Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/204 E. 2021/1134 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/204 Esas
KARAR NO : 2021/1134

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/03/2020
KARAR TARİHİ : 16/12/2021

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkili aleyhine İzmir …..İcra Müdürlüğünün…. esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını itiraz süresinin kaçırılması sebebiyle takibin kesinleştiğini, müvekkiline ait araç ve taşınmazları haciz konulduğunu müvekkilinin takibe konu faturalar nedeniyle borcu bulunmadığını konulan hacizler nedeniyle borcun ödenebilmesi amacıyla Öncelikle bir kısım hacizlerin fekki için davalı tarafın talebi üzerine Davalı tarafından İcra Müdürlüğü’ne tahsil harcı olarak yatırılmak üzere 26.12.2018 tarihinde 6000 TL ve 3200 TL “2018-5467 tahsil ücreti ödemesi” adı altında davalı tarafa gönderildiğini, yine müvekkili tarafından 21 03 2019 tarihinde dosya borcunun kapatılması için 115.000 TL davalı şirketin icra dosyasındaki vekiline “ Manera …icra …. dosya ödeme “ açıklaması ile gönderildiğini söz konusu ödemenin akabinde davalı şirket tarafından dosya borcu haricen tahsil beyanıyla icra Müdürlüğü nezdinde kapatıldığını, müvekkili şirketin takibe konu faturalar nedeniyle borcu bulunmadığını, davalı şirketin fatura konusu nakliye hizmetlerini hiçbir şekilde gerçekleştirmediğini, davalı şirket ile yapılmış herhangi bir sözleşme bulunmadığını ,akdi ilişkinin varlığını gösteren herhangi bir yazışma, mail iletisi ,teyit mesajı ya da onayı bulunmadığını icra dosyası ekindeki müvekkili şirketi adına düzenlenmiş faturaların incelendiğinde 3 aylık bir süre diliminde yaklaşık 200.000,00.-TL bedelinde nakliye hizmeti gerçekleştirildiği bilgisi yer aldığını bu miktardaki bir ticari iş Bakımından akdi ilişkiyi gösterir yazılı belge bulunmadığını ticari teamüllere aykırı olduğunu, davalı şirketinde icra takibindeki fatura dışında başka da bir belge sunamadığını, Davalı tarafın fatura düzenlemesinin tek başına akdi ilişkinin varlığına ve işin yapıldığına delil teşkil etmediği gibi ticari defterlere işlenmiş olması dahi tek başına nakliye işini gerçekleştirildiğine delil teşkil etmeyeceğini faturanın içeriğine 8 gün içerisinde itirazda bulunulmamasının faturanın içeriği olan iş veya hizmetin de yapılmış olduğunu kabulü anlamını taşımadığını, işin yapılmış alacaklı olduğunu iddia eden tarafça kanıtlanması gerektiğini Yargıtay kararlarının bu yönde olduğunu, Nakliye işi yapılması durumunda nakliyenin yapıldığının ispatı için fatura düzenlenmesinin yeterli olmadığını taşıma irsaliyesinin de düzenlenmesi gerektiği taşıma irsaliyesinin mevcut olmaması davalı şirket alacak iddiasına konu nakliye hizmetinin gerçekleştirilmediğini gösterdiğini, takibe konu faturalarda taşıma güzergahının yer almakta olduğunu davalı tarafın iddia edilen nakliye hizmetleri nedeniyle teslime ilişkin bir belge sunulmadığını taşıma güzergahlarına ilişkin kayıtların gelmesi halinde fatura konusu hizmetlerin gerçekleştirilmediğinin ortaya konulacağını, takibe konu faturalarda taşımaların başlangıç noktası olarak çoğunlukla Ambarlı gösterildiğini bu durumda belirtilen tarihlerde taşımanın gerçekleştirildiği araçların Ambarlı limanından çıkış kayıtlarının bulunması gerektiğini, bu bakımdan Ambarlı Liman müdürlüğüne müzekkere yazılarak faturalarda plakaları belirtilen araçların söz konusu tarihlerde Ambarlı limanından çıkış yapıp yapmadığının sorulmasının talep edildiğini, taşıma güzergahları dikkate alındığında Mobese HGS-OGS kayıtlarının bulunması gerektiğini, bu bakımdan Emniyet Müdürlüğü ve Karayolları bölge müdürlüğüne müzekkerelerin yazılmasının talep edildiğini , yasal zorunluluk nedeniyle taşıma bilgilerinin elektronik olarak