Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/1 E. 2021/642 K. 13.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/373 Esas
KARAR NO : 2021/596

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 04/09/2020
KARAR TARİHİ : 06/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde müvekkilinin … Noterliğinin 10.03.2020 tarih ve … yevmiyeli veraset ilamından da görüleceği üzere miras bırakan 2.3.2020 tarihinde vefat eden …’in eşi olduğunu, miras bırakan … adına kayıtlı olan … plakalı … marka traktör kendi sevk ve idaresinde iken 02.03.2020 tahinde, İzmir İli, … İlçesi, … Mahallesinde bulunan tarlasından dönerken traktör devrilerek …’in traktörün altında kalarak hayatını kaybettiğini, ölüm sebebinin künt göğüs travmasına bağlı çok sayıda kosta kırılığı ve iç organ (akciğer) yaralanmasından gelişen iç kanama sonucu meydana geldiğinin rapor edildiği, miras bırakan … adına kayıtlı olan … plakalı … marka traktör ekte sunulan protokolden de görüleceği üzere 29.11.2019 tarih ve … poliçe nolu poliçe ile davalı şirket tarafından sigortalandığını, miras bırakan …’in emekli maaşı geliri ile birlikte çiftçilik yaparak evin geçimini sağladığını, murisin eşi davacı …’nin herhangi bir geliri olmayıp kendisinin ev hanımı olduğunu, müvekkilinin tüm giderlerini murisin karşıladığını, davacı kadın eşi murisin ölümü ile onun desteğinden yoksun kaldığından davalı Sigorta şirketinden destekten yoksun kalma tazminatının kendisine ödenmesi için 2918 Sayılı Yasanın 97. maddesi kapsamında sigorta şirketine başvurduğu, ancak yaptığı 27.04.2020 tarihli başvuruya davalı sigorta şirketi yasal süresinde cevap vermediğini, davacı müvekkilinin talebi doğrudan kendileri üzerinde doğan destekten yoksunluk zararına dair olması, bu zararın oluşumunda desteğin kusurunun davacıya yansıtılamayacağının açık olduğunu, sürücü desteğin kusurlu olması, onun desteğinden mahrum kalan davacıları etkilemeyeceğini, nitekim Y.17.H.D. 10.09.2018 Tarih 2015/14588 E. 2018/7572 K. sayılı kararının da bu yönde olduğunu, müvekkilimin murisi traktörün altında kalarak vefat ettiği için desteğinden yoksun kalan maddi tazminatının tazmini için işbu davayı açma zorunluluğunun bulunduğunu, müteveffa … ’in desteğinden yoksun kalan müvekkile 50.000 TL’nin (fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla) kaza tarihi 02.03.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Sigorta şirketinden alınarak müvekkiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının görevli mahkemede açılmadığını, İşbu dava konusu Asliye Ticaret Mahkemelerinin görev alanına girdiğinden, dosyada öncelikle görevsizlik kararı verilmesini, nitekim, YARGITAY, 17. HUKUK DAİRESİ, E. 2013/2580, K. 2013/4706, T. 2.4.2013 tarihli kararında; “Dava, trafik kazası sonucu desteğin ölmesi sebebine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Somut uyuşmazlıkta, dava konusu istem zorunlu mali mesuliyet sigortası sözleşmesine dayanmaktadır. Uyuşmazlık ticari dava niteliğinde olup çözümü Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanına girdiğinden yazılı şekilde mahkemece görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir.” şeklinde tespit edildiğini, yine YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ, E. 2013/3377, K. 2013/4482, T. 28.3.2013 tarihli bir başka kararında ise; “Dava, destekten yoksun kalma tazminatının istemine ilişkindir. Somut olayda, talebin trafik kazası nedeniyle maruz kalınan destekten yoksun kalma tazminatının sigorta şirketinden tahsili istemine ilişkin olduğu, davanın, Türk Ticaret Kanununda sayılan hususlardan olduğu anlaşıldığından uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesi görevine girdiği dikkate alınarak davanın esasına girilerek tarafların delillerinin toplanması, iddia ve savunmalarının değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir.” dendiğini, bu nedenlerle davanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiğini, KTK 97 uyarınca sigorta şirketine kanunda belirtilen evraklar ile müracaat edilmediğini, 6704 sayılı Kanun ile değişik 