Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/525 E. 2021/778 K. 05.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/525 Esas
KARAR NO : 2021/778

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/01/2016
KARAR TARİHİ : 05/10/2021

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; davacı şirket İzmir adresinde engelliler için rehabilitasyon merkezi işletmekte iken, davalının davacı şirkette 10/06/2015 tarihinde zihinsel engelliler öğretmeni olarak çalışmaya başladığını, belirsiz süreli iş sözleşmesinin 14. maddesinde “Rekabet Yasağı” hükümleri yer almakta olup, davalı istifa sebebiyle iş akdini tek taraflı fesh ettikten sonra, rekabet yasağına aykırı olarak davacı şirketin faaliyet konusu ile iştigal eden ve davacı şirkete rakip olan, aynen davacı şirkette çalıştığı gibi özel eğitim öğretmeni olarak çalışmaya başladığını, bu sebeple rekabet yasağının davalı tarafından ihlali sebebiyle, 6.007,50-TL cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı şirkete ödenmesine, HMK. 107. maddesi uyarınca belirsiz alacak niteliğinde olmak kaydı ile 2.000-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı şirkete ödenmesine, 50.000-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde; müvekkili davalının şirkette zihinsel engelliler öğretmeni olarak işe alındığının söylendiğini, fakat hiç işe başlayamadığını, çünkü müvekkili davalının işe alındığında çalışma onayı gelmediği için derslere giremediğini, çalışma onayı geldiği gün de iş yeriyle ilişkisinin kesildiğini, dava dilekçesinde bahsedilen sözleşmeden ve diğer belgelerden haberlerinin olmadığını, davalının derse girmediği için herhangi bir ücret de almadığını, davalının rekabet yasağına aykırı bir davranışta da bulunmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir,
BOZMA ÖNCESİ;
Mahkememizden verilen …. tarih ve ….. Esas …. Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 30/10/2019 tarih ve ….. Esas 2019/1603 Karar sayılı kararı ile; “..HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf incelemesi, istinafa başvuran tarafın istinaf başvuru dilekçesinde bildirdiği sebeplerle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Öğretide rekabet yasağı sözleşmesi, işçinin iş ilişkisi içinde işverenin müşterilerine nüfuz etmesi yahut iş sırlarına vakıf olması nedeniyle hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra belirli bir faaliyet alanında belirli bir coğrafi bölgede ve belirli bir zaman dilimi içerisinde işçinin işverenle rekabet teşkil eden davranış içerisine girmesini yasaklayan sözleşmeler olarak tanımlanmaktadır. Rekabet etmeme taahhüdünü içeren bu sözleşmeyle işçi işverene karşı hizmet sözleşmesinin bitiminden sonrasına yönelik olarak menfi bir yükümlülük, bir yapmama borcu altına girmektedir. Başka bir deyişle rekabet yasağı sözleşmesi ile işçinin ekonomik faaliyet özgürlüğüne ve ekonomik geleceğine kısmen dahi olsa sınırlama getirilmektedir (Sabah Altay, Türk Borçlar Kanunun Hükümlerine Göre İşçi ile İşveren Arasında Yapılan Rekabet Yasağı Sözleşmesi, Mühf-Had, C.14, sy.3, s.179 vd.).
Rekabet yasağı kaydının geçerli olabilmesi için işçinin, hizmet ilişkisi içinde olduğu işverenin müşteri çevresi ve üretim sırları gibi ticari sırları bilebilecek bir pozisyonda çalışması ve bu bilgileri önceki işverenle rakip durumunda olan yeni işveren ile paylaşabilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. Bu anlamda, ayrılan işcinin yeni işyerinde aynı pozisyonda çalışması da şart değildir. Keza rekabet yasağının varlığı için ayrılan işçinin, önceki işverene fiilen bir zarar vermesi şart olmayıp, zarar verebilme risk ve ihtimalinin varlığı yeterlidir. Rakip firmalarla paylaşması ve nüfuz etme imkanının bulunup bulunmaması önem arz etmektedir. (Yargıtay 11. HD’nin 06/03/2019 tarihli, 2018/3705 Esas ve 2019/1860 Karar sayılı, 10/05/2017 tarihli, 2015/15290 Esas ve 2017/2808 Karar sayılı kararları)
Rekabet yasağı iş akdinin sona ermesinden sonraki döneme ilişkin olarak yapmama (ileriye yönelik) edimini içeren akit niteliğindedir. 6098 sayılı TBK.’nın 444/2. maddesi “Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir” hükmü haiz olup, anılan madde hükmü uyarınca rekabet yasağının işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması halinde geçerli olacaktır. Somut uyuşmazlıkta, davalının davacıya ait rehabilitasyon merkezinde 11.06.2015 tarihinde zihinsel engelliler öğretmeni olarak çalışmaya başlamış, 19.06.2015 tarihinde görevinden istifa ederek, 01.10.2015 tarihinde aynı ilçedeki … merkezinde zihinsel engelliler öğretmeni olarak çalışmaya başlamıştır. Davacı tarafın, davalının yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verebilme risk ve ihtimalinin bulunduğunu ispatlaması gerekmektedir.
