Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/456 E. 2021/1120 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/456 Esas
KARAR NO : 2021/1120

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 29/08/2019
KARAR TARİHİ : 14/12/2021

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkili şirketin, davalı/borçlulardan alacaklı olup işbu alacağın tahsil edilememesi nedeniyle davalı/borçlu hakkında icra takibi başlattığını, şirket hesaplarına ilişkin banka kayıtları incelendiğinde müvekkili şirketin, Ziraat Bankası Şemikler İzmir Şubesinde bulunan … numaralı hesabından, davalı …’un 5.250,00-TL’yi 29/12/2015 tarihinde, 7.000,00-TL’yi 05/01/2016 tarihinde, 5.000,00-TL’yi 29/01/2016 tarihinde, 7.000,00-TL’yi 03/02/2016 tarihinde, 8.400,00-TL’yi 29/02/2016 tarihinde, 5.400,00-TL’yi 14/03/2016 tarihinde, 4.000,00-TL’yi 15/03/2016 tarihinde, 1.200,00-TL’yi 30/03/2016 tarihinde olmak üzere toplam 43.250,00-TL’yi temsil yetkisinin sona erdiğini bildiği halde 18/09/2015 tarihli Genel Kuruk kararı ile geçerliliği kalmayan, şirketi önceden temsile yetkili olduklarını bildirdikleri imza beyannamesi ve genel kurul kararına dayanarak söz konusu paraları çektiğini, hükümsüz belgeler geçerli imiş gibi banka görevlilerini kandırarak ya da banka görevlilerinin ihmali sayesinde müvekkili şirketin zararına olacak şekilde hesaplardan para çektiğinin tespit edildiğini, bunun üzerine davalı … ve başka bankalardan yetkisiz oldukları halde para çeken dava dışı diğer iki şüpheli hakkında Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bunulunduğunu, soruşturma neticesinde ekte sunduğumuz iddianame ile Karşıyaka 1.Ağır Ceza Mahkemesi … E. Sayılı dosyasından sanıkların yargılamasına başlandığını, 18/09/2015 tarihi itibariyle müvekkili şirketi temsile yetkili tek kişi … olup, bu husus Ticaret Sicili Gazetesinde 05/10/2015 tarihinde ilan edildiğini, dolayısıyla davalı bankanın, ilan edilen hususu bilmediğini ileri sürmesinin olanaklı olmadığını, temsil yetkisine haiz olmayan kişinin mevduat hesabından para çekmesi halinde, mevduat sahibi çekilişe muvafakat veya icazet vermez ise, bankaya karşı olan alacağının aynen devam edeceğini, diğer bir deyişle hukuken mevduat hesabında bir azalma olmayacağını, bu nedenle taraflarınca davalı Ziraat Bankası’na Kadıköy ….Noterliği kanalıyla 22/06/2018 tarihli ……yevmiye numaralı ihtarname çekilerek yetkisiz kişilere müvekkili şirket temsilcisinin bilgisi ve onayı olmadan yapılan ödemelerin şirket hesabına iadesi talep edildiğini, tüm bu hususlara rağmen davalılar tarafından ödeme yapılmadığından dava konusu icra takibi başlatıldığını ve icra takibine yapılan kötü niyetli itiraz neticesinde de huzurdaki davayı açma zarureti doğduğunu, davalı/borçlular tarafından yapılan itiraz haksız ve kötü niyetli olduğundan itirazın iptaline ve davalılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin, davalı/borçlulardan yetkisiz kişilerce banka şubelerinden çekilen paralar nedeniyle alacaklı olduğunu, işbu alacağın taraflarınca gönderilen ihtara rağmen halen tahsil edilemediği gibi taraflarınca başlatılan icra takibine de haksız ve kötü niyetli bir biçimde itiraz edildiğini , İzmir….İcra Dairesi …..E. sayılı dosyasına davalı borçlular tarafından yapılan itirazın iptaline ve takibin kaldığı yerden devamına, yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle davalı borçluların %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili, cevap dilekçesinde; müvekkilinin davacı şirketin önceki hakim ortağı olduğunu, bu şirketin %80 hissesi davacı şirketin şu anki yetkilisi … tarafından müvekkilinden senetler karşılığı satın alındığını, davalı şirketi alan kişinin vermiş olduğu üç adet 300.000.TL bedelli senedi ödemekten imtina edince taraflar arasında tam bir hukuk savaşı