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi uyarınca zarar gören, dava ikame etmeden veya tahkim yoluna müracaat etmeden evvel sigorta şirketine yazılı olarak müracaat etmekle yükümlüdür. İlgili kanun maddesi “madde 97- Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” davacının, müvekkil Şirkete usulüne uygun olarak müracaat etmediğini, Müvekkil sigorta şirketi tarafından dosyada inceleme yapılabilmesi için talep edilen eksik evraklar tamamlanmadığını, başvuru aşamasında şirkete iletilen ve işbu dosyaya da sunulan maluliyet raporu usulüne uygun olarak alınmış bir rapor olmayıp raporda belirlenen maluliyetin kaza ile illiyet bağı bulunmadığını, müvekkil şirketin gerekli araştırmayı yapmasının kasten engellendiğini, HMK 114 vd uyarınca dava şartı noksanlığından huzurdaki davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa 18.12.2018 Tarihli değişiklik ile birlikte dava şartı olarak arabulucuya başvurma zorunluluğu getirildiğini, iş bu dava açılmadan önce arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden başvuru usulden reddedilmesi gerektiğini, 18.12.2018 tarih ve 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 20. maddesi ile Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinden sonra gelmek üzere 3. Dava şartı olarak arabuluculuk “MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca 01.01.2019 tarihinden sonra alacak ve tazminat taleplerinde dava açılmadan önce arabulucuya başvurmanın zorunlu olduğunu, başvuran iş bu dava öncesi arabuluculuğa başvuru zorunlu dava şartını yerine getirmediğini, dava dilekçesi hmk’da yer alan dava dilekçesinde bulunması gereken hususları içermediğini, dava dilekçesi Hukuk Muhakemeleri Kanunu 119. Maddesinde belirtilen hususlara ve düzene sahip olmadığını, davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri, iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği ve dayanılan hukuki sebepler belirtilmemiş olduğundan dolayı davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının dayandığı delillerin taraflarına tebliğe çıkarılması gerektiğini, dava dilekçesinde bahsi geçen 02/03/2020 tarihli kazaya karıştığı belirtilen, … plakalı araç, müvekkil şirkete 29/11/2019-2020 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, söz konusu poliçede teminat limiti kişi başı 360.000,00 TL’ olduğunu, teminat limitini bildirmemiz davayı kabul anlamında olmadığını, müvekkil sigortacı şirketin, üçüncü kişilerin uğramış olduğu bedeni zararlardan, sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve işletenin veya işletenin eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında maddi tazminat ile sorumlu tutulabildiğini, söz konusu kazanın oluşumunda müteveffanın destek sigortalı aracın işleteni ve sürücüsü olup asli ve tam kusurlu olduğunu, dolayısıyla hak sahipleri kazaya karışan aracın zmms poliçesinden tazminat talep edemeyeceğini, müteveffanın kendi kusuru ile vefat ettiğini, kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğunu, alkol raporunun dosyaya eklenmediğini, sürücünün alkollü olması alacaklı borçlu sıfatının birleşmesi hususunda önem arz ettiğini, kişinin kendi kusurundan menfaat elde etmesinin kanun ve yasaya aykırı olduğunu, hak sahiplerinin kazaya karışan aracın ZMMS poliçesinden tazminat talep edemeyeceğini, 01.06.2015 tarihinden sonra tanzim edilen poliçelerde sürücünün kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri poliçe teminatı dışında olduğunu, sigorta şirketinin sorumluluğunun öncelikle işletenin de sorumlu olmasına bağlı bulunması ile birlikte müteveffanın aracın işleteni olması nedeniyle müvekkil şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, haksız davanın reddinin gerektiğini, kazanın karayolunda meydana gelmediğinden poliçe teminatı kapsamında olmadığını, müteveffanın oğlunun da beyan ettiği üzere davaya konu kazanın zeytin tarlasında meydana geldiğini, özel mülk olan zeytin bahçesinde meydana geldiğinden kara yolunda meydana gelmediğinin açık olduğunu, zararın trafik sigortası teminatına girebilmesi için kazanın