Taraflar, dava ve cevap dilekçelerinde ve tanık listelerinde, iddia ve savunmalarını ispat etmek üzere delillerini bildirmişlerdir. Mahkemece tarafların delilleri toplanmadan ve gösterdikleri tanıklar dinlenmeden, sadece hizmet sözleşmesi ve işyeri şahsi dosyası dikkate alınarak hüküm kurulması isabetsizdir.
Mahkemece, tarafların dayandıkları delillerin ilgili yerlerden getirtilmesi, gösterdikleri tanıkların dinlenmesi, HMK’nın 31. maddesi gereğince, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili görülen hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırması, soru sorması ve delil gösterilmesini istemesi gereklidir. Gerektiğinde HMK’nın 222/1. maddesi gereğince davacının ticari defterleri ile dava dışı Özel Ayrancılar Deniz Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi defterleri üzerinde ve dosyaya getirtilen belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, davacının iddiaları ile davalının savunmaları karşılanmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken bu husus gözetilmeksizin davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir. Bu nedenle, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazı yerinde görülmüştür.
Bu durumda ilk derece mahkemesince tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verildiğinden, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir. ” gerekçesi ile mahkememiz kararının kaldırıldığı görülmüştür.
Mahkememizin … Esas sayılı dosyasına kaydı yapılan dosyada yapılan yargılama sonucunda;
Mahkememizce aldırılan 07/04/2021 tarihli rapora göre; “… Tüm delillerin takdiri ve değerlendirmesi ile Nihai Karar yetkisi Sayın Hakimliğinize ait olmak üzere, Tarafıma tevdi edilen dosyada cevaplanması istenilen davacıya ait ticari defter ve kayıtlar ile davalının sonraki iş yerine ait ticari defter ve kayıtların incelenmek suretiyle davacının öğrencilerinden davalının sonraki tarihte çalıştığı ……… Özel Eğitim ve Rehabilitasyon merkezine geçiş bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise sayısının yıllara göre belirlenerek davalının davacıya ait işlerinden ayrılmasından sonra bu sayının olağan dışı artış gösterip göstermediğine ilişkin olarak;
1.Davacı şirketin 2015-2016 yıllarına ait ticari defterlerinin 213 sayılı VUK. 221. ve 222. Maddeleri uyarınca ve 6102 sayılı TTK’nun 64/3. maddesi uyarınca noter açılış onaylarının süresinde yaptırıldığı, 6100 sayılı H.M.K 222. Maddesine göre delil vasfı değerlendirmesinin takdiri Sayın Mahkeme’nizde olmak üzere; 6102 sayılı T.T.K 64/3. maddesi uyarınca yevmiye defterlerine yapılması gereken kapanış tasdikinin 2015-2016 yılları için süresinde yaptırıldığı, yevmiye defterlerinin usulüne uygun tutulduğu,
2.Davacı şirketin 2015 yılında 15.182,64 TL, 2016 yılında ise 84.924,30 TL Dönem net karı elde ettiği, karlılığında artışın tespit edildiği,
3.Davalı …ile yapılmış Milli Eğitim Mevzuatı dışında ayrı bir BELİRSİZ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMESİ’nin 5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunun 9. Maddesine ve Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin sözleşmeleri düzenleyen 43. Maddesine aykırı olduğundan hükümsüz bir sözleşme olacağı, ayrıca haksız şart niteliğinde olduğundan geçersizlik yaptırımına tabi olacağı,
4.5580 Sayılı Kanun’un 9. Maddesi ile özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmelerin sözleşmenin en az 1 yıllık belirli süreli iş sözleşmesi koşullarına tabi olduğu, Mevzuatına uygun olarak başka bir okulda çalışmanın rekabet yasağına kapsamına girmeyeceği,
5.Öğretmenlerin görevlerinin eğitim mevzuatlarında belirtildiği gibi yükümlü olduğu ders programlarını öğrencilere aktarmak olduğu, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun 444/2. Maddesinde düzenlenen rekabet yasağını oluşturacak şekilde kısa süre içinde veli çevresinde etkinleşerek velileri yönlendirme potansiyeline sahip olunamayacağı,
6.Haziran 2015 tarihinde davacı kurumda eğitim gören hiçbir öğrencinin dava dışı kurumda Ekim 2015 tarihinde kayıtlı olmadığı ve eğitim görmediği,
7.Davacı Kurum ve dava dışı kurumun öğrenci kayıtlarına ilişkin tablo ve grafikler birlikte değerlendirildiğinde bütüncül bir bakış açısıyla dava dışı kurumda öğrenci kayıtlarında gözle görülür olağan dışı bir artış göstermediği…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE;
1-Dava, iş akdinin sona ermesinden sonra rekabet yasağı ihlalinden kaynaklanan cezai şart, maddi ve manevi tazminat talepli tazminat davasıdır.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacıya ait işyerinde 11/06/2015-19-06/2015 tarihleri arasında zihinsel engelliler öğretmeni olarak çalışan davalının işyerinden ayrılmasından sonra dava dışı … Merkezi’nde çalışmaya başlaması nedeniyle rekabet yasağının ihlal edilip edilmediği, davalının eyleminden dolayı davacının zarara uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.
