Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/632 E. 2022/266 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/632
KARAR NO : 2022/266

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2019
KARAR TARİHİ : 07/04/2022

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; davacılar ölen …’nın mirasçıları olup … plaka sayılı aracın üzerinde yarı oranda malik olmakla dava açıldığını, davalı sigorta şirketi ise davacılara ait aracın hasarlanmasına yol açan … plaka sayılı aracın ZMMS poliçelisi olduğunu, 25 04.2019 tarihinde davalı sigorta poliçeli aracının davacılara ait araca çarpması sonucu davacı aracı hasarlandığı, SBM sistemine göre davacı aracı asli kusurlu bulunup çıkan sonuca itiraz ettiğini, kazanın meydana geldiği yer kontrolsüz kavşak olduğu dikkatte alınmak süreti ile bilirkişi incelenmesi talep ettiğini, kaza sonrası aracının kasko poliçesi olan Ethica sigorta şirketine müracaat edilmiş olup hasar dosyası açıldığını, yapılan ekspertiz incelemesi sonucu aracın KDV dahil 23.244.51TL fatura kesildiğini, kaza sonucu aracın değer kaybına uğradığını, kasko sigortacısı değer kaybı tazminatı ödemediğinden dolayı kazada kusurlu oldukları düşündükleri … plaka sayılı aracın sigorta şirketine dava açma hasıl olduğunu, davalı sigorta şirketine başvuru yapılmış olup gelen cevapta kusurlu aracın sigortacısı olmadıkları için talep red edildiğini, dava şartı arabuluculuğa gidilmiş olup sonuç alınamadığını, değer kaybı talepleri taraflar arasında belirsiz ve çekişme olması nedeni ile kusur durumu ve değer kaybı alacağının bilirkişi marifeti ile tespit edilip zararın bulunmasını, değer kaybı talebin tam olarak tespit edilmesi durumunda talep HMK m 07 uyarınca arttırmak üzere değer kaybı olarak 200.00TL dava tarihinden itibaren işleyecek yasal hüküm altına alınmasını, yargılama gider ve vekalet ücretini davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, ıslah dilekçesi ile; değer kaybı bedeli olarak şimdilik 200,00 TL nin dava tarihinden itibaren yasala faizi ile birlikte hüküm altına alınması talep edildiğini, taleplerini HMK 107/2 uyarınca bilirkişi raporu doğrultusunda arttırdıklarını, değer kaybı bedeli yönünden 200,00-TL olan taleplerini 1,800,00 TL daha arttırarak talep arttırımı yolu ile 2,000,00-TL ye yükselttiklerini beyan etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde; … plaka sayılı araç davalı sigorta şirketinin sigortalı aracı olduğunu, poliçeden dolayı sorumluluğu sigortalısının kusuru oranında teminat kapsamı dahilinde gerçek zarar miktarında sorumlu olduğunu, usul acısından belirsiz alacak davası şeklinden ve sadece 200.00TL üzerinden acılan davanın hukuki yarar noksanlığı nedeni ile reddi gerektiğini, davacı başvuru aşamasında tutar bakımından maddi zararı ve değer kaybı miktarını bilebilecek durumda olduğu kabul edilip hukuki yarar eksikliği sebebiyle talebin dava şartı yokluğundan usulden reddi gerektiğini, kazada tramer kaydında davacıyı tam kusurlu olduğunu, davalı şirkete izafe edilebilecek sorumluluğu bulunmadığını, değer kaybı hesaplaması genel şartları ekleri içinde yer alan Ek1 maddesindeki değer kaybı hesaplanması başlığı altında 1. Maddesindeki formülün kullanılmasını, kullanılması halinde davacı aracında değer kaybı oluşmayacağını ve talebin reddinin gerektiğiri, davanın reddi, davalı şirket dava açılmasına sebebiyet vermediği için yargılama ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasını talep etmiştir.
DELİLLER: Trafik kaza tutanağı, araç ruhsatları, sigorta poliçesi, hasar dosyası, fatura suretleri, bilirkişi raporu delil olarak değerlendirilmiştir.
Tarafların kusur durumların tespiti için bilirkişiden alınan raporun sonuç kısmına göre; “…- Davacı taraf sürücü … 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 57. maddesini ihlal ettiğinden dolayı kazanın oluşumuna %75(yüzde yetmiş beş) oranında hatası ile etken olduğu.
– Davalı sigorta poliçeli araç sürücüsü … 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 52/a-b maddelerini ihlal ettiğinden dolayı davacın taraf sürücüye göre azda olsa kazanın oluşumuna %25(yirmi beş) oranında hatası ile etken olduğu..” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
İş bu rapora itiraz üzerine İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan rapora göre; “…A) Sürücü …’nın %75 (yüzde yetmiş beş) oranında kusurlu olduğu,
B) Sürücü …’in %25 (yüzde yirmi beş) oranında kusurlu olduğu kanaatini bildirir müşterek rapordur…” şeklinde rapor sunulmuştur.
