Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/102 E. 2022/253 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/102
KARAR NO : 2022/253

DAVA : Sözleşmenin İptali
DAVA TARİHİ : 07/03/2017
KARAR TARİHİ : 05/04/2022

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı şirket arasında 01/01/2014 tarihinde “oyun ve eğlence makinelerinin kiralanması ve işletilerek ortak gelir elde edilmesine” ilişkin sözleşme imzalandığını, sözleşmenin 3 yıl boyunca sorunsuz bir biçimde sürdürüldüğünü, ancak ikinci yılın sonundan itibaren davalı şirketin kendisine düşen sorumlulukları yerine getirilmesi bir tarafa, işletmenin işletilerek para kazanmasını engelleyici, müvekkilini yıldırarak sözleşmeden vazgeçip tesisi terk etmeye zorlayıcı fiiller içerisine girdiğini, 10 yıllık sözleşmenin 7 yıllık kısmının gerçekleşmediğini, müvekkilinin bu nedenle zarara uğradığını, bu nedenlerle müvekkili … için bilirkişi incelemesinde sonra ıslah edilmek üzere şimdilik 5.000,00-TL maddi tazminadın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini karar ve talep etmiştir.
Davacı vekili, ıslah dilekçesi ile; dava dilekçesini tam ıslah etmek suretiyle cezai şart alacaklarını fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla dava değerinin artırıldığı 250.000,00-TL. üzerinden 03.01.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari ticari faizi ile birlikte talep ettiklerini, haklı davalarının kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak suretiyle 250.000,00-TL. cezai şart alacağının 03.01.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsili davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde; müvekkili şirket ile davacı arasında dava dilekçesinde bahsi geçen şekilde “Oyun ve eğlence makinelerinin kiralanması ve işletilerek ortak gelir elde edilmesine” ilişkin biz sözleşmenin imzalanmadığını, davacı ile müvekkili şirket arasında sözleşmeyi gerektirecek bir ticari ilişki bağı olarak da ticari bir ihtilaf olmadığını, davacının kardeşi … ile süregelen ilişkilerden ötürü davacıyı tanıdıklarını, davacının bu ilişkide taraf olmadığını, taraflar arasında yapılan böyle bir sözleşme olmadığını, imza incelemesi ve imza yaşının tespit edilmesini talep ettiklerini, davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: 01/01/2014 tarihli sözleşme, 03/01/2017 tarihli Bornova … Noterliğinin tespiti, İzmir CBS’nin …/… soruşturma sayılı dosyası delil olarak değerlendirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan 28/05/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre;
“…Sözleşme hakkında
01.01.2014 tarihli “Oyun & Eğlence Makineleri ve Taypark Kiralama Sözleşmesi” başlıklı sözleşme davalı şirket tarafından inkar edilmektedir. Bir anonim şirket olan davacı şirket, ihbar olunan …’a çift imza yetkisi verildiğini, bu nedenle tek imza ile yapılan sözleşmenin şirket açısından bağlayıcı olmadığını iddia etmektedir. Dosya içindeki 27.11.2013 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi örneğinden sözleşmenin imzalandığı tarihte şirketin … ve … ile birlikte temsil edileceğine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yargıtay 12.Hukuk Dairesi’nin 2016/11789 E.; 2017/2965 K. Sy 01.03.2017 tarihli kararında;
“6102 sayılı TTK’nun 372. maddesi gereğince; şirketin ünvanı altına atılan imzanın şirketi sorumlu kılabilmesi için, imzanın şirket adına imza yetkisini haiz kişiler tarafından atılması zorunludur.
Somut olayda, takip konusu bonoların tanzim tarihlerinin 31.01.2006 olduğu, dosyada mübrez … 32.Noterliği’nin 18/05/2005 tarih ve … yevmiye numaralı imza sirkülerine göre, 17/05/2005 tarihinden itibaren bir yıl süre ile … ve …’in müşterek imzaları ile borçlu şirketi temsil etmeye yetkili kılındıkları, takip dayanağı senetlerde, muteriz borçlu şirket kaşesi üzerinde iki adet imza bulunduğu, mahkemece alınan 18/02/2015 tarihli bilirkişi raporunda kaşe üzerindeki imzalardan ilkinin …’nun eli ürünü olduğu, ikinci imzanın ise …’in eli ürünü olmadığının tespit edildiği görülmektedir. Bu durumda, takip dayanağı senetlerin tanzim tarihleri itibariyle borçlu şirketin, iki yetkilisinin müşterek imzası ile temsili söz konusu olup, senetlerdeki imzalardan birinin şirketi temsile yetkili kişiye ait olmadığı anlaşıldığından, takibe konu senetlerin borçlu şirketi ilzam etmeyeceğinin kabulü gerekir.