başladığını, bu meyanda gerek müvekkili ve gerekse davacı (…) tarafından gerek müvekkili aleyhinde ve gerekse şirketin eski ortağı … ve çalışanları hakkında çeşitli icra takipleri, şikayetlerde bulunmak yoluna gidildiğini, halen taraflar arasında devam eden çok sayıda icra takibi, ceza davası ve hukuk davaları mevcut olduğunu, du dava da onlardan biri olduğunu, davacının açmış olduğu bu davanın haksız ve gerçekleri yansıtmaktan uzak olduğunu, müvekkili şirketin hisselerini devrettikten sonra İzmir, Karşıyaka da faaliyetine devam eden şirketin işlerini davacının talebi ve izni ile takip ettiğini, hem %10 ortaklığı ve hem de şirket çalışanı olarak işine devam ettiğini, bu meyanda diğer %10 ortak olan …’da aynı koşullarda işe devam ettiğini, bu tarihlerde şirketin işlerinin takibinin kolaylığı bakımından bankalardaki yetki belgelerinin kullanımına yeni ve hakim ortak olan …’ın izni ile devam edildiğini ve dava konusu edilen, hesaplardan izinsiz olarak çekildiği bildirilen paraların tamamen şirket işlerinde kullanılmak üzere müvekkilinin ve dava dışı diğer ortak … tarafından gerekli ödemelerin yapılabilmesi için çekildiğini ve şirket işlerinde kullanıldığını, dava konusu edilen tüm parasal işlemlerin şirket defterlerine aynan kaydedilmiş olup tamamı şirket hesaplarında yer aldığını, davacının iddiasının bu paraları müvekkili tarafından zimmetine geçirdiği yolunda olduğunu, oysa şirket kayıtları incelendiğinde görüleceği üzere tüm çekilen paraların şirket harcamalarına sarf edildiğini, davacı tarafın bu konuda şikayette bulunduğunu, Karşıyaka 1.Ağır Ceza Mahkemesinin … E. sayılı dosyasına dava devam ettiğini, bu ceza dava dosyası içerisine bilirkişi …tarafından sunulan 23.08.2019 tarihli ayrıntılı rapor incelendiğinde müvekkilinin yaptığı tüm işlemlerin usulüne uygun ve şirket işlerinin takibi için gereken işlemler ve ödemeler olduğunun görüleceğini, ayrıca yukarıda numarası yazılı ceza dava dosyası içerisinde mevcut ses kaydı içeren flash belleğin çözümünden de anlaşılacağı üzere müvekkilinin yapmış olduğu işlerden, banka işlemlerinden ve tüm şirket hesaplarından davacı şirketin yetkilisi …’ın bilgi sahibi olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Ziraat Bankası vekili, cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin, davacı şirkete hiçbir borcunun bulunmadığını, söz konusu eski şirket yetkililerinin müvekkili bankadan para çekmesinde de müvekkili bankanın hiçbir hukuki sorumluluğunun bulunmadığını, aşağıda kopyası alınan davacı yanca sunulu hesap dökümünden anlaşılacağı üzere müvekkili şirketçe yapılan ödemelerin 29.12.2015 tarihi ile 30.03.2016 tarihleri arasında yapıldığını, her ne kadar bu süreçte diğer davalı olan …’un yetkileri sonlanmış olsa da kendilerinin de doğruladığı üzere aynı şirket bünyesinde çalışmaya devam ettiklerini, belirtilen bu tarihler arasında aynı şirket bünyesinde çalışan ayrıca şirketin eski temsilcisi olan bu şahısların yeni temsilci olan …’ın bilgisi dışında şirkettin mevduat hesabından para çekmelerini bilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, kaldı ki yeni bir temsilci şirketteki görev ve yetkileri eski yönetici ve yetkililerden devir aldığı düşünüldüğünde, şirket bünyesinde kimin hangi pozisyonda hangi yetkilerle çalıştığını rahatlıkla bilebilecek durumda olduğunu, buna ek olarak Banka ile imzalanan Sözleşmesi gereği de yetki değişikliklerinin bildirilmesi gerektiği hususu ve eski yetkinin sona erme tarihi de geçmemiş olması dikkate alınarak Müvekkili davalı bankanın sorumluluğunun olmadığının sabit olduğunu, davacı yana ait dava dilekçesinde sunulu bölümde müvekkili şirketin şirketi temsile yetkili kişilerin bilmemesinin mümkün olmadığı ileri sürülse de , eski şirket yetkilileri ile banka personeli arasında sürekli olarak