Davacı aracında meydana gelen değer kaybı miktarının hesaplanması için bilirkişiden alınan raporuna göre; “… 25.04.2019 tarihli kaza nedeniyle; davacı tarafa ait … plaka sayılı araçta 8.000,00.-TL değer kaybı meydana geldiği görüş ve kanaatine varılmıştır…” şeklinde rapor sunulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava, davacıların miras yoluyla kendilerine intikal eden … plaka sayılı araç ile davalı davalı sigorta şirketinin ZMMS sigortacısı olduğu … plaka sayılı araç arasında 29/03/2019 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle araçta oluştuğu ileri sürülen değer kaybı zararının karşılanması talepli maddi tazminat davasıdır.
2-Davacı vekili dava dilekçesinde kaza sonrası sigorta şirketleri arasında kusur dağılımının %0, 50 ve 100 şeklinde üç şekilde belirlenebildiği, bu nedenle davacının değer kaybı talebinin davalı sigorta şirketi tarafından reddine karar verildiği, gerçek kusur oranının yargılama sırasında tespit edilebileceğini ileri sürerek değer kaybı zararına dayalı maddi tazminat talebinde bulunulmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında davacıların hukuki yararının bulunmadığını, davacılara ait araç sürücüsünün kazanın oluşumunda %100 oranında kusurlu olduğunu, aracın onarım bedelinin fahiş hesaplandığını, değer kaybı zararı hesabının zorunlu trafik sigortası genel şartlarında gösterilen formüle göre hesaplanması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
3-Trafik kazaları sonucu uğranan zararın tazmini hususunda temel dayanak haksız fiil sorumluluğudur.
4-2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun;
91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”;
85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”;
85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-3. maddesinde: “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır. ” düzenlemesi ile sorumluluk sınırları gösterilmiştir.
5-Yukarıda açıklanan ve alıntılanan hükümler doğrultusunda Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın; motorlu bir aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
6-Sigortacının sorumluluğu, yukarıda izah edilen sorumluluk esasları dahilinde işletilen aracın işleteninin veya işletenin kusurundan sorumlu olduğu sürücünün kusurlarından kaynaklanan zararlarla sınırlıdır. Bu noktada aracın işleteninin veya sürücüsünün kusur durumunun incelenmesi gerekmektedir.
7-Haksız fiil sorumluluğu, “Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri” başlığı altında, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
49. maddesi “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”
50. maddesi, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.”
8-Haksız fiil, bir kimsenin hukuka aykırı ve kusurlu bir davranışı ile başka bir kimsenin zarara uğramasına yol açmasıdır. Yargısal içtihatlar ve doktrine göre haksız fiilin unsurları;-Fiil, davranış,
-Fiilin hukuka aykırı olması
-Zararın meydana gelmesi,
-Kusur,
-Fiil ve zarar arasında illiyet bağı bulunması, olarak sıralanmaktadır.
Yine TBK’nın 50. maddesi ile “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.” hükmü düzenlemesi uyarınca zarar gören zararı ile zarar verenin kusurlu olduğunu ispatla mükellef kılınmıştır.
9-Somut olayda öncelikle dava konusu kazanın meydana gelmesindeki kusur dağılımı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Mahkememizce kusur dağılımına ilişkin adli trafik bilirkişiden rapor alınmış, dosyaya sunulan 19/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda kazanın oluşumunda davacılara ait … plaka sayılı araç sürücüsü …’nın %75 oranında, davalı sigorta şirketinin sigortacısı olduğu … plaka sayılı araç sürücüsü …’in %25 oranında kusurlu olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Davacı tarafça rapora karşı herhangi bir itiraz ileri sürülmemiş, davalı vekili ise tanık beyanı ve dava öncesi sigorta şirketleri tarafından belirlenen kusur oranı ile çelişki oluştuğu ileri sürülerek yeniden rapor alınması gerektiği ileri sürülerek belirlenen kusur oranına itirazda bulunulmuştur.
Davalı tarafın itirazları üzerine dosya Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne tevdi edilmiş, dosyaya sunulan 11/08/2021 tarihli bilirkişi raporunda kazanın oluşumunda davacılara ait … plaka sayılı araç sürücüsü …’nın %75 oranında, davalı sigorta şirketinin sigortacısı olduğu … plaka sayılı araç sürücüsü …’in %25 oranında kusurlu olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Davalı tarafça ATK Trafik İhtisas Dairesi raporuna karşı itirazda bulunulmuştur.
Mahkememizce yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde, dava konusu kazanın … plaka sayılı araç sürücüsünün kontrolsüz kavşakta geçiş üstünlüğüne riayet etmemesi nedeniyle meydana geldiği, ancak davalının sigortacısı olduğu … plaka sayılı araç sürücüsünün her ne kadar geçiş üstünlüğü kendisinde olsa dahi solundan gelebilecek araçlarla ilgili gerekli dikkat ve özeni göstermemesi nedeniyle tali düzeyde kaza oluşumuna etkili olduğu, … plakalı araç sürücüsünün bu kusurunun %25 oranında değerlendirilmesinin dosya kapsamına ve kaza oluşuna uygun olduğu gözetilerek %75-25 kusur oranı hükme esas alınmıştır.