3-Mahkememizce İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11.Hukuk Dairesi’nin kaldırma kararı öncesinde cezai şartın tüm ülke çapında çalışma yasağı içermesi nedeniyle geçersiz olduğu görüşü ile davanın reddine karar verilmiş, istinaf mahkemesince delillerin eksik toplanmış olması gerekçesiyle kaldırma kararı verilerek yeniden yargılama yapılmak üzere dosya mahkememize gönderilmiştir.
4-Mahkememizce bozma sonrasında davacı şirket ile davalının iş akdinin feshinden sonra çalıştığı … Merkezi’nin öğrenci listeleri, ticari defter ve kayıtları incelenmiştir.
Dosyaya sunulan 07/04/2021 tarihli heyet raporunun sonuç kısmına göre “1. Davacı şirketin 2015-2016 yıllarına ait ticari defterlerinin 213 sayılı VUK. 221. ve 222. Maddeleri uyarınca ve 6102 sayılı TTK’nun 64/3. maddesi uyarınca noter açılış onaylarının süresinde yaptırıldığı, 6100 sayılı H.M.K 222. Maddesine göre delil vasfı değerlendirmesinin takdiri Sayın Mahkeme’nizde olmak üzere; 6102 sayılı T.T.K 64/3. maddesi uyarınca yevmiye defterlerine yapılması gereken kapanış tasdikinin 2015-2016 yılları için süresinde yaptırıldığı, yevmiye defterlerinin usulüne uygun tutulduğu,
2.Davacı şirketin 2015 yılında 15.182,64 TL, 2016 yılında ise 84.924,30 TL Dönem net karı elde ettiği, karlılığında artışın tespit edildiği,
3.Davalı …ile yapılmış Milli Eğitim Mevzuatı dışında ayrı bir BELİRSİZ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMESİ’nin 5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunun 9. Maddesine ve Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin sözleşmeleri düzenleyen 43. Maddesine aykırı olduğundan hükümsüz bir sözleşme olacağı, ayrıca haksız şart niteliğinde olduğundan geçersizlik yaptırımına tabi olacağı,
4.5580 Sayılı Kanun’un 9. Maddesi ile özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmelerin sözleşmenin en az 1 yıllık belirli süreli iş sözleşmesi koşullarına tabi olduğu, Mevzuatına uygun olarak başka bir okulda çalışmanın rekabet yasağına kapsamına girmeyeceği,
5.Öğretmenlerin görevlerinin eğitim mevzuatlarında belirtildiği gibi yükümlü olduğu ders programlarını öğrencilere aktarmak olduğu, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun 444/2. Maddesinde düzenlenen rekabet yasağını oluşturacak şekilde kısa süre içinde veli çevresinde etkinleşerek velileri yönlendirme potansiyeline sahip olunamayacağı,
6.Haziran 2015 tarihinde davacı kurumda eğitim gören hiçbir öğrencinin dava dışı kurumda Ekim 2015 tarihinde kayıtlı olmadığı ve eğitim görmediği,
7.Davacı Kurum ve dava dışı kurumun öğrenci kayıtlarına ilişkin tablo ve grafikler birlikte değerlendirildiğinde bütüncül bir bakış açısıyla dava dışı kurumda öğrenci kayıtlarında gözle görülür olağan dışı bir artış göstermediği…” şeklinde görüş bildirildiği görülmüştür.
