Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/271 E. 2021/378 K. 13.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/271 Esas
KARAR NO : 2021/378

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 14/06/2020
KARAR TARİHİ : 13/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA :Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle;Müvekkili olan sigorta şirketine, … poliçe no ile sigorta edilmiş olan sigortalı … Yapı Ve Dekorasyon Malzemeleri San. ve Tic. Ltd. Şti. ‘ne ait, İzmir İli, … İlçesi, … Mahallesi,… Bulvarı, No:… adresindeki işyerinin, … Eğitim Tic. Ltd. Şti. ‘nin İzmir İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Bulvarı, No:… K:.., D:.. adresindeki taşınmazdaki su arıtma cihazının arızalanması sebebiyle su sızıntısı sonucunda hasara uğradığını belirterek; sigortalısına ödenen bedelin rücuen tahsili bakımından açılan İzmir 2 İcra Müdürlüğü 2018/13457 E sayılı dosyasına davalının itirazlarının iptali ile takibin devamına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilme sine karar verilmesini talep etmektedirler.
SAVUNMA : Davalı vekilinin mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; Sigorta özleşmesinden doğan davaların 2 yıllıklık dava zamanaşımına tabi olduğu, İcra iflas Kanununda doğan 1 yıllık zamanaşımı olduğu, müvekkilinin kullandığı arıtma cihazının bağlı olduğı vanaın patlama sonucu taşınmazı su bastığı akan suyun aşağı kata sızarak yol açtığı, ancak müvekkilinin kiracı olduğu bu taşınmazın malikinin … Sigorta AŞ tarafından … Poliçesi ile sigortalı olduğu buna başvurması gerekirsek haksız yere icra takibi başlatıldığı, bahse konu sigorta şirketinin de davaya dahil edilmesini talep edildiği, davacı sigorta şirketi tarafından rücu mektubu gönderilmediği nedenleri ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Taraflar arasındaki uyuşmazlık ön inceleme duruşmasında; “Davacı ile davalı tarafın; hasarın meydana geldiği ve hasarın miktarı hususunda taraflar arasında herhangi bir anlaşmazlık bulunmamakta olup, taraflar arasındaki anlaşmazlık davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, davacının itirazın iptali davasını 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıp açmadığı, hususlarında uyuşamadıkları görüldü.” şeklinde belirlenmiştir.
Davaya konu İcra dosyası celp edilmiş olup davalı tarafından yapılan itirazın davacı alacaklıya tebliğe çıkartılmadığı anlaşılmıştır. İtirazın iptali davasının açılması için İİK. Md. 67’de öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre, itirazın alacaklıya tebliği ile başlayacak olması sebebi ile Mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davalı taraf zamanaşımı itirazında bulunduğundan zamanaşımına ilişkin itirazın öncelikle değerlendirilmesi gerekmiştir. Davacı sigorta şirketinin kendi sigortalısına yapmış olduğu tazminat ödemesinin tarihi 24/11/2016 tarihi olup, hasar tarihi 17/10/2016 tarihidir. Sigortalısı tarafından davacı sigorta şirketine hasar 18/10/2016 tarihinde ihbar edilmiş olup, sigorta şirketi tarafından görevlendirilmiş eksperin ilk raporu 19/10/2016 tarihinde düzenlenmiş olup, bu tarih itibari ile davacı sigorta şirketi hasardan ve hasarın sorumlusundan haberdar olmuştur.
İlk ekspertiz tarihi ( 17/10/2016 ) ile icra takip tarihi (20/10/2018) arasında iki yıl üç günlük bir zaman geçmiştir.
Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, zamanaşımı süresinin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınmalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır. Sonuç olarak, sigortacının açtığı rücu davalarında zamanaşımı, sigorta ettirenin aynı şahıs aleyhine açabileceği davanın zamanaşımı süresine tabi olup zamanaşımı da aynı tarihte başlar.
Somut olayda taraflar arasında (sigortalı ile davalı) sözleşmesel bir ilişki bulunmamakta olup, haksız fiil hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Davacı sigorta şirketi sigortalısının halefi sıfatı ile iş bu davayı açmış bulunduğundan halef selefin hükümlerine ve şartlarına tabi olacağından buna göre TBK madde 72 ‘ye göre zamanaşımı itirazının değerlendirilmesi gerekmektedir . Söz konusu TBK madde 72 ‘de zamanaşımı süresi düzenlenmiş olup buna göre zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yıllık zamanaşımı süresi ön görülmüştür. Buna göre somut olayda zamanaşımının meydana gelip gelmediği değerlendirildiğinde hasar tarihinin 17/10/2016 ihbar tarihinin 18/10/2016 ve ilk ekspertiz rapor tarihinin 19/10/2016 tarihi olduğu ve yine davacı sigorta şirketi tarafından ödenen tazminatın talebine ilişkin icra takibinin 20/10/2018 tarihinde yapıldığı dikkate alındığında icra takip tarihi itibari ile davacı sigorta şirketinin sigortalısının hasardan 17/10/2016 tarihinde haberdar olduğu ve bunu 18/10/2016 tarihinde davacı sigorta şirketine ihbar ettiği ve en geç 19/10/2016 tarihi itibari ile sigorta şirketinin ilk ekspertiz raporu ile birlikte hasardan ve sorumlusundan haberdar olduğu anlaşıldığından ilk ekspertiz tarihi ile icra takip tarihi arasında iki yıl 3 günlük bir zamanın geçmiş olduğu dikkate alınarak TBK madde 72’de belirlenen iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu dikkate alınarak davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizin görevli olup olmadığı somut uyuşmazlıkta kat mülkiyeti kanunundan doğan hükümlerin uygulanıp uygulanmayacağı hususu değerlendirilmiş olup, davacının sigortalısı ile davalının kiracı sıfatının bulunmuş olduğu dikkate alınarak kat mülkiyeti hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı zarar gören sigortalı ile zarara sebebiyet veren davalının tacir sıfatında bulunduğu dikkate alınarak mahkememizin somut uyuşmazlıkta görevli olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 59,30-TL harcın peşin alınan 107,38-TL harçtan mahsubu ile bakiye 48,08-TL ‘nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3- Arabuluculuk Kanunu Madde 18/A fıkra 13,14 gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 4.080,00-TL ‘nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6- Fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair Davalı … vekilinin yüzüne karşı, tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.13/04/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”