iş ve işlem yapıldığından banka personeli ile aralarında bir güven ilişkisi oluştuğunu, bu güven ilişkisinin davacı yanca iddia olunduğu üzere kötü niyetli olarak kullanılmasında müvekkili bankanın bir ihmali bulunmadığını, kaldı ki şirketi temsile yetkili yeni kişi olan davacı yetkileri aldığı andan itibaren iş ve işlemleri konrtol altına almak adına bankalar başta olmak üzere görüşüp bildirimde bulunabileceğini, 29.12.2015 tarihi ile 30.03.2016 tarihleri arasında uzunca bir zaman zarfı olup bu süreç içinde davacının bu banka hareketlerini bilmemesinin mümkün olmadığını, buna kötü niyetli olarak göz yumulup daha sonrasında da sorumluluğun müvekkili bankaya yükletilmeye çalışıldığı kanaatinde olduklarını, söz konusu şirket yetkililerinin sıklıkla değişmekte olup müvekkili banka açısından bakıldığında da davacı yan gibi sayısız müşterisi olduğu göz önüne alındığında her değişen şirket yetkilisinin takibinin mümkün olmadığının anlaşılacağını, yapılan değişikliklerde yeni gelen şirket yetkililerinin ne kadar süre yetkili olucağı baştan belirlenmediğinden bunun takibi ve kontrolüde davacı şirket gibi şirketlerin kendi iç işleyiş ve düzeninde kontrol altında tutulabilineceğini, müvekkili banka gibi üçüncü kişilerden ziyade şirketler kendi bünyesinde gerekli önlemleri almalı her yeni gelen temsilci önceki temsilcinin yaptığı ve yapabileceği işlemlerden haberdar olması gerektiğini, kaldı ki somut olayda eski temsilciler aynı şirket bünyesinde çalışmaya devam ettiklerini, Kadıköy …. Noterliğinden 22 Haziran 2018 tarihinde davacı yanca ihtar çekildiğini ve …’ın tek temsilci olduğu belirtildiğini ve yine davacı yanın belirttiği üzere 18.09.2015 tarihinde şirket yönetimini ve temsilini üstelenen kişi olan …’ın yetkileri aldığı tarihten yaklaşık 3 yıl sonra bu ihtarı çektiğini, yetkilendirildiği tarihten sonra basiretli tacir olarak çalışmakta olduğu bankaya gidilerek durumu bildirmesi gerekirken bildirmemesi davacı yanın 3 hesap dönemi geçirildikten sonra bu şekilde hakkını kullanmak istemesi bile hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, bilmemesinin veya öğrenmemesinin mümkün olmadığını, şirketin tek yetkilisinin hesap dönemi bitiminde hesapları incelememesi hayatın olağan akışına uygun olmadığını, kaldı ki müvekkili bankaya sunulan vekalette yetkili kimselerin yetkileri bugün tarihiyle bile geçerli olmakla değişen temsil yetkilerinin müvekkili bankaya davacı tarafça bildirilmesi gerektiğini, yetki değişikliği durumunda müşteri gerçek veya tüzel kişinin bunu bankaya yazılı olarak bildirmesi gerektiğini, aksi takdir de bankanın bir sorumluluğunun bulunmadığını, bankaya sözleşme esnasında verilen noter onaylı yetki belgeleri, yazılı bir değişikliği içeren ihtara veya bildirime kadar geçerli olduğunu, bunun dışında müvekkil bankanın her müşterisi olan şirketi araştırmak, yetkili kişileri takip etme zorunluluğu bulunmadığını, banka gibi yoğun çalışan şirketlerin onca iş yükü arasında özel olarak davacı yanın iddia ettiği gibi bir araştırma yapması hayatın olağan akışında güç hatta imkansız olduğunu, müvekkili Ziraat Bankası A.Ş karşı açılmış olan davanın ilk olarak zamanaşımı nedeni ile reddine, müvekkili Ziraat Bankası A.Ş’ye karşı açılmış olan davanın esastan, hakkın kötüye kullanılması ve sözleşme şartlarına uyulmadığından haksız ve mesnetsizliğinden reddine karar verilmesini talep etmiştir,
DELİLLER: Banka kayıtları, Ticari defter ve kayıtlar, Karşıyaka 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası, ihtarname, İzmir… İcra Dairesinin …….Esas sayılı dosyası, Karşıyaka 2. Asliye Tİcaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası delil olarak değerlendirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava İİK 67. Maddesi uyarınca açılmış itirazın iptali davasıdır.