O halde mahkemece, borçlu şirketin borca itirazının kabulü ile İİK’nun 169a maddesi gereğince takibin muteriz borçlu şirket yönünden durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.”
Bu bağlamda şirket adına basılan kaşenin altına TTK 372 anlamında çift imza atılması gerekirken o dönemde yetkili olanlardan yalnızca birinin imzasının bulunması durumunda sözleşmenin geçerli olup olmadığı hususu Sayın Mahkemenin takdirlerindedir.
Öte yandan, taraflar arasında imzalanmış geçerli bir sözleşme bulunmadığı kanaatine varılsa dahi, İzmir 10 SHM
…/… E. sayılı dosyasına sunulan 22.02.2019 tarihli bilirkişi ek raporunda davacı … tarafından davalı şirkete kesilen “oyuncak kira bedeli” açıklamalı faturalar bulunduğu bu faturaların bir kısmının davalı defterlerine işlendiği, fatura bedellerinin de davacıya ödendiği belirtilmiştir. Yani taraflar arasında bir sözleşme bulunmasa dahi davacıya ait olan makinelerin davalıya ait işyerinde durduğu ve bunun için davalı tarafından davacıya kira adı altında belli bir miktar ödeme yapıldığı, karşılığında davacı tarafından davalıya fatura kesildiği ve faturaların davalı defterlerine işlendiği anlaşılmaktadır. Gerek davalı defter kayıtlarına işlenen gerekse de işlenmeyen faturalara bakıldığında bu faturaların 30.04.2015 tarihine kadar 2.360,00 TL; bu tarihten sonra ise 1.180,00 TL bedelli olduğu görülmektedir. Bu bağlamda sözleşmenin geçerli olduğu kabul edilse dahi sözleşmede belirtilen kazancın paylaşılacağına yönelik şartın yerine getirilmediği, davacıya davalı tarafından “kira bedeli” adı altında sabit bir ödeme yapıldığı hususu Sayın Mahkemenin takdirlerindedir.
Sözleşmenin feshi hakkında
Davacı dilekçesinde davalının işyerine kurulmuş olan makinelerin bir süre sonra söküldüğü ve kaderine terkedildiğini, taypark işletmesindeki lavaboların da sökülerek âtıl hale getirildiğini, bu hususların davacıya bildirilmediğini iddia etmektedir. Yine 10 SHM …/… Esas sayılı dosyaya sunulan bilirkişi ek raporunda tablo halinde belirtilen faturalara göre davacının davalıya kestiği ve davalı defterlerine işlenen son faturanın tarihi 30.11.2016 olup makinelerin söküldüğüne dair tespit de 03.01.2017 tarihinde yapılmıştır.
Dosya arasında bulunan davacıya ait 2016 yılı işletme defterinde de davalıya kesilen faturaların tarih ve numaraları kontrol edilmiş, birbirleri ile uyumlu olduğu görülmüştür. Ayrıca davalıya ait yevmiye defter kayıtlarında da en son 10.12.2016 tarihli kayıtta 740 hesapta 027 no ile kayıtlı olan “oyuncak kiralama gideri-gürbüz” açıklamalı 1.000 TL çıkış görünmektedir.
Eğer mahkemece taraflar arasında geçerli bir sözleşme bulunduğu kanaatine varılmış ise, sözleşmenin 9. Maddesi uyarınca makinelerin güvenliğinden davalının sorumlu olacağı hükme bağlandığından davalının davacının onayı olmadan makinelerin sökülerek kullanım dışı bırakılmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edeceği ve sözleşmenin 11. Maddesi uyarınca cezai şartın devreye girebileceği hususu Sayın Mahkemenin takdirlerindedir.