5-Mahkememizce bilirkişi raporu ve dosyaya getirtilen kayıtların incelenmesinde davalının davacıya ait işletmeden ayrıldıktan sonra çalıştığı işyerine herhangi bir öğrenci transferi bulunmadığı görülmüştür. Davacı vekilince bilirkişi raporlarına karşı itirazlarda bulunulmuş ise de itiraz gerekçesinde somut olarak belirli bir öğrenci geçişi gösterilmediği gözetilerek yeniden rapor aldırılmasına gerek görülmemiştir.
6-Bozma öncesi gerekçemizde de değinildiği üzere iş akdinin feshi sonrası cezai şartın geçerli olabilmesi için kişinin çalışma hürriyetini aşırı kısıtlayıcı nitelikte hüküm ihtiva etmemesi gerekmektedir. Sözleşmenin anılan hükmü incelendiğinde rekabet yasağı yönünden yer sınırlaması yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 14. maddesinde; işçinin iş aktinin sona ermesinden sonra 1 yıl süre ile yer koşulu belirtilmeksizin aynı işkolunda rakip şirketlerde sözleşmenin 5. Maddesinde belirlenen görevi ile doğrudan veya dolaylı bir görevi işverenden izin almadan çalışmayacağı ve diğer yükümlülükleri düzenlenmiştir.
Sözleşme bu hali ile işçinin çalışma hakkını aşırı kısıtlar niteliktedir.(“…Anılan maddede, İstanbul, İzmir ve Bursa illerinde rekabet yasağı öngörüldükten sonra bu illerin civarındaki şirket ve acenteleri denilmek suretiyle coğrafi alan bakımından bir belirsizliğe yol açıldığı gibi esasen ülkemizde taşıma faaliyetinin yoğunlaştığı bölgeler de gözetildiğinde, bu derece geniş bir alanda rekabet yasağı öngörülmesinin yukarıda değinilen Anayasa ve mülga BK hükümlerine uygun olduğu da kabul edilemez. Bu itibarla mahkemece, davalının imzaladığı taahhütnamenin rekabet yasağına ilişkin maddesinde yer alan coğrafi alan sınırlamasının, yukarıda açıklanan çalışma özgürlüğüne ve emredici yasal düzenlemelere aykırı olması nedeniyle batıl bulunduğunun kabulü ile…” Yargıtay 11. HD. 8.12.2015 tarih, 2014/18831 E. 2015/13121 K.) Bu nedenle rakbet yasağına ilişkin sözleşmenin 14. Maddesinin uygulanma imkanı olmadığı kanaatine varılmıştır.
7-Davacı ile davalı arasındaki rekabet yasağı sözleşmesi batıl olmakla birlikte davacının zararının oluşup oluşmadığı yönünde ayrı bir değerlendirme yapılması gerekmektedir. Davacı tarafça her ne kadar davalının bazı müşterileri yeni işyerinde çalışmaya yönlendirme şeklindeki davranışlarıyla öğrencilerin eksilmesine yol açtığını ileri sürmüş ise de dosyaya getirtilen öğrenci listelerinin incelenmesi neticesinde davacıya ait öğrenim kurumunda öğrenci eksilmesi bulunmadığı, davacıya ait işletmeden dava dışı davalının sonraki çalıştığı işyerine öğrenci geçişinin bulunmadığı belirlenmiştir. Dosyada dinlenen tanık beyanları da bu yönde bir somut görgü içermemektedir. Bir diğer taraftan davalının davacıya ait işyerindeki toplam çalışma süresinin 2 haftayı bile bulmadığı hususu göz önüne alındığında davalının bu kadar kısa sürede şirket sırlarını elde edip öğrencilerle yakın ilişkiler kurarak onları yeni işyerine geçmeye ikna etmesi de olası görülmemektedir. Nitekim davacının soyut iddiaları dışında bu iddialarını kanıtlar bir delil sunulmadığı, dinlenen tanık beyanları ve yapılan bilirkişi incelemesinde de bu yönde bir delil elde edilemediği görülmüştür. Bu nedenle davanın reddi gerektiği yönünde oluşan vicdani kanaat doğrultusunda davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Cezai Şart alacağı yönünden davanın REDDİNE,
2-Tazminat davasının REDDİNE,
3-Manevi tazminat davasının REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30-TL harçtan peşin olarak alınan 990,63-TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 931,33-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
5-Reddedilen cezai şart ve maddi tazminat davaları yönünden karar tarihinde yürürlükte bulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Reddedilen manevi tazminat davaları yönünden karar tarihinde yürürlükte bulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
7-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yargılama gideri olarak yapılan 203,30-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9- Fazla yatırılan gider avansının, karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair davalı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı taktirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/10/2021

Katip …
e-imza
¸

Hakim …
e-imza
¸