2-Davacı tarafça, davalılardan …’un … Optik A.Ş.’nin 18/09/2015 tarihi öncesinde yetkilisi olduğu, bu tarihte şirket hisselerinin %80’inin … tarafından satın alındığı ve şirket yetkilisinin tek başına … olduğu, anılan kararın Ticaret Sicili Gazetesi’nin 05/10/2015 tarihli nüshasında ilan edildiğini, sonraki süreçte davalı …’un diğer davalı Ziraat Bankası’nın Şemikler Şubesi’nde davacı şirket adına işlem yapmaya devam ettiğini, ayrıntıları dava dilekçesinde gösterilen toplam 43.250,00-TL’nin davacı hesabından çekildiğini, davalı bankanın yetki değişikliğinden haberdar olduğu halde yetkisiz diğer davalının para çekmesini sağladığı için sorumlu olduğunu ileri sürerek itirazın iptalini talep etmiştir.
3-Davalı Ziraat Bankası vekili cevap dilekçesinde, davacının basiretli bir tacir olarak 2015 yılında gerçekleşen para çekme olayını en geç sonraki yılın hesap kesimlerinde tespit edebilmesi gerektiğini, yapılan ödemelerin 29/12/2015-30/03/2016 tarihleri aralığında gerçekleştirildiğini, davalı …’un bu tarihlerde davacı şirkette çalışmaya devam ettiği, davacı şirket yetkilisinin bilgisi dışında para çekilmesinin mümkün olmadığı, para çekme işlemlerinin süresine göre davacı şirket yetkilisi tarafından bilinebileceği, davalı bankanın şirket yetkililerinin değişikliklerinden haberdar olmadığını ve olmasının beklenemeyeceğini, davacı ile davalı banka arasındaki mevduat hesabı sözleşmesine göre şirket yetki değişikliklerinin bankaya bildirilmesi gerektiği ileri sürülerek davanın reddi talep edilmiştir.
4-Davalı … vekili cevap dilekçesinde davacı şirket yetkilisinin hisse devir bedeline dair borcunu ödememesi nedeniyle taraflar arasında husumet başladığını, para çekme eylemlerinin davacı şirket yetkilisi …’ın bilgisi dahilinde devam edildiğini, yapılan tüm işlemlerden şirket yetkilisinin haberdar olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
5-Taraflar arasında davacı şirkete ait banka hesabından davalı … tarafından para çekildiği hususunda ihtilaf bulunmamakta olup uyuşmazlık çekilen paranın davacı şirket yetkilisinin bilgisi ile çekilip çekilmediği noktasında toplanmaktadır.
6-Dosyaya getirtilen ticaret sicil kayıtlarında davacı şirketin yetki değişikliğinin 05/10/2015 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edildiği, şirket hisse devrine ve yetki değişikliğine ilişkin uyuşmazlık bulunmadığı, davacı şirket tarafından davalı bankaya yetki değişikliğinin bildirildiğine dair delil bulunmadığı görülmüştür.
7-Karşıyaka 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası mahkememizce incelenmiş, anılan dosyaya sunulan 23/08/2019 havale tarihli SMMM bilirkişi …’ın davacı şirket defterlerinde yapmış olduğu inceleme neticesinde düzenlenen raporda davalı … tarafından çekilen ve kendi hesabına EFT olarak gönderilen paraların toplam miktarı 83.621,00-TL olduğu, çekilen paraların tamamının davacı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir.