motorlu araç tarafından karayolunda gerçekleşmiş olması gerektiğini, Genel Şartlar’da ise Karayolu; “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre karayolu sayılan alanlar ve diğer alanlardan genel trafiğe açık yerler ile karayoluyla trafik bağlantısı olan yerler” olarak belirlendiğini, teminat dışı hal sebebiyle haksız davanın reddinin gerektiğini, ayrıca kusur durumunun kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkil şirketin sorumluluğu, sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olduğunu, Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. ve 85. maddelerine göre trafik sigortaları, işletenlere düşen sorumlulukları karşılamak üzere yapıldığını, sigortalı aracın sürücüsünün kusuru yoksa, işletene düşen bir sorumluluğun olmadığını, dosyada öncelikle kusur tespitinin yapılabilmesi için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesini talep ettiklerini, destekten yoksun kalma tazminatı talebi hakkında kanuna ve yargıtay uygulamalarına uygun değerlendirmenin yapılması gerektiğini, Müteveffanın vefatı sebebi ile işbu davada davacı olmadığı halde destekten yoksun kalan kimseler varsa mahkeme tarafından re’sen tespit edilmesi gerektiğini, bu sebeple müteveffanın ve ailesinin nüfus kayıtları dosyaya celp edilerek hesaplama yapılmasına karar verilmesi halinde, hesap raporundan ilgili pay oranlarının dikkate alınmasını, destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken, tazminat talep edenlerin ölen kişi ile ilişkileri, yaşları, medeni durumları ve vefat sebebiyle destekten yoksun kalıp kalmadıkları konuları öncelikli olarak belirlenmesi gerektiğini, tazminat hesaplaması aktüer sıfatına sahip bilirkişiler tarafından zmms genel şartlarına çerçevesinde yapılması gerektiğini, meydana gelen kaza bir iş kazası olup olmadığının araştırılarak davacıya SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığı ve aylık bağlanıp bağlanılmadığının tespit edilmesi ve müterafik kusur durumu göz önünde bulundurulması gerektiğini, faizin hatalı talep edildiğini, müvekkil sigorta şirketin temerrüde düşmediğini, aleyhimize hüküm kurulmaması halinde, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: 6102 s. TTK’nun 5/A maddesine göre; “Bu Kanunun 4. Maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
Davacı, arabuluculuk son tutanağını dava dilekçesine eklemeden eldeki davayı açmıştır. Dava dilekçesi içeriğinden de arabulucuya başvurduğu anlaşılmamıştır.
Türk Ticaret Kanunu MADDE 5/A- (Ek:6/12/2018-7155/20 md.) ” (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmünü ihtiva etmektedir.
Buna göre ; Mahkememiz 04/06/2021 tarihli tensip tutanağının 2. Maddesi uyarınca 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 2. Fıkrası uyarınca arabuluculuk son tutanağının mahkemeye sunulması için davacı vekiline BİR HAFTALIK KESİN SÜRE verilmesine, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarı davacı vekiline tebliğ edilmiş olmasına rağmen davacı vekilince belirlenen süre içerisinde arabuluculuk son tutanağının mahkememize sunulmamıştır.
Eldeki dava Tazminat davasıdır. Eldeki davada TTK md. 5/A hüküm gereğince arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
Davacı vekili tebligata rağmen Arabuluculuk son tutanağını ibraz etmediğinden, her ne kadar 02/11/2021 tarihine duruşma günü verilmiş ise de usul ekonomisi ile davacı menfaati düşünülerek dosya ele alındı, yapılan incelemede davacının arabulucuya başvurmadan işbu davayı açtığı kabulle, Mahkememizde açılan davada arabuluculuğa başvurmanın dava şartı olması sebebi ile davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine,
2- Harçlar yasası gereğince alınması gereken 59,30-TL harcın, peşin alınan 170,78-TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 111,48-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4- Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5- Fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda, tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.06/07/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır