Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/134 E. 2021/686 K. 14.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/134 Esas
KARAR NO : 2021/686

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/02/2020
KARAR TARİHİ : 14/09/2021

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirket arasındaki … tarihli halen geçerliliği devam eden İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmet Alım Sözleşmesi gereğince davalı şirketin iş sağlığı ve güvenliği hizmetinin müvekkili şirket tarafından gerçekleştiğini, söz konusu hizmet sözleşmesi kaynaklı alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine İzmir… İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının itirazının haksız olduğunu, borca itirazın iptali ile yapılan takibin devamına, davalının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini karar ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafa dava dilekçesinin tebliğ edildiği, ancak davaya cevap vermedikleri görülmüştür.
DELİLLER: İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası, İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmet Alım Sözleşmesi, ticari defter ve kayıtlar delil olarak değerlendirilmiştir.

Davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle alacaklı olup olmadığının tespiti için yapılan bilirkişi inelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre; “… • Davalının ticari defterleri sunmaması ve/veya yerini bildirmemesi nedeniyle inceleme yapılamadığı,
• Davacının 2018-2019-2020 yıllarına ait incelemeye sunduğu yevmiye defterlerinin 213 sayılı VUK. 221. ve 222.maddeleri uyarınca ve 6102 sayılı TTK’nun 64/3. maddesi uyarınca noter açılış onaylarının süresinde yaptırıldığı, 6100 sayılı H.M.K 222. Maddesine göre delil vasfı değerlendirmesinin takdiri Sayın Mahkeme’nizde olmak üzere; 6102 sayılı T.T.K 64/3. maddesi uyarınca yapılması gereken kapanış tasdikinin 2018-2019 yılları yevmiye defterleri için süresinde yaptırıldığı, 2020 yılına ait yevmiye defteri kapanış tasdiki için sürenin bulunduğu (2021/Haziran) ve yevmiye defterinin usulüne uygun tutulduğu,
Davacı ticari defter kayıtlarında;
• Davacının davalıya 2018 yılında toplamı 1.456,00 TL tutarında iki adet fatura düzenlediği, ticari defterlerde toplamı 1.456,00 TL olan iki ayrı kayıt ile “cari tahsilat” açıklaması ile ödeme kaydı olduğu ve 2018 yılından 2019 yılına bakiye bir davacı alacağının devretmediği,
• Davacının davalıya 2019 yılında toplamı 5.824,00 TL tutarında 10 adet fatura düzenlediği, ticari defterlerde toplamı 5.096,00 TL tutarında ödeme kaydı bulunduğu, bu ödemelerin 2.563,00 TL’lık kısmının ziraat bankası hesabına, 2.533,00 TL tutarındaki ödemenin ise kasa hesabına yapıldığı ve 728,00 TL tutarındaki davacı alacağının 2020 yılına devrettiği,
• Davacının davalıya 2020 yılında 2.184,00 TL tutarında 3 adet fatura düzenlediği (Ocak-Şubat-Mart aylarına ait faturalar, bu faturalardan sadece Ocak ayı faturası takibe konu edilmiş) 2019 yılından devreden 728,00 TL tutarındaki bakiye alacak ile toplam 2.912,00 TL tutarında davacı alacağı olduğu (bu tutarın 1.456,00 TL’sı Şubat ve Mart aylarına ait takibe konu değil), ödeme kaydının bulunmadığı, tespit edilmiştir.