10-Kusur oranlarının tespiti sonrası davacılara ait araçta kaza öncesine göre meydana gelmiş bir değer kaybı zararının bulunup bulunmadığının tespiti hususunda dosya araç hasarları konusunda uzman bilirkişiye tevdi edilmiş, dosyaya sunulan 22/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda davacılara ait aracın kaza öncesinde 110.000,00-TL değerinde, kaza sonrasında ise 102.000,00-TL değerinde olduğu, araçta 8.000,00-TL değer kaybı zararının oluştuğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Rapora karşı davalı vekili tarafından itirazda bulunulmuş, itiraz gerekçesi olarak davacılara ait aracın 6 adet hasar kaydının bulunduğu ve kazalı olan aracın 8.000,00-TL miktarında değer kaybının oluşamayacağı ileri sürülmüştür. Dosya kapsamında Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’ne dava konusu aracın tüm hasar kayıtlarının gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve dosyaya sunulan …-…-… sayılı müzekkere cevabına göre dava konusu … plaka sayılı aracın SBGM kayıtlarına göre yalnızca 1 adet hasar kaydının bulunduğu ve bunun da dava konusu kazaya ilişkin hasar kaydı olduğu, aracın kaza öncesinde başka bir hasardan dolayı onarım gördüğüne ilişkin dosya kapsamında herhangi bir delil bulunmadığı, bu itibarla davalının itiraz nedenlerinin dikkate alınarak yeniden rapor düzenlenmesine gerek bulunmadığı anlaşıldığından yeniden rapor aldırılmamış, mahkememizce benzer nitelikteki kaza ve hasarlar sonucu oluşan değer kaybı zararlarının da bu miktarlar civarında bulunduğu dikkate alınarak davacılara ait araçta kaza nedeniyle 8.000,00-TL değer kaybı oluştuğu kabul edilmiştir.
11-Davalı sigorta şirketinin kusurundan sorumlu olduğu … plaka sayılı araç sürücüsünün %25 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiş olup, davacılara ait aracın oluşan 8.000,00-TL miktarlı değer kaybı zararından davalı sigorta şirketi %25’ine isabet eden 2.000,00-TL ile sorumludur.
Dava belirsiz alacak davası olarak açılmış olup davacı vekilinin 10/01/2022 tarihli değer artırım dilekçesi ile dava değeri 2.000,00-TL’ye yükseltilmiştir.
Davalı tarafça cevap dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı ileri sürülmüş ise de davacıların oluşan değer kaybı zararını dava öncesinde net olarak belirlemesinin mümkün olmadığı, net miktarın ancak dava sırasında bilirkişi incelemesi ile tespit edilebileceği, Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca hasar ve değer kaybına dayalı maddi tazminat davalarının belirsiz alacak davası olarak açılabileceği gözetilerek davalı tarafın bu yöndeki savunmalarına itibar edilmemiş, dava belirsiz alacak davası olarak açıldığından davalı şirketin kusur oranına isabet eden 2.000,00-TL değer kaybına dayalı maddi tazminatın davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.
12-Dosyaya sunulan bilgi ve belgelerden dava öncesi davalı sigorta şirketinin temerrüte düşürüldüğü görülmüş ise de dava dilekçesinde dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilmiş olduğu gözetilerek taleple bağlılık ilkesi uyarınca tazminat miktarına dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmiştir.
13-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13. Fıkrası uyarınca arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden olup, İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun sarf kararı ile 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin hazine tarafından karşılandığı anlaşıldığından bu tutar yargılama giderleri kapsamında değerlendirilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile, 2.000,00-TL değer kaybından kaynaklanan maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, tazminat miktarına dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 136,62-TL harçtan peşin olarak alınan 44,40-TL ile ıslah harcı olarak alınan 26,73-TL harcın mahsubu ile bakiye 65,49-TL. harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına takdir edilen 2.000,00-TL. vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacılara verilmesine,
4-Davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 44,40-TL. ile ıslah harcı olarak yatırılan 26,73-TL toplamı 71,13-TL. harcın davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5-Davacılar tarafından 44,40-TL başvuru harcı, 925,00-TL bilirkişi ücreti ile 152,50-TL posta ve tebligat ücreti olmak üzerek sarf edilen toplam 1.121,90-TL. yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6-Davalı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve resen ilgili taraflara iadesine,
8-Dava şartı arabuluculuk kapsamında hazine tarafından karşılandığı anlaşılan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına, bu hususta harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, dava değerinin 6100 Sayılı HMK’nın 341/2. Maddesinde gösterilen İstinaf kanun yolu başvuru sınırının altında kalması nedeniyle kesin nitelikte olduğu ve kanun yoluna başvurulamayacağı açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/04/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”