Cezai şart, tarafların sözleşmeye dahil ettikleri ve sözleşmede kararlaştırılan hükümlere uygun ifanın sağlanması için alacaklının kullanabileceği bir baskı aracı olarak tanımlanmaktadır. Cezai şart, sözleşmesel borçların ifa edilmemesi halinde önceden kararlaştırılmış kesin miktarlı bir tazminat olarak alacaklıya bir talep hakkı vermektedir. Sözleşmeden doğan asıl borcun yanında kararlaştırılacak bu cezai şart bir fer’i borç niteliği taşımaktadır. TTK m. 18/2’ye göre, her tacir, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmekle ve ticari işletmesiyle ilgili faaliyetlerinde, aynı ticaret dalında faaliyet gösteren tedbirli, öngörülü bir tacirden beklenen özeni göstermekle yükümlüdür. Bu madde kapsamında değerlendirildiğinde, tacirler cezai şartın indirilmesi için kanunun öngördüğü koruyucu hükümlerden yararlanamazlar. TTK 22. Maddesine göre de tacir sıfatını haiz bir borçlu, aşırı olduğu iddiasıyla mahkemeden cezai şartın indirilmesini isteyemez. Bu bakımdan davalının sözleşmede belirlenen cezai şarttan sorumlu tutulup tutulamayacağı hususu Sayın Mahkemenin takdirlerindedir.
Eğer mahkemece taraflar arasında geçerli bir sözleşme bulunmadığı kanaatine varılmış ise, geçerli bir sözleşme olmadığından sözleşmenin zamanından önce feshi de söz konusu olmayacağından sözleşmede kararlaştırılan cezai şart hususunda takdir ve değerlendirme Sayın Mahkemeye aittir.
Mülkiyeti davacıya ait olan ve işletilmek üzere davalıya teslim edildiği hususunda çekişme olmayan hatta yaklaşık 3 yıllık bir zaman diliminde kullanıldığı için kira ödenen menkul malların herhangi bir ihtarat yapılmaksızın davalı işyerinden sökülmesi ve davacıya haber verilmeksizin kış şartlarında açık alanda korumasız bırakılması sonucu makinelerde meydana gelebilecek zararın davalıdan talep edilebilmesi mümkün ise de bu hususta mahkeme veya başka bir resmi makam tarafından yapılmış bir zarar tespiti bulunmadığı hususu Sayın Mahkemenin takdirlerindedir.
Kâr mahrumiyeti hakkında
Sayın mahkemece tarafıma verilen görevde kâr mahrumiyetinin de hesaplanması isteniştir. Kar mahrumiyeti, sözleşmenin haksız yere ve süresinden önce feshedilmesi sebebi ile davacının sözleşme süresince elde etmeyi umduğu kazanç olarak tanımlanabilir. Yukarıda açıklandığı üzere Sayın Mahkemece sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshedildiği kanaatine varılması halinde kâr mahrumiyeti hesaplaması yapmak gerekecektir. Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre bu hesaplama yapılırken davacının işin zamanından önce bitirilmesi sebebiyle yapmaktan kurtulduğu giderler ile başka bir iş yaparak kazandığı veya kazanabileceği yararlar, sözleşmenin devam etmesi halinde elde edilecek gelirden düşülerek hesaplama yapılması zorunludur. Bu anlamda sayın mahkemece taraflar arasında geçerli bir sözleşme bulunduğu kanaatine varılması halinde bu hesaplamanın yapılabilmesi için tarafların defter ve belgelerinin incelenmesinin yanında davacının, davalının iddia ettiği gibi oyun makinelerinden bazılarını başka bir yerde işletip işletmediği, işletti ise ne kadar kazanç elde ettiğinin de tespit edilmesi ve bu incelemelerin tüm belgeler toplandıktan sonra ancak mali müşavir tarafından yapılması gerekmektedir…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Bilirkişiden alınan 02/07/2021 tarihli raporun sonuç kısmına göre; “… Sayın Mahkemenizin verdiği talimat doğrultusunda; davacı ticari defterleri ve davalı ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme ve Raporun “İnceleme Ve Değerlendirmeler” bölümünde yapılan açıklamalar doğrultusunda;
Davalının, 2015-2016 yıllarına ait yevmiye defterlerinin 213 sayılı VUK. 221. ve 222. Maddeleri uyarınca ve 6102 sayılı TTK’nun 64/3. maddesi uyarınca noter açılış onaylarının süresinde yaptırıldığı, 6100 sayılı H.M.K 222. Maddesine göre delil vasfı değerlendirmesinin takdiri Sayın Mahkeme’nizde olmak üzere; 6102 sayılı T.T.K 64/3. maddesi uyarınca yevmiye defterlerine yapılması gereken kapanış tasdikinin 2015-2016 yılları için süresinde yaptırıldığı, defterlerin usulüne uygun tutulduğu ve birbirini doğruladığı,
Davalı ticari defterlerinde toplamı 12.980,00 TL olan 11 adet oyuncak kira bedeli faturasının kayıtlı olduğu, toplamı 11.800,00 TL olan 7 adet oyuncak kira bedeli faturasının kayıtlı olmadığı,
Elektrik Mühendisince yapılan incelemede, dosya içindeki ifadelerden dava konusu olayda 16 adet jetonlu oyun makinası bulunduğunun anlaşıldığı, ancak bu oyun makinalarının marka model kapasite v.b. özelliklerine dair bir tespit bulunmadığı, bu sebeple teknik olarak bir değerlendirme yapılamadığı,
Davacının 2014-2015-2016 yıllarında işletme defterine tabi olduğu, 213 sayılı VUK. 221. ve 222.maddeleri uyarınca ve 6102 sayılı TTK’nun 64/3. maddesi uyarınca noter açılış onaylarının süresinde yaptırıldığı, işletme defterinin kapanış tasdikine tabi defterler arasında yer almadığı, işletme defterinin usulüne uygun tutulduğu,
Davacının davalıya 2015-2016 yıllarında toplamı 24.780,00 TL olan 18 adet “oyuncak kira bedeli” faturası düzenlediği,
Davacının incelemeye sunduğu 2014 yılı ticari defterlerinde 16.06.2014 tarih 330 nolu maddede 11.500,00 TL tutarında “maximed oyun mak”açıklaması ile bir kayıt bulunduğu bu kaydın 2 adet oyuncak makinasına ait olduğu, 03.04.2014 tarih 978 nolu maddede 54.870,00 TL bedelli 9 adet oyun makinası alış kaydı olduğu,
Sayın mahkemenizin görevlendirmesi çerçevesinde ticari defterlerden dosyada bahse konu 16 adet oyun makinasının 11 adedinin alış kaydının tespit edildiği, 11 adet oyun makinasının alış değerinin kdv dahil 66.370,00 TL olduğu, bu makinaların hurdaya satıldığının şifaen söylendiği ancak buna ilişkin fatura belge v.b. sunulmadığı, satış kayıtlarının ticari defterlerden tespit edilemediği dolayısıyla zarara ilişkin de bir tespitin yapılamadığı, ancak taraflar arasındaki kira faturalarına ilişkin tespitler yapılmış olup, sayın mahkemenizin takdirlerine saygılarımızla arz ederiz…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE;
1-Dava dilekçesi ile davacı ile davalı şirket arasında imzalanan karma nitelikteki sözleşme ile davalı tarafça yer tahsis edilmesi karşılığında oyuncaklardan işletilecek bedelin yarısının davalıya verileceği, buna karşılık ise davacı tarafça oyuncakların yönetim ve idaresi davacıda olacak şekilde davalıya ait işletmede bulundurulacağı, davalı tarafça sözleşme süresi sona ermeden haksız olarak oyuncakların iş yeri dışına çıkartıldığı ve bundan dolayı zarar gördüğü ileri sürülerek davalının oyun makinelerine verdiği zarar ve diğer zararın tazmini talep edilmiştir.
2-Dosyada mahkememiz ile İzmir 10.Sulh Hukuk Mahkemesi arasında görev uyuşmazlığı oluşmuş, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6.Hukuk Dairesi’nin yargı yeri belirlemesi kararı ile mahkememizin görevli olduğuna karar verildiğinden yargılamaya mahkememizde devam olunmuştur.
3-Somut olayda uyuşmazlığın çözümü için öncelikle 01/01/2014 tarihli sözleşmenin davalı şirketi bağlar nitelikte olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir.
Dosyaya getirtilen ticaret sicil kayıtlarının incelenmesi neticesinde İzmir Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün 22.11.2013 tarihinde tescil etmiş olduğu, İzmir … Noterliği’nn 22.11.2013 tarih … yevmiye nolu onayı ile onaylanan yönetim kurulu toplantısında … ve sözleşmede imzası bulunan …’ın müşterek imza ile şirketi temsile yetkili kılındıkları görülmüştür.