• Başlatılan takibin asıl alacak toplamının 12.426,00 TL olduğu ve 2018/10-11-12.ay, 2019 yılı tamamı ve 2020 yılı Ocak ayı ücret alacağından kaynaklandığı, ticari defterler üzerinde yapılan incelemede bir kısım ödemenin banka kanalı ile bir kısım ödemenin ise kasa yolu ile nakit yapıldığı, nakit ödemelere ilişkin dosyaya ve incelemeye tahsilat makbuzu sunulmadığı, ancak ticari defterlerdeki kayıtlarda takip başlatılan 2019 yılından sadece 728,00 TL tutarında ve 2020 yılından Ocak ayına ait 728,00 TL tutarındaki faturaların ödenmediği kayıtlarının bulunduğu, dolayısıyla takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 1.456,00 TL alacağının bulunduğu,
• İşlemiş faize ilişkin dosya kapsamında yapılan incelemede davacının davalıya ihtarname göndermediği görülmüş olup, takdiri sayın mahkemenizdedir…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Bilirkişi raporuna itiraz üzerine bilirkişiden alınan ek raporun sonuç kısmına göre; “…Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda kök rapordaki görüşümde bir değişiklik olmadığı,
Ancak taraflarca akdedilmiş İş Sağlığı Ve Güvenliği sözleşmesinin 5) ÜCRET Ve ÖDEME başlıklı maddenin 5.3 bendinde “Ödemeler takip eden ayın 5. gününe kadar faturadaki banka hesap nolarına veya makbuz karşılığı nakden BOSTANLI OSGB’ye ödenecektir” hükmünün bulunduğu, buna göre ticari defterlerde 100-Kasa hesabına kaydedilen ödemelere ilişkin bir tahsilat makbuzunun dosyaya sunulmadığı,
Sayın Mahkemenizce 16.04.2021 tarihli ara kararın 1 nolu maddesinde “davalının kısmi ödemelerinin ilk muaccel olan eski borca mahsuben yapılmış sayılıp ona göre hesaplaması yapılması” yönünden ek rapor alınması istenmiş olduğundan taraflar arasındaki sözleşmenin 5.3.maddesine göre ticari defterlerde 100- Kasa hesabı ile kapatılan ancak tahsilat makbuzu bulunmayan ödemeler dahil edilmeyip, banka ile yapılan ödemeler dahil edilerek yapılan hesaplamada davacının davalıya takip tarihine kadar 18.927,80 TL tutarında fatura düzenlediği, davalının davacıya banka kanalı ile toplam 4.747,00 TL tutarında ödemede bulunduğu, bu durumda davalının davacıya aradaki fark olan (18.927,80 – 4.747,00 =) 14.180,080 TL tutarında borcu kalacağı, takip talebindeki asıl alacak tutarının 12.426,00 TL olduğu takdirinin mahkemenizde olduğu,
İşlemiş faize ilişkin taraflar arasındaki sözleşmenin Ödeme başlıklı 5.4 nolu maddesinde yazılı olan iki ay üst üste meydana gelecek ödeme aksaklıklarında müteakip ay ücretine %5 gecikme faizi uygulanır” hükmünün bulunduğu görülmüş olup takdiri sayın mahkemenizdedir…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
GEREKÇE:
1-Dava İcra ve İflas Kanunu’nun 67.Maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır.
2-Davacı taraf takipte fatura ve sözleşmeye dayanmış, davalı taraf borcun bulunmadığı gerekçesi ile takibe itiraz etmiştir.
3-Görülmekte olan davada uyuşmazlık konusu davacı ortak iş sağlığı ve güvenliği biriminin iş sağlığı ve güvenliği hizmeti verilmesi hususunda imzalanan sözleşme kapsamında davalı şirektten alacaklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
4-Davacı taraf sözleşemeye ve faturalara dayanmıştır.
5-Taraflar arasında hizmet sözleşmesi imzalanmış olup davacının üzerine düşen edim iş sağlığı ve güvenliği hizmetinin verilmesi, davalının edimi ise sözleşme ile kararlaştırılan ücretin davacıya ödenmesidir. Her bir tarafın kendi edimini yerine getirmiş olduğunu ispat etmesi gerekmekte olup bir tarafın kendi edimini yerine getirmeksizin karşı tarafın edimini yerine getirmediğini ileri sürmesi mümkün değildir.
6-Mahkememizin … tarihli celsesinin 2 nolu ara kararı ile her iki tarafa ticari defter ve belgelerin ibrazı hususunda süre verilmiş, duruşma zaptı ihtarlı davetiye ile davalı şirketin bilinen adresine tebliğe çıkartılmış, tebligat … tarihlinde usulüne uygun olarak davalı şirkete tebliğ edilmiştir. Davacı taraf süresi içerisinde defterler hakkında yerinde inceleme talep ederken, davalı tarafça defter ve kayıtların ibraz edilmediği görülmüştür.
7-Ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin yasal düzenleme 6100 sayılı HMK’nın 222.maddesinde yer almaktadır.
“1-Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
2-Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
3-İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.”
Madde metninde de açıklandığı üzere ticari defterlerin bir tarafın kendi lehine delil olarak kabul edilmesi için öncelikle usulüne uygun tutulmuş, açılış ve kapanış onaylarının süresinde yaptırılmış olması gerekmektedir. Bunun yanında ticari ilişkinin karşı tarafının aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterindeki kayıtların bu deftere aykırı olmaması veya karşı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir.
Somut olayda davacının ticari defter ve kayıtlarına göre davacı adına 18.927,80TL tutarlı fatura tanzim edildiği görülmüştür. Davalı tarafın usulüne uygun ihtarlı davetiyeye rağmen ticari defter ve kayıtlarını sunmamış olduğu, bu durumda davacının ticari defter ve kayıtlarında yer alan alacak kaydının davacı lehine delil teşkil edebileceği, davacı ticari defterlerinde yer alan alacak ve borç kayıtlarının davalı aleyhinde sonuç doğurabileceği değerlendirilmiştir.
8-Davacının düzenlemiş olduğu faturalar dışında ticari defterde ödeme kayıtları da yer almaktadır. Davacı tarafça davada banka kayıtlarına ve ticari defterlere dayanılmıştır. Banka kayıtlarının incelenmesinde davalı tarafça davacı adına toplam 4.747,00TL ödeme yapılmış olduğu anlaşılmıştır.
Türk Borçlar Kanunu’nun 102. Maddesi ” Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur.
Birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmişse, mahsup orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Buna göre, davalı tarafça …… tarihlerinde yapmış olduğu 4.747,00TL tutarındaki ödemelerin, ödeme tarihlerinde halen muaccel olan borçlar arasında en eskiden başlamak üzere . tarihli fatura alacaklarına istinaden yapılmış olduğunun kabulü gerekmektedir.
9-Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık konusu ise davacının ticari defterinde kayıtlı olmakla birlikte davacı vekilince gerçekte bir ödemeye dayanmadığı ve sehven ticari deftere işlendiği ileri sürülen 2.533,00TL tutarlı ödeme kaydının davacı alacağından mahsubunun gerekip gerekmediği hususudur.
Davacı vekili bu ödemenin sehven ticari deftere kaydedildiğini, banka kayıtlarında bu miktarda bir ödemenin görülmediğini, davalının bu ödemeye ilişkin bir makbuz da sunmadığını ileri sürerek bu miktarın borç bakiyesinden düşülmemesi gerektiğini savunmıştur. Davacı taraf davada ticari defterlerine dayanmış olup, davalı tarafça ticari defterde yer alan kayıtlarla ödeme ispat edilmiştir. Davacının ticari defterinde kayıtlı olan bir hususta davalıdan ödemeyi yeniden ispat etmesi beklenemez. Kaldı ki davacının tacir olduğu gözetildiğinde ticari defter ve kayıtlarının basiretli bir tacir olarak maddi gerçeğe uygun tutulmasını sağlamakla yükümlü olduğundan muhasebe hatası gerekçesi ile ticari defterlerinde aleyhinde yer alan kayıtların geçersizliğini talep edemez. Açıklanan nedenlerle 31/12/2019 tarihli 2.533,00TL tutarlı ödemenin davalı tarafça yapıldığı kabul edilmiş, TBK’nın 102.Maddesi kapsamında vadesi ilk gelen muaccel borca mahsuben bu ödemenin yapılmış olduğu kabul edilmiştir.
10-Davacı tarafça düzenlenen faturalar bedeli toplamı 18.927,80TL olup, davalının yapmış olduğu ödemelerin 7.280,00TL olduğu, bakiye borç miktarının ise 11.647,80TL olduğu anlaşılmıştır.
11-Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık konusu ise sözleşmenin Ödeme başlıklı 5.4. Maddesinde yer alan iki ay üst üste ödeme aksaklığı yapılması haline takip eden ayda %5 gecikme faizi uygulanacağı yönündeki hükme istinaden yapılan alacak talebinin yerinde olup olmadığıdır.