sisteme işlenmesinin zorunluluğunun da bulunduğunu Ayrıca takibi konu faturalarda nakliye hizmeti verildiği belirtilen araçlarla ilgili U-ETDS kayıtlarının istenilmesi halinde de davalı tarafın alacak talebinin yerinde olup olmadığının ortaya konulacağını, tüm açıklamalar doğrultusunda gerekli kayıtlar celb edildiğinde takibe konu faturaların içeriğinde belirtilen nakliye hizmetlerinin verilmemiş olduğunu müvekkilinin İzmir …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyası nedeniyle haciz tehdidi altında ödemek zorunda kaldığı 124.200 TL nin istirdatını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davacı tarafın müvekkili ile aralarındaki ticari işle alakalı olarak müvekkili şirketin nakliye edimini yerine getirmediğini kestiği faturaları haciz tehdidi altında ödemek zorunda kaldığı beyanının kötü niyetli olduğunu ve itiraz ettiklerini, müvekkilinin davacı şirketin bir takım nakliye işlerini yaptığını, müvekkilinin 28 09 2017 tarihinden 28 03 2018 tarihine kadar pek çok kez davacı şirketin nakliye ile ilgili işlerine aracılık ettiğini, bununla ilgili faturaların düzenlendiğini ilgili cari hesap dökümünün ekli olduğunu, bu cari hesap dökümünden de görüleceği üzere müvekkilinin üzerine düşen nakliye edimini alt firmalar kanalı ile yerine getirdiğini her birini fatura ederek ilgili faturaları Davacı tarafa gönderdiğini , Davacı şirket tarafından ödemelerin hep kesik kesik ve aralıklarla yapıldığını, toplam 306.800 TL tutarındaki nakliye bedelinden 104.648 liralık bedelin Davacı tarafından ödendiğini 202.152 liralık kısmının takip tarihi itibariyle ödenmediğini , bunun üzerine Davacı şirkete karşı 24.04.2018 tarihinde İzmir ….. İcra Dairesi …. esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını , 02.05.2018 tarihinde Daimi çalışanına tebliğ edildiğini, ödeme emrine süresinde itiraz etmeyen davacının takibinin kesinleştiğini, müvekkilinin firmaya ait kayıtların geniş çaplı olması nedeniyle ekte sunulan taşıma işine dair belgede 28.09.2017 ve 03.10.2017 tarihinde taşıma işini fiili olarak …..Nakliyat Limited Şirketi adlı firmanın gerçekleştirdiğini müvekkilinin aracı firma olduğunu taşıma işini davacıdan aldığını ve fiili olarak da başka alt firmalara taşıttırıldığını, Davacı tarafın dava dilekçesinde ödedikleri bedelin haciz tehdidi altında ödendiğinden bahsedildiğini Bu iddianın kabulünün mümkün olmadığını nitekim verdiği hizmetin sonucu olarak hak ettiği ücreti alamayan müvekkilinin icra takibi başlattığını Buna dayanarak haciz tehdidi altında ödeme yapılması iddiasının hukuku gerekçeden yoksun olduğunu Ayrıca davacıya karşı başlatılan takip tarihi 24.4.2018 Ödeme emrinin tebliğ tarihinin 02.05.2018 Olduğunu dosyanın kesinleşme tarihinin ise 10 05 2018 olduğunu davacı şirketin taşınmazı üzerine şerh konulması işleminin ise takip kesinleşmesinden bir buçuk Ay sonrası 18 06 2018 tarihinde yapıldığını bu süreçte ödeme yapılması konusunda görüşmelerin olduğunu iyi niyetli olarak beklenildiğini son olarak borcunu kapanmaması nedeniyle banka hesaplarına bloke işleminin 21 12 2018 tarihinde yapıldığını Yani ilk hacizin takip tarihinden 2 ay sonra ikinci haciz işleminin 6 ay sonra yapıldığını takip sonrası Davacı şirkete ödemesi için zaman tanındığını yine de ödeme yapılmadığını kaldı ki yukarıda bahsedilen takibin kesinleşmesinden sonra dahi haciz yapılmasında ne hukuken ne de başka bir sebepten bir sakınca olmadığını tamamen alacaklının seçimlik hakkına bağlı kendisine tanınan Kanuni hakkın kullanılmasından kaynaklandığını 24/12/2018 tarihinde Davacı tarafından icra dosyasına İİK 106 ve 110 maddeleri uyarınca araçlar üzerine konulan hacizlerin düşürülmesine dair dilekçe de sunulduğunu müvekkilinin Davacı tarafın iş akışını sekteye uğratmamak adına, adına kayıtlı 14 adet aracına haciz şerhi koydurduğunu yakalamalarını talep etmediğini, yine müvekkilinin Davacı tarafından birtakım araçlarla ilgili işlem yapması ve hacizlerin kaldırılması gerektiği yönünde talepte bulunduğunu dosya alacağının devam etmesine rağmen 26/12/2018 tarihinde talepleri ile 3 adet değeri yüksek olan araçlar üzerindeki hacizlerin kaldırılması yönünde İcra Müdürlüğü’ne talepte bulunulduğunu ve hacizlerin kaldırıldığını, bu haliyle karşı tarafın haciz tehdidi ile borcu ödediği açıklamasının mahkemeyi yanıltmaya yönelik olduğunu ayrıca davacı şirketin İzmir’de bulunan taşınmazların da Manisa ….İcra Müdürlüğü …. esas sayılı dosyası ile satışa çıkarıldığını burada haciz tehdidinin müvekkili firma değil başka alacaklı dosyalarda yapıldığını, toplamda 215.000,00-TL ödeme yapıldığını bunun sonucunda icra dosyasında bakiye alacak kalmak kaydı ile dosya haricen tahsil olarak kapatıldığını, müvekkili şirketin almaya hak kazandığı tüm alacak miktarının alamadığını, 35.444.18 TL tutarındaki alacağını da tahsil edemediğini, dosyanın ödeme tarihleri arasında aralıkların uzun olduğunu, bir sene gibi uzun süre içerisinde kapatıldığını, müvekkili şirketin takip sonrasında da davacı yana süre verdiğini, davacı yanın kendi isteği ile taksit taksit olacak şekilde ödemelerin yapıldığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı yanın iddiası gibi müvekkili şirketin edimini yerine getirmediği gibi bir durum var ise davacı tarafın takip süresi boyunca ödeme yapmak yerine borcu olmadığına ilişkin hukuki yollara başvurup dava açabileceğini, davacı yanın ne takip boyunca ne de takip sonrası bir yıllık süre içerisinde herhangi bir itirazda bulunmadığını, iş bu davanın açılmasının iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, davacı yanın faturalara da ilgili sürelerde itiraz etmediğini, her açıdan faturaların geçerli olmakla beraber ilgili faturaların tarafların ticari defter ve kayıtlarına işlendiğini, davacı yanın müvekkili şirketin usulüne uygun şekilde fatura düzenlediğini ve kayıtlara istediğini bildiğinden faturaların ve ticari kayıtların tek başına yapılan ispatlamadığından bahsettiğini, böyle bir iş anlaşmasında faturalar ve ticari kayıtların ispat yükünün neden müvekkili şirkette yükletildiğini, müvekili şirketin üzerine düşen edimi yerine getirdiğini faturalarını kestiğini defterlerine işlediğini daha sonra karşı tarafın ödeme edimini yerine getirmemesi üzerine takip başlattığını, bir takım daha alacak alarak söz konusu dosyayı kapattığını, müvekkili şirketin nakliye edimini yerine getirmediğini kanıtlanması gereken tarafın hiç kuşkusuz davacı taraf olduğunu, davacı borçlunun borcu olmadığı bir parayı icra takibi sonunda verdiğini ispat etmesi gerektiğini kötü niyetli açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu kendi iradesi ile borcunu kabul eden ve müvekkili şirkete ödeyen davacı şirketin iş bu davayı açmada hukuki yararı bulunmadığını davanın reddi gerektiğini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: HGS, OGS ve MOBESE kayıtları, Ambarlı Liman kayıtları, İzmir …. İcra Müdürlüğünün ….esas sayılı dosyası, bilirkişi raporu delil olarak değerlendirilmiştir.
Davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle alacaklı olup olmadığının tespiti için yapılan bilirkişi inelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre; “…Davalı taraf davacıdan, 202.152,00-TL asıl alacak, %9,75 avans faizi talebiyle 24.04.2018 tarihli 1 adet cari hesap dolayısıyla alacaklı olduğunu iddia ederek 24.04.2018 tarihinde İzmir …İcra Müdürlüğü …. esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatmış, davacı taraf takip konusu borcu haciz zoru ile ödediğini borcu olmadığını iddia ederek 124.200 TL nin istirdatını talep etmiştir.