8-Mahkememizce tanık olarak dinlenen …, …, … ve …’in beyanlarında ittifakla davacı şirket yetkilisi …’ın İstanbul’da olması nedeniyle İzmir’deki parasal işlerin davalı … tarafından yürütüldüğünü, para çekme işlemlerinin davacı şirket yetkilisinin bilgisi ve izni ile yapıldığını, davacı şirket yetkilisinin yetki değişikliğine dair bankaya bilgi vermediğini beyan etmişlerdir.
9-Karşıyaka 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasına sunulan bir ses kaydı bulunmakta ise de delil niteliği ve kişilerin kimlikleri teyit edilmediğinden ses kaydı çözümlemesi mahkememizce değerlendirmeye alınmamıştır.
10-Dosya kapsamında toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilmesinden, davacı şirket yetkilisi …’ın sürekli olarak İzmir’de ikamet etmediğinin sabit olduğu, nitekim şirket merkezinin 26/12/2016 tarihinde İstanbul iline taşındığının 04/01/2017 tarihli Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edildiği, her ne kadar davacı tarafça davacı ile aralarında husumet olduğu ileri sürülmüş ise de dinlenen tüm tanıkların beyanlarının dosya kapsamında elde edilen diğer delillerle uyumlu olduğu, davalı …’un ve yine başka dosyalarda haklarında davalar açılmış olduğu anlaşılan diğer davalıların davacı şirket adına çekmiş oldukları paraların davacı şirketin ticari defterlerine işlenmiş olduğu, davalının para çekme işlemlerinin ticari defterlere işlenmesi nedeniyle davacı şirket yetkilisinin bu durumu bilmediğini ileri süremeyeceği, keza davalının zarar kastı ile yapmış olduğu para çekim işlemlerini ticari defterlere işletmesinin de olağan hayat akışına ve davacının suç isnadına uygun bir davranış biçimi olamayacağı, davacı şirket yetkilisinin her an gözetim ve denetimi altında bulunan ticari defterlerdeki kayıtlarda nakit akışını çok rahat bir şekilde görebileceği, keza günümüz teknolojik imkanları dahilinde davacı şirkete ait hesaplardan yapılan para çekimlerinin de rahatlıkla görülebileceği, bu hususlar gözetildiğinde davalının yapmış olduğu para çekimlerinin davacı şirket yetkilisinin bilgisi dahilinde olduğunun kabulü gerektiği, bu durumda davalının her ne kadar şirketi temsil yetkisi sona ermiş ise de davacı şirket yetkilisinin bilgisi ve izni dahilinde yapmış olduğu, ticari defterlere de işlenen para çekimlerinin salt bu nedene dayalı olarak şirketi zarara uğrattığından bahsedilemeyeceği, her ne kadar davacı şirket ile aralarında husumet bulunsa dahi tanık beyanlarının dosya kapsamında elde edilen diğer delillerle uyumlu olduğu, şirket işleyişini bilen tanıkların salt husumetlerinin bulunması nedeniyle beyanlarının geçersiz sayılmaması gerektiği, diğer somut delillerle desteklenen tanık beyanlarının hükme esas alınabileceği, bu yönden yapılan değerlendirmede tanıkların ittifakla davacı şirket yetkilisinin kendi talimatı ile para çekme işlemlerinin gerçekleştirildiğini beyan ettikleri, çekilen para miktarlarının davacı şirket ticari defterlerinde kayıtlı olmasının tanıkların bu yöndeki beyanlarını itibar edilebilir kılacağı değerlendirilmiştir. Kaldı ki, davacı şirket tarafından yetki değişikliği 22/06/2018 tarihli ihtarname keşidesine kadar davalı bankaya yetki değişikliği bildirimi yapılmamış olup, davacı şirketin faal bir şirket olduğu ve bankacılık işlemlerini sürdürmesi gerektiği, davalı …’un davacı şirket adına bu işlemleri yürütmüş olduğunun ticari defter kayıtları ve diğer dosya kapsamı ile uyumlu tanık beyanları ile sabit olduğu, davacı şirket yetkilisinin bilgisi, izni ve talimatları doğrultusunda para çekme işlemlerinin gerçekleştirildiği kanaati oluşmuştur.