Borcun muacceliyeti ve ifa zamanıyla ilgili olan vâde, olağan vâde, belirli vâde ve kesin vâde olmak üzere üçe ayrılır. Olağan vâde, borcun muaccel olduğu, alacaklının edimi talep edebildiği, borçlunun da bunu ifa etmek zorunda olduğu tarihi gösterir. Bu tür vâdeye bağlı işlemlere “ihbara bağlı işlemler” denir. Buna da borçlu vadenin gelmesiyle kendiliğinden, otomatik olarak mütemerrit olmaz; borçlunun mütemerrit olması için, alacaklının ayrıca vâdeye ilaveten borçluya bir ihtarda bulunması gerekir. Belirli vade ise, yanlız borcun muaccel olduğu zamanı değil, aynı zamanda borçlunun borcu ifa etmemesi halinde alacaklının ihtara gerek kalmaksızın kendiliğinden mütemerrit duruma düşüceği zamanı da ifade eder. Kesin vâde de ise vâdenin dolmasıyla borçlu, her şeyden önce ihtara gerek olmaksızın mütemerrit olur.”(Bkz. Prof.Dr. Fikret Eren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununa göre hazırlanmış Borçlar Hukuku Genel Hükümler 18.Baskı,Sh 948-950)
Somut olayda her ne kadar faturaların düzenlendiği ayı takip eden ayın 5.günü ödeneceği hükme bağlanmış ise de faturaların düzenleneceği zaman ve fatura miktarının belirli olmadığı, davacı tarafça bir fatura düzenlenerek davacıya iletilmedikçe davalının ödeme tarihini tespit etmesinin mümkün olmadığı, bu haliyle kesin vade şartlarının oluşmadığı değerlendirilmiştir. Davacı tarafça davalının temerrüde düşürüldüğüne dair başkaca bir delil de sunulmadığı gözetilerek gecikme faizi alacağı yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
12-Yukarıda ayrıntılı gerekçeleri açıklandığı üzere davacının ticari defter ve kayıtlarında yer alan alacak-borç kayıtlarının davacı lehine delil kabul edildiği, davacı tarafça düzenlenen faturalar ve tahsilat kayıtlarının incelenmesi neticesinde davacı lehine 11.647,80TL alacak tespit edildiği, davacı tarafça … tarihli 2.533,00TL tutarlı ödeme kaydının gerçek bir ödemeye dayanmadığı ileri sürülmüş ise de tacir olan davacının ticari defterinde yer alan ödeme kaydının muhasebe hatası ile oluşturulduğu yönündeki savunmasına itibar edilemeyeceği, davacının ticari defterinde yer alan kaydın aksinin ispatının yine davacı taraf üzerinde bulunduğu, davalının bu hususta ticari defter kaydının aksini ispat etmesinin beklenemeyeceği değerlendirilmiş, davacının bakiye alacağının 11.647,80TL olduğu belirlenmiştir. Gecikme faizi alacağı yönünden yapılan değerlendirmede sözleşme ile kararlaştırılan tarihin belirli veya kesin vade şartlarını taşımadığı ve davalının temerrüde düşürüldüğüne dair bir delil de sunulmadığı gözetilerek bu kısım yönünden ret kararı verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalının İzmir 7.İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile takibin 11.647,80TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren aylık %5 akdi faiz uygulanmasına, fazlasına dair istemlerin reddine,
2-Alacak likit nitelikte olmakla kabul edilen dava değerinin %20’si oranında hesaplanan 2.329,56TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 795,66-TL harçtan peşin olarak alınan 156,58-TL harcın mahsubu ile bakiye 639,08-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına takdir edilen 4.080,00-TL. vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden davalı yararına takdir edilen 1.317,20-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 156,58-TL. harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 823,40-TL. yargılama giderinin, davanın ret ve kabul oranına göre 739,75-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına,
8- Fazla yatırılan gider avansının, karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
9-Dava şartı arabuluculuk kapsamında hazine tarafından karşılandığı anlaşılan 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul ve ret oranında hesaplanan 1.185,89-TL’sinin davalıdan, 134,11‬-TL’sinin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına, bu hususta harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı taktirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/09/2021

Katip …
e-imza
¸

Hakim …
e-imza