Davalı taraf incelemeye 2016, 2017, 2018 ve 2019 yılları ticari defterlerini ibraz etmiş olup, ilgili yıllar yevmiye defterlerinin yıl sonu noter kapanış tasdiklerinin olup, usulüne uygun olduğu, defter kayıtlarına göre davalının davacıdan 202.152,00.-TL alacaklı olduğu, ancak takip tarihinden sonra da ödemeler olmakla, 31.12.2018 tarihi itibariyle 102.152,00.-TL daavalı alacağının 2019 yılına devrettiği görülmektedir. 2019 yılında yine 80.000-TL daha tahsilat olmakla, davalının dava tarihi itibariyle 22.152,00-TL bakiye alacağının kalmakta olduğu görülmektedir.
Sayın Mahkemenin talimatı ile Ankara 6 Asliye Ticaret Mahkemesi ….talimat sayılı dosyasında davacı şirketin 2017-2018 yılları defter ve kayıtlarının incelendiği, Bilirkişi raporunun sonuç bölümünde Davacı taraf ticari defterlerinin TTK Hükümleri gereği usulüne uygun şekilde tutulduğunu, davalının İzmir …. İcra Müdürlüğünün …. sayılı dosyasına konu olan alacak miktarının Davacı kayıtları ile uyumlu olduğunu , Davacı ticari defter kayıtlarında dava dilekçesi ekinde sunulan ödeme dekontlarında görülen ödemelere rastlanılmadığını ,davacı defter kayıtlarına göre, davacının davalı tarafa takip tarihinde 202.152,00-TL borçlu olduğu, takip tarihi sonrası yapılan ve defter kayıtlarına geçen 15.05 2018 tarih 40.000 TL 01.06 2018 tarih 20.000 TL 27 06 2018 tarih 20.000 TL ve 07 08 2018 tarih 20.000 TL ödemeler sonrası 31 12 2018 Tarihi itibari ile davalının halen 102.152 TL alacaklı olduğu kanaatine varmış olduğu görülmüştür.
Buna göre, davalı 24.04.8 takip tarihi itibariyle 202.152,00-TL alacaklı olduğunu iddia ederek icra takibi başlatmış olup, davacı ve davalı taraf ticari defter kayıtlarında davalının, davacıdan takip tarihinde 202.152,00-TL alacaklı gözükmekte olduğu, buna göre taraf defterlerinin takip tarihi itibariyle uyumlu olup, usulüne uygun olduğu,
Davacının ibraz ettiği ödeme makbuzlarının takip sonrasına dair olup, davacının kendi lehine defterlerinde kayda almamış olduğu sunduğu takip sonrası ödeme makbuzlarına göre, takip ferileri dikkate alınmadan 31 12 2018 Tarihi itibari ile davalının halen 102.152 TL alacaklı olduğu, davalının ise ilgili bu ödemeleri defterlerinde kayda almış gözüktüğü, bu ödemeler dışında davacının 80.000-TL ödemesini daha kayda almış olduğu, buna göre davalı kayıtlarında davalının dava tarihi itibariyle 22.152,00-TL bakiye alacağının kalmakta olduğu görülmektedir. Defter kayıtları dışında tarafların iddia ve savunmaları Yüce Mahhkemenin taktirlerindedir.
..” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava, İİK 72/6. Maddesi uyarınca açılmış istirdat davasıdır.
2-Davanın İİK 72/7. Maddesinde belirtilen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından uyuşmazlığın esası incelenmiştir.
3-Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, icra dosyası ve dosya kapsamındaki diğer delillerin incelenmesinde taraflar arasında kara taşımacılık hizmetlerinden kaynaklanan açık hesap ilişkisi bulunduğu, davalının alacaklarını faturalara dayandırdığı görülmüştür.
4-Bilindiği üzere fatura içeriği mal veya hizmetin borçluya verildiğinin ispat külfeti alacaklıda, fatura bedelinin ödendiğinin ispat külfeti ise borçludadır. Öncelikle fatura alacaklısının fatura içeriği mal veya hizmeti karşı tarafa sağladığını ispat etmesi gerekmektedir. Bu ispat hizmetin alındığını gösterir imzalı fatura, sevk irsaliyesi veya sair bir belge ile olabileceği gibi faturanın borçlunun ticari defterlerine kaydedilmiş olması da fatura içeriğinin borçluya verildiğini ispat etmektedir.
