aracın hususi nitelikte olduğu, davalıya ait aracın ise traktör-tarım aracı niteliğinde olduğu, uyuşmazlığın ticari niteliğinin bulunmadığı gözetilerek zarara yasal faiz uygulanmasına karar verilmiştir.
11-Davalı … cevap dilekçesinde kesin hüküm itirazında bulunmuş olup yapılan incelemede davacı tarafça görülmekte olan davanın açılmasından önce hasar bedelinin tazminine ilişkin olarak Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuruda bulunulduğu, başvurunun komisyonun … sayılı başvuru numarası aldığı ve başvuru hakkında 14/12/2018 tarihli hakem kararının verildiği, hakem kararı ile KDV dahil 506,34TL bakiye hasar bedelinin davalı … şirketinden alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, kararın kesin nitelikte olduğu görülmüştür.
Davacı tarafça görülmekte olan davanın saklı tutulan fazlaya ilişkin haklar yönüyle açıldığı savunulmuştur.
Maddi anlamda kesin hükmün amacı mahkeme kararlarına güvenilmesini ve uyulmasını sağlamak, taraflar arasındaki uyuşmazlığı kararın maddi anlamda kesinleştiği andan itibaren geleceğe yönelik olarak sona erdirmek ve nihayet çelişkili kararlar verilmesini önleyerek toplum hayatında hukuki istikrar ve güvenliği tesis etmektir.
Kısmi dava 6100 sayılı HMK’nın 109. Maddesinde düzenlenmiş olup talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olduğu durumlarda sadece bir kısmı dava edilebilmektedir. Bu noktada kesin hüküm dava şartının ne şekilde uygulanması gerektiği üzerinde titizlikle durulması gerekmektedir. Zira bilindiği üzere konusu bir miktar para borcu içeren davaların sonsuz sayıda bölünebilmesi mümkündür. Kısmi olarak açılan davanın kabulü halinde, fazlaya ilişkin saklı tutulan haklarla ilgili olarak kesin hüküm bulunmadığı uygulamada ve öğretide kabul görmektedir. Zira böyle bir halde ilk kararda yalnızca talep edilen dava değeri karara bağlanmaktadır ve karara bağlanmayan kısım yönünden mahkeme tarafından bir hüküm kurulmamıştır. Fakat açılan kısmi davanın esastan reddine karar verilmesi halinde, fazlaya ilişkin saklı tutulan haklarla ilgili olarak bir hüküm kurulmadığının kabulü mümkün değildir. Zira davacı tarafından talep konusu edilsin veya edilmesin, mahkeme tarafından uyuşmazlık konusu ile ilgili davacının talep ettiği hakkın mevcut olmadığı belirlenmektedir. Bu yöndeki bir ret kararı, saklı tutulan fazlaya ilişkin haklara yönelik de değerlendirme içerdiğinden alacağın yalnızca talep edilen kısmıyla ilgili olarak kesin hüküm oluşturduğunun kabulü mümkün değildir. Aksi durum hukuk güvenliğini zedeleyeceği gibi, kesin hüküm kurumunun işlevini geçersiz hale getirebilecektir.