11-Ayrıntılı gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere, davacı şirket tarafından davalının şirket yetkisi sona erdiği halde yetkisiz olarak para çekimi yapıldığı ileri sürülmüş ise de, davalının yapmış olduğu para çekimlerinin davacı ticari defterlerine kayıtlı olduğu, davacı şirket yetkilisinin para çekme işlemlerinden bilgisinin olmadığı iddiasının hayatın olağan akışı ile uyumlu olmadığı, davalının zarar verme kastı ile yapmış olduğu para çekme işlemlerini ticari defterlere kaydettirmesi için bir neden bulunmadığı, davacı şirket yetkilisinin gerek ticari defterler gerekse banka kayıtlarından davalının yapmış olduğu para çekimlerini kolaylıkla tespit etmesinin mümkün olduğu, dinlenen tanık beyanları ile dosya kapsamının uyumlu olduğu ve her ne kadar davacı şirket ile husumetleri bulunsa dahi tanık beyanlarının dosya kapsamı ve olağan hayat akışı ile uyumlu beyanlarının muteber kabul edilmesi gerektiği değerlendirilmiş ve davanın reddine karar verilmiştir.
12-Yargılama sırasında davacı vekilince davalı banka tarafından davacı şirket yetkilisi …’a gönderilen 18/04/2016 tarihli mail gerekçe gösterilerek davalı banka Kozyatağı Şubesi ile 2016 yılı içerisinde mail çalışması yapıldığı, bu nedenle davalı banka nezdinde şirketin yetki durumuna ilişkin evrakların araştırılması gerektiği ileri sürülmüş ise de, davacı şirketin kendi sunmuş olduğu şirket yetki belgelerine ilişkin kayıtlardan dava tarihinde haberdar olması gerektiği, bu nedenle iddianın genişletilmesi yasağı kapsamında bu delile dayanılamayacağı değerlendirilerek bu yönde bir araştırma yapılmamıştır. Kaldı ki aksi düşünülse dahi davalı … tarafından yapılan para çekim işlemlerinin 29/12/2015-30/03/2016 tarihleri aralığında yapıldığı, davacı şirket yetkilisinin 18/04/2016 tarihi itibariyle bankadan şirket hesaplarına ilişkin bilgi aldığı, davacı şirket yetkilisi bilgisi dışında para çekimi olmuş ise en geç bu incelemeler sırasında bu işlemlerden haberdar olunabileceği gözetildiğinde sunulan delilin süresinde olmadığı gibi davacı lehine bir sonuç da ortaya çıkarmayacağı değerlendirilmiş, bu yönde bir araştırma yapılmasına gerek görülmemiştir.
13-Mahkememizce yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde, davacı şirketin yetki değişikliği sonrasında önceki şirket yetkilisinin şirket çalışanı olarak çalışmaya devam ettiği, diğer davalı banka nezdindeki şirket hesaplarından nakit para çekimi yapılarak şirket ticari defterlerine kaydedildiği ve şirket faaliyetlerinin belirli bir süre bu şekilde yürütüldüğünün anlaşıldığı, davacı şirket yetkilisi tarafından bu durum bilinmesine rağmen haksız ve kötü niyetli olarak davalılar aleyhine icra takibine girişildiği değerlendirilmiş, kötü niyet tazminatı talebinde bulunan davalı … lehine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmiştir. Davalı Ziraat Bankası tarafından kötü niyet tazminatı talebi bulunmadığından tazminata hükmedilmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı takipte haksız ve kötü niyetli görüldüğünden reddedilen dava değeri üzerinden %20 oranında hesaplanan 13.272,93-TL kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30-TL harcın peşin olarak alınan 1.133,35-TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 1.074,05‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalılar yararına takdir edilen 9.427,41-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
5-Davacının sarf etmiş olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı … tarafından yargılama gideri olarak sarf edilen 61,00-TL’nin davacıdan alınarak iş bu davalıya verilmesine,
7-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa resen iadesine,
8-Dava şartı arabuluculuk kapsamında hazine tarafından karşılandığı anlaşılan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına, bu hususta harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair davacı vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı taktirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/12/2021

Katip …
e-imza
¸

Hakim …
e-imza
¸