Uyuşmazlık konusu sözleşmenin incelenmesinde davalı şirketin yalnızca 1 yönetim kurulu imzası ile sözleşmede temsil edildiği, müşterek imza şartının yerine getirilmediği görülmüştür.
Her ne kadar davacı tarafça davalı şirketin sözleşmeyi benimseyerek uyguladığı ileri sürülmüş ise de davalı şirketin temsile yetkili organlarıyla sözleşmeyi imzalamadığı sabit olup, sözleşmenin fiili olarak uygulanan kısmıyla olarak bağlı olabileceği, dosyaya sunulan delillerden sözleşmenin icrasına yönelik taraflarca yerine getirilen edimler yönüyle davalı şirket sorumlu tutulabilir ise de cezai şart ve süre yönüyle irade açıklaması niteliğinde bir davalı eylemi bulunmadığından sözleşmede yer alan hükümlerle davalının sorumlu tutulamayacağı değerlendirilmiştir. Davalı şirketin sözleşme konusu içeriğin bir kısmıyla ilgili davacıyla karşılıklı faaliyette bulunmuş olması tek başına sözleşmenin benimsendiğini göstermez. Zira sözleşmenin içeriği arasında cezai şart ve sözleşme süresi dahil bir çok hüküm bulunmakta olup davalı tarafın salt işletmesinde oyun cihazları yerleştirilerek davacı tarafça işletilmesi ve kira bedellerinin davacıya ödenmesi şeklindeki eylemlerinin sözleşme içeriğinin tümünün benimsendiğini göstermeyeceği açıktır. Aksi durumun kabulü halinde kısmen ifada bulunmuş bir kimse hakkında, yetkisiz kimselerce imzalanan kısmi ifayı içerir sözleşmelerin ilgilileri bağlayabileceği şeklinde yorumlanacağı, bunun ise hukuk düzeninde kabulünün mümkün olmadığı, bir sözleşme veya hukuki ilişkinden lehine sonuç çıkaran kimsenin sözleşmenin sıhhatini ispat sorumluluğu altında olduğu, salt kısmi eylem ile sözleşmenin benimsendiğinin ispat edilemeyeceği, ancak eylemli olarak yerine getirilen edimlerle sınırlı olarak ilgililerin sorumlu tutulabileceği değerlendirilmekle uyuşmazlık konusu sözleşmenin davalı açısından bağlayıcı olmayacağı değerlendirilmiştir.
4-Zarar hususunda ise, davacı tarafça oyun makinelerinin hava şartları ve açık alanda bekletilmesi nedeniyle zarar gördüğü ileri sürülmüş ise de dosya kapsamı ve İzmir Bam 6.Hukuk Dairesi’nin yargı yeri belirlenmesi kararında açıkça zikredildiği üzere dava konusu makinelerin işletmesi ve fiili hakimiyeti davacıda olup davacının fiilen işlettiği makineleri uzun süre davalı uhdesinde işletmesini bırakmasını gerektirir bir durumun varlığına dair delil ileri sürmediği, davacının makul sürede oyuncakların dışarı çıkartıldığını bilebilecek durumda olduğu, davacı tarafça noter tespiti ile bir kısım oyuncakların açık alanda bulunduğu ileri sürülmüş ise de dosyaya sunulan fotoğraflarda açık alanda yer alan 1 adet oyun cihazının poşetle kaplı olduğunun görüldüğü, oyun cihazlarının zarar gördüğü hususunda net bir tespitin bulunmadığı gibi yargılama sürecinde de oyun cihazlarının zararına ilişkin davacının ispata yarar herhangi bir delil sunmadığı, yargılama aşamasında da oyun cihazlarının zararına yönelik somut ve denetime açık bir tespit yapılabilecek bir delil sunulmadığı, mahkememizce dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmak istenmiş ise de dosyaya sunulan raporda teknik değerlendirme yapılamadığı belirtilmekle, davacının zararını ispat edemediği değerlendirildiğinden davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70-TL harçtan peşin olarak alınan 4.269,39‬-TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 4.188,69‬-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/4. Maddesi uyarınca davalı yararına takdir edilen 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve resen ilgili taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı taktirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.05/04/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”