Yukarıda ayrıntılı gerekçeleri açıklandığı üzere, davacı tarafça dava öncesi Sigorta Tahkim Komisyonu’na aynı konu ile ilgili başvuruda bulunulmuş olup, talebin kabulü kararı verildiği ve kararın kesin nitelikte olduğu, tahkim kararına yönelik bir iptal davası açılmadığı, bu haliyle dava konusu uyuşmazlık hakkında verilen tahkim komisyonu kararının kesin hüküm teşkil ettiği, davacı tarafça sigorta tahkim komisyonuna başvuru anında fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olmasının, kararın içeriği ve hakkın tamamını ilgilendirir şekilde zararın tespit edilmiş olması gözetildiğinde, görülmekte olan davanın konusunu da içerdiği değerlendirilmekle davanın sigorta şirketi yönünden kesin hüküm dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
12-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13. Fıkrası uyarınca arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden olup, İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun 04/09/2019 tarihli sarf kararı ile 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin hazine tarafından karşılandığı anlaşıldığından bu tutarın yargılama giderleri kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Somut olayda davalı … yönünden kesin hüküm dava şartı yokluğu nedeniyle ret, diğer davalı … yönünden ise kabul kararı verilmiştir. Davacı ile davalı … arasındaki uyuşmazlık haksız fiil niteliğindeki trafik kazasına neden olan kusurlu hareketten kaynaklanmakta olup ticari bir yönü bulunmamaktadır. Görülmekte olan davada zorunlu arabuluculuğa başvurulmasının nedeni davalılar arasında sigorta şirketinin de bulunmasıdır. Davacı tarafça yalnızca davalıya yönelik dava açılmış olması halinde dava Asliye Hukuk Mahkemesi’nde genel hükümler çerçevesinde görülecektir. Fakat dava davalı araç maliki ve sigortacısına birlikte açılmış ve Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olduğundan zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmuştur. Dosya içeriğinden dava öncesinde hasar bedelinin tazminine ilişkin olarak Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuruda bulunulduğu, başvurunun komisyonun … başvuru nolu dosyasından karara bağlandığı ve kesin hüküm oluştuğu anlaşılmıştır. Nitekim görülmekte olan davada da kesin hükme yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle usulden ret kararı verilmiştir. Bu durumda dava konusu uyuşmazlığı ticari niteliğe büründüren davacı işleminde davalının bir kusurunun bulunmadığı, davacı tarafın davalı … yönünden kesin hüküm bulunduğu halde dava açma yoluna gittiği, bu haliyle her ne kadar dava aleyhine sonuçlanmış olsa dahi davalı araç malikinin arabuluculuk ücretinden sorumlu tutulmasının hakkaniyete uygun düşmeyeceği gözetilerek arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına karar verilmiştir.
13-Ayrıntılı gerekçeleri ilgili gerekçe bölümlerinde açıklandığı üzere davalı …’nın kusurlu hareketi neticesinde davacıya ait araçta hasar meydana geldiği, trafik kazasında davalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğu, dosya kapsamında yapılan bilirkişi incelemesi ile tespit edilen zararın davalı … tarafından karşılanmayan kısmının bakiye hasar bedeli olarak davalıdan tahsili gerektiği yönünde vicdani kanaat oluştuğundan davalı … yönünden davanın kabulüne, davalı … yönünden ise kesin hüküm dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Bakiye hasara dayalı açılan davanın davalı … yönünden KABULÜ ile 3.762,11TL bakiye hasar bedelinin davalı …’dan haksız fiil tarihi 30/05/2018’den itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
2-Araç mahrumiyetine dayalı açılan davanın KABULÜ ile 700,00TL maddi tazminatın haksız fiil tarihi 30/05/2018’den itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalı …A.Ş. Yönünden açılan davanın kesin hükme ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile USULDEN REDDİNE,
4-Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 304,80-TL harçtan peşin olarak alınan 54,40-TL ile ıslah harcı olarak alınan 75,86-TL harcın mahsubu ile bakiye 172,94-TL. harcın davalı …’dan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına takdir edilen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınıp davacıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7/2.maddesi uyarınca davalı … yararına takdir edilen 564,32TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp iş bu davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40-TL. ile ıslah harcı olarak yatırılan 75,86-TL toplamı 130,26-TL. harcın davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan toplam 1.100,80-TL. yargılama giderinin, davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
9-Fazla yatırılan gider avansının, karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
10-Dava şartı arabuluculuk kapsamında hazine tarafından karşılandığı anlaşılan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına, bu hususta harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda, dava değerinin 6100 Sayılı HMK’nın 341/2. Maddesinde gösterilen İstinaf kanun yolu başvuru sınırının altında kalması nedeniyle kesin nitelikte olduğu ve kanun yoluna başvurulamayacağı açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/06/2021

Katip …
e -imzalıdır

Hakim …
e -imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”