5-Somut olayda her ne kadar davacı tarafça dava dilekçesinde ve yargılama aşamalarında alacağa dayanak gösterilen fatura içeriği nakliye hizmetlerinin yerine getirilmediği ileri sürülmüş ise de davalının ticari defterleri SMMM bilirkişi aracılığı ile incelenmiş olup davalı tarafça alacakta dayanak yapılan tüm faturaların davacıya ait ticari defterlere kayıtlı olduğu görülmüştür.
6-Davacı tarafça fatura içeriği taşıma hizmetlerinin verilmediği, bu hususta taşıma yapılan tır veya kamyonların ilgili limanlara giriş yapıp yapmadığının sorulması istenilmiş ise de davacı tarafın kendi ticari defterlerine kaydetmiş olduğu fatura içeriği mal veya hizmetin kendisine sağlandığının kabulü gerekmektedir. Kaldı ki davacı ticari defterlerinde açık hesap ilişkisi sürecinde pek çok defa ödeme yapıldığı da görülmüştür. Davacının basiretli bir tacir olarak almadığı bir hizmet için ödeme yapmış olması mümkün değildir. Bu dahi fatura içeriği hizmetlerin alınmış olduğunu gösterir nitelikte olduğu değerlendirilmiş, davacının fatura içeriği hizmetin alınmadığı yöndeki araştırma talepleri yerinde görülmemiştir.
Davacı tarafça faturaların ticari defterlere kaydedilmiş olmasının içeriği hizmetin alındığını göstermeyeceği ileri sürülmüş ise de bu husustaki iddiaya itibar edilmemiştir. Davacı tarafın yanılgılı değerlendirmesinin, tebliğ edilen faturaya itiraz edilmemesine bağlanan hukuki sonuca ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekten de borçluya tebliğ edilen faturaya borçlu tarafından süresinde itiraz edilmemesi halinde fatura içeriği bedel kesinleşmiş olmaktadır. Artık borçlunun o fatura bedelinin daha farklı olduğu yönündeki savunması dinlenmeyecektir ve alacaklı tarafın fatura içeriği hizmet veya malı borçluya sağlamış olduğunu ayrıca ispat etmesi gerekmektedir. Ancak borçlu tarafından ilgili faturanın ticari defterlere kaydedilmiş olması halinde artık fatura içeriği mal veya hizmetin de sağlandığı ispatlanmış sayılacak, alacaklıdan başkaca bir ispat sağlaması talep edilmeyecektir. Nitekim Yargıtay’ın tüm hukuk dairelerinin artık istikrar kazanmış uygulamaları bu yöndedir.
7-Ayrıntılı gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere, davacı tarafça her ne kadar fatura içeriği taşıma hizmetlerinin davacıya sağlanmadığı ileri sürülerek ödenen paranın istirdadı talep edilmiş ise de her iki tarafın ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde davacı ile davalı arasındaki ticari ilişkide davacının takip tarihi itibariyle takip konusu borç miktarında davacıdan alacaklı olduğu, davacının tüm faturaları kendi ticari defterlerine işlemiş olduğu, davacının kendi ticari defterlerine işlenmiş faturalara karşı iade fatura düzenlemek bir yana ticari ilişki boyunca takip tarihine dek çeşitli seferler ödemelerde bulunduğu, bu itibarla davacının kendisine taşıma hizmeti verilmediğine yönelik iddiasını ispat edemediği, aksine davalının alacak hakkı bulunduğunu ispat etmiş olduğu anlaşılmış olup, davacı tarafça fazladan ödeme yapıldığı yönünde bir iddia da ileri sürülmediği gözetilerek davacının yapmış olduğu ödemenin haksız olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
8-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13. Fıkrası uyarınca arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden olup, İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun 12/03/2020 tarihli sarf kararı ile 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin hazine tarafından karşılandığı anlaşıldığından bu tutarın davacı üzerine yükletilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının peşin olarak alınan 2.121,03-TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 2.061,73‬-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına takdir edilen 15.749,00-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
4-Davacının sarf ettiği yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Fazla yatırılan gider avansının, karar kesinleştiğinde ve resen yatırana iadesine,
6-Dava şartı arabuluculuk kapsamında hazine tarafından karşılandığı anlaşılan 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına, bu hususta harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı taktirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/12/2021

Katip …
e-imza
¸

Hakim …
e-imza
¸